Baskıya Gelmeyen Basın
Başlık:
Baskıya Gelmeyen Basın
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1956-05-22
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/31
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
Baskıya gelmeyen basın
Hür bir memleketin basını, dost olsun düşman olsun, herhangi bir yabancı memleketin iç işleri hakkında görüşlerini istediği gibi belirtebilir. Fakat, Türkiye'deki Demokrat Parti iktidarı henüz kendi memleketinde basın hürriyetine akıl erdiremediği için, başka memleketlerde de böyle bir hürriyetin varlığını ve mahiyetini kavrıyamamakta, «dördüncü kuvvet» in o memleketlerdeki bağımsızlığını ve etki gücünü anlıyamamaktadır.
O yüzden de D.P. iktidarının liderleri, yabancı memleket elçiliklerine, hükümetlerine tesir ederek, o memleketler basınını baskı altına alabileceklerine inanır görünmektedirler.
Döktüğü bütün paralara, aldığı bütün baskı tedbirlerine rağmen kendi memleketinde bile bir yöneltili basın yaratamadığı halde, D.P. iktidarının şimdi başka memleketlerde bunu denemeğe kalkışması, kendi kendini gülünç etmekten başka sonuç vermez.
Şimdiye kadar Nev York Times'a, Time'a, ve A.P.'ye ayrı ayrı çatan iktidar sözcüsü gazete, 18 Mayıs tarihli başyazısında coşmuş, bunların üçüne birden çatıyor.
D.P. iktidarının gazabına uğrayan bu yayın kurumlarının acaba Amerika'daki ve dünyadaki durumları nedir?
Nev York Times, Birleşik Amerika'nın dünya ölçüsünde en nüfuzlu gazetesi; Time, gene Birleşik Amerika'nın, etki alanı Nev York Times'inkinden daha geniş bir siyasal dergisi; A.P. (Associated Press) ise, hemen bütün Amerikan basınının, abone değil, üstelik üye bulunduğu bir ajanstır; dünyanın belki en büyük haber ajansıdır.
Bu yayın kurumlarının üçü birden bir yabancı memleketteki idarenin aleyhine dönerlerse, çok geçmeden, bütün Amerikan halkoyu o idarenin aleyhine dönmeğe başlıyacak demektir.
Sevinmeliyiz ki bu yayın kurumları Türk milletine karşı cephe almış değillerdir. Tersine, Nev York Times'in 10 Mayıs tarihli başyazısında görüldüğü gibi, Türk milletine tam bir güven beslemekte, başında ki geçici idarenin hatalarından Türk milletini sorumlu tutmamaktadırlar.
Gerçi, Zafer'in belirttiği gibi, 12 Mayıs tarihli Nev York Times'in imzalı bir yazısında, Kıbrıs meselesinin bir pazarlık konusu olarak ele alındığı, Amerika'dan istenen 300 milyon dolarlık ek yardımın Kıbrıs anlaşmazlığında daha yumuşak bir tavır takınmamız şartına bağlanmak istediği doğrudur. Doğru olduğu gibi çok da acıdır.
Fakat bir iktidar, başında bulunduğu milletin mukadderatını bir yabancı devletten istediği para yardımına bağlıyacak olursa; üstelik de, çeşitli demeçler ve imalarla bunu açığa vuracak, İngilizceyi iyi konuşur milletvekillerinden henüz okul çağındaki iktisat dehalarına kadar bütün imkânlarını Amerikan Kongresinin koridorlarına gönderip bu uğurda seferber edecek, açılış törenlerindeki tertipli politika gösterilerine memleketimizdeki Amerikan temsilcilerini de götürecek kadar ihtiyat ve vekarı elden bırakırsa, Nev York Times'deki imzalı makalenin ileri sürdüğü tarzda can sıkıcı, haysiyet kırıcı teklifleri olağan karşılamalıdır
Amerika, karşılığında böyle tavizler beklemeden de, en ufak bir maddî menfaat ummadan da bize yardım elini uzatmağa hazırdır; yeter ki kendi halkına bu yardımı, Yakın Doğuda demokrasi ülküsünün zaferi uğrunda yapılmış bir yardım olarak gösterebilsin! Eğer Amerikan halkı Türkiye'de demokrasinin kökleşebileceğinden umut keserse (ki bu umudun kesilmesini sağlamak, Zafer gazetesi haklarında ne yazarsa yazsın, Nev York Times'in, Time'ın ve A.P.'nin elindedir), artık bu memleketin bizimle münasebetlerine maddî ve askeri menfaat duygularından başka bir etken hâkim olamaz.
D.P. iktidarı, Türkiye'de demokrasiyi baltalarken, bunun sonucu olarak Türk-Amerikan münasebetlerinin ergeç böyle bir yola dökülebileceğini de göz önünde tutmalıydı.
Bülent ECEVİT
Baskıya gelmeyen basın
Hür bir memleketin basını, dost olsun düşman olsun, herhangi bir yabancı memleketin iç işleri hakkında görüşlerini istediği gibi belirtebilir. Fakat, Türkiye'deki Demokrat Parti iktidarı henüz kendi memleketinde basın hürriyetine akıl erdiremediği için, başka memleketlerde de böyle bir hürriyetin varlığını ve mahiyetini kavrıyamamakta, «dördüncü kuvvet» in o memleketlerdeki bağımsızlığını ve etki gücünü anlıyamamaktadır.
O yüzden de D.P. iktidarının liderleri, yabancı memleket elçiliklerine, hükümetlerine tesir ederek, o memleketler basınını baskı altına alabileceklerine inanır görünmektedirler.
Döktüğü bütün paralara, aldığı bütün baskı tedbirlerine rağmen kendi memleketinde bile bir yöneltili basın yaratamadığı halde, D.P. iktidarının şimdi başka memleketlerde bunu denemeğe kalkışması, kendi kendini gülünç etmekten başka sonuç vermez.
Şimdiye kadar Nev York Times'a, Time'a, ve A.P.'ye ayrı ayrı çatan iktidar sözcüsü gazete, 18 Mayıs tarihli başyazısında coşmuş, bunların üçüne birden çatıyor.
D.P. iktidarının gazabına uğrayan bu yayın kurumlarının acaba Amerika'daki ve dünyadaki durumları nedir?
Nev York Times, Birleşik Amerika'nın dünya ölçüsünde en nüfuzlu gazetesi; Time, gene Birleşik Amerika'nın, etki alanı Nev York Times'inkinden daha geniş bir siyasal dergisi; A.P. (Associated Press) ise, hemen bütün Amerikan basınının, abone değil, üstelik üye bulunduğu bir ajanstır; dünyanın belki en büyük haber ajansıdır.
Bu yayın kurumlarının üçü birden bir yabancı memleketteki idarenin aleyhine dönerlerse, çok geçmeden, bütün Amerikan halkoyu o idarenin aleyhine dönmeğe başlıyacak demektir.
Sevinmeliyiz ki bu yayın kurumları Türk milletine karşı cephe almış değillerdir. Tersine, Nev York Times'in 10 Mayıs tarihli başyazısında görüldüğü gibi, Türk milletine tam bir güven beslemekte, başında ki geçici idarenin hatalarından Türk milletini sorumlu tutmamaktadırlar.
Gerçi, Zafer'in belirttiği gibi, 12 Mayıs tarihli Nev York Times'in imzalı bir yazısında, Kıbrıs meselesinin bir pazarlık konusu olarak ele alındığı, Amerika'dan istenen 300 milyon dolarlık ek yardımın Kıbrıs anlaşmazlığında daha yumuşak bir tavır takınmamız şartına bağlanmak istediği doğrudur. Doğru olduğu gibi çok da acıdır.
Fakat bir iktidar, başında bulunduğu milletin mukadderatını bir yabancı devletten istediği para yardımına bağlıyacak olursa; üstelik de, çeşitli demeçler ve imalarla bunu açığa vuracak, İngilizceyi iyi konuşur milletvekillerinden henüz okul çağındaki iktisat dehalarına kadar bütün imkânlarını Amerikan Kongresinin koridorlarına gönderip bu uğurda seferber edecek, açılış törenlerindeki tertipli politika gösterilerine memleketimizdeki Amerikan temsilcilerini de götürecek kadar ihtiyat ve vekarı elden bırakırsa, Nev York Times'deki imzalı makalenin ileri sürdüğü tarzda can sıkıcı, haysiyet kırıcı teklifleri olağan karşılamalıdır
Amerika, karşılığında böyle tavizler beklemeden de, en ufak bir maddî menfaat ummadan da bize yardım elini uzatmağa hazırdır; yeter ki kendi halkına bu yardımı, Yakın Doğuda demokrasi ülküsünün zaferi uğrunda yapılmış bir yardım olarak gösterebilsin! Eğer Amerikan halkı Türkiye'de demokrasinin kökleşebileceğinden umut keserse (ki bu umudun kesilmesini sağlamak, Zafer gazetesi haklarında ne yazarsa yazsın, Nev York Times'in, Time'ın ve A.P.'nin elindedir), artık bu memleketin bizimle münasebetlerine maddî ve askeri menfaat duygularından başka bir etken hâkim olamaz.
D.P. iktidarı, Türkiye'de demokrasiyi baltalarken, bunun sonucu olarak Türk-Amerikan münasebetlerinin ergeç böyle bir yola dökülebileceğini de göz önünde tutmalıydı.
Bülent ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Baskıya Gelmeyen Basın,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 23 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/617 ulaşıldı.