Komünizme Karşı En Etkili Silâh: Hürriyet
Başlık:
Komünizme Karşı En Etkili Silâh: Hürriyet
Kaynak:
Ulus, "Uzaktan" s. 3
Tarih:
1957-07-03
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/35
Metin:
UZAKTAN
Komünizme karşı en etkili silâh: Hürriyet
AMERİKAN Yüksek Mahkemesinin bundan önceki yazılarımızda sözünü ettiğimiz son kararları arasında en geniş yankı uyandıracak ve belki bu memleketin geleceği üzerinde en derin etkileri görüleceği olanı, kurulu düzenin ve baştaki idarenin zor kullanılarak, ihtilâlle değiştirilmesi tezini savunmuş ve yaymış bazı komünist liderler hakkındaki mahkeme hükümlerini bozan karar olsa gerektir.
Yüksek Mahkeme, bu kararın gerekçesinde, düşünce ve tasarı il eylem (fiil) arasında bir sınır tanınmasını, düşünce hürriyetinin yaşıyabilmesi, demokrasiden beklenen faydanın sağlanabilmesi için şart olarak görmektedir. Bu gerekçeye göre, bir kurum veya kimsenin, soyut bir doktrin olarak, o günkü rejimi zor kullanarak devirme gerekliliği üzerinde durması, bu düşünceyi savunması, yayması, bu düşünceyi uygulamak üzere harekete geçmesinden, tertiplere girişmesinden ayrı tutulmalıdır. İkincisi suç sayılmakla beraber, birincisi, Yüksek Mahkemenin görüşünce, Anayasa ile teminat altına alınmış düşünce ve ifade hürriyetine dayanan bir haktır.
Düşünce ve ifade hürriyetini Türkiye'de de şimdiden bu kadar genişletmenin bazı sakıncaları akla gelebilir. Ancak, demokratik gelişmemizde kendimize örnek aldığımız başlıca Batı ülkelerinden biri olan Amerika'da, kurulu düzeni ve o düzenin başındaki idareyi zor kullanarak devirmek isteyenlere, son Yüksek Mahkeme karariyle tanınan ölçüde — aksiyon değil, fakat — düşünce ve ifade hürriyetinin, Türkye'de bugün, kurulu düzen çerçevesi içinde kalarak ve Anayasa ile tanınmış haklara dayanarak Hükümeti denetlemek, tenkid etmek ihtiyacını duyanlara bile tanınmayışı; Amerika'da, kurulu düzeni ve baştaki idareyi zor kullanarak değiştirme düşüncesi ile teşebbüsünü birbirinden ayırmak üzere çizilen suç sınırının, bugün Türkiye'de tenkidle hakaret arasında bile çizilmek istenmeyişi; her demokratik memlekette olağan sayılmak gereken tenkidlerin, hakaretle bir tutularak, suç sınırları içine alınışı, bizim henüz demokrasiden ne kadar uzak bulunduğumuzu, hele, New York Devlet kanunlarının bir maddesini ele alarak, Türkiyede de Amerika'daki kadar tenkid hürriyeti olduğunu ileri sürmenin gülünçlüğünü göstermeğe yetse gerektir.
Şüphesiz, Yüksek Mahkemenin düşünce ve ifade hürriyetine verdiği genişlikten Amerika'da da kaygı duyanlar çıkmakta ve çıkacaktır. Fakat bu derece geniş bir düşünce ve ifade hürriyetinin İngiltere'ye hiçbir zararı dokunmadığı, tersine, bu derece geniş bir hürriyet anlayışı karşısında komünistlerin büsbütün kuvvetten düştükleri, eriyip gittikleri, gözler önünde duran bir gerçektir. Hür dünya, ne kadar daha çok hür olursa, komünist toplum düzeni karşısındaki çekiciliğini o ölçüde artırmaktadır. Üstelik, gene İngiltere'de görüldüğü gibi, kapitalizmle komünizm arasında bir orta yol bulunabilmesi, böylelikle, kapitalist dünyanın, iç evrim yoluyla çöküntü tehlikesini atlatması ve komünistlerin bu çöküntüye bağladıkları umutları boşa çıkarması da, ancak, geniş bir düşünce ve ifade hürriyeti sayesinde mümkün olabilmektedir.
Demokratik gelişme tarihî İngiltere'ninkine sıkı sıkıya bağlı bulunan Birleşik Amerika'da da, son Yüksek Mahkeme kararlarıyla genişletilen düşünce ve ifade hürriyetinin, İngiltere'de görüldüğü kadar müspet sonuçlar vereceğinden, ve komünist tehlikesini artırmak söyle dursun, büsbütün zayıflatacağından, ona karşı, herhalde McCarthy gi demagog ve fanatiklerin başvurduğu silâhlara kıyasla çok daha etkili bir silâh olacağından şüphe etmeğe yer olmasa gerektir.
Cambridge, MASs
BÜLENT ECEVİT
Komünizme karşı en etkili silâh: Hürriyet
AMERİKAN Yüksek Mahkemesinin bundan önceki yazılarımızda sözünü ettiğimiz son kararları arasında en geniş yankı uyandıracak ve belki bu memleketin geleceği üzerinde en derin etkileri görüleceği olanı, kurulu düzenin ve baştaki idarenin zor kullanılarak, ihtilâlle değiştirilmesi tezini savunmuş ve yaymış bazı komünist liderler hakkındaki mahkeme hükümlerini bozan karar olsa gerektir.
Yüksek Mahkeme, bu kararın gerekçesinde, düşünce ve tasarı il eylem (fiil) arasında bir sınır tanınmasını, düşünce hürriyetinin yaşıyabilmesi, demokrasiden beklenen faydanın sağlanabilmesi için şart olarak görmektedir. Bu gerekçeye göre, bir kurum veya kimsenin, soyut bir doktrin olarak, o günkü rejimi zor kullanarak devirme gerekliliği üzerinde durması, bu düşünceyi savunması, yayması, bu düşünceyi uygulamak üzere harekete geçmesinden, tertiplere girişmesinden ayrı tutulmalıdır. İkincisi suç sayılmakla beraber, birincisi, Yüksek Mahkemenin görüşünce, Anayasa ile teminat altına alınmış düşünce ve ifade hürriyetine dayanan bir haktır.
Düşünce ve ifade hürriyetini Türkiye'de de şimdiden bu kadar genişletmenin bazı sakıncaları akla gelebilir. Ancak, demokratik gelişmemizde kendimize örnek aldığımız başlıca Batı ülkelerinden biri olan Amerika'da, kurulu düzeni ve o düzenin başındaki idareyi zor kullanarak devirmek isteyenlere, son Yüksek Mahkeme karariyle tanınan ölçüde — aksiyon değil, fakat — düşünce ve ifade hürriyetinin, Türkye'de bugün, kurulu düzen çerçevesi içinde kalarak ve Anayasa ile tanınmış haklara dayanarak Hükümeti denetlemek, tenkid etmek ihtiyacını duyanlara bile tanınmayışı; Amerika'da, kurulu düzeni ve baştaki idareyi zor kullanarak değiştirme düşüncesi ile teşebbüsünü birbirinden ayırmak üzere çizilen suç sınırının, bugün Türkiye'de tenkidle hakaret arasında bile çizilmek istenmeyişi; her demokratik memlekette olağan sayılmak gereken tenkidlerin, hakaretle bir tutularak, suç sınırları içine alınışı, bizim henüz demokrasiden ne kadar uzak bulunduğumuzu, hele, New York Devlet kanunlarının bir maddesini ele alarak, Türkiyede de Amerika'daki kadar tenkid hürriyeti olduğunu ileri sürmenin gülünçlüğünü göstermeğe yetse gerektir.
Şüphesiz, Yüksek Mahkemenin düşünce ve ifade hürriyetine verdiği genişlikten Amerika'da da kaygı duyanlar çıkmakta ve çıkacaktır. Fakat bu derece geniş bir düşünce ve ifade hürriyetinin İngiltere'ye hiçbir zararı dokunmadığı, tersine, bu derece geniş bir hürriyet anlayışı karşısında komünistlerin büsbütün kuvvetten düştükleri, eriyip gittikleri, gözler önünde duran bir gerçektir. Hür dünya, ne kadar daha çok hür olursa, komünist toplum düzeni karşısındaki çekiciliğini o ölçüde artırmaktadır. Üstelik, gene İngiltere'de görüldüğü gibi, kapitalizmle komünizm arasında bir orta yol bulunabilmesi, böylelikle, kapitalist dünyanın, iç evrim yoluyla çöküntü tehlikesini atlatması ve komünistlerin bu çöküntüye bağladıkları umutları boşa çıkarması da, ancak, geniş bir düşünce ve ifade hürriyeti sayesinde mümkün olabilmektedir.
Demokratik gelişme tarihî İngiltere'ninkine sıkı sıkıya bağlı bulunan Birleşik Amerika'da da, son Yüksek Mahkeme kararlarıyla genişletilen düşünce ve ifade hürriyetinin, İngiltere'de görüldüğü kadar müspet sonuçlar vereceğinden, ve komünist tehlikesini artırmak söyle dursun, büsbütün zayıflatacağından, ona karşı, herhalde McCarthy gi demagog ve fanatiklerin başvurduğu silâhlara kıyasla çok daha etkili bir silâh olacağından şüphe etmeğe yer olmasa gerektir.
Cambridge, MASs
BÜLENT ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Komünizme Karşı En Etkili Silâh: Hürriyet,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/847 ulaşıldı.