Dış Tehlike Üstüne Şantajcılık
Başlık:
Dış Tehlike Üstüne Şantajcılık
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında"
Tarih:
1956-11-22
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/33
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
Dış tehlike üstüne şantajcılık
Bağımsızlık mı, hürriyet mi?,,
Bu ikisi arasında bir seçme yapmağa razı olanlar ne bağımsızlığa ne de hürriyete lâyıktırlar. Olsa olsa köleliğe lâyıktırlar. Bağımsızlığın da, hürriyetin de yokluğu aynı derecede köleliktir: Birinde bir yabancı devletin, öbüründe kendi soyundan kimselerin kölesidir insan.
Oysa bu günlerde, Ankara ve İstanbul'da bazı yazarlar, Türk milletini âdeta böyle bir seçme yapmağa zorluyorlar: Memleket dış tehlikelerle çevriliymiş de, böyle zamanda hürriyetten, İnsan Haklarından, adalet ve eşitlikten bahsetmek, iktidarla muhalefet arasındaki bu siyasal mücadele konularını deşmek ayıp olurmuş, memleket menfaatlerini bilmezlik olurmuş, dışarıya jurnalcılık olurmuş, şu olurmuş, bu olurmuş!..
Asıl ayıp olan, asıl uygunsuz, yakışıksız olan, yurtseverlikle asıl bağdaşmaz olan, memlekette kişi hürriyetini, İnsan Haklarını ezmek için fırsat kollayanların, dış tehlikeyi böyle bir fırsat saymalarıdır; hürriyet isteyenlere, hak isteyenlere, adalet ve eşitlik istiyenlere, kısacası, Türkiye'de onurlu insanların rahat nefes alabilecekleri bir toplum düzeni kurmak isteyenlere karşı, dış tehlikeyi, bir şantaj vasıtası olarak kullanmalarıdır.
Onurlu insanların gözünde, bağımsızlığı da hürriyeti de hak eden insanların gözünde, kendilerine köle hayatı yaşatmağa kalkışan kimseler, kendi milletlerinden de olsa, yabancı milletlerden de olsa, aym derecede düşman sayılırlar. Onurlu bir insanı, kendisine köle muamelesi yapmağa kalkıışanların milliyeti ilgilendirmez. Herhangi bir kimsenin, her hangi bir siyasal topluluk mensuplarının Türk olmaları, onlara, başka Türk vatandaşlarını ezmek, hürriyetten, haktan, eşitlik ve adaletten yoksun bırakmak hususunda, Türkiye'yi istilâya kalkışacak yabancılardan daha fazla hak kazandırmaz.
Kendi milletine saygısı, sevgisi sahte olmayan, gerçek olan siyaset adamları, bu saygı ve sevgiyi, yalnız millet denen soyut (mücerret) bir kütleye karşı değil, aynı zamanda, ve aynı ölçüde, milletlerinin fertlerine karşı da göstermelidirler! Yirminci yüzyılın demokratik milliyetçilik anlayışında, millet artık bir soyut kavram olmaktan çıkmış, her biri birer şahsiyet olan, her biri ayrı ayrı bütün bir millet kadar saygı ya değer olan insanların birleşmesi haline gelmiştir.
Yirminci yüzyılın demokrat milliyetçilik anlayışında, fert, bir milletin içinde, bir sürüde eriyen koyun gibi eriyip gitmez.
Son Cumhuriyet Halk Partisi tebliğinin, iktidara yakın bazı yazarlar tarafından hücuma uğrayan bir cümlesi, işte böyle ileri,böyle çağdaş böyle demokratik bir millet anlayışını Türkiye'de belki ilk defa gereken açıklıkla belirtmektedir:
«İnsan Haklarına hürmet edilerek hür vatandaşlar cemiyeti halinde idare edilen bir milletin müdafaa kudreti en yüksek derecede bulunur,» sözü, işte bunun için, milliyetçilik anlayışımızda yeni bir merhale olarak, Türk demokrasi tarihine geçecek değerdedir.
Bülend ECEVİT
Dış tehlike üstüne şantajcılık
Bağımsızlık mı, hürriyet mi?,,
Bu ikisi arasında bir seçme yapmağa razı olanlar ne bağımsızlığa ne de hürriyete lâyıktırlar. Olsa olsa köleliğe lâyıktırlar. Bağımsızlığın da, hürriyetin de yokluğu aynı derecede köleliktir: Birinde bir yabancı devletin, öbüründe kendi soyundan kimselerin kölesidir insan.
Oysa bu günlerde, Ankara ve İstanbul'da bazı yazarlar, Türk milletini âdeta böyle bir seçme yapmağa zorluyorlar: Memleket dış tehlikelerle çevriliymiş de, böyle zamanda hürriyetten, İnsan Haklarından, adalet ve eşitlikten bahsetmek, iktidarla muhalefet arasındaki bu siyasal mücadele konularını deşmek ayıp olurmuş, memleket menfaatlerini bilmezlik olurmuş, dışarıya jurnalcılık olurmuş, şu olurmuş, bu olurmuş!..
Asıl ayıp olan, asıl uygunsuz, yakışıksız olan, yurtseverlikle asıl bağdaşmaz olan, memlekette kişi hürriyetini, İnsan Haklarını ezmek için fırsat kollayanların, dış tehlikeyi böyle bir fırsat saymalarıdır; hürriyet isteyenlere, hak isteyenlere, adalet ve eşitlik istiyenlere, kısacası, Türkiye'de onurlu insanların rahat nefes alabilecekleri bir toplum düzeni kurmak isteyenlere karşı, dış tehlikeyi, bir şantaj vasıtası olarak kullanmalarıdır.
Onurlu insanların gözünde, bağımsızlığı da hürriyeti de hak eden insanların gözünde, kendilerine köle hayatı yaşatmağa kalkışan kimseler, kendi milletlerinden de olsa, yabancı milletlerden de olsa, aym derecede düşman sayılırlar. Onurlu bir insanı, kendisine köle muamelesi yapmağa kalkıışanların milliyeti ilgilendirmez. Herhangi bir kimsenin, her hangi bir siyasal topluluk mensuplarının Türk olmaları, onlara, başka Türk vatandaşlarını ezmek, hürriyetten, haktan, eşitlik ve adaletten yoksun bırakmak hususunda, Türkiye'yi istilâya kalkışacak yabancılardan daha fazla hak kazandırmaz.
Kendi milletine saygısı, sevgisi sahte olmayan, gerçek olan siyaset adamları, bu saygı ve sevgiyi, yalnız millet denen soyut (mücerret) bir kütleye karşı değil, aynı zamanda, ve aynı ölçüde, milletlerinin fertlerine karşı da göstermelidirler! Yirminci yüzyılın demokratik milliyetçilik anlayışında, millet artık bir soyut kavram olmaktan çıkmış, her biri birer şahsiyet olan, her biri ayrı ayrı bütün bir millet kadar saygı ya değer olan insanların birleşmesi haline gelmiştir.
Yirminci yüzyılın demokrat milliyetçilik anlayışında, fert, bir milletin içinde, bir sürüde eriyen koyun gibi eriyip gitmez.
Son Cumhuriyet Halk Partisi tebliğinin, iktidara yakın bazı yazarlar tarafından hücuma uğrayan bir cümlesi, işte böyle ileri,böyle çağdaş böyle demokratik bir millet anlayışını Türkiye'de belki ilk defa gereken açıklıkla belirtmektedir:
«İnsan Haklarına hürmet edilerek hür vatandaşlar cemiyeti halinde idare edilen bir milletin müdafaa kudreti en yüksek derecede bulunur,» sözü, işte bunun için, milliyetçilik anlayışımızda yeni bir merhale olarak, Türk demokrasi tarihine geçecek değerdedir.
Bülend ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Dış Tehlike Üstüne Şantajcılık,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 26 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/728 ulaşıldı.