Güvenliğimizin Birinci Tedbiri
Başlık:
Güvenliğimizin Birinci Tedbiri
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1956-04-07
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/31
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
Güvenliğimizın birinci tedbiri
Halkın hoşnutsuzluğunu, muhalefetin şikâyetlerini, ve halkın muhalefete gösterdiği ilgi ve yakınlığı anlıyamaz, izah edemez görünen Başbakan, Zonguldak'ta yaptığı konuşmada bu tatsız belirtileri kendince izaha çalışıp bulduğu izah yollarını birer birer reddederken, bir ara kendine şu soruyu da soruyor:
«Acaba, devletin dış politikasında tehlikeli ve felâketli bir yola sapılmıştır da ,süratle, hemencecik hükümeti ve iktidarı düşürmek yoluyla felâketlerden kurtulmak tedbiri olarak mı bu hareketlere baş vurulmaktadır?»
Sonra, gene kendisi, hemen cevap veriyor:
«Hayır, bu olamaz! Çünkü, Türk devletinin dış politikası takdir edilecek ve bu, tehlikeli dünyada başkalarına bile emniyet verecek bir yoldadır.»
Türk devletinin dış politikası, ana hatları bakımından, elbette takdir edilecek ve bu tehlikeli dünyada dostlarına bile güven verecek bir yoldadır. Fakat bu yol, Demokrat Parti iktidara gelmeden çok önce çizilmiştir. Mesele, Menderes Hükümetlerinin, yürünmesi hiç de kolay olmayan bu yoldan, memleketi, tehlikelelere düşürmeksizin, zayıflatmaksızın geçirebilme yeterliğini gösterip göstermediğindedlr.
Bu konuda bir hüküm verebilmek için, Türkiye'nin bugünkü durumuna kısaca bakmak yeter:
D.P. İktidara gelinceye kadar Türkiye'nin düşmanı yalnız kuzeyde idi. Bugün, çevremizde dünya haritası değişmemiş olduğu hâlde, kuzeyde, batıda ve güneyde düşmanlarla çevriliyiz.
Güvenliğimizin başlıca dayanağı NATO'daki üyeliğimiz sayılmak gerekir. Fakat NATO'nun bizim savunmamızla ilgili sağ kanadı, bugün, normal manevralarını bile yapamıyacak kadar işlemez durumdadır.
Batımızda barış ve güvenliğe yaptığımız başlıca hizmet olarak Balkan Paktı gösterilir. Fakat Balkan Paktı bugün normal toplantılarını bile yapamıyacak hâldedir.
Güneyimizde dünya güvenliğine yaptığımız başlıca hizmet olarak Bağdat Paktı ile öğünülür. Fakat bu pakta bizi zorlayan Amerika üyelikten kaçınmış; İngiltere bu paktı, Ortadoğudaki son tutamağı hâline getirmeğe çalışarak körletmiş; ve Ortadoğuda yapayalnız kalan Türkiye bu bölgedeki milletlerin çeşitli tarihî sebeplerle Batıya yönelmiş düşmanlığını kendi üzerine çekmiştir.
Öyle ki bugün ne Arap devletleri Türkiye'nin dostudur, ne de İsrail'in Türk dostluğuna güveni kalmıştır. Başvurduğumuz usullerle elde etmemize imkân olmayan Arap dostluğu peşinde verdiğimiz tavizler, bize, bu bölgede bir denge unsuru olmak imtiyazını da kaybettirmiştir.
Öte yandan Hükümetin, son günlerde üzerinde durduğumuz akıl almaz Kıbrıs «siyaset»i 6-7 Eylül hâdiselerini doğurarak, dış itibarımızı Cumhuriyet tarihi bayunca görülmemiş bir seviyeye indirmiştir.
Ve sonunda Menderes idaresi dış siyasette öyle bir çıkmaza düşmüştür ki, şimdi, sıkı yönetimi hâlâ devam ettirip halkı karanlıkta bırakmaktan medet ummaktadır.
Dış siyasette bu derece yetersizlik göstermiş» hataları böyle kısa bir yazıda sayılmakla bitmeyecek kadar üstüste yığılmış bulunan dört D.P. hükümetinin değişmez başkanı, bugün hâlâ dış siyasetteki «başarı»larından söz etme cüretini kendinde bulabilecek kadar karanlıklar içinde ise, o başkanın, Zonguldak'ta kendi kendine sorduğu gibi, «süratle, hemencecik» iktidardan düşmesi, elbette artık güvenliğimizin birinci tedbiri sayılmak gerekir.
Bülent ECEVİT
Güvenliğimizın birinci tedbiri
Halkın hoşnutsuzluğunu, muhalefetin şikâyetlerini, ve halkın muhalefete gösterdiği ilgi ve yakınlığı anlıyamaz, izah edemez görünen Başbakan, Zonguldak'ta yaptığı konuşmada bu tatsız belirtileri kendince izaha çalışıp bulduğu izah yollarını birer birer reddederken, bir ara kendine şu soruyu da soruyor:
«Acaba, devletin dış politikasında tehlikeli ve felâketli bir yola sapılmıştır da ,süratle, hemencecik hükümeti ve iktidarı düşürmek yoluyla felâketlerden kurtulmak tedbiri olarak mı bu hareketlere baş vurulmaktadır?»
Sonra, gene kendisi, hemen cevap veriyor:
«Hayır, bu olamaz! Çünkü, Türk devletinin dış politikası takdir edilecek ve bu, tehlikeli dünyada başkalarına bile emniyet verecek bir yoldadır.»
Türk devletinin dış politikası, ana hatları bakımından, elbette takdir edilecek ve bu tehlikeli dünyada dostlarına bile güven verecek bir yoldadır. Fakat bu yol, Demokrat Parti iktidara gelmeden çok önce çizilmiştir. Mesele, Menderes Hükümetlerinin, yürünmesi hiç de kolay olmayan bu yoldan, memleketi, tehlikelelere düşürmeksizin, zayıflatmaksızın geçirebilme yeterliğini gösterip göstermediğindedlr.
Bu konuda bir hüküm verebilmek için, Türkiye'nin bugünkü durumuna kısaca bakmak yeter:
D.P. İktidara gelinceye kadar Türkiye'nin düşmanı yalnız kuzeyde idi. Bugün, çevremizde dünya haritası değişmemiş olduğu hâlde, kuzeyde, batıda ve güneyde düşmanlarla çevriliyiz.
Güvenliğimizin başlıca dayanağı NATO'daki üyeliğimiz sayılmak gerekir. Fakat NATO'nun bizim savunmamızla ilgili sağ kanadı, bugün, normal manevralarını bile yapamıyacak kadar işlemez durumdadır.
Batımızda barış ve güvenliğe yaptığımız başlıca hizmet olarak Balkan Paktı gösterilir. Fakat Balkan Paktı bugün normal toplantılarını bile yapamıyacak hâldedir.
Güneyimizde dünya güvenliğine yaptığımız başlıca hizmet olarak Bağdat Paktı ile öğünülür. Fakat bu pakta bizi zorlayan Amerika üyelikten kaçınmış; İngiltere bu paktı, Ortadoğudaki son tutamağı hâline getirmeğe çalışarak körletmiş; ve Ortadoğuda yapayalnız kalan Türkiye bu bölgedeki milletlerin çeşitli tarihî sebeplerle Batıya yönelmiş düşmanlığını kendi üzerine çekmiştir.
Öyle ki bugün ne Arap devletleri Türkiye'nin dostudur, ne de İsrail'in Türk dostluğuna güveni kalmıştır. Başvurduğumuz usullerle elde etmemize imkân olmayan Arap dostluğu peşinde verdiğimiz tavizler, bize, bu bölgede bir denge unsuru olmak imtiyazını da kaybettirmiştir.
Öte yandan Hükümetin, son günlerde üzerinde durduğumuz akıl almaz Kıbrıs «siyaset»i 6-7 Eylül hâdiselerini doğurarak, dış itibarımızı Cumhuriyet tarihi bayunca görülmemiş bir seviyeye indirmiştir.
Ve sonunda Menderes idaresi dış siyasette öyle bir çıkmaza düşmüştür ki, şimdi, sıkı yönetimi hâlâ devam ettirip halkı karanlıkta bırakmaktan medet ummaktadır.
Dış siyasette bu derece yetersizlik göstermiş» hataları böyle kısa bir yazıda sayılmakla bitmeyecek kadar üstüste yığılmış bulunan dört D.P. hükümetinin değişmez başkanı, bugün hâlâ dış siyasetteki «başarı»larından söz etme cüretini kendinde bulabilecek kadar karanlıklar içinde ise, o başkanın, Zonguldak'ta kendi kendine sorduğu gibi, «süratle, hemencecik» iktidardan düşmesi, elbette artık güvenliğimizin birinci tedbiri sayılmak gerekir.
Bülent ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Güvenliğimizin Birinci Tedbiri,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/583 ulaşıldı.