Birahanelerden Kahvehanelere
Başlık:
Birahanelerden Kahvehanelere
Kaynak:
Ulus, "İngiltere Notları" ss. 2, 5
Tarih:
1956-10-15
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/33
Metin:
İNGİLTERE Notları
Yazan: Bülent ECEVİT
Birahanelerden Kahvehanelere
— 2 —
Hiç değişmezmiş, hep tarihiyle başbaşa yaşarmış gibi görünen, ama bir yandan da 20.nci yüzyıl hayatının değişme hızına en kolaylıkla ayak uydurabilen İngiltere'yi 5 yıldır görememiştim. Bu 5 yıl içinde elbette, değişmez görünen kalıpların, satıhların ardında birşeyler değişmiş olmalıydı. Bunların hepsini 12 günlük bir programlı gezide göremezdim. Ben ancak görebildiğim kadarını yazacağım.
Bu değişiklerin belki en göze çarpanı, ingilizlerin kahve içmeye alışmış olmaları.. İtalya'dan gelen espresso kahve modası İngilizleri yalnız çay ve bira içen bir millet olmaktan çıkarıp, kahve de içen bir millet hâline getirmiş. Bazısı yağmurun altında bile kaldırımlara kadar taşan bu yeni kahvehaneler, kıt'adan gelenlere biraz soğuk görünen Londra'ya, şimdi bir kıt'a Avrupası şehrin sıcaklığını vermiş.
Bu değişiklik ilk bakışta önemsiz gibi görünebilir. Ama biraz üstünde durulunca anlaşılıyor ki yeni açılan kahvehaneler şimdidenl İngiliz toplum yapısının köklerine kadar tesir etmeğe başlamıştır.
İngiltere'de hiç bir değişiklik bir takım kurumların, bir takım geleneklerin yıkılıp yerlerine yenilerinin kurulması şeklinde olmuyor. Böyle olsaydı, eski kurum ve geleneklerin yıkılmasıyla yerlerini yenilerinin doldurması arasında geçecek zaman, İngilizlerin toplum düzeninde boşluklar meydana gelmesine yol açar, bu boşluklar yüzünden, İngiltere'yi imparatorlukların çökme çağında bütün kuvvetiyle ayakta tutan denge bozulabilirdi.
İngiltere'de değişiklik, eski kurum ve geleneklerin yanısıra yenilerinin sürmeğe başlayıp eskiyle yeninin zamanla uzlaşması, ve nihayet biribiri içinde eriyip kaynaşması şeklinde oluyor.
İngiltere'de bulunduğum yıllar boyunca İsçi Partisi iktidardaydı. Memleketin ekonomik düzeninde ağır ağır bazı değişiklikler oluyor, ama bunların toplum yapısında hemen hiç bir etkisi görülmüyordu. Sınıf ayrılıkları ve sınıf şuuru, İşçi Partisi iktidarının 5 inci, 6 ncı yılında bile hâlâ birçok yabancı ziyaretçileri hayret eve umutsuzluğa düşürecek kadar derindi. Zaman zaman, «bu idarenin, neresi sosyalist?» diye düşünmemek elden gelmezdi.
Bir yanda hâlâ birçok ünvanları babadan oğula geçiren bir aristokrasi ve «yukarı sınıf», bir yanda, İyi bir eğitim görmüş olsa da giyim zevkiyle, konuşma tarzıyla kendini belli eden «aşağı sınıf», ikisinin arasında da, kendi içinde gene kademelere ayrılmış bir «orta sınıf».. Bu sınıflardan her biri kendini İngiliz toplumunun «belkemiği» olarak görüyordu. Gerçi aristokrasinin nüfusa göre orantısı bir yüzyılda milyonda 22 den 17 de düşmüştü ama, yeni ünvanlar vermekten bugün vazgeçilse, İngiltere'de aristokrasinin ortadan kalkması için daha 350 yıl geçmesi gerekecekti. Kaldı ki İşçiler bile şimdilik böyle bir şey tasarlamıyorlardı. Bilâkis onlar da bol bol ünvan kabul ediyorlardı.
Fakat kendileri de ünvan kabul etmekle, işçiler, aristokrasiyi bir sınıf olarak kuvvetlendirmiş olmuyor, tersine, başlı başına bir sınıf olmaktan çıkarılıyorlardı. Ünvanlıların arasında «aşağı» ve «orta» sınıflardan gelme kimselerin orantısı yükseldikçe, sınıflar, toplumun en üst kademesinde kaynaşmış olacaktı.
Ama alt kademelerde, bundan 5 yıl önceye kadar, henüz hiçbir kaynaşma göze çarpmıyordu. 5 yıl önce İngiliz birahanelerine dair yazmış olduğum bir yazıda bu durumdan ne kadar umutsuzluğa düştüğümü şöyle anlatmıştım:
«İngiltere'de bir birahanenin üç kapısı vardır. İçerisi de buna göre bölmelerle üçe ayrılmıştır. Kapılardan (Saloon Bar) yazılı olanı, mahallenin nisbeten yüksek tabakası, (Private Bar) yazılı olanı orta tabakası, (Public Bar) yazılı olanı da aşağı tabakası içindir...... Bir mahallenin aşağı tabakasından sayılan bir adam tutup ta (Saloon Bar) yazılı kapıdan birahaneye girse kovulur mu, surat mı asılır, içki mi içemez? Bunlardan hiç biri olmaz tabiî!... Herkes kendi sınıfını, ve buna göre birahanenin hangi kapısından girip hangi bölümünde içki içmesi gerektiğini kendisi bilir.
«Ama İngiltere sosyalistmiş!. Bence değil! Sosyalist olan yalnız İngiliz Hükümetidir. Birahanelerin bölmeleri kaldırılıp kapıları birleştirilmedikçe İngiltere sosyalist olamaz. Seçimlerde daha on kere Mr. Churchill kaybedip on kere Mr. Attlee kazansa gene olamaz.
«Sınıf farkları İngiltere'de o kadar içlere, ruhlara, hattâ bünyelere işlemiştir.» (x)
5 yıl önc vermiş olduğum bu hükümde ne kadar yanıldığımı bu sefer, hem de Muhafazakârların iktidarda bulunduğu bir sırada, İngiltere'ye gittiğim zaman anladım.
Birahanelerde bölmeler ortadan mı kalkmış, kapılar mı birleşmişti?.. Hayır! Fakat birahanelerin yanısıra yüzlerce kahvehane ortaya çıkıp Londra'yı kaplamış, ve bilhassa genç nesilleri kendine çekmeğe başlamıştı. 5 yıl önce doğru dürüst kahve pişirmesini bile bilmeyen İngiliz, şimdi, en az bira ve çay kadar, belki ondan daha çok, kahve içer olmuştu. 11 de kapanma saati geldiği için birahaneden çıkan İngiliz, gece 1 e, 2 ye kadar bir kahvehanede oturup espresso kahve içebiliyordu.
Londra'yı kaplayan bu yüzlerce kahvehane, birahaneler gibi bölmelere ayrılmamıştı. Kahvehanede herkes eşitti. Kendini hâlâ «aşağı sınıf» tan sayma alışkanlığını üstünden atamamış bir İngiliz, birasını gene «Public Bar» da içse bile, birahanenin yanıbaşındaki bir kahvehanede «Saloon Bar» dan çıkmış bir İngilizle yanyana oturuyordu.
Hele genç nesiller, birahanelerin ayırıcı duvarlarından bile geçmeksizin, doğru kahvehanelere gidiyorlardı.
İngiltere'nin en köklü kurumlarından biri olan birahaneler ortadan kalkmamış, hattâ değişmemiş, fakat onun yanısıra gelişmeğe başlıyan yeni bir kurum yavaş yavaş onun yerini almağa başlamıştı. Birincisinde sınıflara ayrılmış bir toplum yapısı bir kalıp olarak hâlâ yerinde duruyor, fakat bu kalıbın içi git gide boşalarak, yanıbaşında kurulan, herkesin eşit olarak kaynaşabildiği kahvehanelere doluyordu.
---------
(x) ULUS: 4 Temmuz 1951. Sayfa: 4
DÜZELTME: Dün çıkan «İngiltere Notları» nda, 2 nci sütunun sondan 2 nci paragrafında 5 ve 6 ncı satırlar «koltuklarının kaplaması bile değişmemişti. Yanımdan geçen...» olacaktır. 5 inci sayfa 3 üncü paragraf, 13 üncü satırda «bugün demokrasi» ibaresi «bugünün demokrasisi» olacaktı.
Yazan: Bülent ECEVİT
Birahanelerden Kahvehanelere
— 2 —
Hiç değişmezmiş, hep tarihiyle başbaşa yaşarmış gibi görünen, ama bir yandan da 20.nci yüzyıl hayatının değişme hızına en kolaylıkla ayak uydurabilen İngiltere'yi 5 yıldır görememiştim. Bu 5 yıl içinde elbette, değişmez görünen kalıpların, satıhların ardında birşeyler değişmiş olmalıydı. Bunların hepsini 12 günlük bir programlı gezide göremezdim. Ben ancak görebildiğim kadarını yazacağım.
Bu değişiklerin belki en göze çarpanı, ingilizlerin kahve içmeye alışmış olmaları.. İtalya'dan gelen espresso kahve modası İngilizleri yalnız çay ve bira içen bir millet olmaktan çıkarıp, kahve de içen bir millet hâline getirmiş. Bazısı yağmurun altında bile kaldırımlara kadar taşan bu yeni kahvehaneler, kıt'adan gelenlere biraz soğuk görünen Londra'ya, şimdi bir kıt'a Avrupası şehrin sıcaklığını vermiş.
Bu değişiklik ilk bakışta önemsiz gibi görünebilir. Ama biraz üstünde durulunca anlaşılıyor ki yeni açılan kahvehaneler şimdidenl İngiliz toplum yapısının köklerine kadar tesir etmeğe başlamıştır.
İngiltere'de hiç bir değişiklik bir takım kurumların, bir takım geleneklerin yıkılıp yerlerine yenilerinin kurulması şeklinde olmuyor. Böyle olsaydı, eski kurum ve geleneklerin yıkılmasıyla yerlerini yenilerinin doldurması arasında geçecek zaman, İngilizlerin toplum düzeninde boşluklar meydana gelmesine yol açar, bu boşluklar yüzünden, İngiltere'yi imparatorlukların çökme çağında bütün kuvvetiyle ayakta tutan denge bozulabilirdi.
İngiltere'de değişiklik, eski kurum ve geleneklerin yanısıra yenilerinin sürmeğe başlayıp eskiyle yeninin zamanla uzlaşması, ve nihayet biribiri içinde eriyip kaynaşması şeklinde oluyor.
İngiltere'de bulunduğum yıllar boyunca İsçi Partisi iktidardaydı. Memleketin ekonomik düzeninde ağır ağır bazı değişiklikler oluyor, ama bunların toplum yapısında hemen hiç bir etkisi görülmüyordu. Sınıf ayrılıkları ve sınıf şuuru, İşçi Partisi iktidarının 5 inci, 6 ncı yılında bile hâlâ birçok yabancı ziyaretçileri hayret eve umutsuzluğa düşürecek kadar derindi. Zaman zaman, «bu idarenin, neresi sosyalist?» diye düşünmemek elden gelmezdi.
Bir yanda hâlâ birçok ünvanları babadan oğula geçiren bir aristokrasi ve «yukarı sınıf», bir yanda, İyi bir eğitim görmüş olsa da giyim zevkiyle, konuşma tarzıyla kendini belli eden «aşağı sınıf», ikisinin arasında da, kendi içinde gene kademelere ayrılmış bir «orta sınıf».. Bu sınıflardan her biri kendini İngiliz toplumunun «belkemiği» olarak görüyordu. Gerçi aristokrasinin nüfusa göre orantısı bir yüzyılda milyonda 22 den 17 de düşmüştü ama, yeni ünvanlar vermekten bugün vazgeçilse, İngiltere'de aristokrasinin ortadan kalkması için daha 350 yıl geçmesi gerekecekti. Kaldı ki İşçiler bile şimdilik böyle bir şey tasarlamıyorlardı. Bilâkis onlar da bol bol ünvan kabul ediyorlardı.
Fakat kendileri de ünvan kabul etmekle, işçiler, aristokrasiyi bir sınıf olarak kuvvetlendirmiş olmuyor, tersine, başlı başına bir sınıf olmaktan çıkarılıyorlardı. Ünvanlıların arasında «aşağı» ve «orta» sınıflardan gelme kimselerin orantısı yükseldikçe, sınıflar, toplumun en üst kademesinde kaynaşmış olacaktı.
Ama alt kademelerde, bundan 5 yıl önceye kadar, henüz hiçbir kaynaşma göze çarpmıyordu. 5 yıl önce İngiliz birahanelerine dair yazmış olduğum bir yazıda bu durumdan ne kadar umutsuzluğa düştüğümü şöyle anlatmıştım:
«İngiltere'de bir birahanenin üç kapısı vardır. İçerisi de buna göre bölmelerle üçe ayrılmıştır. Kapılardan (Saloon Bar) yazılı olanı, mahallenin nisbeten yüksek tabakası, (Private Bar) yazılı olanı orta tabakası, (Public Bar) yazılı olanı da aşağı tabakası içindir...... Bir mahallenin aşağı tabakasından sayılan bir adam tutup ta (Saloon Bar) yazılı kapıdan birahaneye girse kovulur mu, surat mı asılır, içki mi içemez? Bunlardan hiç biri olmaz tabiî!... Herkes kendi sınıfını, ve buna göre birahanenin hangi kapısından girip hangi bölümünde içki içmesi gerektiğini kendisi bilir.
«Ama İngiltere sosyalistmiş!. Bence değil! Sosyalist olan yalnız İngiliz Hükümetidir. Birahanelerin bölmeleri kaldırılıp kapıları birleştirilmedikçe İngiltere sosyalist olamaz. Seçimlerde daha on kere Mr. Churchill kaybedip on kere Mr. Attlee kazansa gene olamaz.
«Sınıf farkları İngiltere'de o kadar içlere, ruhlara, hattâ bünyelere işlemiştir.» (x)
5 yıl önc vermiş olduğum bu hükümde ne kadar yanıldığımı bu sefer, hem de Muhafazakârların iktidarda bulunduğu bir sırada, İngiltere'ye gittiğim zaman anladım.
Birahanelerde bölmeler ortadan mı kalkmış, kapılar mı birleşmişti?.. Hayır! Fakat birahanelerin yanısıra yüzlerce kahvehane ortaya çıkıp Londra'yı kaplamış, ve bilhassa genç nesilleri kendine çekmeğe başlamıştı. 5 yıl önce doğru dürüst kahve pişirmesini bile bilmeyen İngiliz, şimdi, en az bira ve çay kadar, belki ondan daha çok, kahve içer olmuştu. 11 de kapanma saati geldiği için birahaneden çıkan İngiliz, gece 1 e, 2 ye kadar bir kahvehanede oturup espresso kahve içebiliyordu.
Londra'yı kaplayan bu yüzlerce kahvehane, birahaneler gibi bölmelere ayrılmamıştı. Kahvehanede herkes eşitti. Kendini hâlâ «aşağı sınıf» tan sayma alışkanlığını üstünden atamamış bir İngiliz, birasını gene «Public Bar» da içse bile, birahanenin yanıbaşındaki bir kahvehanede «Saloon Bar» dan çıkmış bir İngilizle yanyana oturuyordu.
Hele genç nesiller, birahanelerin ayırıcı duvarlarından bile geçmeksizin, doğru kahvehanelere gidiyorlardı.
İngiltere'nin en köklü kurumlarından biri olan birahaneler ortadan kalkmamış, hattâ değişmemiş, fakat onun yanısıra gelişmeğe başlıyan yeni bir kurum yavaş yavaş onun yerini almağa başlamıştı. Birincisinde sınıflara ayrılmış bir toplum yapısı bir kalıp olarak hâlâ yerinde duruyor, fakat bu kalıbın içi git gide boşalarak, yanıbaşında kurulan, herkesin eşit olarak kaynaşabildiği kahvehanelere doluyordu.
---------
(x) ULUS: 4 Temmuz 1951. Sayfa: 4
DÜZELTME: Dün çıkan «İngiltere Notları» nda, 2 nci sütunun sondan 2 nci paragrafında 5 ve 6 ncı satırlar «koltuklarının kaplaması bile değişmemişti. Yanımdan geçen...» olacaktır. 5 inci sayfa 3 üncü paragraf, 13 üncü satırda «bugün demokrasi» ibaresi «bugünün demokrasisi» olacaktı.
Koleksiyon
Alıntı
“Birahanelerden Kahvehanelere,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/683 ulaşıldı.