"Biz" Kimdir, "Onlar" Kim?
Title:
"Biz" Kimdir, "Onlar" Kim?
Source:
Ulus, "Günün Işığında" s. 3
Date:
1956-10-24
Location:
Atatürk Kitaplığı, 152/33
Text:
GÜNÜN IŞIĞINDA
«Biz» kimdir, «Onlar» kim?..
Çoğunluk partisinin Genel Başkanı bugün Batı Anadolu'da sadece Başbakan hüviyetiyle seziyor ve konuşuyor olsaydı, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleriyle ilgili Kanunun geçtiği yollar boyunca adım başında ihlali belki bir dereceye kadar su götürebilirdi. Oysa konuşma üslûbundan anlaşıldığına göre, kendisi, bu gezisinde, Türkiye'nin Başbakanı hüviyetini sık sık bir yana bırakıp, daha çok Demokrat Partinin Genel Başkanı olarak konuşmaktadır. Nitekim kendisini dinlemeğe gelenlerin gösterdikleri ilgiyi Demokrat Partiye müteveccih saydığını her vesileyle belirtmektedir.
Sanki memlekette yapılanlar, arazi sahipleri hariç, muvafık muhalif bütün vatandaşların ödediği vergilerle yapılmazmış gibi, bir kısım vatandaşlarına, «bizim yaptığımız yollardan geçerler, bizim yaptığımız fabrikaların mallarını giyerler, şekerini yerler, bizim aldığımız vapurlarda seyahat ederler» diye çatmaktadır.
Bir Başbakan, milletin malını «bizim» ve «onların» diye ayıramıyacağına, Türk milletini «biz» ve «onlar» diye iki ayrı milletmiş gibi düşünemiyeceğine, kendi vatandaşlarından bir kısmına «yalancılar», «gafiller», «dedikoducular» diye, «düşmanla el ele verenler» diye, «a benim canım» diye hitap edemiyeceğine göre, bu gezide kendisinin partici hüviyetini ön plânda kabul etmeyi, bir Başbakan olarak bir kısım vatandaşlarına bu şekilde hitap etmekte mahzur görmediğini düşünmeğe elbette ki tercih ederiz. Çünkü Türkiye'nin Başbakanını, yalnız «onların» değil, aynı zamanda «bizim» de Başbakanımız olarak görebilmek isteriz. Bunu istemek her Türk vatandaşının hakkıdır.
Bu sebeplerden, çoğunluk partisi Genel Başkanının son gezisini bir partici olarak yaptığına inanmak zorunda bulunduğumuza göre, bütün siyasal partiler için yeni kanunlarla ve bu yeni kanunları idarî makamların anlayış ve uygulayış tarzı ile konulmuş tahditlere, çoğunluk partisi Genel Başkanının da uymasını, uymadığı zamanlar, gezip konuştuğu yerlerdeki sorumlu idarecilerin, muhalefet politikacıları gezip konuşurken gösterdikleri titizlikle görevlerini yapmalarını, kanun hükümlerini yerine getirmelerini bekleriz.
Bizzat çoğunluk partisi Genel Başkanının konuşmalarında öğünerek belirttiğine ve gerek devlet radyosunun gerek iktidar sözcüsü gazetenin sabah akşam doğruladığına göre, her gittiği yerde halk, Genel Başkana tezahürat yapmakta, yollar boyunca kendisini hararetle alkışlamaktadır.
Aynı vatandaşlar böyle gösterilerin onda birini bir muhalefet partisi liderine yapacak olsalar suç işlemiş sayılıp cezalandırılırlar. Hattâ o kadar ağır bir suç işlemiş sayılırlar ki, emniyet kuvvetleri, isterlerse, bu vatandaşların üstüne ateş açabilirler.
Muhalefet liderlerini yollar boyunca alkışlıyabilmek şöyle dursun, parti kongrelerinin kapalı kapıları ardında alkışlayanlar bile karakola götürülmekte, mahkemeye verilmektedir.
Bu eşitsizliğin sebebi nedir?.. Bu eşitsizlik Türk halkına izah edilmelidir! Demokrat Parti Genel Başkanı bunu izah edemiyecek durumdaysa, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin Başkanı izah etmelidir!
Bu memleketin insanları idare cihazı ve adalet makamları karşısında bile «biz» ve «onlar» diye ikiye mi ayrılırlar? Bu «biz» lerle bu «onlar» a bu kadar ayrı muameleler yapılmasına hangi kanunlar izin verir?
Hem «biz» kimdir, «onlar» kimdir?.. Kim kimin şekerini yemekte, kim kimin vapuruna binmektedir? Bir Demokrat Partili, C.H.P. zamanında yapılmış demiryollarında seyahat ederken, «onların yaptığı demiryollarından geçiyorsun» diye buna yüzüne vuran mı vardır? C.H.P. kurucularının kurtardıkları bu vatanda bağımsız bir insan olarak nefes alabilen, Genel Başkanını alkışlayabilen bir Demokrat Partiliye «onların kurtardığı vatanda nefes alıyorsun» diye çatan mı vardır?
Kimin malı kime satılmakta, kimin hakkı kimden esirgenmektedir?
Bülent ECEVİT
«Biz» kimdir, «Onlar» kim?..
Çoğunluk partisinin Genel Başkanı bugün Batı Anadolu'da sadece Başbakan hüviyetiyle seziyor ve konuşuyor olsaydı, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleriyle ilgili Kanunun geçtiği yollar boyunca adım başında ihlali belki bir dereceye kadar su götürebilirdi. Oysa konuşma üslûbundan anlaşıldığına göre, kendisi, bu gezisinde, Türkiye'nin Başbakanı hüviyetini sık sık bir yana bırakıp, daha çok Demokrat Partinin Genel Başkanı olarak konuşmaktadır. Nitekim kendisini dinlemeğe gelenlerin gösterdikleri ilgiyi Demokrat Partiye müteveccih saydığını her vesileyle belirtmektedir.
Sanki memlekette yapılanlar, arazi sahipleri hariç, muvafık muhalif bütün vatandaşların ödediği vergilerle yapılmazmış gibi, bir kısım vatandaşlarına, «bizim yaptığımız yollardan geçerler, bizim yaptığımız fabrikaların mallarını giyerler, şekerini yerler, bizim aldığımız vapurlarda seyahat ederler» diye çatmaktadır.
Bir Başbakan, milletin malını «bizim» ve «onların» diye ayıramıyacağına, Türk milletini «biz» ve «onlar» diye iki ayrı milletmiş gibi düşünemiyeceğine, kendi vatandaşlarından bir kısmına «yalancılar», «gafiller», «dedikoducular» diye, «düşmanla el ele verenler» diye, «a benim canım» diye hitap edemiyeceğine göre, bu gezide kendisinin partici hüviyetini ön plânda kabul etmeyi, bir Başbakan olarak bir kısım vatandaşlarına bu şekilde hitap etmekte mahzur görmediğini düşünmeğe elbette ki tercih ederiz. Çünkü Türkiye'nin Başbakanını, yalnız «onların» değil, aynı zamanda «bizim» de Başbakanımız olarak görebilmek isteriz. Bunu istemek her Türk vatandaşının hakkıdır.
Bu sebeplerden, çoğunluk partisi Genel Başkanının son gezisini bir partici olarak yaptığına inanmak zorunda bulunduğumuza göre, bütün siyasal partiler için yeni kanunlarla ve bu yeni kanunları idarî makamların anlayış ve uygulayış tarzı ile konulmuş tahditlere, çoğunluk partisi Genel Başkanının da uymasını, uymadığı zamanlar, gezip konuştuğu yerlerdeki sorumlu idarecilerin, muhalefet politikacıları gezip konuşurken gösterdikleri titizlikle görevlerini yapmalarını, kanun hükümlerini yerine getirmelerini bekleriz.
Bizzat çoğunluk partisi Genel Başkanının konuşmalarında öğünerek belirttiğine ve gerek devlet radyosunun gerek iktidar sözcüsü gazetenin sabah akşam doğruladığına göre, her gittiği yerde halk, Genel Başkana tezahürat yapmakta, yollar boyunca kendisini hararetle alkışlamaktadır.
Aynı vatandaşlar böyle gösterilerin onda birini bir muhalefet partisi liderine yapacak olsalar suç işlemiş sayılıp cezalandırılırlar. Hattâ o kadar ağır bir suç işlemiş sayılırlar ki, emniyet kuvvetleri, isterlerse, bu vatandaşların üstüne ateş açabilirler.
Muhalefet liderlerini yollar boyunca alkışlıyabilmek şöyle dursun, parti kongrelerinin kapalı kapıları ardında alkışlayanlar bile karakola götürülmekte, mahkemeye verilmektedir.
Bu eşitsizliğin sebebi nedir?.. Bu eşitsizlik Türk halkına izah edilmelidir! Demokrat Parti Genel Başkanı bunu izah edemiyecek durumdaysa, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin Başkanı izah etmelidir!
Bu memleketin insanları idare cihazı ve adalet makamları karşısında bile «biz» ve «onlar» diye ikiye mi ayrılırlar? Bu «biz» lerle bu «onlar» a bu kadar ayrı muameleler yapılmasına hangi kanunlar izin verir?
Hem «biz» kimdir, «onlar» kimdir?.. Kim kimin şekerini yemekte, kim kimin vapuruna binmektedir? Bir Demokrat Partili, C.H.P. zamanında yapılmış demiryollarında seyahat ederken, «onların yaptığı demiryollarından geçiyorsun» diye buna yüzüne vuran mı vardır? C.H.P. kurucularının kurtardıkları bu vatanda bağımsız bir insan olarak nefes alabilen, Genel Başkanını alkışlayabilen bir Demokrat Partiliye «onların kurtardığı vatanda nefes alıyorsun» diye çatan mı vardır?
Kimin malı kime satılmakta, kimin hakkı kimden esirgenmektedir?
Bülent ECEVİT
Collection
Citation
“"Biz" Kimdir, "Onlar" Kim?,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, accessed December 23, 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/699.