İşbirliği Meselesi ve Liderlik
Title:
İşbirliği Meselesi ve Liderlik
Source:
Ulus, "Günün Işığında" s. 3
Date:
1956-08-16
Location:
Atatürk Kitaplığı, 152/32
Text:
GÜNÜN IŞIĞINDA
İşbirliği meselesi ve liderlik
İzinli bulanan Cumhuriyetçi Millet Partisi Genel Sekreteri Bay Abdurrahman Boyacıgiller, Anadolu'da yaptığı 2 aylık bir geziden sonra basına verdiği demeçte şunları söylemiştir:
«Partililer ve halkla temaslarım sonunda muhalefet partileri yüksek kademelerinin muhalefet arasında işbirliği fikrini tatbik mevkiine koyamıyacaklarına kanaat getirmiş bulunuyorum. Muhalefet partileri alt kademelerine mensup vatandaşların işbirliğine taraftar olmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Esas partili kütlesini teşkil eden vatandaşların işbirliğine taraftar olmaması hâlinde işbirliği fkri temenni ve arzudan ileri gidemez.»
Bay Boyacıgiler, ayrıca tarafsız vatandaş kitlesinin de işbirliğini müsait karşılamıyacağını sözlerine eklemiştir.
Acaba Bay Abdurrahman Boyacıgiller kendisi, muhalefet partileri arasında işbirliğine taraftar mıdır, değil midir? Bugünkü şartlar altında böyle bir işbirliğinin faydalarına önce kendisi inanmış mıdır?
Eğer böyle bir işbirliğine taraftar değilse, bunun faydalarına inanmamışsa, hareket tarzı anlayışla karşılanabilir.
Fakat eğer Bay Abdurrahman Boyacıgiller muhalefet partileri ileri gelenlerinin işbirliği hakkındaki «temenni ve arzu» larına katılıyor da, sırf demecinden anlaşıldığı üzere, «muhalefet partilerinin alt kademeleri» ve «tarafsız vatandaş kitlesi» böyle bir işbirliğine muhaliftir diye bu «temenni ve arzu» ların gerçekleştirilmesi yolundaki gayretleri aksatıp önlemeğe çalışıyorsa, hareket tarzını beyenmek ve kendisinde asgâri liderlik vasıfları görebilmek çok zorlaşır.
Kendisinde liderlik vasıfları olan bir kimse, halk ne istiyorsa onları yapmak için değil kendi istediklerini yapabilmek için siyasete atılır. Diktatör, kendi tasarıları önündeki engelleri hile ve zor kullanarak kaldırmağa çalışan siyaset adamıdır. Demokraside ise hile ve zorun yerini telkin ve ikna alır. Demokratik bir anlayışla siyasete atılan adam, kendi düşünce ve tasarılarını, vatandaşlarına telkin ve ikna yoluyla benimsetip öyle taraftar kazanmağa çalışır. Yeteri kadar taraftar kazanamıyacağını anlayınca kendi düşünce ve tasarılarını bırakıp çoğunluğun isteklerini benimseyen kimse hiç bir demokratik memlekette makbul siyaset adamı sayılamaz. Hele lider hiç sayılamaz.
Eğer demokraside siyaset adamlarının çoğunluğa kayıtsız şartsız uymaları normal olsa idi, meselâ İngiltere'de bir seçimi muhafazakârlar kazanınca, bütün sosyalistlerin, çoğunluk sosyalizm istemiyor diye sosyalizm aleyhine dönmeleri beklenirdi. Oysa İngiltere'de sosyalistler seçimi kaybedince böyle yapmaz, sosyalist düşünceleri daha çok yayabilmek için çalışmalarını arttırırlar.
İşte bu bakımdan, C.M.P. Genel Sekreteri Bay Abdurrahman Boyacıgiller'in, muhalefet partileri arasındaki işbirliğine aleyhdarlığını, parti alt kademelerinin ve vatandaş kitlesinin böyle bir işbirliğini istemediği gerekçesine dayandırması, -parti ait kademelerinin ve vatandaş kitlesinin isteksizliği doğru bile olsa- tasvibi pek zor bir harekettir.
Bir partinin Genel Sekreterliğini üzerine almış olduğuna göre, Bay Abdurrahman Boyacıgiller kendini lider gözüyle görüyor demektir. Fakat iyi bir siyaset adamına, hele gerçek bir lidere yakışan, doğru olduğuna inandığı düşünceleri çoğunluğa kabul ettirmeğe çalışmak, kabul ettirebilmekten umut kesince de liderlik mevkiinden ayrılmaktır. «Çoğunluk bu düşünceleri beyenmiyor, onun için ben de beyenmiyorum» diyen bir parti lideri, çoğunluğun düşünceleri ardından sürüklenmeyi liderlik sanıyor demektir. Liderlik bu kadar kolay bir iş olsaydı, İstismarız herkesin kendini bir lider saymağa hakkı olurdu. Hattâ o zaman partilerin başındaki kimseleri değil, alt kademelerindeki üyeleri lider saymak daha uygun düşerdi.
Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi, eğer Bay Boyacigiller kendisi de işbirliğine aleyhdarsa, o zaman söylenecek bir şey yoktur. Yalnız bunu açıkca belirtmesi işbirliğine aleyhdarlığının gerekçesi olarak «parti alt kademeleri» ile «vatandaş kitlesi» nin eğilimini değil, kendi şahsî düşüncelerini ileri sürmesi, «parti alt kademeleri» ile «vatandaş kitlesi» nin eğilimi hakkındaki intibalarındansa ancak kendi inançlarına bir destek olarak bahsetmesi beklenirdi.
Yok eğer, Bay Boyacıgiller, başka muhalefet liderlerinin işbirliği hakkındaki «arzu ve temenni» lerini haklı buluyor da demecinden anlaşıldığı üzere sırf, bu arzu ve temenni» lerin gerçekleştirilmesini zor görüyorsa, o zaman, 2 aylık yurt gezisini işbirliği karşısındaki zorlukların teyidi için delil ve şehadet toplamağa değil, bu zorlukları gidermek için çalışmağa, «parti alt kademeleri» ile «vatandaş kitlesi» ne işbirliği lehinde telkinlerde bulunmağa hasretmesi yakışık alırdı.
Bülent ECEVİT
İşbirliği meselesi ve liderlik
İzinli bulanan Cumhuriyetçi Millet Partisi Genel Sekreteri Bay Abdurrahman Boyacıgiller, Anadolu'da yaptığı 2 aylık bir geziden sonra basına verdiği demeçte şunları söylemiştir:
«Partililer ve halkla temaslarım sonunda muhalefet partileri yüksek kademelerinin muhalefet arasında işbirliği fikrini tatbik mevkiine koyamıyacaklarına kanaat getirmiş bulunuyorum. Muhalefet partileri alt kademelerine mensup vatandaşların işbirliğine taraftar olmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Esas partili kütlesini teşkil eden vatandaşların işbirliğine taraftar olmaması hâlinde işbirliği fkri temenni ve arzudan ileri gidemez.»
Bay Boyacıgiler, ayrıca tarafsız vatandaş kitlesinin de işbirliğini müsait karşılamıyacağını sözlerine eklemiştir.
Acaba Bay Abdurrahman Boyacıgiller kendisi, muhalefet partileri arasında işbirliğine taraftar mıdır, değil midir? Bugünkü şartlar altında böyle bir işbirliğinin faydalarına önce kendisi inanmış mıdır?
Eğer böyle bir işbirliğine taraftar değilse, bunun faydalarına inanmamışsa, hareket tarzı anlayışla karşılanabilir.
Fakat eğer Bay Abdurrahman Boyacıgiller muhalefet partileri ileri gelenlerinin işbirliği hakkındaki «temenni ve arzu» larına katılıyor da, sırf demecinden anlaşıldığı üzere, «muhalefet partilerinin alt kademeleri» ve «tarafsız vatandaş kitlesi» böyle bir işbirliğine muhaliftir diye bu «temenni ve arzu» ların gerçekleştirilmesi yolundaki gayretleri aksatıp önlemeğe çalışıyorsa, hareket tarzını beyenmek ve kendisinde asgâri liderlik vasıfları görebilmek çok zorlaşır.
Kendisinde liderlik vasıfları olan bir kimse, halk ne istiyorsa onları yapmak için değil kendi istediklerini yapabilmek için siyasete atılır. Diktatör, kendi tasarıları önündeki engelleri hile ve zor kullanarak kaldırmağa çalışan siyaset adamıdır. Demokraside ise hile ve zorun yerini telkin ve ikna alır. Demokratik bir anlayışla siyasete atılan adam, kendi düşünce ve tasarılarını, vatandaşlarına telkin ve ikna yoluyla benimsetip öyle taraftar kazanmağa çalışır. Yeteri kadar taraftar kazanamıyacağını anlayınca kendi düşünce ve tasarılarını bırakıp çoğunluğun isteklerini benimseyen kimse hiç bir demokratik memlekette makbul siyaset adamı sayılamaz. Hele lider hiç sayılamaz.
Eğer demokraside siyaset adamlarının çoğunluğa kayıtsız şartsız uymaları normal olsa idi, meselâ İngiltere'de bir seçimi muhafazakârlar kazanınca, bütün sosyalistlerin, çoğunluk sosyalizm istemiyor diye sosyalizm aleyhine dönmeleri beklenirdi. Oysa İngiltere'de sosyalistler seçimi kaybedince böyle yapmaz, sosyalist düşünceleri daha çok yayabilmek için çalışmalarını arttırırlar.
İşte bu bakımdan, C.M.P. Genel Sekreteri Bay Abdurrahman Boyacıgiller'in, muhalefet partileri arasındaki işbirliğine aleyhdarlığını, parti alt kademelerinin ve vatandaş kitlesinin böyle bir işbirliğini istemediği gerekçesine dayandırması, -parti ait kademelerinin ve vatandaş kitlesinin isteksizliği doğru bile olsa- tasvibi pek zor bir harekettir.
Bir partinin Genel Sekreterliğini üzerine almış olduğuna göre, Bay Abdurrahman Boyacıgiller kendini lider gözüyle görüyor demektir. Fakat iyi bir siyaset adamına, hele gerçek bir lidere yakışan, doğru olduğuna inandığı düşünceleri çoğunluğa kabul ettirmeğe çalışmak, kabul ettirebilmekten umut kesince de liderlik mevkiinden ayrılmaktır. «Çoğunluk bu düşünceleri beyenmiyor, onun için ben de beyenmiyorum» diyen bir parti lideri, çoğunluğun düşünceleri ardından sürüklenmeyi liderlik sanıyor demektir. Liderlik bu kadar kolay bir iş olsaydı, İstismarız herkesin kendini bir lider saymağa hakkı olurdu. Hattâ o zaman partilerin başındaki kimseleri değil, alt kademelerindeki üyeleri lider saymak daha uygun düşerdi.
Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi, eğer Bay Boyacigiller kendisi de işbirliğine aleyhdarsa, o zaman söylenecek bir şey yoktur. Yalnız bunu açıkca belirtmesi işbirliğine aleyhdarlığının gerekçesi olarak «parti alt kademeleri» ile «vatandaş kitlesi» nin eğilimini değil, kendi şahsî düşüncelerini ileri sürmesi, «parti alt kademeleri» ile «vatandaş kitlesi» nin eğilimi hakkındaki intibalarındansa ancak kendi inançlarına bir destek olarak bahsetmesi beklenirdi.
Yok eğer, Bay Boyacıgiller, başka muhalefet liderlerinin işbirliği hakkındaki «arzu ve temenni» lerini haklı buluyor da demecinden anlaşıldığı üzere sırf, bu arzu ve temenni» lerin gerçekleştirilmesini zor görüyorsa, o zaman, 2 aylık yurt gezisini işbirliği karşısındaki zorlukların teyidi için delil ve şehadet toplamağa değil, bu zorlukları gidermek için çalışmağa, «parti alt kademeleri» ile «vatandaş kitlesi» ne işbirliği lehinde telkinlerde bulunmağa hasretmesi yakışık alırdı.
Bülent ECEVİT
Collection
Citation
“İşbirliği Meselesi ve Liderlik,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, accessed November 22, 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/669.