Kanada Kıyılarında Akdeniz Ferahlığı (No. 8)
Başlık:
Kanada Kıyılarında Akdeniz Ferahlığı (No. 8)
Kaynak:
Ulus, "Kanada", ss. 4, 7
Tarih:
1955-09-04
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/29
Metin:
KANADA
Yazan : Bülent ECEVİT
FOTOĞRAF ALTI: «Teknolojinin en yüksek seviyesinde bomboş adalann huzuru».. Resimdeki nehirde görülenler, Kanada'nın kâğıt endüstrisini beslemek üzere, nehir akıntısına bırakılaraksevkedilen kütüklerdir.. Bu nehrin (Gatineau Nehri) dört milik bir kısmında su, bazan üstünü kaplayan kütüklerden görünmez olur.
Kanada Kıyılarında Akdeniz ferahlığı
Uçaktaki arıza sayesinde geçirdiğimiz güzel gün - Medeniyetin en yüksek seviyesinde boş adaların huzuru
Tefrika No. 8
PROGRAMLI gezilerde çıkan aksaklıklar bazan geziye tad katıyor.
Daha Paris'teyken uçağın bozulmasiyle çıkan ilk aksaklık, öteki gazetecileri bilmem ama, hiç değilse Almanyalı Hans Wendt'le benim için Kanada gezisine tad katmıştı: Herr Wendt doya doya güneşin doğuşunu seyretmeğe, ben de bir hava alanında vakit öldürme hevesimi tatmine fırsat bulmuştuk.
Halifax'ta çıkan ikinci aksaklıksa bütün grubun hoşuna gitti.
Halifax'tan bir başka «Kuzey Yıldızı» uçağı ile Bagotville'e hareket edecektik. Sabah saat 9 da Shearwater hava alanına vardığımızda «uçağınız bozuk, biraz bekliyeceksiniz,» dediler.
Önce subayların oturma salonunda rahat koltuklara gömülüp, gece geç yatmış olduğumuz için yarım kalmış uykumuzu tamamladık. Sonra dışarı çıkıp şezlonglara uzandık.. mevsimin ilk güneşiyle kanımız ısındı.
Arada bir uçaktan haber geliyor.
- Daha bekliyeceksiniz deniliyordu.
Önümüzdeki program göz korkutacak kadar yüklü olduğu için, aramızda bu bekleyişten şikayetçi tek bir gazeteci yoktu.
Nihayet Sharwater'de bizi ağırlayan subaylar:
- Bari, dediler, burada oturacağınıza deniz kıyısında sizin için bir piknik tertipliyelim!
Bir saate kalmadan, kutular içinde soğuk yemeklerimiz hazırlanmış ve bizi götürecek askerî otobüsler kapının önüne yanaşmıştı.
Kanada'da tabiatın güzelliğiyle ilk ve en doyurucu temasımız, uçaktaki ârıza sayesinde o gün gittiğimiz kıyıda oldu.
Büyük bir ormanın, bir yanda Atlas Okyanusu bir yanda bir gölle kesilip darlaştığı bir yere vardık. Gölle denizin arası 100 metre ancak vardı. Yüksek ağaçlarla örtülü bu 100 metrelik kara parçasının ortasındaki tümsekte durup başımızı doğuya çevirdiğimizde, uçsuz bucaksız bir okyanusun genişliği, batıya çevirdiğimizde suyunun rengi ağaç gölgeleriyle koyulaşmış durgun bir gölün kuytuluğu içimize doluyordu. Yemek yerken kimi gölün kuytuluğunu kimi okyanusun genişliğini seçti. İkisi arasında kararsız kalanlarsa, bir göle bir okyanusa koşup durdular.
Gök Türkiye göğüne, deniz Akdeniz'e yakın mavilikteydi. O güne kadar gördüğüm kıyılarından soğuk rlnkli ve iç karartıcı bir deniz olarak bildiğim Atlas Okyanusunu, tâ 45 inci arz dairesinde Akdeniz kadar ferahlatıcı ve mavi göreceğimi ummazdım.
Halbuki Kanada'nın çoğu yerlerinde gök ve deniz böyle imiş. Yolculuğun sonlarına doğru rastladığımız bir çiftçi, Türk olduğumu öğrenince:
— Akdenizden geldiğinize göre göğümüzün ve denizimizin rengini yadırgamamışsınızdır, dedi.
Okyanus kıyısında, ince beyaz kumlu, geniş bir plaj göz alabildiğine uzanıyordu... 200-300 metrede bir, otomobillerini ağaçların altına çekmiş aileler, kum tepecikleri arasında güneşleniyorlardı.
15 milyon nüfuslu bu geniş ülkenin ıssızlığını ilk o plajda duydum. Kanada'da bir mıl kareye ancak 4 kişi düşüyor. Plajda güneşlenen insanlar da bu kadar az bir nüfus yoğunluğunun rahatlığı ve sükûnu içinde idiler.
Kanadalılar medeniyetin ve teknolojinin en yüksek seviyesinde halâ bomboş adaların sessizliğini ve huzurunu duyarak yaşıyabilen bahtiyar insalar...
Öğleden sonra 3 te, uçağımızın hazır olduğu haberı gelince, gömüldüğümüz kumlardan istemiye istemiye kalktık. Fakat o birkaç saat içinde, daha 17 gün kalan yüklü ve yorucu bir geziye yetecek kadar dinlenmiş hissediyorduk kendimizi.
Programımız hazırlanırken her şey düşünülmüş, yalnız dinlenme ihtiyacımız unutulmuştu. Programdaki bu boşluğu da, uçak motöründe çıkan mutlu bir arıza doldurmuş oldu.
Yazan : Bülent ECEVİT
FOTOĞRAF ALTI: «Teknolojinin en yüksek seviyesinde bomboş adalann huzuru».. Resimdeki nehirde görülenler, Kanada'nın kâğıt endüstrisini beslemek üzere, nehir akıntısına bırakılaraksevkedilen kütüklerdir.. Bu nehrin (Gatineau Nehri) dört milik bir kısmında su, bazan üstünü kaplayan kütüklerden görünmez olur.
Kanada Kıyılarında Akdeniz ferahlığı
Uçaktaki arıza sayesinde geçirdiğimiz güzel gün - Medeniyetin en yüksek seviyesinde boş adaların huzuru
Tefrika No. 8
PROGRAMLI gezilerde çıkan aksaklıklar bazan geziye tad katıyor.
Daha Paris'teyken uçağın bozulmasiyle çıkan ilk aksaklık, öteki gazetecileri bilmem ama, hiç değilse Almanyalı Hans Wendt'le benim için Kanada gezisine tad katmıştı: Herr Wendt doya doya güneşin doğuşunu seyretmeğe, ben de bir hava alanında vakit öldürme hevesimi tatmine fırsat bulmuştuk.
Halifax'ta çıkan ikinci aksaklıksa bütün grubun hoşuna gitti.
Halifax'tan bir başka «Kuzey Yıldızı» uçağı ile Bagotville'e hareket edecektik. Sabah saat 9 da Shearwater hava alanına vardığımızda «uçağınız bozuk, biraz bekliyeceksiniz,» dediler.
Önce subayların oturma salonunda rahat koltuklara gömülüp, gece geç yatmış olduğumuz için yarım kalmış uykumuzu tamamladık. Sonra dışarı çıkıp şezlonglara uzandık.. mevsimin ilk güneşiyle kanımız ısındı.
Arada bir uçaktan haber geliyor.
- Daha bekliyeceksiniz deniliyordu.
Önümüzdeki program göz korkutacak kadar yüklü olduğu için, aramızda bu bekleyişten şikayetçi tek bir gazeteci yoktu.
Nihayet Sharwater'de bizi ağırlayan subaylar:
- Bari, dediler, burada oturacağınıza deniz kıyısında sizin için bir piknik tertipliyelim!
Bir saate kalmadan, kutular içinde soğuk yemeklerimiz hazırlanmış ve bizi götürecek askerî otobüsler kapının önüne yanaşmıştı.
Kanada'da tabiatın güzelliğiyle ilk ve en doyurucu temasımız, uçaktaki ârıza sayesinde o gün gittiğimiz kıyıda oldu.
Büyük bir ormanın, bir yanda Atlas Okyanusu bir yanda bir gölle kesilip darlaştığı bir yere vardık. Gölle denizin arası 100 metre ancak vardı. Yüksek ağaçlarla örtülü bu 100 metrelik kara parçasının ortasındaki tümsekte durup başımızı doğuya çevirdiğimizde, uçsuz bucaksız bir okyanusun genişliği, batıya çevirdiğimizde suyunun rengi ağaç gölgeleriyle koyulaşmış durgun bir gölün kuytuluğu içimize doluyordu. Yemek yerken kimi gölün kuytuluğunu kimi okyanusun genişliğini seçti. İkisi arasında kararsız kalanlarsa, bir göle bir okyanusa koşup durdular.
Gök Türkiye göğüne, deniz Akdeniz'e yakın mavilikteydi. O güne kadar gördüğüm kıyılarından soğuk rlnkli ve iç karartıcı bir deniz olarak bildiğim Atlas Okyanusunu, tâ 45 inci arz dairesinde Akdeniz kadar ferahlatıcı ve mavi göreceğimi ummazdım.
Halbuki Kanada'nın çoğu yerlerinde gök ve deniz böyle imiş. Yolculuğun sonlarına doğru rastladığımız bir çiftçi, Türk olduğumu öğrenince:
— Akdenizden geldiğinize göre göğümüzün ve denizimizin rengini yadırgamamışsınızdır, dedi.
Okyanus kıyısında, ince beyaz kumlu, geniş bir plaj göz alabildiğine uzanıyordu... 200-300 metrede bir, otomobillerini ağaçların altına çekmiş aileler, kum tepecikleri arasında güneşleniyorlardı.
15 milyon nüfuslu bu geniş ülkenin ıssızlığını ilk o plajda duydum. Kanada'da bir mıl kareye ancak 4 kişi düşüyor. Plajda güneşlenen insanlar da bu kadar az bir nüfus yoğunluğunun rahatlığı ve sükûnu içinde idiler.
Kanadalılar medeniyetin ve teknolojinin en yüksek seviyesinde halâ bomboş adaların sessizliğini ve huzurunu duyarak yaşıyabilen bahtiyar insalar...
Öğleden sonra 3 te, uçağımızın hazır olduğu haberı gelince, gömüldüğümüz kumlardan istemiye istemiye kalktık. Fakat o birkaç saat içinde, daha 17 gün kalan yüklü ve yorucu bir geziye yetecek kadar dinlenmiş hissediyorduk kendimizi.
Programımız hazırlanırken her şey düşünülmüş, yalnız dinlenme ihtiyacımız unutulmuştu. Programdaki bu boşluğu da, uçak motöründe çıkan mutlu bir arıza doldurmuş oldu.
Koleksiyon
Alıntı
“Kanada Kıyılarında Akdeniz Ferahlığı (No. 8),” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 24 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/472 ulaşıldı.