Komünizm Tehlikesini Kuvvetlendiren Etkenler
Başlık:
Komünizm Tehlikesini Kuvvetlendiren Etkenler
Kaynak:
Ulus, "Uzaktan" s. 3
Tarih:
1957-06-28
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/35
Metin:
UZAKTAN
Komünizm tehlikesini kuvvetlendiren etkenler
MARKSİZM, Batıdaki belirli bir ekonomik ve sosyal gelişmenin sonucudur. Bazı Doğu ülkelerinde Marksizmin bulunduğu elverişli zemini de, daha çok, sömürgecilik çağında gene Batılılar hazırlamışlardır. Onun için, o Doğu ülkelerinde de Marksist düşüncelerin tutunma imkânını bulabilmesi, endirekt olarak, Batıda bu akımı yaratan sosyal ve ekonomik gelişmeye bağlanabilir.
Osmanlı çağında Türkiye bu gelişmenin dışında kalmıştır. Bu gelişmenin dışında kaldığı gibi, bir proleter — burjuva ikililiğine meydan bırakmıyacak, sınıf şuurunun kökleşmesini önleyecek bir toplum düzeni, sınıflar arasındaki çatışmaya dayanan her türlü ideolojiye karşı Türkiye'yi zaten muaf bulunduruyordu.
Onun için bugün Türkiye'de, vatandaş hürriyetini kısmak üzere alınan tedbîrleri, Komünizm tehlikesine, bu tehlikeye karşı iç güvenliği sağlama gerekçesine bağlamak, ya Türkiye'deki tarihî şartlar üzerinde ciddî düşünmemiş olmağa ya da kötü niyetliliğe yorulabilir. Zaman zaman, bir takım Marksist klişeler ortaya atarak Türkiye'nin meselelerine çare göstermeğe özenen bazı komünist eğilimli kimseler çıksa bile, onları fazla ciddiye almak, Marksist düşüncelerin tutunabilmesi için gerekli şartlar hakkında, en az öyle kimselerin davranışı kadar cehalet ifade eder. Eğer Türkiye'de Marksist düşüncelerin tutunabilmesi için gerekli şartlar bulunsa idi, ne komünist partisinin yasak edilişi ne de başka tahditlar ve baskı tedbirleri bu düşüncelerin, yayılmasını yeteri kadar önliyebilirdi. Komünistlerin başka ülkelerde örneklerini gördüğümüz yeraltı çalışma taktikleri ile bu türlü engeller de az veya çok aşılabilirdi.
Marksist düşüncelerin yayılıp tutunması bugün Birleşik Amerika'da, Türkiye'de olduğundan çok daha ciddî bir tehlike sayılabilir. Kapitalizme karşı bir tepki olarak bazı çevrelerde Marksist düşüncelerin tarafdar bulabilmesi, Amerika için gözden uzak tutulamıyacak bir ihtimaldir. Fakat ona rağmen, Yüksek Mahkeme, bundan önceki yazılarımızda sözünü ettiğimiz son kararlarında, güvenlik mülâhazalarıyla kişi hürriyetinden yapılan kısıntılara son vermiştir.
Komünizm tehlikesinin çok daha zayıf bulunduğu Türkiye'de ise, vatandaş hak ve hürriyetlerini kısmak için başlıca bahane olarak, iktidardaki siyaset adamları, komünizm tehlikesini önce sürmektedirler. Demokrat Partinin son büyük kongresinde, Parti lideri, tenkîd ve denetleme hürriyetindeki kısıntıları bu gerekçeyle savunmuştu. Hür düşünceli bazı üniversite profesör ve doçentleri üzerindeki baskıyı mazur göstermek için, Demokrat Partili politikacılar, her fırsatta hiç bir delil ileri sürmeksizin üniversite çevrelerimizi Marksist düşüncelere yataklık etmekle suçlandırırlar. Türk işçisini, Batı memleketlerinin sömürgelerinde bile artık tabii sayılır hale gelmiş bazı haklardan yoksun tutmak için ileri sürülen başlıca mazeret, gene komünizm tehlikesidir.
Oysa, Marksist düşüncelerin Türkiye için ileride ciddî bir tehlike haline gelmesine yol açabilecek tek etken, ancak, Demokrat Partinin ekonomik ve sosyal meseleler karşısındaki davranışı olabilir. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı sırasında sanayileşmek ve ulusal ekonomiyi sağlamlaştırmak için faaliyete geçildiği zaman, Batıdaki sanayileşmiş memleketlerin komünist tehlikesine karşı kendi sosyal ve ekonomik düzenlerinde yapmak zorunda kaldıkları değişiklikler bir hareket noktası olarak alınmıştı. Memleketi sanayileştirmekle sosyal adalet düzenini genişletmek için alınan tedbirler biribirine bağlı olarak yürütülüyor, böylelikle, bizden önce sanayileşmiş bazı memleketlerin sosyal alanda karşılaştıkları meseleler vaktinde önlenmiş oluyordu.
Demokrat Parti iktidarınca benimsenen iktisadî tutumun, «her mahallede 15 milyoner yetiştirdik» sözüyle en hazin bir itirafı yapılmış olan sosyal tehlikeleri ise, günden güne artmaktadır. Hele, işçi haklarının korunabilmesi, işçi istismarının önlenmesi için gerekli tedbirlerin baltalanışı ile memleketimize yabancı sermaye getirilmesi yolundaki gayretleri bugünkü gibi biribirine muvazî olarak yürütmek, Marksist düşüncelerin yurdumuzda tutunabilmesi için en elverişli zemini hazırlamak demektir.
Böylece, Demokrat Parti iktidarının, komünizm tehlikesi bahanesiyle aldığı tedbirler, bir yandan Türkiye'de demokrasinin yerleşmesini güçleştirip huzursuzluk yarattığı gibi, bir yandan da, tarihimizde ilk defa olarak, Türk toplumu için komünizm tehlikesinin ciddileşmesine yol açmış olmaktadır.
Cambridge, MASS
BÜLENT ECEVİT
Komünizm tehlikesini kuvvetlendiren etkenler
MARKSİZM, Batıdaki belirli bir ekonomik ve sosyal gelişmenin sonucudur. Bazı Doğu ülkelerinde Marksizmin bulunduğu elverişli zemini de, daha çok, sömürgecilik çağında gene Batılılar hazırlamışlardır. Onun için, o Doğu ülkelerinde de Marksist düşüncelerin tutunma imkânını bulabilmesi, endirekt olarak, Batıda bu akımı yaratan sosyal ve ekonomik gelişmeye bağlanabilir.
Osmanlı çağında Türkiye bu gelişmenin dışında kalmıştır. Bu gelişmenin dışında kaldığı gibi, bir proleter — burjuva ikililiğine meydan bırakmıyacak, sınıf şuurunun kökleşmesini önleyecek bir toplum düzeni, sınıflar arasındaki çatışmaya dayanan her türlü ideolojiye karşı Türkiye'yi zaten muaf bulunduruyordu.
Onun için bugün Türkiye'de, vatandaş hürriyetini kısmak üzere alınan tedbîrleri, Komünizm tehlikesine, bu tehlikeye karşı iç güvenliği sağlama gerekçesine bağlamak, ya Türkiye'deki tarihî şartlar üzerinde ciddî düşünmemiş olmağa ya da kötü niyetliliğe yorulabilir. Zaman zaman, bir takım Marksist klişeler ortaya atarak Türkiye'nin meselelerine çare göstermeğe özenen bazı komünist eğilimli kimseler çıksa bile, onları fazla ciddiye almak, Marksist düşüncelerin tutunabilmesi için gerekli şartlar hakkında, en az öyle kimselerin davranışı kadar cehalet ifade eder. Eğer Türkiye'de Marksist düşüncelerin tutunabilmesi için gerekli şartlar bulunsa idi, ne komünist partisinin yasak edilişi ne de başka tahditlar ve baskı tedbirleri bu düşüncelerin, yayılmasını yeteri kadar önliyebilirdi. Komünistlerin başka ülkelerde örneklerini gördüğümüz yeraltı çalışma taktikleri ile bu türlü engeller de az veya çok aşılabilirdi.
Marksist düşüncelerin yayılıp tutunması bugün Birleşik Amerika'da, Türkiye'de olduğundan çok daha ciddî bir tehlike sayılabilir. Kapitalizme karşı bir tepki olarak bazı çevrelerde Marksist düşüncelerin tarafdar bulabilmesi, Amerika için gözden uzak tutulamıyacak bir ihtimaldir. Fakat ona rağmen, Yüksek Mahkeme, bundan önceki yazılarımızda sözünü ettiğimiz son kararlarında, güvenlik mülâhazalarıyla kişi hürriyetinden yapılan kısıntılara son vermiştir.
Komünizm tehlikesinin çok daha zayıf bulunduğu Türkiye'de ise, vatandaş hak ve hürriyetlerini kısmak için başlıca bahane olarak, iktidardaki siyaset adamları, komünizm tehlikesini önce sürmektedirler. Demokrat Partinin son büyük kongresinde, Parti lideri, tenkîd ve denetleme hürriyetindeki kısıntıları bu gerekçeyle savunmuştu. Hür düşünceli bazı üniversite profesör ve doçentleri üzerindeki baskıyı mazur göstermek için, Demokrat Partili politikacılar, her fırsatta hiç bir delil ileri sürmeksizin üniversite çevrelerimizi Marksist düşüncelere yataklık etmekle suçlandırırlar. Türk işçisini, Batı memleketlerinin sömürgelerinde bile artık tabii sayılır hale gelmiş bazı haklardan yoksun tutmak için ileri sürülen başlıca mazeret, gene komünizm tehlikesidir.
Oysa, Marksist düşüncelerin Türkiye için ileride ciddî bir tehlike haline gelmesine yol açabilecek tek etken, ancak, Demokrat Partinin ekonomik ve sosyal meseleler karşısındaki davranışı olabilir. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı sırasında sanayileşmek ve ulusal ekonomiyi sağlamlaştırmak için faaliyete geçildiği zaman, Batıdaki sanayileşmiş memleketlerin komünist tehlikesine karşı kendi sosyal ve ekonomik düzenlerinde yapmak zorunda kaldıkları değişiklikler bir hareket noktası olarak alınmıştı. Memleketi sanayileştirmekle sosyal adalet düzenini genişletmek için alınan tedbirler biribirine bağlı olarak yürütülüyor, böylelikle, bizden önce sanayileşmiş bazı memleketlerin sosyal alanda karşılaştıkları meseleler vaktinde önlenmiş oluyordu.
Demokrat Parti iktidarınca benimsenen iktisadî tutumun, «her mahallede 15 milyoner yetiştirdik» sözüyle en hazin bir itirafı yapılmış olan sosyal tehlikeleri ise, günden güne artmaktadır. Hele, işçi haklarının korunabilmesi, işçi istismarının önlenmesi için gerekli tedbirlerin baltalanışı ile memleketimize yabancı sermaye getirilmesi yolundaki gayretleri bugünkü gibi biribirine muvazî olarak yürütmek, Marksist düşüncelerin yurdumuzda tutunabilmesi için en elverişli zemini hazırlamak demektir.
Böylece, Demokrat Parti iktidarının, komünizm tehlikesi bahanesiyle aldığı tedbirler, bir yandan Türkiye'de demokrasinin yerleşmesini güçleştirip huzursuzluk yarattığı gibi, bir yandan da, tarihimizde ilk defa olarak, Türk toplumu için komünizm tehlikesinin ciddileşmesine yol açmış olmaktadır.
Cambridge, MASS
BÜLENT ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Komünizm Tehlikesini Kuvvetlendiren Etkenler,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/846 ulaşıldı.