Uyanık Durmalıyız!
Başlık:
Uyanık Durmalıyız!
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında", s. 3
Tarih:
1955-12-10
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/29
Metin:
Günün IŞIĞINDA
Uyanık durmalıyız!
Kalay, nal mıhı ve lâstik ne kadar önemli olursa olsun, bir milletin kaderini değiştirebilecek kadar önemli değildir.
Fakat Demokrat Parti Meclis Grupunda bütün gürültü, çürük lâstikten, kalaysızlıktan ve nal mıhından koptu.
İktisadi sıkıntılar atın ayağına kadar inmedikçe bu sıkıntılara karşı tepki göstermeyen bir millet, kendini her an büyük tehlikelere açık bırakıyor demektir.
Çünkü iktisadi sıkıntılar atın ayağına ininceye kadar is işten geçmiş, memleket yapısı, bu sıkıntılar altında, bir daha kalkınamıyacak kadar ezilmiş de olabilirdi.
Üstelik bizim son yıllardaki sıkıntılarımız yalnız iktisadi plânsızlıktan, hesapsızlıktan değil, bir o kadar da, yeterli bir denetleme olmayışından ileri geliyordu. Denetlemenin yeterli olmayışı ise, iktidarın demokrasiyle uzlaşmayan davranışı ve tutumu yüzündendi.
Dertlerimize gerçekten çare bulabilmek için, karşımızdaki dâvanın bir kalay yokluğu, nal mıhı darlığı ve çürük lâstik dâvasından ibaret olmadığını kendi kendimize itiraf etmeliyiz! Memleket işlerini yeni bir ruhla ele almağa hazırlanırken hareket noktamız bu üç madde olsa bile, bunlardan doğan dertlerin halliyle bütün memleket dertleri halledilmiş olmıyacak, ve bütünüyle memleket dertleri üstüne eğilinmedikçe iktisadi sıkıntılar çok geçmeden gene atın ayağına kadar inecektir.
Buna karşı biz, varlığımızı umulmadık tehlikelerden koruyabilmek için, memleket meseleleri özerinde daha hassas ve samimi bir millet haline gelmenin yoluna aramalıyız! Hiç değilse, millî yapımızdaki aksaklıkları, iş atın ayağına düşmeden duyabilecek ve tedbirler düşünebilecek kadar hassas olmalıyız!
Bu hassasiyeti, bu uyanıklığı bir millete ancak demokrasi kazandırabilir.
Yirminci yüzyılın ikinci yarısında demokrasi, milletlerin seçebileceği çeşitli idare tarzlarından herhangi biri olmaktan çıkmış, tehlikeler karşısında milletçe uyanık bulunmayı sağlayan tek yol olarak görülmeğe başlamıştır.
Hazır bu yola girmişken, şimdi, bir - iki kişinin kaprisleri yüzünden geri dönmeğe razı olamayız.
Çürük lâstik, nal mıhı ve kalay sayesinde de olsa, madem ki artık 5 buçuk yıllık bir uykudan uyandık, bundan böyle güler yüzlerin, tatlı sözlerin, boş vaatlerle kuru tehditlerin biri bir daha uyuşturmasına izin vermemeliyiz!
Bülent ECEVİT
Uyanık durmalıyız!
Kalay, nal mıhı ve lâstik ne kadar önemli olursa olsun, bir milletin kaderini değiştirebilecek kadar önemli değildir.
Fakat Demokrat Parti Meclis Grupunda bütün gürültü, çürük lâstikten, kalaysızlıktan ve nal mıhından koptu.
İktisadi sıkıntılar atın ayağına kadar inmedikçe bu sıkıntılara karşı tepki göstermeyen bir millet, kendini her an büyük tehlikelere açık bırakıyor demektir.
Çünkü iktisadi sıkıntılar atın ayağına ininceye kadar is işten geçmiş, memleket yapısı, bu sıkıntılar altında, bir daha kalkınamıyacak kadar ezilmiş de olabilirdi.
Üstelik bizim son yıllardaki sıkıntılarımız yalnız iktisadi plânsızlıktan, hesapsızlıktan değil, bir o kadar da, yeterli bir denetleme olmayışından ileri geliyordu. Denetlemenin yeterli olmayışı ise, iktidarın demokrasiyle uzlaşmayan davranışı ve tutumu yüzündendi.
Dertlerimize gerçekten çare bulabilmek için, karşımızdaki dâvanın bir kalay yokluğu, nal mıhı darlığı ve çürük lâstik dâvasından ibaret olmadığını kendi kendimize itiraf etmeliyiz! Memleket işlerini yeni bir ruhla ele almağa hazırlanırken hareket noktamız bu üç madde olsa bile, bunlardan doğan dertlerin halliyle bütün memleket dertleri halledilmiş olmıyacak, ve bütünüyle memleket dertleri üstüne eğilinmedikçe iktisadi sıkıntılar çok geçmeden gene atın ayağına kadar inecektir.
Buna karşı biz, varlığımızı umulmadık tehlikelerden koruyabilmek için, memleket meseleleri özerinde daha hassas ve samimi bir millet haline gelmenin yoluna aramalıyız! Hiç değilse, millî yapımızdaki aksaklıkları, iş atın ayağına düşmeden duyabilecek ve tedbirler düşünebilecek kadar hassas olmalıyız!
Bu hassasiyeti, bu uyanıklığı bir millete ancak demokrasi kazandırabilir.
Yirminci yüzyılın ikinci yarısında demokrasi, milletlerin seçebileceği çeşitli idare tarzlarından herhangi biri olmaktan çıkmış, tehlikeler karşısında milletçe uyanık bulunmayı sağlayan tek yol olarak görülmeğe başlamıştır.
Hazır bu yola girmişken, şimdi, bir - iki kişinin kaprisleri yüzünden geri dönmeğe razı olamayız.
Çürük lâstik, nal mıhı ve kalay sayesinde de olsa, madem ki artık 5 buçuk yıllık bir uykudan uyandık, bundan böyle güler yüzlerin, tatlı sözlerin, boş vaatlerle kuru tehditlerin biri bir daha uyuşturmasına izin vermemeliyiz!
Bülent ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Uyanık Durmalıyız!,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/521 ulaşıldı.