Ekonomik Bölünme
Başlık:
Ekonomik Bölünme
Kaynak:
Son Havadis, "Dünya Politikası"
Tarih:
1953-01-07
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
7/1/1953
Dünya Politikası
Ekonomik bölünme
Bülend ECEVİT
Batı ile Doğu arasındaki siyasî ayrılığın günden güne genişlemesine paralel olarak, iki blokun ekonomik bakımdan da biribirile ilişiği kesilme yolundadır. Böyle giderse yakın zamanda dünyanın, biribirine muhtaç olmayan iki apayrı bölüm haline gelmesi beklenebilir.
Batı bloku ile Doğudaki Kokünist bloku dışında kalan bölgeler, tarım ve ham madde bölgeleridir; bunlardan da çoğunun ekonomik bakımdan hangi tarafa bağlı olduğu az çok bellidir.
Dünyanın ekonomik bölünmesinde coğrafî imkânlar kadar siyaset de rol oynamıştır.
İkinci Dünya Harbinden sonra dünya, ekonomik doktrin bakımından birbirine zıt iki cepheye ayrılmış Komünizm, komünist olmayan rejimlerle normal ekonomik münasebetleri kolay kabûl edemeyen bir rejim olduğu için, Sovyet Rusya ve peyklerine iki yol kalıyordu: Dünyayı komünistleştirmeye çalışmak; yahutta komünist olmayan âlemle ilişiğini kesip, yer yüzünde, kendi yağı ile kavrulur bir ikinci dünya kurmak.
Batının maddî ve manevî silâhlanması karşısında, birincinin çıkar yol olmadığını gören Moskova, ikinci yolu tutmuştur.
Bu yolda da ne kadar ilerlendiğini, demirperde arkası memleketlerinin ekonomik bakımdan ne kadar birbirine yeter duruma geldiğini, bu memleketler arasındaki gecen yıla ait şu dış ticaret rakamları gösterir:
Arnavutluk dış ticaretinin yüzde 100 ü, Bulgaristan dış ticaretinin yüzde 92 si, Romanya dış ticaretinin yüzde 79 u, Macaristan dış ticaretinin yüzde 67’si, Çekoslovakya dış ticaretinin yüzde 60 ı. Polonya dış ticaretinin de yüzde 58 i, Sovyetler Birliği ve diğer Komünist memleketleriledir. Sovyet Rusya dış ticaretininse yüzde 80 i Komünist dünyası içinde kalmaktadır.
Ruslar, Çin de dahil olmak üzere, çevrelerindeki bütün Komünist memleketlerin ekonomisini sistematik bir sekilde biribirine bağlamakta, Batı memleketlerile alış veriş yapmalarılerin paraları da rubleye göre gitgide güçleştirmektedir.
Öbür taraftan, bu memleketlerin ayarlanmaktadır.
Geçen ilkbahar, 3—12 Nisan tarihlerinde, Batı ile Doğu arasındaki ticarî münasebetleri geliştirme yollarını araştırmak maksadı ile Moskova’da toplanan, 49 memleket temsilcisinin katıldığı gayrı resmî Ekonomik Konferans, Komünistlerin ekonomik bakımdan ayrı bir âlem kurma teşebbüslerini kamufle etmek amacını güdüryordu. Komünistlikle ilisiği olmayan bir cok Batılı iş adamlarının katıldığı bu konferansda, Sovyetler, Komünizmin başka rejimlerle bir arada yaşayabileceğine inandıklarını telkin etmek, bu yolda propoganda yapmak istemişlerdi.
Konferansda, bazı Batı memleketlerile Komünist memleketler arasında gayrı resmî bir takım ticaret "anlaşma" ları da hazırlanmıştı.
İngiliz ve Fransız Hükûmetleri bu Konferans sonuçlarından duydukları hayreti gizleyememiş, kendilerinin, aylardan beri, Sovyetler Birliği ile ve diğer bazı Komünist memleketlerle ticaretlerini geliştirmek için mantıkları müracaatlara cevap bile alamamış oldukalrını açıklamışlardı.
Aslında bütün işaretler, Komünist devletlerin bu “iyi niyet” gösterilerile dolu Konferansdakinden apayrı bir yönde gittiklerini gösteriyor.
O kadar ki. Komünist Çin’de bulunan İngiliz ticaret firmaları, işlerini tasfiye etmek zorunda kalmaktadırlar.
Komünistler, demirperde gerisindeki istihsal fazlasını da, henüz durumları kesin olarak belli olmamış memleketleri kendi taraflarına çekmek için politik bir silâh olarak kullanmaya çalışmaktadırlar.
Amerika’nın, karşılıklı Güvenlik Programı yardımından faydalanan memleketlere, demirperde arkası ile geniş ekonomik münasebette bulunma müsaadesi vermesi hattâ Başkan Truman’ın, son zamanlarda, bu memleketlere stratejik ham madde ihracına göz yumması, dünyadaki ekonomik bölünmeden Batılıların sorumlu olmadığını açıkça ortaya koymaktadır. Tersine. Batılılar, siyasî bakımdan biribirile ilişiği kesilmek üzere olan iki âlem arasındaki son bağların ekonomik olduğunu, gün gelip insanlığın birleşmesi ümidini yeryüzünde yaşatabilmek için bu bağlara sarılmak gerektiğini görmektedirler.
Şimdiye kadar harplerin ekonomik sebeblerden doğduğu düşünülürdü. Şimdi bu sebep ortadan kalkmakta, fakat ya en korkunç harbin çıkması yahutta şu küçük yeryüzünün bölünüp iki ayrı yıldız gibi biribirinden uzaklaşması ihtimâli yerleşmektedir.
Dünya Politikası
Ekonomik bölünme
Bülend ECEVİT
Batı ile Doğu arasındaki siyasî ayrılığın günden güne genişlemesine paralel olarak, iki blokun ekonomik bakımdan da biribirile ilişiği kesilme yolundadır. Böyle giderse yakın zamanda dünyanın, biribirine muhtaç olmayan iki apayrı bölüm haline gelmesi beklenebilir.
Batı bloku ile Doğudaki Kokünist bloku dışında kalan bölgeler, tarım ve ham madde bölgeleridir; bunlardan da çoğunun ekonomik bakımdan hangi tarafa bağlı olduğu az çok bellidir.
Dünyanın ekonomik bölünmesinde coğrafî imkânlar kadar siyaset de rol oynamıştır.
İkinci Dünya Harbinden sonra dünya, ekonomik doktrin bakımından birbirine zıt iki cepheye ayrılmış Komünizm, komünist olmayan rejimlerle normal ekonomik münasebetleri kolay kabûl edemeyen bir rejim olduğu için, Sovyet Rusya ve peyklerine iki yol kalıyordu: Dünyayı komünistleştirmeye çalışmak; yahutta komünist olmayan âlemle ilişiğini kesip, yer yüzünde, kendi yağı ile kavrulur bir ikinci dünya kurmak.
Batının maddî ve manevî silâhlanması karşısında, birincinin çıkar yol olmadığını gören Moskova, ikinci yolu tutmuştur.
Bu yolda da ne kadar ilerlendiğini, demirperde arkası memleketlerinin ekonomik bakımdan ne kadar birbirine yeter duruma geldiğini, bu memleketler arasındaki gecen yıla ait şu dış ticaret rakamları gösterir:
Arnavutluk dış ticaretinin yüzde 100 ü, Bulgaristan dış ticaretinin yüzde 92 si, Romanya dış ticaretinin yüzde 79 u, Macaristan dış ticaretinin yüzde 67’si, Çekoslovakya dış ticaretinin yüzde 60 ı. Polonya dış ticaretinin de yüzde 58 i, Sovyetler Birliği ve diğer Komünist memleketleriledir. Sovyet Rusya dış ticaretininse yüzde 80 i Komünist dünyası içinde kalmaktadır.
Ruslar, Çin de dahil olmak üzere, çevrelerindeki bütün Komünist memleketlerin ekonomisini sistematik bir sekilde biribirine bağlamakta, Batı memleketlerile alış veriş yapmalarılerin paraları da rubleye göre gitgide güçleştirmektedir.
Öbür taraftan, bu memleketlerin ayarlanmaktadır.
Geçen ilkbahar, 3—12 Nisan tarihlerinde, Batı ile Doğu arasındaki ticarî münasebetleri geliştirme yollarını araştırmak maksadı ile Moskova’da toplanan, 49 memleket temsilcisinin katıldığı gayrı resmî Ekonomik Konferans, Komünistlerin ekonomik bakımdan ayrı bir âlem kurma teşebbüslerini kamufle etmek amacını güdüryordu. Komünistlikle ilisiği olmayan bir cok Batılı iş adamlarının katıldığı bu konferansda, Sovyetler, Komünizmin başka rejimlerle bir arada yaşayabileceğine inandıklarını telkin etmek, bu yolda propoganda yapmak istemişlerdi.
Konferansda, bazı Batı memleketlerile Komünist memleketler arasında gayrı resmî bir takım ticaret "anlaşma" ları da hazırlanmıştı.
İngiliz ve Fransız Hükûmetleri bu Konferans sonuçlarından duydukları hayreti gizleyememiş, kendilerinin, aylardan beri, Sovyetler Birliği ile ve diğer bazı Komünist memleketlerle ticaretlerini geliştirmek için mantıkları müracaatlara cevap bile alamamış oldukalrını açıklamışlardı.
Aslında bütün işaretler, Komünist devletlerin bu “iyi niyet” gösterilerile dolu Konferansdakinden apayrı bir yönde gittiklerini gösteriyor.
O kadar ki. Komünist Çin’de bulunan İngiliz ticaret firmaları, işlerini tasfiye etmek zorunda kalmaktadırlar.
Komünistler, demirperde gerisindeki istihsal fazlasını da, henüz durumları kesin olarak belli olmamış memleketleri kendi taraflarına çekmek için politik bir silâh olarak kullanmaya çalışmaktadırlar.
Amerika’nın, karşılıklı Güvenlik Programı yardımından faydalanan memleketlere, demirperde arkası ile geniş ekonomik münasebette bulunma müsaadesi vermesi hattâ Başkan Truman’ın, son zamanlarda, bu memleketlere stratejik ham madde ihracına göz yumması, dünyadaki ekonomik bölünmeden Batılıların sorumlu olmadığını açıkça ortaya koymaktadır. Tersine. Batılılar, siyasî bakımdan biribirile ilişiği kesilmek üzere olan iki âlem arasındaki son bağların ekonomik olduğunu, gün gelip insanlığın birleşmesi ümidini yeryüzünde yaşatabilmek için bu bağlara sarılmak gerektiğini görmektedirler.
Şimdiye kadar harplerin ekonomik sebeblerden doğduğu düşünülürdü. Şimdi bu sebep ortadan kalkmakta, fakat ya en korkunç harbin çıkması yahutta şu küçük yeryüzünün bölünüp iki ayrı yıldız gibi biribirinden uzaklaşması ihtimâli yerleşmektedir.
Koleksiyon
Alıntı
“Ekonomik Bölünme,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/69 ulaşıldı.