Batılıların Elindeki Fırsat
Başlık:
Batılıların Elindeki Fırsat
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1957-01-19
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/34
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
Batılıların elindeki fırsat
Demirperde gerisinde geçen yıl sonlarına doğru bütün umutları aşan bir sarsıntı başlaması, Batılıları, o arada, Batılı devletlerin önderi durumunda bulanan Birleşik Amerika'yı, birden bire, İkinci Dünya Harbinden beri görülmedik bir derecede kuvvetli duruma geçirdi. Bugün, yıllardan beri ilk defa olarak, dünya gerginliğinin yoğunlaştığı hemen bütün noktalarda insiyatifi Batılılar kazanmış sayılabilir.
Peyk memleketler halkının biribirlerinden cesaret alarak başlarındaki komünist idarelere ve bu idareleri, ayakta tutan Sovyet nüfuzuna karşı hoşnutsuzluklarını açığa vurmaları, göze o kadar sağlam görünen Sovyet gücünü temelinden sarsmağa yetmiş; bu hoşnutsuzluğun en kesin ifadesini bulduğu Macaristan'da Sovyetlerin başvurduğu zalimce tedbirler, bütün dünyada Sovyetlerin ve komünistlerin prestijini en düşük noktaya indirmiştir.
Harb endüstrisi ne kadar ilerlemiş bulunursa bulunsun, bugün Sovyetler Birliği, hayati bir lüzum görmedikçe, yeni bir dünya harbini, hattâ kendisini Batılılarla karşı karşıya getirebilecek herhangi bir kesimde mahdut bir harbi kolay kolay göze alamıyacak bir durumda olsa gerektir. Böyle bir harb çıkacak olursa, yalnız Avrupa'daki Peyk memleketlerde değil, Rusya'nın kendi sınırları içinde bile, harb gayretini baltalayıcı hareketler beklenebilir.
Öte yandan, Peyk memleketlerdeki hâdiselerin yarattığı ekonomik güçlükler, hiç şüphesiz, Sovyet ekonomisinde de derin sarsıntılar meydana getirebilecek ölçüdedir.
Bütün bu şartlar gözönünde tutulacak olursa, Batılıların, Sovyetlerle çeşitli alanlarda pazarlığa girişebilmek için, şu günleri çok elverişli bir fırsat saymaları tabiîdir.
Şimdi dünyanın kaderi, geniş ölçüde Batılıların böyle bir pazarlıkta gösterecekleri basiret ve sağduyuya bağlıdır. Böyle bir pazarlık fırsatını Sovyetlere nihaî bir darbe vurmak için kullanmakta gösterilecek telâşçılık ve ihtiyatsızlık dünyayı yeni bir felâkete sürükliyebilir. Sovyet Rusya'ya, bir can kaygısı içine düşürülmek istendiği sanısını vermekten dikkatle kaçınmak gereklidir. Sovyet liderleri bugün, böyle bir duruma düşmekten kurtulmak için, kendi milletleriyle beraber bütün dünyayı da ateşe atmaktan çekinmiyecek bir haleti ruhiye içinde bulunuyor olabilirler.
Buna karşılık Batılılar, ellerine geçen fırsatı, Rusya'ya, meşru haklarının daima sayılacağına dair bir örnek ve teminat vermiş olmak, aşırı güvenlik tedbirleri aramağa hiç de ihtiyacı olmadığını anlatmak için kullanabilirlerse, o zaman, dünya barışı belki de çok sağlam bir garantiye kavuşabilecektir.
Batılılar için gaye, dünyayı kendi siyasal ve ekonomik nüfuzları altına almak, ellerine imkân geçtikçe nüfuz bölgelerini genişletmek değil, ancak, kendi inandıkları barışçı, hürriyetçi, demokratik ilkeleri bütün dünyaya hâkim kılmak, böylece insanlığı daha mutlu bir hayata eriştirmektir. Batılılar, ellerindeki fırsattan, daha başka bir gayeleri bulunmadığını gösterecek tarzda faydalanmakla, herhalde, bağımsızlık ve hürriyetlerine adım adım yaklaşan Peyk memleketlerin, hattâ içlerinde hürriyet ateşini duymağa başlayan bir kısım Sovyet gençlerinin yeni bir sindirme teşebbüsüyle karşılaşmaları ihtimalini de azaltmış olacaklardır.
Onun için Birleşik Amerika, ele geçen fırsatı Batılılar adına kullanırken atacağı iyi niyetli adımlarla bazı Avrupalı müttefiklerince asıl gayeden uzaklaştırılması ihtimaline karşı çok uyanık bulunmalıdır.
Bülent ECEVİT
Batılıların elindeki fırsat
Demirperde gerisinde geçen yıl sonlarına doğru bütün umutları aşan bir sarsıntı başlaması, Batılıları, o arada, Batılı devletlerin önderi durumunda bulanan Birleşik Amerika'yı, birden bire, İkinci Dünya Harbinden beri görülmedik bir derecede kuvvetli duruma geçirdi. Bugün, yıllardan beri ilk defa olarak, dünya gerginliğinin yoğunlaştığı hemen bütün noktalarda insiyatifi Batılılar kazanmış sayılabilir.
Peyk memleketler halkının biribirlerinden cesaret alarak başlarındaki komünist idarelere ve bu idareleri, ayakta tutan Sovyet nüfuzuna karşı hoşnutsuzluklarını açığa vurmaları, göze o kadar sağlam görünen Sovyet gücünü temelinden sarsmağa yetmiş; bu hoşnutsuzluğun en kesin ifadesini bulduğu Macaristan'da Sovyetlerin başvurduğu zalimce tedbirler, bütün dünyada Sovyetlerin ve komünistlerin prestijini en düşük noktaya indirmiştir.
Harb endüstrisi ne kadar ilerlemiş bulunursa bulunsun, bugün Sovyetler Birliği, hayati bir lüzum görmedikçe, yeni bir dünya harbini, hattâ kendisini Batılılarla karşı karşıya getirebilecek herhangi bir kesimde mahdut bir harbi kolay kolay göze alamıyacak bir durumda olsa gerektir. Böyle bir harb çıkacak olursa, yalnız Avrupa'daki Peyk memleketlerde değil, Rusya'nın kendi sınırları içinde bile, harb gayretini baltalayıcı hareketler beklenebilir.
Öte yandan, Peyk memleketlerdeki hâdiselerin yarattığı ekonomik güçlükler, hiç şüphesiz, Sovyet ekonomisinde de derin sarsıntılar meydana getirebilecek ölçüdedir.
Bütün bu şartlar gözönünde tutulacak olursa, Batılıların, Sovyetlerle çeşitli alanlarda pazarlığa girişebilmek için, şu günleri çok elverişli bir fırsat saymaları tabiîdir.
Şimdi dünyanın kaderi, geniş ölçüde Batılıların böyle bir pazarlıkta gösterecekleri basiret ve sağduyuya bağlıdır. Böyle bir pazarlık fırsatını Sovyetlere nihaî bir darbe vurmak için kullanmakta gösterilecek telâşçılık ve ihtiyatsızlık dünyayı yeni bir felâkete sürükliyebilir. Sovyet Rusya'ya, bir can kaygısı içine düşürülmek istendiği sanısını vermekten dikkatle kaçınmak gereklidir. Sovyet liderleri bugün, böyle bir duruma düşmekten kurtulmak için, kendi milletleriyle beraber bütün dünyayı da ateşe atmaktan çekinmiyecek bir haleti ruhiye içinde bulunuyor olabilirler.
Buna karşılık Batılılar, ellerine geçen fırsatı, Rusya'ya, meşru haklarının daima sayılacağına dair bir örnek ve teminat vermiş olmak, aşırı güvenlik tedbirleri aramağa hiç de ihtiyacı olmadığını anlatmak için kullanabilirlerse, o zaman, dünya barışı belki de çok sağlam bir garantiye kavuşabilecektir.
Batılılar için gaye, dünyayı kendi siyasal ve ekonomik nüfuzları altına almak, ellerine imkân geçtikçe nüfuz bölgelerini genişletmek değil, ancak, kendi inandıkları barışçı, hürriyetçi, demokratik ilkeleri bütün dünyaya hâkim kılmak, böylece insanlığı daha mutlu bir hayata eriştirmektir. Batılılar, ellerindeki fırsattan, daha başka bir gayeleri bulunmadığını gösterecek tarzda faydalanmakla, herhalde, bağımsızlık ve hürriyetlerine adım adım yaklaşan Peyk memleketlerin, hattâ içlerinde hürriyet ateşini duymağa başlayan bir kısım Sovyet gençlerinin yeni bir sindirme teşebbüsüyle karşılaşmaları ihtimalini de azaltmış olacaklardır.
Onun için Birleşik Amerika, ele geçen fırsatı Batılılar adına kullanırken atacağı iyi niyetli adımlarla bazı Avrupalı müttefiklerince asıl gayeden uzaklaştırılması ihtimaline karşı çok uyanık bulunmalıdır.
Bülent ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Batılıların Elindeki Fırsat,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 23 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/771 ulaşıldı.