Eyüboğlu'lar
Başlık:
Eyüboğlu'lar
Kaynak:
Dünya, "Sanat Hareketleri"
Tarih:
1953-05-03
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
3 Mayıs 1953
SANAT HAREKETLERİ
Eyüboğlu'lar
Yazan: Bülend Ecevit
IKİ yıl aradan sonra Ankara’da, Helikon Galerisinde, Eren Eyüboğlu ile Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun yeni bir sergileri açıldı.
İki yıl önceki sergileri için Ulus’ta çıkan yazımı bir daha okudum. Yazıya şöyle başlamışım:
“Kuş uçmaz, kervan geçmez: Bilin bu neresi?.. Eğer Ankara’da iseniz, çekinmeden, resim sergisi, diyebilirsiniz.”
Yazının bir yerinde de şöyle diyorum:
"... insan, satılan yazmaların üstündeki kartvizitlerden esefle görüyor ki ressamımızın eserleri daha çok yabancı dostlarımızın evlerine girebilmektedir."
Bu yazımda böyle karamsar cümleler olmayacak. Bu yazımda ne sergiye gelenlerin, ne resim alanların azlığından dert yanacağım. Açıldığının ertesi günü, sergide yirmiye yakın resim satılmıştı. Yazmadan çok resim satılıyordu. Çerçevelere iliştirilmiş kartların çoğunda Türk adları okunuyordu.
Sergiden kuş uçar, kervan geçer olmuştu.
İki yılda öylesine değişmişiz..
* * *
IKİ yılda Eyüboğlu’lar da değişmişler. Bize İstanbul’dan, eskisi kadar İstanbul’lu değil, daha geniş dünyalı bir hava getirmişler.
Resimlerden çoğu Eren Eyüboğlu’nun. Bedri Rahmi Eyüboğlu az resim, bol yazma yollamış.
Eren Eyüboğlu’nun resimleri üç kategoriye ayrılıyor:
1 — Duygulandırıcı resimler,
2 — Kübizme yaklaşan oylumlu (hacımlı) resimler.
3 — Oylumlu olmakla beraber, çizgilerin üstünlüğü altında non-figüratife yaklaşan resimler.
Bu üç kategori arasında sınırlar her zaman kesin değil. Yer yer birbirine kaynaştıkları da oluyor.
Eren Eyüboğlu’nun duygulu resimlerinden çoğu tek yahut az figürlü ve dekorsuz olduğu için, bunlarda kompozisyon kaygısı gözetmeye yer kalmamış.
Böyle demekle, birinci kategoriye giren resımlerin plâstik bakımdan zayıf olduğunu söylemiş olmak istemiyorum. Eren Eyüboğlu ne türlü resim yaparsa yapsın, desen gücü ve renklere hâkimliği, resme sağlam bir temel oluyor.
Bu çeşit resimlerden, çoğunda konu, köylü kadınlar. Ama ressam, eskiden olduğu gibi, yerli renk etkisine kendini kapıp koyuvermemiş, Plâstik düşünceler, sosyal atmosferi yaşatma kaygısından önde geliyor.
Eren Eyüboğlu’nun duygulu resimleri, bize, desen ve renklerle giriştiği “virtuosite’ oyunları gibi göründü. Ressamın bunda gösterdiği başarıdan şüphe edilemez. Ama böylelikle kendi imkânlarının altında çalışmış oluyor.
Bize bu inancı veren, Eren Eyüboğlu’nun, yukarıdaki sıraya göre ikinci ve üçüncü kategoriye giren resimleridir.
Sanat gücü Eren Eyüboğlu’ nunki kadar olmayan bir ressam da, böyle duygulu, tatlı, sade resimlerde belki onun kadar başarı gösterebilir. Ama, daha düşüncel birer araştırma verimi olan ve daha çok düşünceye hitab eden resimlerde Eren Eyüboğlu’nun elde ettiği başarıya erişebilmek için, onun kadar usta, onun kadar gerçek bir yaratıcı olmak gerektir.
Dileriz ki Eren Eyüboğlu ortalama resim seyircisinin anlayışı ile kendi yaratıcılığı arasında bocalamasın da yaratıcılığının çektiği yönde yürüsün!. Bakın, biz seyirciler iki yılda ne kadar ilerlemişiz; elbet kendisine yetişiriz! Yeter ki güvendiğimiz ressamlar bize ayak uydurmaya kalkışmasınlar. Biz onlara ayak uydurabilmeliyiz!
* * *
BEDRİ Rahmi Eyüboğlu, bu sergideki resimlerinde ileri bir araştırmacı olarak görünüyor. Bir kaç yıldır, folklor hayranlığı, halk motifleri içinde kendinden geçer gibi olmuştu.
Fakat artık, halk motiflerile yaptığı denemelerden hız alarak yeni atılışılara hazırlandığı belli.
Stilize ve non-figüratif halk motiflerini kendi spektrumunda deşifre ederken, Bedri Rahmi, başlangıçta şiire dalıp gidiyordu. Şimdi ise bundan kurtulmuş, primitif sanata doğru, yer yer Aztek, yer yer Afrika sanatına doğru gidiyor. Böylelikle halk motiflerimiz bölgecilikten kurtulmuş, genişliğe çıkmış, evrensel bir anlatım gücü kazanmış oluyor.
Primitif sanatın bu gün oynadığı rolü düşünürsek, Bedri Rahmi Çağdaş Batı resmi ile aramızda ilk olarak gerçek ve köklü bir bağ kuruyor, demektir.
Bizans mozayıklarıyla da oyalanmasının bu yolda kendisine bir yararı dokunup dokunmayacağını biz bilemeyiz. Ressamın bir düşündüğü olsa gerek!
Bedri Rahmi’nin, yeni denemelerini artık kompozisyonlar içinde de değerlendirmeğe başlayacağını umarız. Şimdilik bu denemeler, daha çok, yazmalara hazırlık safhasında kalmış.
***
BU sergide Eren Eyüboylu da Bedri Rahmi Eyüboğlu da bazı sonuçlara varıp durulmuş birer sanatçı olarak görünmüyorlar. Yaratıcılıklarının yanısıra en büyük artamları da odur zaten. Bu iki satançımız, bir türlü durulmadıkları için hep böyle taze ve genç kalabilmekte, onun için resim sanatımızın hep en ilerisinde gidebilmektedirler.
Yazmalarıyla, yurdumuzda resmin yayılmasına büyük hizmetleri geçen Eyüboğlu’lar, şimdi, litograflarıyla, bu hizmetlerini bir kat daha arttırıyorlar. Resimlerden bir çoğunun kendi ellerile çıkardıkları litografları, hemen herkesin kesesine göre. Eyüboğlu’ların bu çığırı açmaları ile, resim satın almamak için ileri sürdüğümüz en meşru özür de ortadan kalkmış olmaktadır.
SANAT HAREKETLERİ
Eyüboğlu'lar
Yazan: Bülend Ecevit
IKİ yıl aradan sonra Ankara’da, Helikon Galerisinde, Eren Eyüboğlu ile Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun yeni bir sergileri açıldı.
İki yıl önceki sergileri için Ulus’ta çıkan yazımı bir daha okudum. Yazıya şöyle başlamışım:
“Kuş uçmaz, kervan geçmez: Bilin bu neresi?.. Eğer Ankara’da iseniz, çekinmeden, resim sergisi, diyebilirsiniz.”
Yazının bir yerinde de şöyle diyorum:
"... insan, satılan yazmaların üstündeki kartvizitlerden esefle görüyor ki ressamımızın eserleri daha çok yabancı dostlarımızın evlerine girebilmektedir."
Bu yazımda böyle karamsar cümleler olmayacak. Bu yazımda ne sergiye gelenlerin, ne resim alanların azlığından dert yanacağım. Açıldığının ertesi günü, sergide yirmiye yakın resim satılmıştı. Yazmadan çok resim satılıyordu. Çerçevelere iliştirilmiş kartların çoğunda Türk adları okunuyordu.
Sergiden kuş uçar, kervan geçer olmuştu.
İki yılda öylesine değişmişiz..
* * *
IKİ yılda Eyüboğlu’lar da değişmişler. Bize İstanbul’dan, eskisi kadar İstanbul’lu değil, daha geniş dünyalı bir hava getirmişler.
Resimlerden çoğu Eren Eyüboğlu’nun. Bedri Rahmi Eyüboğlu az resim, bol yazma yollamış.
Eren Eyüboğlu’nun resimleri üç kategoriye ayrılıyor:
1 — Duygulandırıcı resimler,
2 — Kübizme yaklaşan oylumlu (hacımlı) resimler.
3 — Oylumlu olmakla beraber, çizgilerin üstünlüğü altında non-figüratife yaklaşan resimler.
Bu üç kategori arasında sınırlar her zaman kesin değil. Yer yer birbirine kaynaştıkları da oluyor.
Eren Eyüboğlu’nun duygulu resimlerinden çoğu tek yahut az figürlü ve dekorsuz olduğu için, bunlarda kompozisyon kaygısı gözetmeye yer kalmamış.
Böyle demekle, birinci kategoriye giren resımlerin plâstik bakımdan zayıf olduğunu söylemiş olmak istemiyorum. Eren Eyüboğlu ne türlü resim yaparsa yapsın, desen gücü ve renklere hâkimliği, resme sağlam bir temel oluyor.
Bu çeşit resimlerden, çoğunda konu, köylü kadınlar. Ama ressam, eskiden olduğu gibi, yerli renk etkisine kendini kapıp koyuvermemiş, Plâstik düşünceler, sosyal atmosferi yaşatma kaygısından önde geliyor.
Eren Eyüboğlu’nun duygulu resimleri, bize, desen ve renklerle giriştiği “virtuosite’ oyunları gibi göründü. Ressamın bunda gösterdiği başarıdan şüphe edilemez. Ama böylelikle kendi imkânlarının altında çalışmış oluyor.
Bize bu inancı veren, Eren Eyüboğlu’nun, yukarıdaki sıraya göre ikinci ve üçüncü kategoriye giren resimleridir.
Sanat gücü Eren Eyüboğlu’ nunki kadar olmayan bir ressam da, böyle duygulu, tatlı, sade resimlerde belki onun kadar başarı gösterebilir. Ama, daha düşüncel birer araştırma verimi olan ve daha çok düşünceye hitab eden resimlerde Eren Eyüboğlu’nun elde ettiği başarıya erişebilmek için, onun kadar usta, onun kadar gerçek bir yaratıcı olmak gerektir.
Dileriz ki Eren Eyüboğlu ortalama resim seyircisinin anlayışı ile kendi yaratıcılığı arasında bocalamasın da yaratıcılığının çektiği yönde yürüsün!. Bakın, biz seyirciler iki yılda ne kadar ilerlemişiz; elbet kendisine yetişiriz! Yeter ki güvendiğimiz ressamlar bize ayak uydurmaya kalkışmasınlar. Biz onlara ayak uydurabilmeliyiz!
* * *
BEDRİ Rahmi Eyüboğlu, bu sergideki resimlerinde ileri bir araştırmacı olarak görünüyor. Bir kaç yıldır, folklor hayranlığı, halk motifleri içinde kendinden geçer gibi olmuştu.
Fakat artık, halk motiflerile yaptığı denemelerden hız alarak yeni atılışılara hazırlandığı belli.
Stilize ve non-figüratif halk motiflerini kendi spektrumunda deşifre ederken, Bedri Rahmi, başlangıçta şiire dalıp gidiyordu. Şimdi ise bundan kurtulmuş, primitif sanata doğru, yer yer Aztek, yer yer Afrika sanatına doğru gidiyor. Böylelikle halk motiflerimiz bölgecilikten kurtulmuş, genişliğe çıkmış, evrensel bir anlatım gücü kazanmış oluyor.
Primitif sanatın bu gün oynadığı rolü düşünürsek, Bedri Rahmi Çağdaş Batı resmi ile aramızda ilk olarak gerçek ve köklü bir bağ kuruyor, demektir.
Bizans mozayıklarıyla da oyalanmasının bu yolda kendisine bir yararı dokunup dokunmayacağını biz bilemeyiz. Ressamın bir düşündüğü olsa gerek!
Bedri Rahmi’nin, yeni denemelerini artık kompozisyonlar içinde de değerlendirmeğe başlayacağını umarız. Şimdilik bu denemeler, daha çok, yazmalara hazırlık safhasında kalmış.
***
BU sergide Eren Eyüboylu da Bedri Rahmi Eyüboğlu da bazı sonuçlara varıp durulmuş birer sanatçı olarak görünmüyorlar. Yaratıcılıklarının yanısıra en büyük artamları da odur zaten. Bu iki satançımız, bir türlü durulmadıkları için hep böyle taze ve genç kalabilmekte, onun için resim sanatımızın hep en ilerisinde gidebilmektedirler.
Yazmalarıyla, yurdumuzda resmin yayılmasına büyük hizmetleri geçen Eyüboğlu’lar, şimdi, litograflarıyla, bu hizmetlerini bir kat daha arttırıyorlar. Resimlerden bir çoğunun kendi ellerile çıkardıkları litografları, hemen herkesin kesesine göre. Eyüboğlu’ların bu çığırı açmaları ile, resim satın almamak için ileri sürdüğümüz en meşru özür de ortadan kalkmış olmaktadır.
Koleksiyon
Alıntı
“Eyüboğlu'lar,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/6 ulaşıldı.