Kadın ve Ahlâk

Başlık: 
Kadın ve Ahlâk 
Kaynak: 
Ulus, "Günün Işığında" s. 3 
Tarih: 
1956-04-02 
Lokasyon: 
Atatürk Kitaplığı, 152/31 
Metin: 
GÜNÜN IŞIĞINDA

Kadın ve ahlâk

T.D.K. Sözlüğüne göre ahlâk, «bir toplum içinde insanların uymak zorunda bulundukları davranış kuralları» dır.

Bu özlü tarife göre, bir toplumda ahlâk olabilmesi için, önce, o toplumda belirli bazı davranış kuralları yerleşmiş olmalıdır.

Türkiye'de ise, belirli davranış kurallarının yerleşmesinde başlıca nâzım rolünü oynayan kadın-erkek münâsebetlerine kısaca bakmak, bugün toplumumuzun davranış kuralları bakımından nasıl bir kargaşalık içinde bulunduğunu anlamağa yeter.

Bu kargaşalıktan devrimler sorumlu tutulamaz. Bir bütün olarak ele alındığında, Atatürk devrimlerinin, kendine mahsus belirli davranış kuralları vardır.

Bu kargaşa1ıktan olsa olsa, milletçe bağımsız kalabilmemizin ve çağdaş Batı uygarlığına ayak uydurabilmemizin kaçınılmaz bir şartı olarak başlatılmış devrimlere karşı gösterilen tepki sorumlu tutlabilir.

Çok partili hayatla beraber partierin, hele iktidardaki Demokrat Partinin, geniş muhafazakâr çevrelerden oy toplayabilmek için, uyuşuk hâldeki bu tepkiyi körükleyip sömürmeğe çalışmasıdır ki, Türk toplumunda, bugün gördüğümüz davranış kuralları kargaşalığını ortaya çıkarmış, ve bir ahlâk buhranı için en elverişli zemini hazırlamıştır.

İşte, kadın-erkek münasebetleri bakımından bugün Türk toplumunda hüküm süren davranış kuralları kargaşalığına birkaç örnek:

Cumhuriyet Türkiyesinde birden çok kadınla evlenmek yasaktır. Ama bu Cumhuriyet Türkiye'sinin Büyük Millet Meclisin'de, iktidar partisinin bazı milletvekilleri, birden çok kadınla evlenmeyi açıktan açığa savunurlar.

Bugün İstanbul şehrinin bir semtinde erkeklerle bir arada mayo ile denize girebilen Türk kadını, gene İstanbul şehrinin bir başka semtinden kısa kollu entariyle geçmeğe korkar.

Büyük şehirlerimizden herhangi birinde dekolte esvapla baloya gittiği için ahlâksız sayılmayan Türk kadını, bir başka Türk şehrinde yüzüne peçe örtmeden sokağa çıkarsa hakarete uğrayabilir.

Eşiyle bir pavyona gidip bir artist kadının çırılçıplak soyunuşunu seyretmekte hiç bir ahlâksızlık görmeyen bir siyaset adamı, o pavyonun bulunduğu şehirden 200 kilometre ötedeki bir meydan mitinginde, ahlâk buhranına sebep olarak tesettürün kaldırılmasını gösterir.

Türkiye'de kadımla erkek güya eşittir. O kadar eşittir ki birkaç yıla kadar Türk Ordusunda bir er bir kadın subaydan emir alabilecektir. Fakat o er terhis edilip te köyüne döndüğünde, kendi kadınına belki halâ köle muamelesi yapacaktır.

Bugünkü Türk toplumundan bu çeşit tezatlara verilebilecek örneklerle daha sütunlar doldurabilir. Öyleyse bu toplumda fertler, «ahlâklı» olabilmek için, hangi «davranış kuralları»na «uymak zorunda»dırlar?..

Ahlâk, dersle, öğütle edinilmez. Bir toplumun ahlâk kuralları arasında birlik kurulduğu zaman, bu kurallar her türlü tenakuzdan kurtarıldığı zaman, o toplumda ahlâk kendiliğinden ortaya çıkar.

B.M.M., Türk toplumunu ahlâk buhranından kurtarmak için, ortaokullara din dersleri konulmasından önce, peçeyle çarşafın kaldırılmasına dair kanun teklifini kabul etmelidir! Çünkü o zaman hiç değilse, kadın-erkek münâsebetlerindekl davranışları tek bir kurala bağlama yolunda bir adım atılmış olacaktır.

Daha kadına vereceği yeri kestirememiş bir toplumda ahlâkın sözü bile edilemez.

Bülent ECEVİT 

Dosyalar

1956.04.02.jpg
1956.04.02_B.jpg
1956.04.02_B.txt

Koleksiyon

Alıntı

“Kadın ve Ahlâk,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 20 Nisan 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/580 ulaşıldı.