Bu Toplumun İnsanı Olmak
Başlık:
Bu Toplumun İnsanı Olmak
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında", Sayı: 11764, s. 1
Tarih:
1955-10-23
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/29
Metin:
Günün IŞIĞINDA
Bu toplumun insanı olmak..
Türkiye'de aydınların [...] bir şikayeti vardır.
Derler ki aydınlar bu memlekette pek küçük bir azınlıktır. Aydınları, gerçek aydınları bırakın, karacahilin bir derece üstü okur - yazarlar bile azınlıktadır. Böyle bir memlekette, halkın kendi kendini idaresi demek olan demokrasinin yürümeyeceği, bu yolda yapılacak bir denemenin başarısızlıkla sona ereceği besbelli idi!..
Gene bu aydınlara göre, Türkiye'de bir demokrasi denemesinin devrimleri kökünden sarsacağı, hattâ bu devrimlerden bazısını ortadan kaldıracağı da belli idi. Çünkü devrimleri, hele Atatürk devrimleri gibi köklü bir devrim hareketini, gerçekten benimseyebilmek için, ileri fikirli olmak, geniş görüşlü almak gerekirdi. Cahil halk ise tutucudur, gelenekçidir, geri fikirli ve dar görüşlüdür. Okuma yazma bile bilmeyenlerin çoğunlukta olduğu bir memlekete demokrasi getirilip te bu çoğunluğun dediği dedik kılınırsa elbette sonuç devrimlerin aleyhinde olur.
Bunlar, bunlara benzer sözler, çoğu zaman kandırıcıdır. Hele çokluk iyi konuşup yazmasını, düşüncelerini iyi savunmasını bilen aydınların ağzından, kaleminden işitilip okunduğu için büsbütün kandırıcı olur.
Ta ki insan, aydınları bol bilenin, demokrasiyi millî yapısına iyice sindirmiş Batı ülkelerini tanıyıp ta, bizim aydınlarımızın bu türlü sözlerinin, gerçekte, bilerek veya bilmeyerek, kendi kendini temize çıkarmak için öne sürülmüs özürlerden başka bir şey olmadığını anlasın!..
Dünyanın her yerinde, okur - yazar çoğunluğu en yüksek ve demokrasiyi en çok benimsemiş ülkelerde bile, aydınlar, gerçek aydınlar, azınlıkta; cahiller, kara cahil değilse bile okur - yazar cahiller, çoğunluktadır. Ve gene en ileri ülkelerde de bu çoğunluk tutucudur, gelenekçidir, geri fikirli ve dar görüşlüdür. Hem da bazan kara cahil bir çoğunluktan daha tutucu ve gelenekçi, daha geri fikirli ve dar görüşlüdür. Çünkü okuma yazmaları olduğu, okul sıralarında da birkaç cilt kitap okumuş oldukları için, birseyler bildiklerine, her bildiklerinin de doğru olduğuna inanırlar. İnanmakta da bir bakıma mazurdurlar, çünkü inanmasalar kendilerini daha çok okumağa, daha çok kafa işletmeğe zorunlu sayarlardı ki o da işlerine gelmezdi.
Kara cahilse öyle değildir: Bilmediğini bilir!. Onun için onun zihnine ışık tutmak, okur - yazar cahilin zihnine ışık tutmaktan bazan daha kolay olabilir.
İleri Batı memleketlerinin aydınları, herşeyi bildiğini, ve her bildiğinin doğru olduğunu sanan bir aydınlar çoğunluğuna ışık tutmaktadırlar. Türkiye'deki aydınlardan beklenense, hiçbirsey bilmediğini bilen bir çoğunluğa ışık tutmaktır. İkincisine belki ulaşmak daha zordur ama, bir defa ulaştıktan sonra da hitap etmek daha kolay olsa gerektir.
Onun için, memleketimizde demokrasinin iyi işlemeyişini ve devrimleri tehlikeye düşürüşünü çoğunluğun cehaletinden bilen aydınlara hak vermek güçtür.
Aydınlarımız, demokrasinin iyi işleyebilmesi için, her gerçek ve dürüst aydından bekleneni yapmış ve bn yolda çoğunluğa örnek olabilmişlerdir?.
Atatürk devrimlerinin kökleşebilmesi uğrunda kendi hayat tarzlarını, davranışlarını ve zevklerini değiştirebilmek için gereken gayreti göstermiş, çoğunluğa örnek olabilmişler midir?
Aydınlarımız bunları yapmışlar mıdır, yoksa, «biz bu toplumun insanları değiliz, düşüncesile bir sorumsuzluk zırhına bürünüp, her toplumda bulunabilecek gerilik ve kötülük tohumlarını büs bütün geliştirmek pahasına, sırf kendi çıkarlarını mı düşünmüşlerdir?
Aydınlarımız, bu memlekette demokrasi yürümez, bu memlekette demokrasi varken devrimler kökleşemez, gibi kesin hükümlere varmadan önce, yukarıda belirttiğimiz yolda biz vicdan muhasebesi yapsalar, «bu toplumun insanları» olabilmek yolunu belki de kolaylıkla bulabilirler.
En ileri bildiğimiz Batı ülkelerinde bile aydınlar birkaç yıl için bizim aydınlarımızın sorumsuzluk zırhını giyinselerdi, şüphe edilmesin ki o ülkeler de birkaç yıl içinde kendilerini, şimdiye diye kadar aşmış oldukları bunca yüzyıllık yolun ta başlangıcında bulurlardı.
Bülent ECEVİT
Bu toplumun insanı olmak..
Türkiye'de aydınların [...] bir şikayeti vardır.
Derler ki aydınlar bu memlekette pek küçük bir azınlıktır. Aydınları, gerçek aydınları bırakın, karacahilin bir derece üstü okur - yazarlar bile azınlıktadır. Böyle bir memlekette, halkın kendi kendini idaresi demek olan demokrasinin yürümeyeceği, bu yolda yapılacak bir denemenin başarısızlıkla sona ereceği besbelli idi!..
Gene bu aydınlara göre, Türkiye'de bir demokrasi denemesinin devrimleri kökünden sarsacağı, hattâ bu devrimlerden bazısını ortadan kaldıracağı da belli idi. Çünkü devrimleri, hele Atatürk devrimleri gibi köklü bir devrim hareketini, gerçekten benimseyebilmek için, ileri fikirli olmak, geniş görüşlü almak gerekirdi. Cahil halk ise tutucudur, gelenekçidir, geri fikirli ve dar görüşlüdür. Okuma yazma bile bilmeyenlerin çoğunlukta olduğu bir memlekete demokrasi getirilip te bu çoğunluğun dediği dedik kılınırsa elbette sonuç devrimlerin aleyhinde olur.
Bunlar, bunlara benzer sözler, çoğu zaman kandırıcıdır. Hele çokluk iyi konuşup yazmasını, düşüncelerini iyi savunmasını bilen aydınların ağzından, kaleminden işitilip okunduğu için büsbütün kandırıcı olur.
Ta ki insan, aydınları bol bilenin, demokrasiyi millî yapısına iyice sindirmiş Batı ülkelerini tanıyıp ta, bizim aydınlarımızın bu türlü sözlerinin, gerçekte, bilerek veya bilmeyerek, kendi kendini temize çıkarmak için öne sürülmüs özürlerden başka bir şey olmadığını anlasın!..
Dünyanın her yerinde, okur - yazar çoğunluğu en yüksek ve demokrasiyi en çok benimsemiş ülkelerde bile, aydınlar, gerçek aydınlar, azınlıkta; cahiller, kara cahil değilse bile okur - yazar cahiller, çoğunluktadır. Ve gene en ileri ülkelerde de bu çoğunluk tutucudur, gelenekçidir, geri fikirli ve dar görüşlüdür. Hem da bazan kara cahil bir çoğunluktan daha tutucu ve gelenekçi, daha geri fikirli ve dar görüşlüdür. Çünkü okuma yazmaları olduğu, okul sıralarında da birkaç cilt kitap okumuş oldukları için, birseyler bildiklerine, her bildiklerinin de doğru olduğuna inanırlar. İnanmakta da bir bakıma mazurdurlar, çünkü inanmasalar kendilerini daha çok okumağa, daha çok kafa işletmeğe zorunlu sayarlardı ki o da işlerine gelmezdi.
Kara cahilse öyle değildir: Bilmediğini bilir!. Onun için onun zihnine ışık tutmak, okur - yazar cahilin zihnine ışık tutmaktan bazan daha kolay olabilir.
İleri Batı memleketlerinin aydınları, herşeyi bildiğini, ve her bildiğinin doğru olduğunu sanan bir aydınlar çoğunluğuna ışık tutmaktadırlar. Türkiye'deki aydınlardan beklenense, hiçbirsey bilmediğini bilen bir çoğunluğa ışık tutmaktır. İkincisine belki ulaşmak daha zordur ama, bir defa ulaştıktan sonra da hitap etmek daha kolay olsa gerektir.
Onun için, memleketimizde demokrasinin iyi işlemeyişini ve devrimleri tehlikeye düşürüşünü çoğunluğun cehaletinden bilen aydınlara hak vermek güçtür.
Aydınlarımız, demokrasinin iyi işleyebilmesi için, her gerçek ve dürüst aydından bekleneni yapmış ve bn yolda çoğunluğa örnek olabilmişlerdir?.
Atatürk devrimlerinin kökleşebilmesi uğrunda kendi hayat tarzlarını, davranışlarını ve zevklerini değiştirebilmek için gereken gayreti göstermiş, çoğunluğa örnek olabilmişler midir?
Aydınlarımız bunları yapmışlar mıdır, yoksa, «biz bu toplumun insanları değiliz, düşüncesile bir sorumsuzluk zırhına bürünüp, her toplumda bulunabilecek gerilik ve kötülük tohumlarını büs bütün geliştirmek pahasına, sırf kendi çıkarlarını mı düşünmüşlerdir?
Aydınlarımız, bu memlekette demokrasi yürümez, bu memlekette demokrasi varken devrimler kökleşemez, gibi kesin hükümlere varmadan önce, yukarıda belirttiğimiz yolda biz vicdan muhasebesi yapsalar, «bu toplumun insanları» olabilmek yolunu belki de kolaylıkla bulabilirler.
En ileri bildiğimiz Batı ülkelerinde bile aydınlar birkaç yıl için bizim aydınlarımızın sorumsuzluk zırhını giyinselerdi, şüphe edilmesin ki o ülkeler de birkaç yıl içinde kendilerini, şimdiye diye kadar aşmış oldukları bunca yüzyıllık yolun ta başlangıcında bulurlardı.
Bülent ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Bu Toplumun İnsanı Olmak,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 26 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/508 ulaşıldı.