DP'nin Disiplin Anlayışı
Başlık:
DP'nin Disiplin Anlayışı
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında", s. 3
Tarih:
1955-12-08
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/29
Metin:
Günün IŞIĞINDA
D.P.nin disiplin anlayışı
Parti diye bir şey kabul edilince, parti disiplinini de kabul etmek gerekir. Ancak disiplinden maksat bazı politikacıların nüfuzlu mevkilerde devamlı olarak kalmalarını sağlamak olursa, bu, totaliter partilere mahsus bir disiplin anlayışı olur. Demokratik zihniyetli partilerde ise disiplin, belirli şahısların değil, hiç bir şahısla bağlı olmaması gereken belirli prensiplerin korunmasına hizmet etmelidir.
5 buçuk yıllık iktidarı süresince, Demokrat Parti, disiplini, totaliter partilerin gözettiği anlamda uygulamağa çalışmıştır. Parti disiplinine uymadığı, parti içinde «hizipçilik» yarattığı iddiasile partiden çıkarılan yahut çıkarılmak istenenlerin durumları bunu göstermektedir.
Son zamanlarda D.P. den çıkarılanlardan hiç birinin parti tüzüğüne yahut programına karşı geldiği ileri sürülmemiştir. Son olarak çıkarılması düşünülen Bay Sarol'un bile parti prensiplerine uygunsuz davrandığına dair bir iddia ortaya atılmış değildir.
Çıkarılan ve çıkarılmak istenenlere karşı yönlltilen bütün suçlar «hizipçilik» deyimiyle özetlenmektedir. D.P. yüksek kademelerinde hizipçiliğe verilen anlamsa, «kurucular» denilen bir küçük zümre dışında, yahut bu zümreden bazılarına karşı bir gruplaşma meydana getirmekten ibarettir.
Demokrat Parti, seçmenlerden, demokratik kurumları kuvvetlendirmek vaadiyle oy alıp iktidara gelmişti. Eski Devlet Bakanı Dr. Sarol'sa, bakanlığı sırasındaki tutumuyla, demokratik kurumları zayıflatmak, hattâ ortadan kaldırmak için elinden geleni yapmıştır. Acı olan, şimdi Dr. Sarol'un, bu hareketleri yüzünden değil de, sadece, «kurucu» lardan birine karşı, tamamile şahsi kaygılarla cephe almış olması yüzünden ihracına çalışılmasıdır.
İktidar partisinin bugünkü durumu göz önünde tutulursa, buna şaşmamak gerekir. Çünkü, demokratik kurumları baltalamak bakımından, Dr. Sarol'la partinin ileri gelen başka bazı şahsiyetleri arasında herhangi bir görüş ayrılığı yoktur. Bu yolda hiç biri ötekinden geri kalmamıştır.
Şimdi bazı gazetelere sızan haberlere göre, D.P. milletvekillerinden bir kısmı, partilerinin, demokratik kurumları kuvvetlendirmek için, 14 Mayıs 1950 ye kadar bağlı göründüğü taahhütleri yeniden ele alması üzerinde ısrar etmektedirler.
Bu, geç te olsa makbul bir uyanıştır. Ama, böyle bir hususta ısrar etmek zorunluluğunu duyan milletvekilleri, tam 5 buçuk yıl bu taahhütlerin tam tersini yaparak Türkiye'deki demokrasi denemesini başladığı noktadan geriye götürenlere karşı tedbirler alınmasını, disiplin cezaları verilmesini de istemizledir. Halkoyunu ancak öylelikle samimiliklerine inandırabilirler. D. P. milletvekillerinden, Dr. Sarol'un ihracını, Prof. Köprülü'ye karşı hizip kurduğu için değil, demokratik gelişmemizi durdurmakta ve geriletmekte Prof. Köprülü kadar, Bay Menderes kadar, ve başka bazı parti ileri gelenleri, o arada hattâ bazı haysiyet divanı üyeleri kadar suçlu olduğu için bunu istemeleri; ve hınçlarını Bay Sarol'dan almakla yetinmeyip partilerinin, verdiği sözleri tutmamış bir siyasi topluluk durumuna düşmesinden en az Bay Sarol kadar sorumlu bütün parti ileri gelenlerinin de ihracına çalışmaları beklenirdi.
Partilerinin yeniden demokratik bir hüviyet edinerek yitirdiği güveni geri kazanmasını ancak öylelikle sağlıyabilirler. Çünkü Demokrat Partinin yeniden demokratik bir hüviyet edinebilmesi için birinci şart, disiplin anlayışını, bugünkü totaliter partilere mahsus halinden kurtarmak olmalıdır. Bu şartın yerine gelmesi yolunda ilk adımı atmak cesaretini göstermedikçe, D.P. milletvekilleri, ödevlerini yapmış olmıyacak, totaliter zihniyetli bir parti disipliniyle elleri kolları bağlı olarak, demokrasimizi kökünden çürüten bir hastalığı teşvik eder durumda kalacaklardır.
Bülent ECEVİT
D.P.nin disiplin anlayışı
Parti diye bir şey kabul edilince, parti disiplinini de kabul etmek gerekir. Ancak disiplinden maksat bazı politikacıların nüfuzlu mevkilerde devamlı olarak kalmalarını sağlamak olursa, bu, totaliter partilere mahsus bir disiplin anlayışı olur. Demokratik zihniyetli partilerde ise disiplin, belirli şahısların değil, hiç bir şahısla bağlı olmaması gereken belirli prensiplerin korunmasına hizmet etmelidir.
5 buçuk yıllık iktidarı süresince, Demokrat Parti, disiplini, totaliter partilerin gözettiği anlamda uygulamağa çalışmıştır. Parti disiplinine uymadığı, parti içinde «hizipçilik» yarattığı iddiasile partiden çıkarılan yahut çıkarılmak istenenlerin durumları bunu göstermektedir.
Son zamanlarda D.P. den çıkarılanlardan hiç birinin parti tüzüğüne yahut programına karşı geldiği ileri sürülmemiştir. Son olarak çıkarılması düşünülen Bay Sarol'un bile parti prensiplerine uygunsuz davrandığına dair bir iddia ortaya atılmış değildir.
Çıkarılan ve çıkarılmak istenenlere karşı yönlltilen bütün suçlar «hizipçilik» deyimiyle özetlenmektedir. D.P. yüksek kademelerinde hizipçiliğe verilen anlamsa, «kurucular» denilen bir küçük zümre dışında, yahut bu zümreden bazılarına karşı bir gruplaşma meydana getirmekten ibarettir.
Demokrat Parti, seçmenlerden, demokratik kurumları kuvvetlendirmek vaadiyle oy alıp iktidara gelmişti. Eski Devlet Bakanı Dr. Sarol'sa, bakanlığı sırasındaki tutumuyla, demokratik kurumları zayıflatmak, hattâ ortadan kaldırmak için elinden geleni yapmıştır. Acı olan, şimdi Dr. Sarol'un, bu hareketleri yüzünden değil de, sadece, «kurucu» lardan birine karşı, tamamile şahsi kaygılarla cephe almış olması yüzünden ihracına çalışılmasıdır.
İktidar partisinin bugünkü durumu göz önünde tutulursa, buna şaşmamak gerekir. Çünkü, demokratik kurumları baltalamak bakımından, Dr. Sarol'la partinin ileri gelen başka bazı şahsiyetleri arasında herhangi bir görüş ayrılığı yoktur. Bu yolda hiç biri ötekinden geri kalmamıştır.
Şimdi bazı gazetelere sızan haberlere göre, D.P. milletvekillerinden bir kısmı, partilerinin, demokratik kurumları kuvvetlendirmek için, 14 Mayıs 1950 ye kadar bağlı göründüğü taahhütleri yeniden ele alması üzerinde ısrar etmektedirler.
Bu, geç te olsa makbul bir uyanıştır. Ama, böyle bir hususta ısrar etmek zorunluluğunu duyan milletvekilleri, tam 5 buçuk yıl bu taahhütlerin tam tersini yaparak Türkiye'deki demokrasi denemesini başladığı noktadan geriye götürenlere karşı tedbirler alınmasını, disiplin cezaları verilmesini de istemizledir. Halkoyunu ancak öylelikle samimiliklerine inandırabilirler. D. P. milletvekillerinden, Dr. Sarol'un ihracını, Prof. Köprülü'ye karşı hizip kurduğu için değil, demokratik gelişmemizi durdurmakta ve geriletmekte Prof. Köprülü kadar, Bay Menderes kadar, ve başka bazı parti ileri gelenleri, o arada hattâ bazı haysiyet divanı üyeleri kadar suçlu olduğu için bunu istemeleri; ve hınçlarını Bay Sarol'dan almakla yetinmeyip partilerinin, verdiği sözleri tutmamış bir siyasi topluluk durumuna düşmesinden en az Bay Sarol kadar sorumlu bütün parti ileri gelenlerinin de ihracına çalışmaları beklenirdi.
Partilerinin yeniden demokratik bir hüviyet edinerek yitirdiği güveni geri kazanmasını ancak öylelikle sağlıyabilirler. Çünkü Demokrat Partinin yeniden demokratik bir hüviyet edinebilmesi için birinci şart, disiplin anlayışını, bugünkü totaliter partilere mahsus halinden kurtarmak olmalıdır. Bu şartın yerine gelmesi yolunda ilk adımı atmak cesaretini göstermedikçe, D.P. milletvekilleri, ödevlerini yapmış olmıyacak, totaliter zihniyetli bir parti disipliniyle elleri kolları bağlı olarak, demokrasimizi kökünden çürüten bir hastalığı teşvik eder durumda kalacaklardır.
Bülent ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“DP'nin Disiplin Anlayışı,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 3 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/519 ulaşıldı.