Niçin, Niçin, Niçin?...
Title:
Niçin, Niçin, Niçin?...
Source:
Ulus, "Günün Işığında", Sayı: 11759, s. 1
Date:
1955-09-17
Location:
Atatürk Kitaplığı, 152/29
Text:
GÜNÜN Işığında
Niçin, niçin, niçin?..
ESKİDEN, hem Türkiye'de demokrasi olduğu iddia edilmiyen günlerde bile, ya üstü kapalı da olsa akla yakın bir sebep ya da «sıhhî sebeplerden ötürü» gibi bir mazeret ileri sürülür, böylece, hiç olmazsa vatandaşa karşı bir nezaket borcu ödenmiş olurdu.
Şimdi o da yok... Resmî ajans bülteni, «falanca bakan istifa etti,» yahut, «o bakanlıktan alınıp bu bakanlığa getirildi», deyip susuyor.
Prof. Fuat Köprülü Dışişleri Bakanlığından alındı. Niçin?. Bilmiyoruz!
«Görülen lüzum üzerine» kurulan dördüncü Devlet Bakanlığına getirildi. «Görülen lüzum» neydi?... Bilmiyoruz!
Bay Fatin Rüştü Zorlu Başbakan Yardımcılığından ayrılıp Dışişleri Bakan Vekili oldu. Niçin?. Bilmiyoruz!
Yerine eski Dışişleri Bakanı Prof. Fuat Köprülü getirildi. Niçin?. Bilmiyoruz!
Bay Namık Gedik İçişleri Bakanlığından istifa etti. Niçin?. Bilmiyoruz! Millî Savunma Bakanı Bay Ethem Menderes, aynı zamanda İçişleri Bakan Vekili oldu.
Devlet Bakanı Bay Osman Kapani de istifa etti. Niçin?. Bilmiyoruz!
Bay Ethem Menderes Millî Savunma Bakanlığından istifa edip Devlet Bakanlığına getirildi. Niçin?. Onu da bilmiyoruz.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Prof. Fuat Köprülü ise Millî Savunma Bakan Vekili oldu.
Şu günlerde, vazifeleri en yüklü, sorumluluğu en ağır bakanlar, Millî Savunma, Dışişleri ve İçişleri Bakanlıkları olmalıdır. Halbuki bu 3 Bakanlık, başka işleri de bulunması gereken 3 Bakan tarafından vekâleten idare ediliyor. Niçin?.. Gene bilmiyoruz!
İktidar gazetesinin «muhterem hocamız» diye andığı Devlet Bakanı, Başbakan Yardımcısı ve Millî Savunma Bakan Vekili Prof. Fuat Köprülü politikayla ilgilenmemizi doğru bulmuyor diye, politikayla ilgilenmekten vazgeçemeyiz.
Bu, vatandaş olarak vazifemizdir. Politikayla ilgilenmezsek vazifesini yapmamış insanlar durumuna düşmüş oluruz.
Champs - Elysees kahvelerinde politika konuşulsa da konuşulmasa da Türkiye'de seçmenler politikayla ilgilenecektir ve ilgilenmelidir. Politikayla ilgilenen insanın da, bir bakan istifa ettiği, o bakanlıktan alınıp bu bakanlığı getirildiği, yeni bir bakanlık kurulduğu, yahut günün en önemli bakanlıkları vekâleten idare edilmek uygun görüldüğü zaman, bunların sebebini merak etmesi pek tabiîdr.
Bir bakan lâf olsun diye değiştirilmez. Ancak Hükümet işlerinde bir aksama olduğu zaman böyle değişikliklere lüzum görülür.
Bir bakan, lâf olsun diye istifa da etmez. Bakanlık mevkiine zorla getirilmiş olamıyacağına göre, istifa etmesinde herhalde bir sebep bulunmalıdır. Ya bakanlığında hatalı bir iş yaptığı için ya da Hükümetin siyasetini beğenmediği için istifa etmiştir. Bunların hiçbiri varit değilse hastadır, yahut dinlenmeğe ihtiyacı vardır, yahut da siyaset hayatından uzaklaşmak niyetindedir.
Bütün bu ihtimallerden hangisi varit olursa olsun, halkoyuna açıklanması, bir nezaket borcudur.
Eğer bir bakanlığın işlerinde bir aksaklık olmuşsa, bu, halkoyunu doğrudan doğruya ilgilendirir. Eğer Bakanlar Kurulu üyeleri arasında bir anlaşmazlık çıkmışsa, bu halkoyunu büsbütün ilgilendirir.
Bir ruhiyat profesörü Champs - Elyees kahvelerinde politika konuşulduğunu duymamış diye, Türkiye'deki bu ilgiye, —memleket işlerine yakınlık duymaktan başka birşey ispat etmiyen bu ilgiye— bu derece kayıtsızlık gösterilmesi doğru mudur?
Fransa'da bir bakan istifa etse, o sırada Paris'te bulunan Türkiyeli bir ruhiyat profesörü, Paris kahvelerinde bu istifadan konuşulduğunu elbette işitmez. Çünkü Paris kahvelerinde oturan herkes, bakanın niçin istifa ettiğini bilir.
Biz bilmeyiz; onun için de türlü türlü konuşuluyor... Böylesi daha mı iyi?
Bülent ECEVİT
Niçin, niçin, niçin?..
ESKİDEN, hem Türkiye'de demokrasi olduğu iddia edilmiyen günlerde bile, ya üstü kapalı da olsa akla yakın bir sebep ya da «sıhhî sebeplerden ötürü» gibi bir mazeret ileri sürülür, böylece, hiç olmazsa vatandaşa karşı bir nezaket borcu ödenmiş olurdu.
Şimdi o da yok... Resmî ajans bülteni, «falanca bakan istifa etti,» yahut, «o bakanlıktan alınıp bu bakanlığa getirildi», deyip susuyor.
Prof. Fuat Köprülü Dışişleri Bakanlığından alındı. Niçin?. Bilmiyoruz!
«Görülen lüzum üzerine» kurulan dördüncü Devlet Bakanlığına getirildi. «Görülen lüzum» neydi?... Bilmiyoruz!
Bay Fatin Rüştü Zorlu Başbakan Yardımcılığından ayrılıp Dışişleri Bakan Vekili oldu. Niçin?. Bilmiyoruz!
Yerine eski Dışişleri Bakanı Prof. Fuat Köprülü getirildi. Niçin?. Bilmiyoruz!
Bay Namık Gedik İçişleri Bakanlığından istifa etti. Niçin?. Bilmiyoruz! Millî Savunma Bakanı Bay Ethem Menderes, aynı zamanda İçişleri Bakan Vekili oldu.
Devlet Bakanı Bay Osman Kapani de istifa etti. Niçin?. Bilmiyoruz!
Bay Ethem Menderes Millî Savunma Bakanlığından istifa edip Devlet Bakanlığına getirildi. Niçin?. Onu da bilmiyoruz.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Prof. Fuat Köprülü ise Millî Savunma Bakan Vekili oldu.
Şu günlerde, vazifeleri en yüklü, sorumluluğu en ağır bakanlar, Millî Savunma, Dışişleri ve İçişleri Bakanlıkları olmalıdır. Halbuki bu 3 Bakanlık, başka işleri de bulunması gereken 3 Bakan tarafından vekâleten idare ediliyor. Niçin?.. Gene bilmiyoruz!
İktidar gazetesinin «muhterem hocamız» diye andığı Devlet Bakanı, Başbakan Yardımcısı ve Millî Savunma Bakan Vekili Prof. Fuat Köprülü politikayla ilgilenmemizi doğru bulmuyor diye, politikayla ilgilenmekten vazgeçemeyiz.
Bu, vatandaş olarak vazifemizdir. Politikayla ilgilenmezsek vazifesini yapmamış insanlar durumuna düşmüş oluruz.
Champs - Elysees kahvelerinde politika konuşulsa da konuşulmasa da Türkiye'de seçmenler politikayla ilgilenecektir ve ilgilenmelidir. Politikayla ilgilenen insanın da, bir bakan istifa ettiği, o bakanlıktan alınıp bu bakanlığı getirildiği, yeni bir bakanlık kurulduğu, yahut günün en önemli bakanlıkları vekâleten idare edilmek uygun görüldüğü zaman, bunların sebebini merak etmesi pek tabiîdr.
Bir bakan lâf olsun diye değiştirilmez. Ancak Hükümet işlerinde bir aksama olduğu zaman böyle değişikliklere lüzum görülür.
Bir bakan, lâf olsun diye istifa da etmez. Bakanlık mevkiine zorla getirilmiş olamıyacağına göre, istifa etmesinde herhalde bir sebep bulunmalıdır. Ya bakanlığında hatalı bir iş yaptığı için ya da Hükümetin siyasetini beğenmediği için istifa etmiştir. Bunların hiçbiri varit değilse hastadır, yahut dinlenmeğe ihtiyacı vardır, yahut da siyaset hayatından uzaklaşmak niyetindedir.
Bütün bu ihtimallerden hangisi varit olursa olsun, halkoyuna açıklanması, bir nezaket borcudur.
Eğer bir bakanlığın işlerinde bir aksaklık olmuşsa, bu, halkoyunu doğrudan doğruya ilgilendirir. Eğer Bakanlar Kurulu üyeleri arasında bir anlaşmazlık çıkmışsa, bu halkoyunu büsbütün ilgilendirir.
Bir ruhiyat profesörü Champs - Elyees kahvelerinde politika konuşulduğunu duymamış diye, Türkiye'deki bu ilgiye, —memleket işlerine yakınlık duymaktan başka birşey ispat etmiyen bu ilgiye— bu derece kayıtsızlık gösterilmesi doğru mudur?
Fransa'da bir bakan istifa etse, o sırada Paris'te bulunan Türkiyeli bir ruhiyat profesörü, Paris kahvelerinde bu istifadan konuşulduğunu elbette işitmez. Çünkü Paris kahvelerinde oturan herkes, bakanın niçin istifa ettiğini bilir.
Biz bilmeyiz; onun için de türlü türlü konuşuluyor... Böylesi daha mı iyi?
Bülent ECEVİT
Collection
Citation
“Niçin, Niçin, Niçin?...,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, accessed November 22, 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/499.