İnsan Ayağı Değmemiş Göller ve Ormanlar (No. 4)

Başlık: 
İnsan Ayağı Değmemiş Göller ve Ormanlar (No. 4) 
Kaynak: 
Ulus, "Kanada", s. 4 
Tarih: 
1955-08-31 
Lokasyon: 
Atatürk Kitaplığı, 152/29 
Metin: 
KANADA

Yazan: Bülent ECEVİT

Tefrika No. 4

İNSAN AYAĞI DEĞMEMİŞ GÖLLER VE ORMANLAR

İstanbul'la Kanada arası, Kanada'nın iki ucu arasından daha kısa - Saati bilmenin ğülüçğü - Her milletin kendinden sayabileceği insanlar..

Fotoğraf altı: Hızlı bir trenle Kanadayı bir ucundandan bir ucuna aşmak 5 gece sürüyor.

Bir gazeteci, çok kısa zamanda çok şey görüp hazmetmeğe alışmak zorundadır. Ama 18 günde Kanada'yı görmek ve hazmetmek en tecrübeli bir gazetecinin bile harcı olamaz.

Kanada'nın yüz ölçümü 10 milyon kilometreye yakın. Alaska dahil Birleşik Amerikadan da, Avrupa kıtasından da büyük. Yukarıda Kuzey Kutbuna kadar çıkıyor, aşağıda İstanbul'la bir hizaya kadar iniyor; Doğuda Atlas Okyanusundan Batıda Büyük Okyanusa kadar uzanıyor.

İstanbul'la Kanada arasındaki mesafe, Kanada'nın doğu ucuyla batı ucu arasındaki mesafeden epeyce daha kısa. Kuzey ucuyla güney ucu arasındaki mesafe de Afrika Kıtasının yukarıdan aşağıya doğru boyuna yakın.

Biz bu memlekette, 18 gün içinde 10.000 kilometre yol aşıp 13 şehir ve kasaba gördük. Dolaştığımız yerlere haritanın üs[...] bakılınca okadar az yer tutuyor ki, insanın Kanada'yı gördüm demeğe dili varmıyor. Halbuki yalnız bir seferinde bir şehirden bir şehire duraksız uçarken aştığımız mesafe Türkiye'nin uzunluğunun iki misline yaklaşıyordu.

Bu koca memleketin nüfusu bizimkinden az: 15.000.000... Bizim dolaştığımız yerler hep Kanada'nın yaşanabilir bölgeleri olduğu halde, uçaktan gördüğümüz ormanlardan bazısına daha insan ayağı, göllerden bazısına insan eli değmemişti.

Kanada'da insan, başta zaman ölçüsü olmak üzere, bütün ölçülerini şaşırıyor. Kanada'nın doğusuyla batısı arasındaki saat farkı 5 buçuk saat. Bazı eyaletler standart bazıları da yaz saati kullandığı için zaman kavramı büsbütün karışık bir hal alıyor. En iyisi, havacıların yaptığı gibi, işinizi Greenwich saatiyle ayarlamak...

*

DERTSİZ BİR YOLCULUK:

18 günde Kanada'yı tanımanın imkânsızlığı yetmezmiş gibi, ev sahiplerimiz bizim için hemen her dakikası yüklü bir program hazırlamışlardı. Daha fazla sıkıştırılamıyacağını sandığımız bu programa, her gittiğimiz yerde, hesapta olmayan kokteyller, ziyafetler de ekleniyordu.

Yolculuğun sonlarına doğru uğradığımız şehirler, askerî tesisler, fabrikalar, kaldığımız oteller, zihnimizde biribirine karışmıştı.

Ancak şimdi şimdi, aradan zaman geçi de hâfızam durulduktan ve gördüklerim kafamın içinde yerli yerine oturmağa başladıktan sonradır ki 18 günlük Kanada gezisini bir bütün olarak gözümün önünde canlandırabiliyorum.

Bu kadar yüklü bir programdan, ancak Kanada Hükümetinin bizim için sağladığı kadar rahat ve dertsiz bir yolculuk sayesinde sağlam çıkılabilirdi.

Yol boyunca bavullarımıza bile el sürmedik. Nereye gitsek, eşyamızı otel odalarımıza bizden önce yerleşmiş buluyorduk. Hemen hiçbir ihtiyacımızla biz meşgul değildik. Hepsi kendiliğinden oluveriyordu.

*

KANADALI

Okyanusu aşıp, gece, Kanada'nın en büyük deniz üslerinden Halifax'a vardığımızda, Kanada Dışişleri Bakanlığından Mr. Willson Durdin'le Hava Kuvvetlerinden Üsteğmen Wilson da grupa katıldılar.

Refakat memurlarımızın dördü de, 14 milletten gazeteciyi idare etmenin altından kalkızmaz güçlüklerine, ve yolculuk boyunca bizden çok daha fazla yorulmalarına rağmen, yüzlerindeki nazik tebessümü bir an bile kaybetmediler. Hepsi geniş kültürlü, Kanada hakkında hemen ne sorsak cevaplandırabilecek kadar bilgili insanlardı.

Programımız o kadar yüklüydü ki o yüzden Kanada'nın insanlarını tanımağa vaki kalmıyordu. Kanadalılarla ancak kokteylden kokteyle ayak üstü görüşmeğe fırsat bulabiliyorduk.

Refakat memurlarımızın bize en büyük iyiliği, kendi varlıklariyle programın bu boşluğunu da doldurmaları oldu. Gerçi 4 insan tanımakla bütün bir memleket halkı tanınmış olmazdı ama, onlarla, uğradığımız yerlerde kısaca görüşebildiğimiz başka insanlar arasındaki müşterek noktaları gördükçe, bizim üstümüzde bıraktıkları tesiri genelleştirmeğe imkân buluyorduk.

İngilizi, Fransızı, Almanı, İtalyanı, hattâ o kadar karışmış olmasına rağmen Amerikalıyı görünce tanıyabilirsiniz. Ama bir insanın Kanadalı olup olmadığını anlamak belki de imkânsız. Hangi memleketten olursa olsun her batılı, bir Kanadalı da kendinden bir şey görebilir. Amerikalılıkla Avrupalılık Kanadalıda kaynaşmış iki kıtanın hemen her memleketinde kendini benimsetip sevdirebilecek, yumuşak, sıcakkanlı, iddiasız, hiçbir haliyle "ben sizden değilim, ben başka bir millettenim" demiyen bir insan nesli çıkmış ortaya.

Kanada'nın Yeni Dünya ile Eski Dünya arasında bir köprü sayılışı, insanlarının bu halinden olsa gerek! 

Dosyalar

1955.08.31_kanada.jpg
1955.08.31_kanada_B.jpg
1955.08.31_kanada_B.txt

Koleksiyon

Alıntı

“İnsan Ayağı Değmemiş Göller ve Ormanlar (No. 4),” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 16 Nisan 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/464 ulaşıldı.