Başbakanın Yersiz Endişeleri
Başlık:
Başbakanın Yersiz Endişeleri
Kaynak:
Ulus, "Uzaktan" s. 3
Tarih:
1957-03-20
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/34
Metin:
UZAKTAN
Başbakanın yersiz endişeleri
TÜRKİYE, kimsenin açıktan açığa Batı demokrasisi aleyhinde konuşup yazamadığı bir memleket haline gelmiştir. Bu, demokrasinin geleceği bakımından umut verici bir belirti sayılabilir.
Meselâ Endonezya'da Sokarno, Batı demokrasisini reddedecek, bu idare tarzının Endonezya'daki şartlara uymadığını kesin olarak söyleyecek cesareti kendinde bulabilmektedir. Türkiye'de ise bir iktidar liderinin Batı demokrasisini bu kadar açık bir ifadeyle reddetmesi beklenemez.
Fakat bir müddetten beri Türkiye’deki iktidar çevrelerinde de, üstü kapalı ve dolambaçlı bir dille aynı düşüncenin telkine çalıştığı, bilhassa Zafer okurlarının gözünden kaçmamış olsa gerektir.
Geçen ay, Meclisteki bütçe görüşmelerinin son günlerinde yaptığı uzlaşıcı konuşmalarında Başbakan da, İktidar sözcüsü gazetenin birkaç aydır devamlı olarak işlediği bu temayı, çok yumuşak bir dille ve gerçekten büyük bir ustalıkla kullanmıştır.
Türkiye’de Meşrutiyetten beri yapılan demokrasi denemelerinin uğradığı başarısızlıkları hatırlatarak, o denemeleri başarısızlığa uğratan etkenlerin Türkiye'de bugün de var olduğunu ima etmiş, ve,
«..Bu eski hatıralara avdet etmekle, Türk milleti olarak nasıl bir meselenin karşısında bulunduğumuzu ifade etmek istiyorum. Bir defa daha huzurunuzda tespit ediyorum ki mesele kolay ve basit değildir,» tarzında bir girişten sonra, «Demokrasinin esas prensipleri her yerde birdir ama, bunların tatbik şekli türlü hususiyetler arzeder, ayrıca uzvi bir tekâmülün eseridir.» demiştir.
Başbakanın vardığı bu sonuç konuşmasında takip ettiği mantık silsilesine göre değerlendirilecek olursa, Endonezya Devlet Başkanı Sokarno’nun Batı demokrasisi hakkındaki düşüncelerinden pek farklı olmadığı kolayca görülebilir. Ne var ki, herhalde Bay Menderes kadar iyi bir taktikçi olmayan Sokarno, aynı düşünceyi daha açık bir dille ortaya atmak ihtiyatsızlığını göstermiştir.
Sokarno'nun demokrasi aleyhdarlığı belki bir dereceye kadar anlayışla karşılanabilir. Çünkü fazlasiyle dağınık topraklar üzerinde değişik ırk, din ve kültürden insanları barındıran ve bağımsızlığına yeni kavuşmuş bulunan Endonezya gerçekten anarşiye yakın bir huzursuzluk ve kargaşalık içindedir.
1957 Türkiye'sinde ise [...] böyle bir durum yoktur. 1945 de başlıyan son demokrasi denememizin süresince Türk milleti en ileri demokrasilerde bile eşine az rastlanacak bir olgunluk, anlayış ve toplum şuuru ile hareket etmiştir. Ona rağmen Türk milletinin henüz Batı demokrasisine hazır olmadığını ima eder şekilde konuşmak, bu millete karşı haksızlıkların en büyüğü olur.
Başbakan Menderes, [...] konuşmalarında, C.H.P. Genel Başkanı İnönü'nün uzun tecrübelerine, anlayışına, devlet adamlığı vasıflarına, ve demokrasinin memleketimizde tatbik kabiliyeti hakkındaki düşüncelerine gerçekten değer verdiğini samimi bir ifade ile belirtmiştir. Onun için İnönü’nün 1957 yılbaşı mesajında söylediği bazı sözleri Başbakana hatırlatmakta fayda olabilir. İnönü bu mesajında, Türk milleti hakkındaki hükmünü şu sözlerle açıklamıştır.
«Türk milletinin devlet ve millet için, doğruluk ve adalet için titreyen mizacında hür vatandaş metotlarının hiç bir zararlı tesir vücuda getirmiyeceği sabit olmuştur. İnsan hakları içinde, hür vatandaş olarak yaşamakta eksikliğe rıza ve kabul vermeyen bir vicdan hükmü, kesin olarak teessüs etmiştir. Şimdi iktidarların hiç bir endişe duygusuna iltifat etmiyen bir geniş yürekle, medeni bir demokrasi nizamının isteklerini tamamlamaları devridir.»
İnönü'nün bu sözleri, Başbakanın Türk milleti hakkındaki «endişe» lerinin ne kadar yersiz olduğunu, 1950 den bu yana Türkiye'de demokratik idare tarzı bazı aksaklıklar göstermişse, bunun suçunu Türk milletine yüklemekle büyük haksızlık edilmiş olacağını göstermeğe yeter sanırız.
Bülent ECEVİT
Cambridge, MASS.
Başbakanın yersiz endişeleri
TÜRKİYE, kimsenin açıktan açığa Batı demokrasisi aleyhinde konuşup yazamadığı bir memleket haline gelmiştir. Bu, demokrasinin geleceği bakımından umut verici bir belirti sayılabilir.
Meselâ Endonezya'da Sokarno, Batı demokrasisini reddedecek, bu idare tarzının Endonezya'daki şartlara uymadığını kesin olarak söyleyecek cesareti kendinde bulabilmektedir. Türkiye'de ise bir iktidar liderinin Batı demokrasisini bu kadar açık bir ifadeyle reddetmesi beklenemez.
Fakat bir müddetten beri Türkiye’deki iktidar çevrelerinde de, üstü kapalı ve dolambaçlı bir dille aynı düşüncenin telkine çalıştığı, bilhassa Zafer okurlarının gözünden kaçmamış olsa gerektir.
Geçen ay, Meclisteki bütçe görüşmelerinin son günlerinde yaptığı uzlaşıcı konuşmalarında Başbakan da, İktidar sözcüsü gazetenin birkaç aydır devamlı olarak işlediği bu temayı, çok yumuşak bir dille ve gerçekten büyük bir ustalıkla kullanmıştır.
Türkiye’de Meşrutiyetten beri yapılan demokrasi denemelerinin uğradığı başarısızlıkları hatırlatarak, o denemeleri başarısızlığa uğratan etkenlerin Türkiye'de bugün de var olduğunu ima etmiş, ve,
«..Bu eski hatıralara avdet etmekle, Türk milleti olarak nasıl bir meselenin karşısında bulunduğumuzu ifade etmek istiyorum. Bir defa daha huzurunuzda tespit ediyorum ki mesele kolay ve basit değildir,» tarzında bir girişten sonra, «Demokrasinin esas prensipleri her yerde birdir ama, bunların tatbik şekli türlü hususiyetler arzeder, ayrıca uzvi bir tekâmülün eseridir.» demiştir.
Başbakanın vardığı bu sonuç konuşmasında takip ettiği mantık silsilesine göre değerlendirilecek olursa, Endonezya Devlet Başkanı Sokarno’nun Batı demokrasisi hakkındaki düşüncelerinden pek farklı olmadığı kolayca görülebilir. Ne var ki, herhalde Bay Menderes kadar iyi bir taktikçi olmayan Sokarno, aynı düşünceyi daha açık bir dille ortaya atmak ihtiyatsızlığını göstermiştir.
Sokarno'nun demokrasi aleyhdarlığı belki bir dereceye kadar anlayışla karşılanabilir. Çünkü fazlasiyle dağınık topraklar üzerinde değişik ırk, din ve kültürden insanları barındıran ve bağımsızlığına yeni kavuşmuş bulunan Endonezya gerçekten anarşiye yakın bir huzursuzluk ve kargaşalık içindedir.
1957 Türkiye'sinde ise [...] böyle bir durum yoktur. 1945 de başlıyan son demokrasi denememizin süresince Türk milleti en ileri demokrasilerde bile eşine az rastlanacak bir olgunluk, anlayış ve toplum şuuru ile hareket etmiştir. Ona rağmen Türk milletinin henüz Batı demokrasisine hazır olmadığını ima eder şekilde konuşmak, bu millete karşı haksızlıkların en büyüğü olur.
Başbakan Menderes, [...] konuşmalarında, C.H.P. Genel Başkanı İnönü'nün uzun tecrübelerine, anlayışına, devlet adamlığı vasıflarına, ve demokrasinin memleketimizde tatbik kabiliyeti hakkındaki düşüncelerine gerçekten değer verdiğini samimi bir ifade ile belirtmiştir. Onun için İnönü’nün 1957 yılbaşı mesajında söylediği bazı sözleri Başbakana hatırlatmakta fayda olabilir. İnönü bu mesajında, Türk milleti hakkındaki hükmünü şu sözlerle açıklamıştır.
«Türk milletinin devlet ve millet için, doğruluk ve adalet için titreyen mizacında hür vatandaş metotlarının hiç bir zararlı tesir vücuda getirmiyeceği sabit olmuştur. İnsan hakları içinde, hür vatandaş olarak yaşamakta eksikliğe rıza ve kabul vermeyen bir vicdan hükmü, kesin olarak teessüs etmiştir. Şimdi iktidarların hiç bir endişe duygusuna iltifat etmiyen bir geniş yürekle, medeni bir demokrasi nizamının isteklerini tamamlamaları devridir.»
İnönü'nün bu sözleri, Başbakanın Türk milleti hakkındaki «endişe» lerinin ne kadar yersiz olduğunu, 1950 den bu yana Türkiye'de demokratik idare tarzı bazı aksaklıklar göstermişse, bunun suçunu Türk milletine yüklemekle büyük haksızlık edilmiş olacağını göstermeğe yeter sanırız.
Bülent ECEVİT
Cambridge, MASS.
Koleksiyon
Alıntı
“Başbakanın Yersiz Endişeleri,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 24 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/786 ulaşıldı.