Fransa ile Suç Ortaklığı
Title:
Fransa ile Suç Ortaklığı
Source:
Ulus, "Uzaktan" s. 3
Date:
1957-03-26
Location:
Atatürk Kitaplığı, 152/34
Text:
UZAKTAN
Fransa ile suç ortaklığı
FRANSA'nın Cezayir'deki hürriyet ve milliyetçilik hareketini bastırmak için başvurduğu usuller, iki gün önce çıkan «Macaristan ve Cezayir» başlıklı yazımızda belirttiğinimz gibi, artık Fransız aydınlarını da dehşete düşürmeğe başlamıştır. Genel olarak hükümeti destekliyen bazı yayın organları bile şimdi bu konuda Hükümeti ve Savunma Bakanlığını şiddetle tenkid etmektedirler.
Bu tenkidler karşısında Fransız Savunma Bakanlığı en faydasız bir tedbire başvurmakta, Fransız ordusunun Cezayir'deki mezalimini açığa vuran gazete ve dergiler hakkında kovuşturma açtırmaktadır.
Oysa, nasıl Mısır'a tecavüz hâdisesinde İngiltere'nin prestijini, bu tecavüzü İngiliz düşmanlarından bile daha ağır bir dille tenkid eden İngiliz aydınları kurtarmışsa, Fransa da, işlediği bütün hatalara rağmen dünyadaki prestijini hâlâ bir dereceye kadar muhafaza edebilmesini, aydınlarının açık sözlülüğüne, belirli ahlâk kurallarını, insanlık ilkelerini Fransa'nın denizaşırı menfaat ve ihtiraslarından daha ön plânda gözetmelerine borçludur.
Eğer Savunma Bakanlığının aldığı «tedbir» ler Fransız basınındaki tenkidleri susturabilirse — neyse kî buna ihtimal bile verilemez — bundan ancak Fransa zarar görecektir. Çünkü o zaman Fransız aydınları da, dünya halkoyu karşısında, idarecilerinin hata ve suçlarını paylaşır duruma düşmüş olacaklardır.
Fransa'nın, Macaristan'daki Sovyet metotlarından farksız metotlarla Kuzey Afrika'daki hâkimiyetini idameye çalışması, dünkü yazımızda da belirttiğimiz gibi, Nâsır'ın liderliği altındaki kollektif Arap milliyetçiliği akımının Kuzey Afrika'ya da yayılması sonucunu vermektedir. Oysa Kuzey Afrika halkı ile hele Cezayir halkı ile, Ortadoğu Arapları arasındaki bağlar o kadar kuvvetli değildir. Kuzey Afrika'yı, ağırlık merkezi Ortadoğu'da bulunan kollektif Arap milliyetçiliği hareketinden ayırmak ve buradaki memleketleri kendi gönül rızalarıyla Batılılar safına çekebilmek için, Fransa'nın, dünyaya yayılmasına belki her memleketten daha çok hizmet etmiş olduğu hürriyet ve milliyetçilik akımları karşısında, biraz anlayış göstermesi yetecektir. Nitekim, bağımsızlığına kavuşan Kuzey Afrika memleketlerinin, Ortadoğu'daki Arap memleketlerinden çok daha kolaylıkla Batılılar safına yaklaştığı görülmüştür.
Fakat Fransa bu anlayışı gösterecek ve öylece Afrika ve hattâ Ortadoğu'daki Batı aleyhdarlığının azalıp sona ermesine yardım edecek yerde, tersine, Kuzey Afrika'daki imparatorluğunun son kalıntılarına tutunabilmek hırsı ile işlediği hatalara Batılı müttefiklerini de ortak etmek için elinden geleni yapmaktadır.
Öyle ki bugün Cezayirli milliyetçiler, haklı olarak, yalnız Fransa'ya karşı değil, bütün Kuzey Atlantik Paktı devletlerine karşı mücadele ettiklerini düşünebilirler. Çünkü bugün Araplar gözünde «Macristan'daki Sovyet, mezaliminden, bizzat Fransız aydınlarının gözünde ise Avrupa'daki Nazi mezaliminden geri kalmıyan Cezayir'deki baskı hareketlerini, Fransa, NATO emrindeki kuvvetleri vasıtasiyle yürütebilmektedir. Fransa'nın bu kuvvetleri «inzibat temini maksadiyle Av»rupa'dan çekip Kuzey Afrika'ya göndermesine, 1955 Haziranında NATO Konseyi izin vermiştir.
Böylece, Kuzey Atlantik andlaşmasına bağlı bütün Batılı memleketler gibi, Türkiye de, Cezayirdeki mezalimin sorumluluğunu Fransa ile paylaşmış olmaktadır. Daha yakın zamana kadar Asya ve Afrika'daki bağımsızlık hareketlerinin öncüsü durumunda olan Cumhuriyet Türkiyesinin, o kadar sıkı mânevi bağları bulunan bir eski Türk toprağındaki yabancı mezalimini destekler hale gelmiş olması çok acıdır.
Şimdi Fransa daha da ileri giderek Kuzey Afrika'daki imparatorluğunun son kalıntılarını da elinde tutabilmek için, buralarını Batı Avrupa devletlerinin müşterek iktisadi pazarına da bağlamağa çalışmaktadır. Bu durumda, Cezayir halkının bağımsızlık umutları büsbütün zayıflamış buradaki Fransız sömürgeciliğine Batı Avrupa'nın iştirak nispeti büsbütün artmış olacaktır.
Değişen dünya şartlarına ayak uydurmakta bu derece inad eden Batı Avrupa'nın, dünya üzerindeki liderlik mevkiini pek kısa bir zamanda, büsbütün kaybetmesinden daha tabii bir gelişme olamaz.
Cambridge Mass
Bülent ECEVİT
Fransa ile suç ortaklığı
FRANSA'nın Cezayir'deki hürriyet ve milliyetçilik hareketini bastırmak için başvurduğu usuller, iki gün önce çıkan «Macaristan ve Cezayir» başlıklı yazımızda belirttiğinimz gibi, artık Fransız aydınlarını da dehşete düşürmeğe başlamıştır. Genel olarak hükümeti destekliyen bazı yayın organları bile şimdi bu konuda Hükümeti ve Savunma Bakanlığını şiddetle tenkid etmektedirler.
Bu tenkidler karşısında Fransız Savunma Bakanlığı en faydasız bir tedbire başvurmakta, Fransız ordusunun Cezayir'deki mezalimini açığa vuran gazete ve dergiler hakkında kovuşturma açtırmaktadır.
Oysa, nasıl Mısır'a tecavüz hâdisesinde İngiltere'nin prestijini, bu tecavüzü İngiliz düşmanlarından bile daha ağır bir dille tenkid eden İngiliz aydınları kurtarmışsa, Fransa da, işlediği bütün hatalara rağmen dünyadaki prestijini hâlâ bir dereceye kadar muhafaza edebilmesini, aydınlarının açık sözlülüğüne, belirli ahlâk kurallarını, insanlık ilkelerini Fransa'nın denizaşırı menfaat ve ihtiraslarından daha ön plânda gözetmelerine borçludur.
Eğer Savunma Bakanlığının aldığı «tedbir» ler Fransız basınındaki tenkidleri susturabilirse — neyse kî buna ihtimal bile verilemez — bundan ancak Fransa zarar görecektir. Çünkü o zaman Fransız aydınları da, dünya halkoyu karşısında, idarecilerinin hata ve suçlarını paylaşır duruma düşmüş olacaklardır.
Fransa'nın, Macaristan'daki Sovyet metotlarından farksız metotlarla Kuzey Afrika'daki hâkimiyetini idameye çalışması, dünkü yazımızda da belirttiğimiz gibi, Nâsır'ın liderliği altındaki kollektif Arap milliyetçiliği akımının Kuzey Afrika'ya da yayılması sonucunu vermektedir. Oysa Kuzey Afrika halkı ile hele Cezayir halkı ile, Ortadoğu Arapları arasındaki bağlar o kadar kuvvetli değildir. Kuzey Afrika'yı, ağırlık merkezi Ortadoğu'da bulunan kollektif Arap milliyetçiliği hareketinden ayırmak ve buradaki memleketleri kendi gönül rızalarıyla Batılılar safına çekebilmek için, Fransa'nın, dünyaya yayılmasına belki her memleketten daha çok hizmet etmiş olduğu hürriyet ve milliyetçilik akımları karşısında, biraz anlayış göstermesi yetecektir. Nitekim, bağımsızlığına kavuşan Kuzey Afrika memleketlerinin, Ortadoğu'daki Arap memleketlerinden çok daha kolaylıkla Batılılar safına yaklaştığı görülmüştür.
Fakat Fransa bu anlayışı gösterecek ve öylece Afrika ve hattâ Ortadoğu'daki Batı aleyhdarlığının azalıp sona ermesine yardım edecek yerde, tersine, Kuzey Afrika'daki imparatorluğunun son kalıntılarına tutunabilmek hırsı ile işlediği hatalara Batılı müttefiklerini de ortak etmek için elinden geleni yapmaktadır.
Öyle ki bugün Cezayirli milliyetçiler, haklı olarak, yalnız Fransa'ya karşı değil, bütün Kuzey Atlantik Paktı devletlerine karşı mücadele ettiklerini düşünebilirler. Çünkü bugün Araplar gözünde «Macristan'daki Sovyet, mezaliminden, bizzat Fransız aydınlarının gözünde ise Avrupa'daki Nazi mezaliminden geri kalmıyan Cezayir'deki baskı hareketlerini, Fransa, NATO emrindeki kuvvetleri vasıtasiyle yürütebilmektedir. Fransa'nın bu kuvvetleri «inzibat temini maksadiyle Av»rupa'dan çekip Kuzey Afrika'ya göndermesine, 1955 Haziranında NATO Konseyi izin vermiştir.
Böylece, Kuzey Atlantik andlaşmasına bağlı bütün Batılı memleketler gibi, Türkiye de, Cezayirdeki mezalimin sorumluluğunu Fransa ile paylaşmış olmaktadır. Daha yakın zamana kadar Asya ve Afrika'daki bağımsızlık hareketlerinin öncüsü durumunda olan Cumhuriyet Türkiyesinin, o kadar sıkı mânevi bağları bulunan bir eski Türk toprağındaki yabancı mezalimini destekler hale gelmiş olması çok acıdır.
Şimdi Fransa daha da ileri giderek Kuzey Afrika'daki imparatorluğunun son kalıntılarını da elinde tutabilmek için, buralarını Batı Avrupa devletlerinin müşterek iktisadi pazarına da bağlamağa çalışmaktadır. Bu durumda, Cezayir halkının bağımsızlık umutları büsbütün zayıflamış buradaki Fransız sömürgeciliğine Batı Avrupa'nın iştirak nispeti büsbütün artmış olacaktır.
Değişen dünya şartlarına ayak uydurmakta bu derece inad eden Batı Avrupa'nın, dünya üzerindeki liderlik mevkiini pek kısa bir zamanda, büsbütün kaybetmesinden daha tabii bir gelişme olamaz.
Cambridge Mass
Bülent ECEVİT
Collection
Citation
“Fransa ile Suç Ortaklığı,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, accessed November 24, 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/790.