İyiniyetin Delilleri

Başlık: 
İyiniyetin Delilleri 
Kaynak: 
Ulus, "Uzaktan" s. 3 
Tarih: 
1957-03-22 
Lokasyon: 
Atatürk Kitaplığı, 152/34 
Metin: 
UZAKTAN

İyiniyetin delilleri

DEMOKRAT Parti iktidar yıllarında tutmuş olduğu anti demokratik yolu bırakmağa gerçekten kararlı mıdır? Şimdiye kadar pek çok defa hayal kırıklığına uğramış olan vatandaşlar, iktidar partisi Genel Başkanının verdiği yeni umutlara kapılmakta acele etmezlerse hoş görülmelidirler. Memlekette gerçek bir demokrasi düzenine hasret çekenler, şimdiye kadar uğradıkları acı hayal kırıklıklarını, birkaç tatlı söz, birkaç sempatik tatlı jest üzerine unutmuş olamazlar. Yürekten sevinip umutlanabilmek için, şimdi herhalde iktidardan, demokrasi konusundaki iyiniyetinin ve müspet düşüncelerinin elle tutulur delillerini bekliyeceklerdir.

Bu delillerin başında, şüphesiz, 1954 seçimlerinden sonra çıkarılmış bütün anti - demokratik kanunların bir an önce kaldırılması, ve muhalefet partilerine iktidar partisiyle eşit imkanlar içinde çalışma hakkının tanınması gelir.

Bunun kadar önemli bir başka delil de, D.P. iktidarının, son yıllarda anti - demoktarik tutumunu mazur göstermek için bağlandığı tehlikeli bir siyasi felsefeyi açıkça reddetmesi olacaktır. Bilhassa iktidar sözcüsü gazetenin başyazılarında uzun zamandır işlenen bu siyasi felsefe, yirminci yüzyıl Avrupasındaki bütün totaliter rejimlerin temel direğidir. Bu felsefeye göre, düşünce ve ifade hürriyeti, yokluk içinde yaşayan insanların zararına olacak, hattâ onları ilgilendirmeyecek bir «lüks», bir «fantazi» dir. Önce memeleketin iktisadî yapısı sağlam temellere oturtulmalı, halk refaha kavuşmalı «iktisadî istiklâl savaşı» denilen şey tam mânasiyle kazanılarak, Türkiye, ileri endüstri memleketlerinin hayat seviyesine erişmelidir. Batılı anlamda hürriyet ve demokrasi ancak ondan sonra düşünülebilir!

Fakat Türk halkı, insanın hayvani ihtiyaçlarına mânevi ihtiyaçlarından daha çok önem veen bu görüş tarzını benimsiyemiyeceğini artık kesin olarak göstermiştir. Bu görüş tarzını benimsiyemiyeceğini kesin olarak göstermekle de, Türk halkı iktidar partisi Genel Başkanının, demokrasi için şart olarak ileri sürdüğü «uzvî tekâmül» de yüksek bir merhaleyi şimdiden aştığını ispat etmiş sayılır.

Türk halkı, 1945 le 1954 arasında kullanma fırsatını bulduğu demokratik hak ve hürriyetleri hiç bir zaman memleket menfaatleri aleyhine istismar etmemiştir. Hattâ, partilerarası mücadelenin en çok kızıştığı devrelerde, halk, bu mücadelenin ateşine kapılıp büsbütün kızıştırıcı ve tahripçi bir rol oynamak şöyle dursun, tersine, gerek iktidar gerek muhalefet üzerinde yatıştırıcı, uzlaştırıcı bir rol oynamıştır.

Bu, Türk halkının, demokrasi yolundaki «uzvî tekâmül» de, birincisinden daha çetin bir merhaleyi de çoktan aşmış bulunduğunu gösterir.

İktidar partisi Genel Başkanının demokrasi için şart olarak ileri sürdüğü «uzvî tekâmül» de aşılması gerekli bir başka merhale olarak da toplum yapımızdaki merkeziyetçiliğin hafiflemesi akla gelir.

Demokrasi ülküsüne gerçekten bağlı bir idareden, demokrasi yolundaki «uzvî tekâmül» ün bu gerçekten önemli safhasını çabuklaştırması beklenirdi. Oysa, D.P. iktidarının son yıllardaki tutumu bu bakımından hiç de umut verici değildir. Meselâ, sendikaların zaten sınırlı faaliyet sahasını daha çok kısmak, aralarında işbirliği imkânlarını son derecede daraltmak ve böylece zayıflayan sendikaları büsbütün hükümet kontrolü altına almakla; basını, zarurî ihtiyaçları için tamamiyle hükümete bağlı hale getirmekle, üniversite bağımsızlığını, yargıç teminatını hemen bütün bütün ortadan kaldırmakla, hattâ iş hayatını da, bugün demokratik Batı memleketlerindeki sosyalist partilerin bile uygun görebileceğinden daha sıkı bir kontrol altına sokmakla, D.P. iktidarı, toplum yapımızın demokrasi için teminat teşkil edebilecek bir nitelik kazanması karşısındaki en büyük engellerden biri olan merkeziyetçiliği âzami hadde çıkarmıştır.

Bu durumda, D.P. iktidarının demokrasi konusundaki iyi niyet ve müspet düşüncelerine bir başka delil de, memleketin sosyal, kültürel ve iş hayatını merkeziyetçiliğin gitgide sıklaşan bağlarından kurtaracak bir yol tutuması olacaktır.

Türkiye'deki kadar merkeziyetçi bir idarenin bulunduğu bir toplumda, Başbakanın demokrasi için şart olarak ileri sürdüğü «uzvî tekâmül», ister istemez, bir noktaya gelip durmağa mahkumdur.

Bülent ECEVİT

Cambridge Mass 

Dosyalar

1957.03.22.jpg
1957.03.22_B.jpg
1957.03.22_B.txt

Koleksiyon

Alıntı

“İyiniyetin Delilleri,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 26 Nisan 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/788 ulaşıldı.