Radyo Dinlemiyebilme Hürriyeti
Başlık:
Radyo Dinlemiyebilme Hürriyeti
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1956-03-28
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/30
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
Radyo dinlemiyebilme hürriyeti
BU, Türkiye'de vatandaşın vatandaştan esirgediği bir hürriyettir. Evinizde, canınız radyo dinlemek istemediği zaman düğmeyi çevirip radyoyu kapatabilirsiniz. Bir kahvede radyo canınızı sıktığı zaman hesabınızı ödeyip gidebilirsiniz. Ama caddede yürürken, dolmuşta giderken, otobüsle Anadolu'da yolculuk ederken, programdaki parçaları beğenmeseniz de, başınız ağrıyor olsa da, yaslı da dertli de olsanız, radyo dinlemek zorundasınız. Bu kahveci, lokantacı gazinocu ve bilûmum şoför vatandaşların kapıları önünde gezinecek veya taşıtlarına binecek başka vatandaşlara reva gördükleri bir çeşit zevk baskısıdır. İstemedikleri bir parça çalarken radyoyu kapatır, istedikleri parça çalarken de sonuna kadar açarlar. İstemedikleri hemen daima Batı musikisi, istedikleri ise alaturka musikidir.
Oysa ki Türkiye'de alaturka musikiye tahammül edemiyen bir nesil yetişmiştir. Yeni yetişen nesillerin de kulakları, daha okul sıralarında, Batı müsikisi eğitimi almaktadır. Alaturkayı tercih eden çoğunluk beğense de beğenmese de bu bir gerçektir.
Bu yazıda Batı musikisinin mi yoksa alaturka musikinin mi üstün olduğunu tartışacak değiliz. Hangisi üstün olursa olsun, Türkiye'de zaman Batı musikisinin lehine işlemektedir. Eninde sonunda tutunacak, yerleşecek olan budur. Güftelerinin mânâsını bile anlıyamaz hale geldiğimiz, kelimelerini doğru telâffuz edebilmekten âciz olduğumuz şarkılar, daha uzun zaman bu memleketin millî musikisi olarak yaşıyamaz.
Fakat madem ki henüz musiki alanında ikilik devam etmektedir, madem ki bir kısım vatandaşlar batı musikisine, bir kısım vatandaşlar da alaturka musikiye tahammül edememektedirler birer âmme hizmeti görmek durumunda olan ve hizmet vasıtalarında radyo bulunduran vatandaşlardan, başka vatandaşların musiki zevkine, radyo dinleme hürriyetine bilhassa saygı göstermeleri beklenir.
Kaldı ki musiki alanında böyle bir ikiliğin bulunmadığı memleketlerde bile vatandaşları radyo dinlemeye mecbur tutarak rahatsız etmek, büyük bir saygısızlık sayılır Sokaklarında ve taşıtlarında radyo sesi duyulan Türkiye'den başka medenî bir memleket bilmiyoruz.
Bütün medenî memleketlerde olduğu gibi bizde da gazino, lokanta, kahvehane sahipleri (hattâ bazı ev sakinleri), radyolarını, sokağa ses çıkmayacak şekilde kısmalı, şoförlerse, taşıtlarında müşteri bulunduğu zaman radyolarını hiç açmamalıdırlar.
Hiç kimse radyo dinliyebilmek için otobüsle yolculuk etmez. Ama, sırf radyo dinlemiyebilmek için Anadolu'da otobüs veya dolmuşla yolculuk zevkinden kendilerini yoksun tutan vatandaşların sayısı günden güne artmaktadır.
Bülent ECEVİT
Radyo dinlemiyebilme hürriyeti
BU, Türkiye'de vatandaşın vatandaştan esirgediği bir hürriyettir. Evinizde, canınız radyo dinlemek istemediği zaman düğmeyi çevirip radyoyu kapatabilirsiniz. Bir kahvede radyo canınızı sıktığı zaman hesabınızı ödeyip gidebilirsiniz. Ama caddede yürürken, dolmuşta giderken, otobüsle Anadolu'da yolculuk ederken, programdaki parçaları beğenmeseniz de, başınız ağrıyor olsa da, yaslı da dertli de olsanız, radyo dinlemek zorundasınız. Bu kahveci, lokantacı gazinocu ve bilûmum şoför vatandaşların kapıları önünde gezinecek veya taşıtlarına binecek başka vatandaşlara reva gördükleri bir çeşit zevk baskısıdır. İstemedikleri bir parça çalarken radyoyu kapatır, istedikleri parça çalarken de sonuna kadar açarlar. İstemedikleri hemen daima Batı musikisi, istedikleri ise alaturka musikidir.
Oysa ki Türkiye'de alaturka musikiye tahammül edemiyen bir nesil yetişmiştir. Yeni yetişen nesillerin de kulakları, daha okul sıralarında, Batı müsikisi eğitimi almaktadır. Alaturkayı tercih eden çoğunluk beğense de beğenmese de bu bir gerçektir.
Bu yazıda Batı musikisinin mi yoksa alaturka musikinin mi üstün olduğunu tartışacak değiliz. Hangisi üstün olursa olsun, Türkiye'de zaman Batı musikisinin lehine işlemektedir. Eninde sonunda tutunacak, yerleşecek olan budur. Güftelerinin mânâsını bile anlıyamaz hale geldiğimiz, kelimelerini doğru telâffuz edebilmekten âciz olduğumuz şarkılar, daha uzun zaman bu memleketin millî musikisi olarak yaşıyamaz.
Fakat madem ki henüz musiki alanında ikilik devam etmektedir, madem ki bir kısım vatandaşlar batı musikisine, bir kısım vatandaşlar da alaturka musikiye tahammül edememektedirler birer âmme hizmeti görmek durumunda olan ve hizmet vasıtalarında radyo bulunduran vatandaşlardan, başka vatandaşların musiki zevkine, radyo dinleme hürriyetine bilhassa saygı göstermeleri beklenir.
Kaldı ki musiki alanında böyle bir ikiliğin bulunmadığı memleketlerde bile vatandaşları radyo dinlemeye mecbur tutarak rahatsız etmek, büyük bir saygısızlık sayılır Sokaklarında ve taşıtlarında radyo sesi duyulan Türkiye'den başka medenî bir memleket bilmiyoruz.
Bütün medenî memleketlerde olduğu gibi bizde da gazino, lokanta, kahvehane sahipleri (hattâ bazı ev sakinleri), radyolarını, sokağa ses çıkmayacak şekilde kısmalı, şoförlerse, taşıtlarında müşteri bulunduğu zaman radyolarını hiç açmamalıdırlar.
Hiç kimse radyo dinliyebilmek için otobüsle yolculuk etmez. Ama, sırf radyo dinlemiyebilmek için Anadolu'da otobüs veya dolmuşla yolculuk zevkinden kendilerini yoksun tutan vatandaşların sayısı günden güne artmaktadır.
Bülent ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Radyo Dinlemiyebilme Hürriyeti,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 24 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/576 ulaşıldı.