NATO'da Görüş Ayrılığı
Başlık:
NATO'da Görüş Ayrılığı
Kaynak:
Son Havadis, "Dünya Politikası"
Tarih:
1953-01-02
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
2/1/1953
Dünya Politikası
NATO’DA GÖRÜŞ AYRILIĞI
Bülend ECEVİT
Kuzey Atlantik Paktı Konseyinin Aralık ayında Paris’te yaptılan toplantısında, üye devletleri temsil eden 32 Bakan, NATO’nun 1953 programı üzerinde görüşmüşlerdir. Bu görüşmelerde, NATO’nun askerî ihtiyaçları ile üye devletlerin ekonomik durumları bir arada incelenmiş, ve, Avrupa’daki soğuk harbe karşı ekonomik silâhlanmanın askerî silâhlanma kadar, hattî ondan daha önemli olduğu sonucuna varılmıştır.
Dışişleri Bakanımız Prof. Fuat Köprülü, Konsey toplantısından yurda dönünce verdiği demeçte, “nazırlar, savunma gayretlerile hemahenk olarak yürütülmesi prensipi üzerinde müttefik bulunmaktadırlar” demekle, toplantının havasını, kapalı bir şekilde de olsa belirtmiştir.
Gerek General Ridgway,in gerek yabancı basının yorumları, bu bakımdan askerlerle siviller arasında oldukça derin görüş ayrılıkları çıktığını göstermektedir.
Kendi görüşlerini savunurken, Avrupa Yüksek Müttefik Başkomutanı General Ridgway, omuzuna yüklenmiş olduğu ağır sorumlulukların, Bakanlar da, memleketlerindeki ekonomik güçlüklerin gerektirdiği yolda hareket etmişlerdir.
O yüzden ortaya çıkan uyuşmazlıklar bazı çevreleri NATO’nun geleceği bakımından kaygıya düşürmüştür. Oysaki, bu türlü uyuşmazlıklar, Konseyin, kendinden beklenen görevi yerine getirdiğini gösterir. Bu Konseyin baş gayesi, Atlantik Paktı devletlerinin toplu savunma gayretlerile münferit ekonomik gücleri arasında bir ahenk kurmak olsa gerektir. Bu ahengi kurmaya çalışırken, elbette bir pazarlık olacak, uyuşmazlıklar belirecekti.
General Ridgway, NATO kuvvetlerinin bu günkü durumda bi el çok yetersiz olduğunu ileri sürmüş, Bakanlarsa, “sıcak harb”in şimdilik uzak bir ihtimal olduğunu, buna karşılık “soğuk harb”in icinde bulunduğumuzu belirtmişler, ve bu düşünceyle NATO’ya ayrılacak ödeneklerde kısıntı yapmışlardır. -
Kısıntılar en çok, enferastrüktür (askerî üs. hava alanı, stratejik vol, ves. İnşası) programıdır. Bu kısıntıyı haklı göstermek icin öne sürülen İngiliz tezi, silâh ve uçaklardaki süratli gelişmelerin, şimdi yanılacak enfrastrüktür inşaatını, nasıl olsa, kısa zamanda işe yaramaz hâle getirecek olmasıdır.
Teknik gelişmeler enfrastrüktür inşaatını işe yaramaz hâle getirinceye kadar en az iki-üç yıl geçeceği yolundaki itiraz da, bu iki-üç yıl içerisinde nasıl olsa bir harp çıkmayacağı kanaati ile cevaplandırılmaktadır.
Churchill, son zamanlarda çeşitli vesilelerle, harp tehlikesinin azaldığını söylemişti. Bu görüşü, NATO üyesi devletlerden çoğunun paylaştığı, yahut paylaşır göründüğü anlaşılıyor. Avrupa’daki NATO üyelerinin devlet adamları, harp ihtimalini uzak gördüklerini söyler, ve silâhlanmanın gevşetilmesi için bu sebebi ileri sürerlerken samimî de olmayabilirler. Fakat, herhâlde kendi kendilerini aldatmak istemeyeceklerine göre, böyle bir samimiyetsizlik şu yolda izah edilebilir:
Amerika’da, “infiratçı” unsurları kuvvetli olan yeni bir parti secimi kazanmıştır. Daha bu Parti iktidarı devralmadan, Amerika’da, Avrupa’ya yardımının kısılması için bir cereyan belirmiştir. Fakat, bu cereyan ne kadar kuvvetli olursa olsun, Amerika, hele General Eisenhower Başkan kaldıkça, NATO’nun zayıflamasına razı olamaz. Onun için, Avrupalı üyelerin ayırdıkları ödenekleri kısmalarıyla NATO bünyesinde meydana gelecek boşlukları, ister istemez, Amerika dolduracaktır. Öbür taraftan, eğer Amerika’nın Avrupa’ya iktisadî yardımı gerçekten kısacağı varsa, Avrupalı müttefikleri de, o kısıntının kendi ekonomik bünyelerinde bırakacağı açığa, NATO’dan gönül ferahlığı ile esirgedikleri ödenekleri kapatabileceklerdir.
Bülend ECEVİT
Dünya Politikası
NATO’DA GÖRÜŞ AYRILIĞI
Bülend ECEVİT
Kuzey Atlantik Paktı Konseyinin Aralık ayında Paris’te yaptılan toplantısında, üye devletleri temsil eden 32 Bakan, NATO’nun 1953 programı üzerinde görüşmüşlerdir. Bu görüşmelerde, NATO’nun askerî ihtiyaçları ile üye devletlerin ekonomik durumları bir arada incelenmiş, ve, Avrupa’daki soğuk harbe karşı ekonomik silâhlanmanın askerî silâhlanma kadar, hattî ondan daha önemli olduğu sonucuna varılmıştır.
Dışişleri Bakanımız Prof. Fuat Köprülü, Konsey toplantısından yurda dönünce verdiği demeçte, “nazırlar, savunma gayretlerile hemahenk olarak yürütülmesi prensipi üzerinde müttefik bulunmaktadırlar” demekle, toplantının havasını, kapalı bir şekilde de olsa belirtmiştir.
Gerek General Ridgway,in gerek yabancı basının yorumları, bu bakımdan askerlerle siviller arasında oldukça derin görüş ayrılıkları çıktığını göstermektedir.
Kendi görüşlerini savunurken, Avrupa Yüksek Müttefik Başkomutanı General Ridgway, omuzuna yüklenmiş olduğu ağır sorumlulukların, Bakanlar da, memleketlerindeki ekonomik güçlüklerin gerektirdiği yolda hareket etmişlerdir.
O yüzden ortaya çıkan uyuşmazlıklar bazı çevreleri NATO’nun geleceği bakımından kaygıya düşürmüştür. Oysaki, bu türlü uyuşmazlıklar, Konseyin, kendinden beklenen görevi yerine getirdiğini gösterir. Bu Konseyin baş gayesi, Atlantik Paktı devletlerinin toplu savunma gayretlerile münferit ekonomik gücleri arasında bir ahenk kurmak olsa gerektir. Bu ahengi kurmaya çalışırken, elbette bir pazarlık olacak, uyuşmazlıklar belirecekti.
General Ridgway, NATO kuvvetlerinin bu günkü durumda bi el çok yetersiz olduğunu ileri sürmüş, Bakanlarsa, “sıcak harb”in şimdilik uzak bir ihtimal olduğunu, buna karşılık “soğuk harb”in icinde bulunduğumuzu belirtmişler, ve bu düşünceyle NATO’ya ayrılacak ödeneklerde kısıntı yapmışlardır. -
Kısıntılar en çok, enferastrüktür (askerî üs. hava alanı, stratejik vol, ves. İnşası) programıdır. Bu kısıntıyı haklı göstermek icin öne sürülen İngiliz tezi, silâh ve uçaklardaki süratli gelişmelerin, şimdi yanılacak enfrastrüktür inşaatını, nasıl olsa, kısa zamanda işe yaramaz hâle getirecek olmasıdır.
Teknik gelişmeler enfrastrüktür inşaatını işe yaramaz hâle getirinceye kadar en az iki-üç yıl geçeceği yolundaki itiraz da, bu iki-üç yıl içerisinde nasıl olsa bir harp çıkmayacağı kanaati ile cevaplandırılmaktadır.
Churchill, son zamanlarda çeşitli vesilelerle, harp tehlikesinin azaldığını söylemişti. Bu görüşü, NATO üyesi devletlerden çoğunun paylaştığı, yahut paylaşır göründüğü anlaşılıyor. Avrupa’daki NATO üyelerinin devlet adamları, harp ihtimalini uzak gördüklerini söyler, ve silâhlanmanın gevşetilmesi için bu sebebi ileri sürerlerken samimî de olmayabilirler. Fakat, herhâlde kendi kendilerini aldatmak istemeyeceklerine göre, böyle bir samimiyetsizlik şu yolda izah edilebilir:
Amerika’da, “infiratçı” unsurları kuvvetli olan yeni bir parti secimi kazanmıştır. Daha bu Parti iktidarı devralmadan, Amerika’da, Avrupa’ya yardımının kısılması için bir cereyan belirmiştir. Fakat, bu cereyan ne kadar kuvvetli olursa olsun, Amerika, hele General Eisenhower Başkan kaldıkça, NATO’nun zayıflamasına razı olamaz. Onun için, Avrupalı üyelerin ayırdıkları ödenekleri kısmalarıyla NATO bünyesinde meydana gelecek boşlukları, ister istemez, Amerika dolduracaktır. Öbür taraftan, eğer Amerika’nın Avrupa’ya iktisadî yardımı gerçekten kısacağı varsa, Avrupalı müttefikleri de, o kısıntının kendi ekonomik bünyelerinde bırakacağı açığa, NATO’dan gönül ferahlığı ile esirgedikleri ödenekleri kapatabileceklerdir.
Bülend ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“NATO'da Görüş Ayrılığı,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/64 ulaşıldı.