Tarafsız Basına Ahlâk Dersleri
Başlık:
Tarafsız Basına Ahlâk Dersleri
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1956-03-11
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/30
Metin:
Günün IŞIĞINDA
Tarafsız basına ahlâk dersleri
Başbakan Adnan Menders'in son günlerde en çok ilgilendiği konulardan biri basındır. Muhalefet Partilerine verdiği «Makûl Demokrasi» ahlâkı, memleket meselelerile ilgilenen Üniversite hocalarına verdiği ilim ahlâkı, ve kendi partisi içinde kendi tutumunu tenkid eden milletvekillerine verdiği «Siyasî ahlâk» derslerini bitirdi, şimdi de Türk basınına gazetecilik ahlâkı dersleri veriyor.
Başbaka'nın daha yakın zamana kadar el üstünde tuttuğu, patronlarını kırk gün kırk gecelik şölenli gezili konferanslara çağırdığı, millet parasından milyonlarca lirayı resmî ilân adı altında sayfalarına dökerek «kalkındırma»ğa çalıştığı; Demokrat Partininse, birkaç ay önceki son büyük kongresinde bile, ittifakla, şükran ve takdir duygularını bildirdiği tarafsız Türk Basını, ne oldu da böyle birden bire gözden düştü?
İki gün önceki İzmir söylevinde Başbakan Menderes teşhisini koyarak Türk Basınının «Bünyevi bir rahatsızlık devresi» geçirmekte olduğunu söylemiş, ve bu «rahatsız»lığın belirtilerini şöyle özetlemiştir:
«Düpedüz yalan yazmak, maddî hakikatleri dahi maksadı mahsusla tam aksine göstermeğe çalışmak... Halktan ayrılmak, memleket realitelerinden uzaklaşmak, bir nevî enderun hüviyetine bürünmek...»
Başbakan'a göre, «Matbuatın umumî efkârın tercümanı olmak vasfını kazanabilmesi için millî tahassüs, millî tefekkür, milletçe duyulan üzüntü, ıstırap veya iştiyak ve tahassürlerin makesi olması lâzımdır.»
Gene Başbakan bu söylevinde, tarafsız basının tenkitçiliğini, «her gün artan satış temini fikrine kapılmış» olmakla izah ediyor.
Fakat eğer bugünkü gibi tenkitlerde bulunmakla tarafsız gazeteler gerçek «Millî tahassüs, tefekkür, üzüntü, ıstırap, iştiyak ve tahassürlerin makesi» olmasalardı, acaba «her gün artan bir satış» sağlıyabilirler miydi?
Başbakan'ın özlediği anlamda «millî tahassüs, tefekkür, ıstırap» vesarenin «makesi» nice gazeteler biliriz ki satışları 200'ü bulmadan, Resmî İlân parasile gül gibi geçinir, yeni tesisler kurarlar. Onlar mıdır Türkiye'de gazetecilik ahlâkının temsilcileri? Onlar mıdır «enderun hüviyetine bürünme»miş, «memleket realitelerinden uzaklaşma»mış, «halktan ayrılma»mış gazeteler?.. O ne biçim «halktan ayrılmayış»tır ki halk bir çoğunun adını bile duymamıştır!
Meğer, «öteden beri bir matbuatın mevcud olması karşısında siyasî partilerimizin henüz matbuat sahasında kudretlerile mütenasip olarak cihazlanmamış ve teşkilâtlanamamış olmaları, «tarafsızız diyen bir takım gazetelere, böyle bir devreye mahsus olmak üzere, müstesna bir imtiyaz ve imkân vermekte» imiş!
Hangi gazete naklediyor Başbakan'ın bu sözlerini?.. Zafer gazetesi! Resmî ve zoraki aboneleri hariç, belki on bini bulamıyan gerçek sürümüyle, 2 yıl içinde Türkiye'nin en «modern ve büyük matbaalar» ından birini kurmuş, iktidar partisi organı Zafer gazetesi!..
Bülent ECEVİT
Tarafsız basına ahlâk dersleri
Başbakan Adnan Menders'in son günlerde en çok ilgilendiği konulardan biri basındır. Muhalefet Partilerine verdiği «Makûl Demokrasi» ahlâkı, memleket meselelerile ilgilenen Üniversite hocalarına verdiği ilim ahlâkı, ve kendi partisi içinde kendi tutumunu tenkid eden milletvekillerine verdiği «Siyasî ahlâk» derslerini bitirdi, şimdi de Türk basınına gazetecilik ahlâkı dersleri veriyor.
Başbaka'nın daha yakın zamana kadar el üstünde tuttuğu, patronlarını kırk gün kırk gecelik şölenli gezili konferanslara çağırdığı, millet parasından milyonlarca lirayı resmî ilân adı altında sayfalarına dökerek «kalkındırma»ğa çalıştığı; Demokrat Partininse, birkaç ay önceki son büyük kongresinde bile, ittifakla, şükran ve takdir duygularını bildirdiği tarafsız Türk Basını, ne oldu da böyle birden bire gözden düştü?
İki gün önceki İzmir söylevinde Başbakan Menderes teşhisini koyarak Türk Basınının «Bünyevi bir rahatsızlık devresi» geçirmekte olduğunu söylemiş, ve bu «rahatsız»lığın belirtilerini şöyle özetlemiştir:
«Düpedüz yalan yazmak, maddî hakikatleri dahi maksadı mahsusla tam aksine göstermeğe çalışmak... Halktan ayrılmak, memleket realitelerinden uzaklaşmak, bir nevî enderun hüviyetine bürünmek...»
Başbakan'a göre, «Matbuatın umumî efkârın tercümanı olmak vasfını kazanabilmesi için millî tahassüs, millî tefekkür, milletçe duyulan üzüntü, ıstırap veya iştiyak ve tahassürlerin makesi olması lâzımdır.»
Gene Başbakan bu söylevinde, tarafsız basının tenkitçiliğini, «her gün artan satış temini fikrine kapılmış» olmakla izah ediyor.
Fakat eğer bugünkü gibi tenkitlerde bulunmakla tarafsız gazeteler gerçek «Millî tahassüs, tefekkür, üzüntü, ıstırap, iştiyak ve tahassürlerin makesi» olmasalardı, acaba «her gün artan bir satış» sağlıyabilirler miydi?
Başbakan'ın özlediği anlamda «millî tahassüs, tefekkür, ıstırap» vesarenin «makesi» nice gazeteler biliriz ki satışları 200'ü bulmadan, Resmî İlân parasile gül gibi geçinir, yeni tesisler kurarlar. Onlar mıdır Türkiye'de gazetecilik ahlâkının temsilcileri? Onlar mıdır «enderun hüviyetine bürünme»miş, «memleket realitelerinden uzaklaşma»mış, «halktan ayrılma»mış gazeteler?.. O ne biçim «halktan ayrılmayış»tır ki halk bir çoğunun adını bile duymamıştır!
Meğer, «öteden beri bir matbuatın mevcud olması karşısında siyasî partilerimizin henüz matbuat sahasında kudretlerile mütenasip olarak cihazlanmamış ve teşkilâtlanamamış olmaları, «tarafsızız diyen bir takım gazetelere, böyle bir devreye mahsus olmak üzere, müstesna bir imtiyaz ve imkân vermekte» imiş!
Hangi gazete naklediyor Başbakan'ın bu sözlerini?.. Zafer gazetesi! Resmî ve zoraki aboneleri hariç, belki on bini bulamıyan gerçek sürümüyle, 2 yıl içinde Türkiye'nin en «modern ve büyük matbaalar» ından birini kurmuş, iktidar partisi organı Zafer gazetesi!..
Bülent ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Tarafsız Basına Ahlâk Dersleri,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 14 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/561 ulaşıldı.