Eşitsizliğe Karşı Bir Tedbir
Başlık:
Eşitsizliğe Karşı Bir Tedbir
Kaynak:
Ulus, "Uzaktan" s. 3
Tarih:
1957-09-14
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/36
Metin:
UZAKTAN
Eşitsizliğe karşı bir tedbir
SEÇİMLERDEN önce muhalefetin gazete, dergi gibi yayın vasıtalariyle, düşüncelerini, tenkidlerini, iktidara gelince yapmayı tasarladıklarını yurttaşlara duyurmasına engel olabilmek için, iktidarın elinde türlü imkânlar vardır. Bunların başında, gazete ve dergilerin yurt ölçüsünde dağıtımını (arasıra görüldüğü üzere, gazete uçağını kaldırtmamak gibi usullerle) güçleştirmek, kâğıtlarını kısmak, daha da kötüsü, onları toplattırmak veya bir müddet için kapatmak imkânları gelir.
Nitekim sorumlulara kendilerini savunma hakkı bile verilmeden gazete ve dergilerin toplatılması artık olağan hale gelmiştir.
Gazete ve dergilerin belirli müddetler için kapatılması ise, bundan önceki bir yazımızda belirttiğimiz gibi (1), Batılı ölçülerle bir çeşit sansür sayıldığı halde, D.P. iktidarı bu imkânı da kendi kendine tanımış ve kullanmağa başlamıştır. Hattâ, Abdülhamit devrinden aldığı derslerle, o zamanın mevzuatındaki boşlukları da kapatmıştır.
Basın hürriyeti ile bağdaşması imkânsız olan bu gazete kapatma hakkını, iktidar sözcüsü gazete şimdiden, seçim kampanyası için basına bir tehdit olarak hatırlatmaktadır (2). Zafer'in bu ikaz yazısında ileri sürüldüğüne göre, «Ulus», seçim kampanyası sırasında «azametli küfürler» savurmağa hazırlanıyor ve oyüzden kapatılacağını bildiği için de şimdiden tedbir alıyormuş!
Bir kere, «Ulus» sütûnlarında çıkacak hiç bir söz, Zafer gazetesi sütûnlarında, gerek bu gazete yazarlarının kaleminden gerek iktidar l iderlerinin ağzından muhalefete karşı savrulan kürürler kadar «azametli» bir kürür olamaz. Buna «Ulus» u çıkaranların, «Uuls» ta yazanların terbiyeleri, okuyucuya saygıları elvermez. Fakat şimdiye kadar iktidar sözcüsü gazeteler, kendi gerçekten «azametli» küfürlerinden ötürü hiç kapatılmadıklarına göre, Zafer, gazete kapatılması bahsinde muhalefet gazetelerinin iktidar gazetelerinden çok başka muamele görmesini tabii sayıyor olmalı ki, «Ulus» a karşı böyle bir tehditli imada bulunabilsin!
İkincisi, mahkemelere yeni tanınan gazete kapatma hakkına dikkati çekmekle, iktidar sözcüsü gazete, bir gün önce ileri sürdüğü «Bugünkü şartların 1950 dekilerden hiç bir farkı yoktur» iddiasını (3) yalanlayan bir delili de kendi kalemiyle belirtmiş olmaktadır 1950 kampanyası sırasında kimsenin elinde, o zamanki muhalefet sözcüsü «Zafer» i kapatma yetkisi yoktu. Önümüzdeki seçim kampanyası sırasında ise, bizzat «Zafer» gazetesinin hatırlattığı gibi iktidarın elinde «Ulus» u veya hoşa gitmeyen bütün gazeteleri kapattırma imkânı olacaktır.
Yayın vasıtalariyle seçmenlere hitap edebilmenin demokratik mücadelede ne kadar önemli bir rol oynadığı herkesçe bilindiğine — üstelik toplantılarla ilgili yeni kanun muhalefet temsilcilerinin seçmenlerle bizzat görüşmelerini de güçleştirdiği için, bu rolün önemi büsbütün arttığına — göre, 1950 ilegünümüz arasındaki bu fark hiç de küçümsenemez.
Ayrıca iktidar, nüfusunun yarıdan çoğu okuma yazma bilmeyen, yani «Ulus», «Yeni Gün» veya tarafsız gazeteler çıksa da çıkmasa da nüfusunun yarıdan çoğu bu gazeteleri nasıl olsa okuyamıyacak olan bir memlekette, okuma yazma bilsin bilmesin, bütün seçmenlere hitap etme imkânını sağlıyan tek yayın vasıtasını, yani radyoyu, kendi [...]line almıştır. Bu, 1950 seçimlerindeki şartlarla bugünkü şartlar arasında daha da önemli bir farktır.
Fakat Demokrat Parti iktidarının kendi kendine tanıdığı bu gibi eşitliğe aykırı imkânlarin etkisini azaltabilmek, muhalefetin ve hangi tarafı desteklerse desteklesin adalet duygusu bu türlü eşitsizlikleri kaldıramıyacak bütün yurttaşların elindedir.
İktidar sözcüsü ve «besleme» gazeteleri okumamakla, yurttaşlar, bu imkânlardan birini, farkına varmadan kullanmış ve iktidar partisini öylece cezalandırmış olmaktadırlar.
Fakat bu, hiç bir fedakârlık istemeyen bir tedbirdir. Ayrıca günlük zevk ve alışkanlıklarından fedakârlık isteyen bir başka tedbire de baş vurmadıkça, yurttaşlar, iktidar partisini, yarattığı eşitsiz durumdan ötürü yeteri kadar cezalandırmış olamayacaklardır. Bu tedbir, radyoyu dinlememek ve iktidar partisinin kendi kendini aldatmasını da önlemek için radyolarını mühürletmek suretiyle bu kararlarının ciddiliğini göstermektir. Durumları buna elverişli olmayanlar, sırf evlerinde radyolarını açmamak ve radyo çalan umumi yerlerde oturmamak yoluyla, hiç bir kanunla çatışmayan, tersine, radyo kendi ödedikleri vergiyle işlediği için meşru bir hakları olan bu tedbire sessiz sadasız katılabilirler.
Eğer iktidar partisi, yeni seçimlerden önce muhalefet partilerine, radyoyu 1950 ve 1954 seçimlerinde olduğu gibi kullanma hakkını vermezse, seçimler için müşterek bir cephe kuran muhalefet partileri, kendi teşkilâtları vasıtasiyle bu tedbiri yurt ölçüsünde desteklemeli ve seçim sonuçlarının açıklanacağı akşama kadar radyo dinlememenin, her yurttaş tarafından demokrasi mücadelesine yapılabilecek asgarî hizmetlerden biri olacağını, ellerinde şimdilik mevcut bütün imkânlarla yurda yaymalıdırlar.
------------
(1) — 14 Nisan 1957 günü bu sütunda çıkan «Amerika ölçüleriyle Türkiye'de sansür» başlıklı yazı.
(2) — 24 Ağustos tarihli Zafer'de çıkan «Politika Hasbihâli» başlıklı yazı.
(3) — 23 Ağustos tarihli Zafer'de çıkan «Bir Hasbihâl» başlıklı yazı.
Cambridge, MASS.
BÜLENT ECEVİT
Eşitsizliğe karşı bir tedbir
SEÇİMLERDEN önce muhalefetin gazete, dergi gibi yayın vasıtalariyle, düşüncelerini, tenkidlerini, iktidara gelince yapmayı tasarladıklarını yurttaşlara duyurmasına engel olabilmek için, iktidarın elinde türlü imkânlar vardır. Bunların başında, gazete ve dergilerin yurt ölçüsünde dağıtımını (arasıra görüldüğü üzere, gazete uçağını kaldırtmamak gibi usullerle) güçleştirmek, kâğıtlarını kısmak, daha da kötüsü, onları toplattırmak veya bir müddet için kapatmak imkânları gelir.
Nitekim sorumlulara kendilerini savunma hakkı bile verilmeden gazete ve dergilerin toplatılması artık olağan hale gelmiştir.
Gazete ve dergilerin belirli müddetler için kapatılması ise, bundan önceki bir yazımızda belirttiğimiz gibi (1), Batılı ölçülerle bir çeşit sansür sayıldığı halde, D.P. iktidarı bu imkânı da kendi kendine tanımış ve kullanmağa başlamıştır. Hattâ, Abdülhamit devrinden aldığı derslerle, o zamanın mevzuatındaki boşlukları da kapatmıştır.
Basın hürriyeti ile bağdaşması imkânsız olan bu gazete kapatma hakkını, iktidar sözcüsü gazete şimdiden, seçim kampanyası için basına bir tehdit olarak hatırlatmaktadır (2). Zafer'in bu ikaz yazısında ileri sürüldüğüne göre, «Ulus», seçim kampanyası sırasında «azametli küfürler» savurmağa hazırlanıyor ve oyüzden kapatılacağını bildiği için de şimdiden tedbir alıyormuş!
Bir kere, «Ulus» sütûnlarında çıkacak hiç bir söz, Zafer gazetesi sütûnlarında, gerek bu gazete yazarlarının kaleminden gerek iktidar l iderlerinin ağzından muhalefete karşı savrulan kürürler kadar «azametli» bir kürür olamaz. Buna «Ulus» u çıkaranların, «Uuls» ta yazanların terbiyeleri, okuyucuya saygıları elvermez. Fakat şimdiye kadar iktidar sözcüsü gazeteler, kendi gerçekten «azametli» küfürlerinden ötürü hiç kapatılmadıklarına göre, Zafer, gazete kapatılması bahsinde muhalefet gazetelerinin iktidar gazetelerinden çok başka muamele görmesini tabii sayıyor olmalı ki, «Ulus» a karşı böyle bir tehditli imada bulunabilsin!
İkincisi, mahkemelere yeni tanınan gazete kapatma hakkına dikkati çekmekle, iktidar sözcüsü gazete, bir gün önce ileri sürdüğü «Bugünkü şartların 1950 dekilerden hiç bir farkı yoktur» iddiasını (3) yalanlayan bir delili de kendi kalemiyle belirtmiş olmaktadır 1950 kampanyası sırasında kimsenin elinde, o zamanki muhalefet sözcüsü «Zafer» i kapatma yetkisi yoktu. Önümüzdeki seçim kampanyası sırasında ise, bizzat «Zafer» gazetesinin hatırlattığı gibi iktidarın elinde «Ulus» u veya hoşa gitmeyen bütün gazeteleri kapattırma imkânı olacaktır.
Yayın vasıtalariyle seçmenlere hitap edebilmenin demokratik mücadelede ne kadar önemli bir rol oynadığı herkesçe bilindiğine — üstelik toplantılarla ilgili yeni kanun muhalefet temsilcilerinin seçmenlerle bizzat görüşmelerini de güçleştirdiği için, bu rolün önemi büsbütün arttığına — göre, 1950 ilegünümüz arasındaki bu fark hiç de küçümsenemez.
Ayrıca iktidar, nüfusunun yarıdan çoğu okuma yazma bilmeyen, yani «Ulus», «Yeni Gün» veya tarafsız gazeteler çıksa da çıkmasa da nüfusunun yarıdan çoğu bu gazeteleri nasıl olsa okuyamıyacak olan bir memlekette, okuma yazma bilsin bilmesin, bütün seçmenlere hitap etme imkânını sağlıyan tek yayın vasıtasını, yani radyoyu, kendi [...]line almıştır. Bu, 1950 seçimlerindeki şartlarla bugünkü şartlar arasında daha da önemli bir farktır.
Fakat Demokrat Parti iktidarının kendi kendine tanıdığı bu gibi eşitliğe aykırı imkânlarin etkisini azaltabilmek, muhalefetin ve hangi tarafı desteklerse desteklesin adalet duygusu bu türlü eşitsizlikleri kaldıramıyacak bütün yurttaşların elindedir.
İktidar sözcüsü ve «besleme» gazeteleri okumamakla, yurttaşlar, bu imkânlardan birini, farkına varmadan kullanmış ve iktidar partisini öylece cezalandırmış olmaktadırlar.
Fakat bu, hiç bir fedakârlık istemeyen bir tedbirdir. Ayrıca günlük zevk ve alışkanlıklarından fedakârlık isteyen bir başka tedbire de baş vurmadıkça, yurttaşlar, iktidar partisini, yarattığı eşitsiz durumdan ötürü yeteri kadar cezalandırmış olamayacaklardır. Bu tedbir, radyoyu dinlememek ve iktidar partisinin kendi kendini aldatmasını da önlemek için radyolarını mühürletmek suretiyle bu kararlarının ciddiliğini göstermektir. Durumları buna elverişli olmayanlar, sırf evlerinde radyolarını açmamak ve radyo çalan umumi yerlerde oturmamak yoluyla, hiç bir kanunla çatışmayan, tersine, radyo kendi ödedikleri vergiyle işlediği için meşru bir hakları olan bu tedbire sessiz sadasız katılabilirler.
Eğer iktidar partisi, yeni seçimlerden önce muhalefet partilerine, radyoyu 1950 ve 1954 seçimlerinde olduğu gibi kullanma hakkını vermezse, seçimler için müşterek bir cephe kuran muhalefet partileri, kendi teşkilâtları vasıtasiyle bu tedbiri yurt ölçüsünde desteklemeli ve seçim sonuçlarının açıklanacağı akşama kadar radyo dinlememenin, her yurttaş tarafından demokrasi mücadelesine yapılabilecek asgarî hizmetlerden biri olacağını, ellerinde şimdilik mevcut bütün imkânlarla yurda yaymalıdırlar.
------------
(1) — 14 Nisan 1957 günü bu sütunda çıkan «Amerika ölçüleriyle Türkiye'de sansür» başlıklı yazı.
(2) — 24 Ağustos tarihli Zafer'de çıkan «Politika Hasbihâli» başlıklı yazı.
(3) — 23 Ağustos tarihli Zafer'de çıkan «Bir Hasbihâl» başlıklı yazı.
Cambridge, MASS.
BÜLENT ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Eşitsizliğe Karşı Bir Tedbir,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/882 ulaşıldı.