Gençlerin Sorumluluğu
Başlık:
Gençlerin Sorumluluğu
Kaynak:
Ulus, "Uzaktan" s. 3
Tarih:
1957-09-17
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/36
Metin:
UZAKTAN
Gençlerin Sorumluluğu
SİYASAL davranışından ötürü iktidarın hoşnutsuzluğunu üzerine çeken gençlik yalnız Türkiye'de, ve demokrasi mücadelesi yapan başka bazı ülkelerde midir sanırsınız?.. Geçen gün, New York'un ünlü Waldorf-Astoria Otelinde, 1500 kişilik bir yüksek öğrenim gençliği toplantısına hitap eden bir siyaset adamı, Başkan Eisenhower'in özel danışmanlarından Edward E. McCabe, Amerikan gençliğine de siyasal davranışından ötürü sert bir hücumda bulunmuştur.
Ancak bu hücum, bizim Demokrat Parti liderlerinin zaman zaman üniversitelere yönelttiği hücumlardan çok başkadır.
Cumhurbaşkanlığı özel danışmanı McCabe, Üniversite profesörlerine, gençliği ifsat ettikleri, dershaneleri parti ocakları haline getirdikleri için çatacak, üniversiteli gençlerden beklenenin uslu uslu oturup derslerine çalışmak olduğunu söyliyecek yerde,
— Siz gençlerin en büyük suçunuz, aktif politika hayatından uzak durmanızdır, demiştir.
McCabe'ye göre, Amerika'da yüksek öğrenim gençliği, politikaya gereken ilgiyi göstermemekle, «toplumsal sorumluluğundan kaçınmış» olmaktadır. Oysa gençliğin siyasetle yeteri kadar ilgilenmeyişi «dünyada birçok bahtsız ulusları felâkete sürüklemiştir.»
Cumhurbaşkanının özel danışmanına göre, Amerikan yüksek öğrenim gençliği, bu uyuşukluktan silkinip kurtulmalı, ve «iki büyük siyasal partiden birine girerek, onların saflarında, hiç değilse bölge teşkilâtında, aktif rol almalı» dır.
McCabe, 1500 kolej öğrencisine hitaben yaptığı konuşmaya devamla,
— Yalnız sizin böyle yapmanız yetmez, bütün arkadaşlarınızı bu yola teşvik etmelisiniz. Yolculuğa yalnız başınıza çıkmazsanız, aşılacak yol size çok daha kolay gelir. O zaman, başlangıçta sayınız az bile olsa, kendinizi daha kuvvetli hisseder, yeni kuşaklara, yeni düşüncelere kapılarını açmakta isteksiz davranan tutunmuş grupların mukavemeti karşısında umutsuzluğa düşmezsiniz, demiştir.
Fakat bir Amerikalı, bu sözleri bizim iktidar liderlerimize nakledip, Türkiye'de yüksek öğrenim üyelerinin ve yüksek öğrenim gençliğinin siyasetle daha yakından ilgilenmek istemesini neden Türk demokrasisi için eşsiz bir nimet saymadıklarını soracak olsa, alacağı cevap bellidir:
— Siz, olgun Amerikan veya İngiliz gençliğini, Türk gençliğiyle mukayese edemezsiniz. Bizim üniversite gençliğimizde o olgunluğu bulamazsınız. Biz bir Ortaşark memleketiyiz. Bizde gençliğin siyasete karışmasına izin verilirse, neticenin ne olacağını, güneyimizdeki Arap memleketlerine bakarak görebilirsiniz. Bizde de netice o memleketlerdekinden başka olamaz!..
Belki şüphe edecek, Türk devlet adamlarının Türk gençliğini yabancılara böyle kötüleyeceklerine ihtimal veremiyecek kadar iyimser kimseler hâli bulunabilir.
Oysa, Demokrat Parti iktidarının sorumluları ve savunucuları, geçen yıl sonu, Ankara Üniversitesinde yeni bir «tasfiye» hareketine başlandığı, «gençliğin siyasete alet edilmesi» ne, «siyaset çamuru»na bulaştırılmasına karşı yeni tedbirler düşünüldüğü ve Türkiye'nin yarınki idarecilerini yetiştiren bir Fakülte polis işgali altına aldırıldığı zaman, böyle tedbirlere niçin ihtiyaç duyulduğunu soran batılı diplomat veya gazetecilere, hemen kelimesi kelimesine yukarıdaki sözlerle cevap vermişlerdir.
Nasıl son Basın Kanununu çıkardıkları sırada, Amerika'ya gelen milletvekilleri vasıtasıyla medenî dünyaya Türk gazetecilerini kötüledilerse, üniversitelere karşı tedbir alacakları zaman da yabancı diplomat ve gazetecilere Türk yüksek öğrenim gençliğini böyle kıyasıya kötülemişlerdir.
Türkiye'de bir baskı rejimi kurmak istiyen iki-üç başarısız devlet adamının tutumunu mâzur gösterme gayretiyle, dış dünyaya, gerekirse bütün Türk ulusunu, bütün Türk halkını kötülemek, maalesef, Demokrat Parti ileri gelenlerinin millîyetçilik anlayışıyla, ulusal onuruyla bağdaşması hiç de suç olmayan bir hareket tarzıdır.
Son bir-iki yıllık gelişmeler hakkında, Demokrat Parti ileri gelenleriyle konuşma fırsatını bulmuş hemen bütün yabancılar, bu acı gerçeği doğrulamakta, Türk ulusunu, Türk halkını, Türk İşçilerini, Türk gazetecilerini veya gençliğini övmek için söylediğimiz her sözü bu zümrelerden herhangi biri veya bütün Türk halkı hakkında, D.P. iktidarı sorumlularınca kulaklarına fısıldanmış kötüleyici sözlerden bazısını naklederek cevaplandırmaktadırlar.
Bu durumda Türk gençliğinin siyasetle daha yakından, daha aktif olarak ilgilenmesi, artık, sadece «toplumsal sorumluluğunu» yerine getirmiş olmak için değil, kendi kuşaklarının şerefini dünyaya karşı böylesine lekelenmekten kurtarmak için de şart olmuştur.
Her gencin tek başına üzülüp küskünlük duyması, hiçbir derde hal çaresi değildir. Eisenhower'in özel danışmanının Amerikalı kolej gençlerine hatırlattığı gibi, gençler, öğrenci gençler, ancak büyük partilerin saflarına katılmak, teşkilâtlarında aktif rol almak ve arkadaşlarını da buna teşvik etmekle, memleketin siyasal hayatında seslerini duyurabilecek, halk egemenliğini koruyabilecek, ve uluslarının, «bir çok bahtsız uluslar» gibi «felâkete sürüklenmesi» ni önliyebilecek kadar kuvvet kazanabilirler.
Gene, Amerikan cumhurbaşkanlığı özel danışmanının aktif siyasete teşvik ettiği öğrenci gençlere söylediği gibi,
— Yolculuğa yalnız başınıza çıkmazsanız, aşılacak yol size çok daha kolay gelir!
Cambridge, MASS.
Bülent ECEVİT
Gençlerin Sorumluluğu
SİYASAL davranışından ötürü iktidarın hoşnutsuzluğunu üzerine çeken gençlik yalnız Türkiye'de, ve demokrasi mücadelesi yapan başka bazı ülkelerde midir sanırsınız?.. Geçen gün, New York'un ünlü Waldorf-Astoria Otelinde, 1500 kişilik bir yüksek öğrenim gençliği toplantısına hitap eden bir siyaset adamı, Başkan Eisenhower'in özel danışmanlarından Edward E. McCabe, Amerikan gençliğine de siyasal davranışından ötürü sert bir hücumda bulunmuştur.
Ancak bu hücum, bizim Demokrat Parti liderlerinin zaman zaman üniversitelere yönelttiği hücumlardan çok başkadır.
Cumhurbaşkanlığı özel danışmanı McCabe, Üniversite profesörlerine, gençliği ifsat ettikleri, dershaneleri parti ocakları haline getirdikleri için çatacak, üniversiteli gençlerden beklenenin uslu uslu oturup derslerine çalışmak olduğunu söyliyecek yerde,
— Siz gençlerin en büyük suçunuz, aktif politika hayatından uzak durmanızdır, demiştir.
McCabe'ye göre, Amerika'da yüksek öğrenim gençliği, politikaya gereken ilgiyi göstermemekle, «toplumsal sorumluluğundan kaçınmış» olmaktadır. Oysa gençliğin siyasetle yeteri kadar ilgilenmeyişi «dünyada birçok bahtsız ulusları felâkete sürüklemiştir.»
Cumhurbaşkanının özel danışmanına göre, Amerikan yüksek öğrenim gençliği, bu uyuşukluktan silkinip kurtulmalı, ve «iki büyük siyasal partiden birine girerek, onların saflarında, hiç değilse bölge teşkilâtında, aktif rol almalı» dır.
McCabe, 1500 kolej öğrencisine hitaben yaptığı konuşmaya devamla,
— Yalnız sizin böyle yapmanız yetmez, bütün arkadaşlarınızı bu yola teşvik etmelisiniz. Yolculuğa yalnız başınıza çıkmazsanız, aşılacak yol size çok daha kolay gelir. O zaman, başlangıçta sayınız az bile olsa, kendinizi daha kuvvetli hisseder, yeni kuşaklara, yeni düşüncelere kapılarını açmakta isteksiz davranan tutunmuş grupların mukavemeti karşısında umutsuzluğa düşmezsiniz, demiştir.
Fakat bir Amerikalı, bu sözleri bizim iktidar liderlerimize nakledip, Türkiye'de yüksek öğrenim üyelerinin ve yüksek öğrenim gençliğinin siyasetle daha yakından ilgilenmek istemesini neden Türk demokrasisi için eşsiz bir nimet saymadıklarını soracak olsa, alacağı cevap bellidir:
— Siz, olgun Amerikan veya İngiliz gençliğini, Türk gençliğiyle mukayese edemezsiniz. Bizim üniversite gençliğimizde o olgunluğu bulamazsınız. Biz bir Ortaşark memleketiyiz. Bizde gençliğin siyasete karışmasına izin verilirse, neticenin ne olacağını, güneyimizdeki Arap memleketlerine bakarak görebilirsiniz. Bizde de netice o memleketlerdekinden başka olamaz!..
Belki şüphe edecek, Türk devlet adamlarının Türk gençliğini yabancılara böyle kötüleyeceklerine ihtimal veremiyecek kadar iyimser kimseler hâli bulunabilir.
Oysa, Demokrat Parti iktidarının sorumluları ve savunucuları, geçen yıl sonu, Ankara Üniversitesinde yeni bir «tasfiye» hareketine başlandığı, «gençliğin siyasete alet edilmesi» ne, «siyaset çamuru»na bulaştırılmasına karşı yeni tedbirler düşünüldüğü ve Türkiye'nin yarınki idarecilerini yetiştiren bir Fakülte polis işgali altına aldırıldığı zaman, böyle tedbirlere niçin ihtiyaç duyulduğunu soran batılı diplomat veya gazetecilere, hemen kelimesi kelimesine yukarıdaki sözlerle cevap vermişlerdir.
Nasıl son Basın Kanununu çıkardıkları sırada, Amerika'ya gelen milletvekilleri vasıtasıyla medenî dünyaya Türk gazetecilerini kötüledilerse, üniversitelere karşı tedbir alacakları zaman da yabancı diplomat ve gazetecilere Türk yüksek öğrenim gençliğini böyle kıyasıya kötülemişlerdir.
Türkiye'de bir baskı rejimi kurmak istiyen iki-üç başarısız devlet adamının tutumunu mâzur gösterme gayretiyle, dış dünyaya, gerekirse bütün Türk ulusunu, bütün Türk halkını kötülemek, maalesef, Demokrat Parti ileri gelenlerinin millîyetçilik anlayışıyla, ulusal onuruyla bağdaşması hiç de suç olmayan bir hareket tarzıdır.
Son bir-iki yıllık gelişmeler hakkında, Demokrat Parti ileri gelenleriyle konuşma fırsatını bulmuş hemen bütün yabancılar, bu acı gerçeği doğrulamakta, Türk ulusunu, Türk halkını, Türk İşçilerini, Türk gazetecilerini veya gençliğini övmek için söylediğimiz her sözü bu zümrelerden herhangi biri veya bütün Türk halkı hakkında, D.P. iktidarı sorumlularınca kulaklarına fısıldanmış kötüleyici sözlerden bazısını naklederek cevaplandırmaktadırlar.
Bu durumda Türk gençliğinin siyasetle daha yakından, daha aktif olarak ilgilenmesi, artık, sadece «toplumsal sorumluluğunu» yerine getirmiş olmak için değil, kendi kuşaklarının şerefini dünyaya karşı böylesine lekelenmekten kurtarmak için de şart olmuştur.
Her gencin tek başına üzülüp küskünlük duyması, hiçbir derde hal çaresi değildir. Eisenhower'in özel danışmanının Amerikalı kolej gençlerine hatırlattığı gibi, gençler, öğrenci gençler, ancak büyük partilerin saflarına katılmak, teşkilâtlarında aktif rol almak ve arkadaşlarını da buna teşvik etmekle, memleketin siyasal hayatında seslerini duyurabilecek, halk egemenliğini koruyabilecek, ve uluslarının, «bir çok bahtsız uluslar» gibi «felâkete sürüklenmesi» ni önliyebilecek kadar kuvvet kazanabilirler.
Gene, Amerikan cumhurbaşkanlığı özel danışmanının aktif siyasete teşvik ettiği öğrenci gençlere söylediği gibi,
— Yolculuğa yalnız başınıza çıkmazsanız, aşılacak yol size çok daha kolay gelir!
Cambridge, MASS.
Bülent ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Gençlerin Sorumluluğu,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 25 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/884 ulaşıldı.