Cardoza'nın Dediği
Başlık:
Cardoza'nın Dediği
Kaynak:
Ulus, "Uzaktan" s. 3
Tarih:
1957-07-08
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/36
Metin:
UZAKTAN
Cardozanın dediği
DEMOKRAT Partili milletvekilleri, Meclis'te üyelere kayıtsız şartsız söz serbestliği tanıyan Anayasa hükmünü hiçe sayarak, Cumhuriyetçi Millet Partisi Genel Başkanının dokunulmazlığını kaldırırlarken nasıl bir ruh durumu içinde idiler, kesin olarak bilemeyiz. Çünkü kendimizi bu kararı veren milletvekillerinin yerine koyabilmek, onlar gibi duyup düşünebilmek elimizde değildir; elimizde olsun da istemeyiz. Ancak, Demokrat Partili milletvekillerinin, bu kararı verirken, tarih karşısında ne kadar ağır bir sorumluluk yüklendiklerini düşünemiyecek kadar küçük hesaplara, ya da Türk toplumuna karşı ödevlerinin ağırlığıyla bağdaşamıyacak kadar hafif ve bencil duygulara kapılmış oldukları tahmin edilebilir.
Siyasete atılanlar için en büyük tehlike, günü gününe düşünür duruma gelip, sözlerini, davranışlarını, kararlarını geniş bir zaman çerçevesi içinde değerlendirme yeteneğinden yoksun kalmaktır. Hele, bütün iç varlığını siyasal hayata bağlamış, o hayatın dışında ve üstünde bir görüş açısına ulaşamıyacak kadar dünyasını daraltmış siyaset adamları için bu tehlike kaçınılmaz bir hal alabilir.
Siyaset adamları üzerinde, böyle bir tehlikeye daha uzak kimselerden meydana gelmiş bir kurulun kontrol ve denetlemesine, demokrasi yolunda bizden çok daha ileri gitmiş Birleşik Amerika gibi memleketler bile ihtiyaç dumaktadır.
Amerikan Yüksek Mahkemesi bu ihtiyacın bir belirtisidir. Eski Yüksek Mahkeme üyelerinden Cardoza'nın 25 Haziran tarihli Ulus'taki yazımıza aldığımız sözleri bu ihtiyacı [...] bir dille anlatıyordu. Tesadüf o yazımız, Bölükbaşı'nın dokunulmazlığının kaldırılışına dair haberle ayni gün çıktı. Cardozanın sözleri bu haberle [...] okunduğu zaman, daha çak değer kazanıyor, daha iyi aydınlanıyordu:
«Fırsatçılığın tecevüzlerine, günün icabı bahanesiyle alınan kestirme tedbirlere, küçük küçük müdahalelerin yol açtığı heyelanlara genel prensiplere tahammülü olmayanların istihza ve istihfafına karşı, büyük hürriyet ve eşitlik ülkülerini koruyabilmek için, onları Anayasa ile teminat altına almak ve koruyucu bir kurulu bu ülkülerin muhafazasiyle ödevlendirmek gereklidir,»... diyordu Cardoza.
İşte böyle, Cardoza'nın belirttiği anlamda bir «koruyucu kurul» bulunmamasının acısını şimdi, Bölükbaşı ile biraber bütün Türkiye çekmekte veya [...]. Bu acıyı bazı [...] hayatlarında hemen [...] bile, zamanla - Bölükbaşı'nın dokunulmazlığını kaldırmak için oy veren milletvekilleri - belki bütün yurttaşlar duyacaklardır. Çünkü «genel prensiplere tahammülü olmayanların... günün icabı bahanesiyle aldıkları» böyle «kestirme tedbirlir» yaptıkları «küçük müdahaleler,» zamanla, bütün yurttaşların hayatını sarsan «heyelanlar»a yol açabilecektir.
Ama ne çare ki, açık bir Anayasa hükmünü hiçe sayan bir teklif lehinde el kaldıracak kadar görüş açıları kısılmış, söz, davranış ve kararlarını geniş bir zaman çerçevesi içinde değerlendirme yeteneğinden yoksun kalmış kimselerin, böyle bir «müdahale» ile nasıl «heyelanlar» a yol açmış olabilecekerini düşünmeleri beklenemezdi.
Demokrat Partili milletvekilleri eğer bunu düşünebilecek bir ruh durumu içinde bulunsa idiler, herhalde, oylarını vermeden, verecekleri oyun sorumluluğunu yüklenmeden önce, bir yana Bölükbaşı'nın haklı veya haksız kendilerini kızdıran sözlerini, bir yana da bu sözlere karşı alınması istenen «kestirme tedbir» î, Anayasa teminatı altındaki bir hürriyete karşı yapılmak istenen «müdahale» yi koyar ve bu ikisinden hangisinin bir ulus hayatı için daha tehlikeli olduğunu, Büyük Millet Meclisinin Cumhuriyet tarihi içindeki mevkiine hangisinin daha çok zarar vereceğini hesaplayabilirlerdi.
Bunu hesaplıyamamış olmalarının cezasını, onlarla beraber bütün bir ulusun çekmesi ihtimali insana acı veriyor. Umulur ki Türk ulusu bu tecrübeden gereken dersi almakta, Anayasa teminatı altındaki hak ve hürriyetlerini «genel prensiplere tahammülü olmayanların istihza ve istihfafına karşı» koruma yollarını arayıp bulmakta gecikmesin!
Cambridge, MASS
BÜLENT ECEVİT
Cardozanın dediği
DEMOKRAT Partili milletvekilleri, Meclis'te üyelere kayıtsız şartsız söz serbestliği tanıyan Anayasa hükmünü hiçe sayarak, Cumhuriyetçi Millet Partisi Genel Başkanının dokunulmazlığını kaldırırlarken nasıl bir ruh durumu içinde idiler, kesin olarak bilemeyiz. Çünkü kendimizi bu kararı veren milletvekillerinin yerine koyabilmek, onlar gibi duyup düşünebilmek elimizde değildir; elimizde olsun da istemeyiz. Ancak, Demokrat Partili milletvekillerinin, bu kararı verirken, tarih karşısında ne kadar ağır bir sorumluluk yüklendiklerini düşünemiyecek kadar küçük hesaplara, ya da Türk toplumuna karşı ödevlerinin ağırlığıyla bağdaşamıyacak kadar hafif ve bencil duygulara kapılmış oldukları tahmin edilebilir.
Siyasete atılanlar için en büyük tehlike, günü gününe düşünür duruma gelip, sözlerini, davranışlarını, kararlarını geniş bir zaman çerçevesi içinde değerlendirme yeteneğinden yoksun kalmaktır. Hele, bütün iç varlığını siyasal hayata bağlamış, o hayatın dışında ve üstünde bir görüş açısına ulaşamıyacak kadar dünyasını daraltmış siyaset adamları için bu tehlike kaçınılmaz bir hal alabilir.
Siyaset adamları üzerinde, böyle bir tehlikeye daha uzak kimselerden meydana gelmiş bir kurulun kontrol ve denetlemesine, demokrasi yolunda bizden çok daha ileri gitmiş Birleşik Amerika gibi memleketler bile ihtiyaç dumaktadır.
Amerikan Yüksek Mahkemesi bu ihtiyacın bir belirtisidir. Eski Yüksek Mahkeme üyelerinden Cardoza'nın 25 Haziran tarihli Ulus'taki yazımıza aldığımız sözleri bu ihtiyacı [...] bir dille anlatıyordu. Tesadüf o yazımız, Bölükbaşı'nın dokunulmazlığının kaldırılışına dair haberle ayni gün çıktı. Cardozanın sözleri bu haberle [...] okunduğu zaman, daha çak değer kazanıyor, daha iyi aydınlanıyordu:
«Fırsatçılığın tecevüzlerine, günün icabı bahanesiyle alınan kestirme tedbirlere, küçük küçük müdahalelerin yol açtığı heyelanlara genel prensiplere tahammülü olmayanların istihza ve istihfafına karşı, büyük hürriyet ve eşitlik ülkülerini koruyabilmek için, onları Anayasa ile teminat altına almak ve koruyucu bir kurulu bu ülkülerin muhafazasiyle ödevlendirmek gereklidir,»... diyordu Cardoza.
İşte böyle, Cardoza'nın belirttiği anlamda bir «koruyucu kurul» bulunmamasının acısını şimdi, Bölükbaşı ile biraber bütün Türkiye çekmekte veya [...]. Bu acıyı bazı [...] hayatlarında hemen [...] bile, zamanla - Bölükbaşı'nın dokunulmazlığını kaldırmak için oy veren milletvekilleri - belki bütün yurttaşlar duyacaklardır. Çünkü «genel prensiplere tahammülü olmayanların... günün icabı bahanesiyle aldıkları» böyle «kestirme tedbirlir» yaptıkları «küçük müdahaleler,» zamanla, bütün yurttaşların hayatını sarsan «heyelanlar»a yol açabilecektir.
Ama ne çare ki, açık bir Anayasa hükmünü hiçe sayan bir teklif lehinde el kaldıracak kadar görüş açıları kısılmış, söz, davranış ve kararlarını geniş bir zaman çerçevesi içinde değerlendirme yeteneğinden yoksun kalmış kimselerin, böyle bir «müdahale» ile nasıl «heyelanlar» a yol açmış olabilecekerini düşünmeleri beklenemezdi.
Demokrat Partili milletvekilleri eğer bunu düşünebilecek bir ruh durumu içinde bulunsa idiler, herhalde, oylarını vermeden, verecekleri oyun sorumluluğunu yüklenmeden önce, bir yana Bölükbaşı'nın haklı veya haksız kendilerini kızdıran sözlerini, bir yana da bu sözlere karşı alınması istenen «kestirme tedbir» î, Anayasa teminatı altındaki bir hürriyete karşı yapılmak istenen «müdahale» yi koyar ve bu ikisinden hangisinin bir ulus hayatı için daha tehlikeli olduğunu, Büyük Millet Meclisinin Cumhuriyet tarihi içindeki mevkiine hangisinin daha çok zarar vereceğini hesaplayabilirlerdi.
Bunu hesaplıyamamış olmalarının cezasını, onlarla beraber bütün bir ulusun çekmesi ihtimali insana acı veriyor. Umulur ki Türk ulusu bu tecrübeden gereken dersi almakta, Anayasa teminatı altındaki hak ve hürriyetlerini «genel prensiplere tahammülü olmayanların istihza ve istihfafına karşı» koruma yollarını arayıp bulmakta gecikmesin!
Cambridge, MASS
BÜLENT ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Cardoza'nın Dediği,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 23 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/850 ulaşıldı.