Eski Dünyadaki Hayatın Rüyasını Gören İnsanlar (No. 7)
Başlık:
Eski Dünyadaki Hayatın Rüyasını Gören İnsanlar (No. 7)
Kaynak:
Ulus, "Kanada", ss. 4, 7
Tarih:
1955-09-03
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/29
Metin:
KANADA
Yazan : Bülent ECEVİT
Eski dünyadaki hayatın rüyasını gören insanlar
Topçu kışlasının avlusunda gayda çalan bir yeni İskoçya'lı bizi karşıladı - "Ben çalmağa başlayınca birerle kol ardımdan yürüyün!" dedi.
Tefrika No. 7
Halifax'ta ikinci akşamımızdı.. Bizi şehrin eski Topçu Kışlasına götürdüler. Kışlanın ortasında, hemen bir futbol sahası büyüklüğünde, üstü yüksek bir tavanla örtülü bir taş avlu vardı. Kışlanın odaları bu avluyu çevreliyen geniş balkona açılıyordu. Eskiden topçu eğitimi ve törenleri bu avluda yapılırmış. Şimdi gençler kışın burada eğitim görüyor, başka saatlerde de bu koca bina sehir halkının çeşitli sosyal faaliyeti için kullanılıyormuş.
Halifax Gazeteciler Derneği, o gece Topçu Kışlasında bizim için bir toplantı hazırlamıştı.
Kale kapısı büyüklüğünde Kışla kapısının iki kanadı açılıp da otobüsümüz avluya girince, gözlerimiz projektör ışıkları, kulaklarımız kışla avlusunun yüksek ve çıplak tavanında dağılıp gürleşen bir gayda sesiyle doldu.
Koca avlunun tam orta yerinde, açık yeşil üstüne mavi çizgili Nova Scotia ekosesinden bir İskoç etekliği giymiş, başına ponponlu bir İskoç beresini yanlamasına geçirmiş, yaşlı ama dinç bir adam, nefesinin olanca gücüyle gaydasında, insanın kanına dağ havasının serinliği gibi yayılan bir İskoç havası çalıyordu.
Çepeçevre balkonun tam karşıya gelen yerinde ev sahiplerimiz toplanmış, bizi bekliyorlardı.
Otobüs ağır ağır avlunun ortasına kadar ilerledi, İskoç kılıklı gaydacının önünde durdu. Gaydacının gür beyaz kaşları çatık, bu gözlerin altında gözleri ışıl ışıldı. Yüzünün çizgileri sert, çıplak dizleri üstünde vücudu dimdikti.
Misafir gazetecilerin hepsi otobüsten inince, gaydacı gaydasını susturdu,
— Sıraya girin, ben çalmağa başlayınca birerle kol ardımdan yürüyün! dedi.
Sıraya girdik. Yaşlı gaydacı önümüze geçti. Gene bir İskoç havası çalarak yürümeğe başladı. Biz de ardı sıra yürüyüp avluya geçtik, kapının tam karşısındaki merdivenlerden İskoç havasının temposuna ayak uydurarak çıktı. Yukarda bizi karşılıyan alkış sesleri arasında gaydanın sesi uzaklaştı, sanki Atlas Okyanusunun doğusunda, ilk çıktığı İskoçya dağlarının ardında kaybolup gitti.
*
Kanada halkının Birleşik Amerika halkından bir ayrılığı, Eski Dünya'dan onlar kadar kopmamış, kendilerini Yeni Dünya'da yeni bir hayat kurabilmekten alıkoyamıyacak kadar hafif de olsa, Eski Dünya ile aralarında bir duygu bağı yaşatmış olmaları..
Buna «bağ» demek bile çoktur belki... İnsan bir rüyaya ne kadar bağlanabilirse, Kanadalılar da Eski Dünya'ya o kadar bağlılar...
Zaman zaman günlük hayatlarının boş saatlerinde, Atlas Okyanusu'nu aşmadan önce o Eski Dünya'da atalarının yaşadıkları hayatın, rüyasını görmekten hoşlanıyorlar.
İşte Nova Scotia halkı, «Yeni İskoçya» halkı da, bayramlarda, yahut gece toplantılarında böyle ekose eteklik, kısa ceket, ponponlu bere giyip gayda çalıyor, ve gaydanın havasına uyarak yaptıkları İskoç danslarında kendilerini unutup, atalarının İskoçya dağlarında bıraktıkları, ve şimdi uzak akrabalarının o dağlarda hâlâ yaşadıkları bir hayatın rüyasını görüyorlar.
Kanada'nın Yeni Dünya ile Eski Dünya arasında bir köprü sayılışı, biraz, insanlarının her milletten insana kendilerini benimsetip ısındırıcı hallerindense, biraz da, bıraktıkları Eski Dünya'yı rüyalarında olsun hâlâ yaşatmalarından olmalı...
Yazan : Bülent ECEVİT
Eski dünyadaki hayatın rüyasını gören insanlar
Topçu kışlasının avlusunda gayda çalan bir yeni İskoçya'lı bizi karşıladı - "Ben çalmağa başlayınca birerle kol ardımdan yürüyün!" dedi.
Tefrika No. 7
Halifax'ta ikinci akşamımızdı.. Bizi şehrin eski Topçu Kışlasına götürdüler. Kışlanın ortasında, hemen bir futbol sahası büyüklüğünde, üstü yüksek bir tavanla örtülü bir taş avlu vardı. Kışlanın odaları bu avluyu çevreliyen geniş balkona açılıyordu. Eskiden topçu eğitimi ve törenleri bu avluda yapılırmış. Şimdi gençler kışın burada eğitim görüyor, başka saatlerde de bu koca bina sehir halkının çeşitli sosyal faaliyeti için kullanılıyormuş.
Halifax Gazeteciler Derneği, o gece Topçu Kışlasında bizim için bir toplantı hazırlamıştı.
Kale kapısı büyüklüğünde Kışla kapısının iki kanadı açılıp da otobüsümüz avluya girince, gözlerimiz projektör ışıkları, kulaklarımız kışla avlusunun yüksek ve çıplak tavanında dağılıp gürleşen bir gayda sesiyle doldu.
Koca avlunun tam orta yerinde, açık yeşil üstüne mavi çizgili Nova Scotia ekosesinden bir İskoç etekliği giymiş, başına ponponlu bir İskoç beresini yanlamasına geçirmiş, yaşlı ama dinç bir adam, nefesinin olanca gücüyle gaydasında, insanın kanına dağ havasının serinliği gibi yayılan bir İskoç havası çalıyordu.
Çepeçevre balkonun tam karşıya gelen yerinde ev sahiplerimiz toplanmış, bizi bekliyorlardı.
Otobüs ağır ağır avlunun ortasına kadar ilerledi, İskoç kılıklı gaydacının önünde durdu. Gaydacının gür beyaz kaşları çatık, bu gözlerin altında gözleri ışıl ışıldı. Yüzünün çizgileri sert, çıplak dizleri üstünde vücudu dimdikti.
Misafir gazetecilerin hepsi otobüsten inince, gaydacı gaydasını susturdu,
— Sıraya girin, ben çalmağa başlayınca birerle kol ardımdan yürüyün! dedi.
Sıraya girdik. Yaşlı gaydacı önümüze geçti. Gene bir İskoç havası çalarak yürümeğe başladı. Biz de ardı sıra yürüyüp avluya geçtik, kapının tam karşısındaki merdivenlerden İskoç havasının temposuna ayak uydurarak çıktı. Yukarda bizi karşılıyan alkış sesleri arasında gaydanın sesi uzaklaştı, sanki Atlas Okyanusunun doğusunda, ilk çıktığı İskoçya dağlarının ardında kaybolup gitti.
*
Kanada halkının Birleşik Amerika halkından bir ayrılığı, Eski Dünya'dan onlar kadar kopmamış, kendilerini Yeni Dünya'da yeni bir hayat kurabilmekten alıkoyamıyacak kadar hafif de olsa, Eski Dünya ile aralarında bir duygu bağı yaşatmış olmaları..
Buna «bağ» demek bile çoktur belki... İnsan bir rüyaya ne kadar bağlanabilirse, Kanadalılar da Eski Dünya'ya o kadar bağlılar...
Zaman zaman günlük hayatlarının boş saatlerinde, Atlas Okyanusu'nu aşmadan önce o Eski Dünya'da atalarının yaşadıkları hayatın, rüyasını görmekten hoşlanıyorlar.
İşte Nova Scotia halkı, «Yeni İskoçya» halkı da, bayramlarda, yahut gece toplantılarında böyle ekose eteklik, kısa ceket, ponponlu bere giyip gayda çalıyor, ve gaydanın havasına uyarak yaptıkları İskoç danslarında kendilerini unutup, atalarının İskoçya dağlarında bıraktıkları, ve şimdi uzak akrabalarının o dağlarda hâlâ yaşadıkları bir hayatın rüyasını görüyorlar.
Kanada'nın Yeni Dünya ile Eski Dünya arasında bir köprü sayılışı, biraz, insanlarının her milletten insana kendilerini benimsetip ısındırıcı hallerindense, biraz da, bıraktıkları Eski Dünya'yı rüyalarında olsun hâlâ yaşatmalarından olmalı...
Koleksiyon
Alıntı
“Eski Dünyadaki Hayatın Rüyasını Gören İnsanlar (No. 7),” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 23 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/470 ulaşıldı.