Hasan Kaptan
Başlık:
Hasan Kaptan
Kaynak:
Pazar Postası, s. 5
Tarih:
1951-04-15
Lokasyon:
Milli Kütüphane
Metin:
PAZAR POSTASI
SANAT VE EDEBİYAT
HASAN KAPTAN
Yazan : Bülend Ecevit
Artık birçok memleketlerde çocukların resim yapması, hem de insanı teshir edici, hayrete düşürücü resimler yapması, tabiî sayılmaya başladı. Bu netice, çocukların resim terbiyesine yeni bir zihniyetin hâkim olmasiyle, pek kısa bir zamanda elde edilmiştir. Bu yeni zihniyetin en bariz vasfı, çocuğu idrâk ve ifadede hür bırakmaktır. Şimdi hocası çocuğa, başkaları tarafından önceden tesbit edilmiş muayyen bir yolda değil, çocuğun kendi yolunda yardım ediyor.
Memleketimizde, sanırsam ilk defa, değerli ressam ve öncü resim öğretmeni Cemal Bingöl bu sistemin üstünlüğünü şüpheye yer bırakmıyacak bir şekilde göstermiştir.
Çocuklara resim öğretimi sahasında açılan bu verimli yeni çığırı bilhassa İngilizler ciddi olarak benimsemişlerdir. Başta Herbert Read olmak üzere birçok tanınmış estetikçiler ayni mevzuu derinden derine incelemekte, çocuklardaki, resim yapma hassasının psikolojik esaslarını tesbite çalışmaktadırlar.
Fakat bu konuda yazılmış eserleri okurken Hasan Kaptanı o eserlerdeki tariflere, tasniflere, yaş kategorilerine, ne kadar gayret etsek, yerleştiremeyiz. Ve işte o zaman teslim etmek zorunda kalırız ki Hasan Kaptan bir çocuk ressam değildir, büyük bir ressam olan bir çocuktur... Hasan Kaptan onun için bir precoce — yani vaktinden evvel olgunlaşmış — sanatkârdır.
Çocuk resmine en çok hayran olan estetikçiler bile çocuk resmi ile büyük resmi arasında bir çitin bulunduğunu kabul ederler ki, Hasan Kaptan, 8 yaşına rağmen, o çitin büyükler tarafındadır.
Yeni resim öğretimi usullerinegöre çocuğun hür bırakılması, onu, gerçek sanat eserinde riayet edilmesi şart olan birtakım ölçülerden de — pek yerinde olarak — muaf tutar. Esasen bu ölçülere uyabilmek için şuurun müdahalesi lâzımdır. Çocuk ressamın faaliyetinde ise böyle bir müdahale mevzuubahis olamaz.
Hasan Kaptan’ın en dikkate değer tarafı, şuurunun işlemekte, ve lâşuurundan yahut tahtelşuurundan doğan ifade ihtiyaçlarını kontrolden geçirmekte oluşudur.
Bunun tezahürünü eserlerindeki kompozisyon sağlamlığında, hiç aksamıyan renk ve satıh muvazenesinde görüyoruz. Bu unsurlar hiç bir çocuk resminde yoktur ve netekim çocuk resmi hakkındaki kitaplarda da mevzu dışı tutulur. Kompozisyon ve müvazene kaygıları, çitin öbür tarafında, gerçek sanat alanında başlar, ve orada da ancak en büyük ressamlar tarafından Hasan Kaptan ın başardığı kadr mükemmel bir şekilde [...].
Hasan Kaptan'ın hemen bütün resimlerinde her şey birbırine âdetâ zincirleme bağlıdır: Bir çizgi diğer bir çizgiyi, bir motif diğer bir motifi bir renk diğer bir rengi izah eder; hepsi birbiriyle kaimdir. Meselâ, “Zeybek Başı,, resminde burun kenarlarında bulunan yaprağa benzer motifler tablonun sol üst köşesindeki motiflerle bir müvazene kurmak üzere oraya oturtulmuştur. Yukarıya fotoğrafını koyduğumuz “ Yoğurtçu” adlı resmin bölündüğü dört üçgen arasındaki nisbet biraz bozulsa resmin bütün müvazenesi kaybolacaktır; bu üçgenler o kadar hesaplı ayarlanmıştır! Resmin alt kısmındaki siyahla, pembe renkte olan üst kısmını müvazeneleştirmek için, başın sağ tarafına bir mavi parça eklenmiştir; fakat o mavi parça da, bir fazlalık teşkil etmemesi, resmin sol yarısı ile müvazeneli olması için, soldaki üçgenden alınmıştır.
“Yoğurtçu,, nisbeten az girift bir resimdir. Fakat Hasan Kaptan’ın, “Bir Aile”, pembe (Kompozisyon), (Vitray), (Tiyatro), (Kimonolu Kız) gibi bazı tabloları var ki, o kadar girift kompozisyonların satıh ve renkleri arasında kusursuz bir müvazene kurabilmek, değme ressamın harcı değildir. Hasan Kaptan ise, kendi karşısına çıkardığı en güç meselelerin bile altından hiç bir aksama göstermeksizin kalkıyor.
Hasan Kaptan, yağlı boya resimleri kadar desenleri de kuvvetli ve çok orijinaldir. “Tiyatrocular” adlı deseni üstünde bilhassa durmak isterim. Hasan Kaptan, kendi söylediğine göre, o resme sol alt köşesinden başlamış, ve yukarıya doğru gitgide büyüye büyüye figürler kartonu doldurmuş. Resmin sol alt köşesinden en üste kadar takip ettiği seyir. atomlardan bir dünya meydana gelirken geçilen birbirine bağlı, birbiriyle kaim merhaleler gibidir. O resme bakarken âdetâ bir mitosis görüyoruz.
Hasan Kaptan’ın figürlerindeki ifade kuvveti de onun ne kadar duyan ve düşünen bir insan olduğunu gösteriyor. İfadeyi vermek için sadece kaş, göz, ağız, burun değil, yüzün kâh uzayan, kâh bir yana eğrilen, kâh yukarı doğru yükselen biçimi de seferber oluyor. İfade bakımından, Hasan Kaptan’da, daha şimdiden bir Rouault kudreti görüyoruz.
Hasan Kaptan şimdi bu olursa, yaşı da kendisi gibi çitin öbür tarafına geçince ne olacak? İşte onu tahayyül etmeye insanın gücü yetmiyor.
SANAT VE EDEBİYAT
HASAN KAPTAN
Yazan : Bülend Ecevit
Artık birçok memleketlerde çocukların resim yapması, hem de insanı teshir edici, hayrete düşürücü resimler yapması, tabiî sayılmaya başladı. Bu netice, çocukların resim terbiyesine yeni bir zihniyetin hâkim olmasiyle, pek kısa bir zamanda elde edilmiştir. Bu yeni zihniyetin en bariz vasfı, çocuğu idrâk ve ifadede hür bırakmaktır. Şimdi hocası çocuğa, başkaları tarafından önceden tesbit edilmiş muayyen bir yolda değil, çocuğun kendi yolunda yardım ediyor.
Memleketimizde, sanırsam ilk defa, değerli ressam ve öncü resim öğretmeni Cemal Bingöl bu sistemin üstünlüğünü şüpheye yer bırakmıyacak bir şekilde göstermiştir.
Çocuklara resim öğretimi sahasında açılan bu verimli yeni çığırı bilhassa İngilizler ciddi olarak benimsemişlerdir. Başta Herbert Read olmak üzere birçok tanınmış estetikçiler ayni mevzuu derinden derine incelemekte, çocuklardaki, resim yapma hassasının psikolojik esaslarını tesbite çalışmaktadırlar.
Fakat bu konuda yazılmış eserleri okurken Hasan Kaptanı o eserlerdeki tariflere, tasniflere, yaş kategorilerine, ne kadar gayret etsek, yerleştiremeyiz. Ve işte o zaman teslim etmek zorunda kalırız ki Hasan Kaptan bir çocuk ressam değildir, büyük bir ressam olan bir çocuktur... Hasan Kaptan onun için bir precoce — yani vaktinden evvel olgunlaşmış — sanatkârdır.
Çocuk resmine en çok hayran olan estetikçiler bile çocuk resmi ile büyük resmi arasında bir çitin bulunduğunu kabul ederler ki, Hasan Kaptan, 8 yaşına rağmen, o çitin büyükler tarafındadır.
Yeni resim öğretimi usullerinegöre çocuğun hür bırakılması, onu, gerçek sanat eserinde riayet edilmesi şart olan birtakım ölçülerden de — pek yerinde olarak — muaf tutar. Esasen bu ölçülere uyabilmek için şuurun müdahalesi lâzımdır. Çocuk ressamın faaliyetinde ise böyle bir müdahale mevzuubahis olamaz.
Hasan Kaptan’ın en dikkate değer tarafı, şuurunun işlemekte, ve lâşuurundan yahut tahtelşuurundan doğan ifade ihtiyaçlarını kontrolden geçirmekte oluşudur.
Bunun tezahürünü eserlerindeki kompozisyon sağlamlığında, hiç aksamıyan renk ve satıh muvazenesinde görüyoruz. Bu unsurlar hiç bir çocuk resminde yoktur ve netekim çocuk resmi hakkındaki kitaplarda da mevzu dışı tutulur. Kompozisyon ve müvazene kaygıları, çitin öbür tarafında, gerçek sanat alanında başlar, ve orada da ancak en büyük ressamlar tarafından Hasan Kaptan ın başardığı kadr mükemmel bir şekilde [...].
Hasan Kaptan'ın hemen bütün resimlerinde her şey birbırine âdetâ zincirleme bağlıdır: Bir çizgi diğer bir çizgiyi, bir motif diğer bir motifi bir renk diğer bir rengi izah eder; hepsi birbiriyle kaimdir. Meselâ, “Zeybek Başı,, resminde burun kenarlarında bulunan yaprağa benzer motifler tablonun sol üst köşesindeki motiflerle bir müvazene kurmak üzere oraya oturtulmuştur. Yukarıya fotoğrafını koyduğumuz “ Yoğurtçu” adlı resmin bölündüğü dört üçgen arasındaki nisbet biraz bozulsa resmin bütün müvazenesi kaybolacaktır; bu üçgenler o kadar hesaplı ayarlanmıştır! Resmin alt kısmındaki siyahla, pembe renkte olan üst kısmını müvazeneleştirmek için, başın sağ tarafına bir mavi parça eklenmiştir; fakat o mavi parça da, bir fazlalık teşkil etmemesi, resmin sol yarısı ile müvazeneli olması için, soldaki üçgenden alınmıştır.
“Yoğurtçu,, nisbeten az girift bir resimdir. Fakat Hasan Kaptan’ın, “Bir Aile”, pembe (Kompozisyon), (Vitray), (Tiyatro), (Kimonolu Kız) gibi bazı tabloları var ki, o kadar girift kompozisyonların satıh ve renkleri arasında kusursuz bir müvazene kurabilmek, değme ressamın harcı değildir. Hasan Kaptan ise, kendi karşısına çıkardığı en güç meselelerin bile altından hiç bir aksama göstermeksizin kalkıyor.
Hasan Kaptan, yağlı boya resimleri kadar desenleri de kuvvetli ve çok orijinaldir. “Tiyatrocular” adlı deseni üstünde bilhassa durmak isterim. Hasan Kaptan, kendi söylediğine göre, o resme sol alt köşesinden başlamış, ve yukarıya doğru gitgide büyüye büyüye figürler kartonu doldurmuş. Resmin sol alt köşesinden en üste kadar takip ettiği seyir. atomlardan bir dünya meydana gelirken geçilen birbirine bağlı, birbiriyle kaim merhaleler gibidir. O resme bakarken âdetâ bir mitosis görüyoruz.
Hasan Kaptan’ın figürlerindeki ifade kuvveti de onun ne kadar duyan ve düşünen bir insan olduğunu gösteriyor. İfadeyi vermek için sadece kaş, göz, ağız, burun değil, yüzün kâh uzayan, kâh bir yana eğrilen, kâh yukarı doğru yükselen biçimi de seferber oluyor. İfade bakımından, Hasan Kaptan’da, daha şimdiden bir Rouault kudreti görüyoruz.
Hasan Kaptan şimdi bu olursa, yaşı da kendisi gibi çitin öbür tarafına geçince ne olacak? İşte onu tahayyül etmeye insanın gücü yetmiyor.
Koleksiyon
Alıntı
“Hasan Kaptan,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 14 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/49 ulaşıldı.