Egemenlik Mücadelesi
Başlık:
Egemenlik Mücadelesi
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında", Sayı: 11736, s. 1
Tarih:
1955-08-25
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/29
Metin:
GÜNÜN Işığında
Egemenlik mücadelesi
HALK istedikçe iktidar mevkiinin el değiştirebilmesi, demokrasinin başlıca şartlarından biridir. Halkta bu isteği körükleyip iktidar mevkiine geçmeğe çalışmak, bütün muhalefet partilerinin hakkı olduğu kadar vazifesidir de... Muhalefetteki partiler bu vazifelerini ne kadar iyi yaparlarsa iktidardaki parti de memlekete o kadar çok hizmet ederek halkı kendinden hoşnut tutmağa çalışmak zorunda kalır.
Muhalefetin bu vazifesini engellemeğe çalışan bir iktidar partisi, halkı kendinden hoşnut tutamıyacak bir duruma geldiğini itiraf etmiş olur. Memleketimizde de böyle bir durum kendini gösterdiğine göre, muhalefet partilerinin iktidara geçme yolundaki gayretlerine hız vermeleri çok yerindedir.
Ancak, iktidara geçme yolundaki gayretlerin yanısıra, demokrasiyi memleketimizde kökleştirmek için, muhalefette iken de yapabilecekleri bazı şeyler vardır.
Hattâ şimdi bir rejim buhranı içinde bulunduğumuz kabul edilirse, demokrasinin memleketimizde kökleştirilmesi, muhalefet partileri için, iktidara gçemekten daha hayatî bir önem taşıyor olmalıdır.
Dünkü yazımızda ileri sürdüğümüz gibi, bizde halk egemenliği bugüne kadar sadece bir siyasi mesele olarak görülmüş, halk egemenliğinin sosyal ve ekonomik yönleri üzerinde ise hemen hiç durulmamıştır.
Eğer bugün iktidardaki bir parti, muhalefet partilerinin çalışmasını kolayca engelliyebiliyor ve böylece bir rejim buhranı yaratabiliyorsa, bu, memleketimizde halk egemenliğinin demokratik rejimi teminat altına alabilecek kadar köklü olmayışındandır.
Muhalefet partileri, bir yandan meşru hak ve vazifeleri olan iktidar mücadelesini yapadursunlar, bir yandan da, hiç değilse bu mücadelede aktif rol almıyan elemanlarına —meselâ gençlere, kadınlara ve durumları aktif politika için elverişli olmıyan iş adamı ve meslek adamı partililere— memleketin sosyal ve ekonomik yapısında halk egemenliğinin gerçekleşmesini hızlandırabilecek vazifeler vermeli, yahut onları bu yolda teşvik etmelidirler.
Dünkü yazımızda belirttiğimiz gibi, halk, mahallî hizmetlerin yürütülmesinde, mahallî kültür ve kalkınma hamlelerinde kendini devletin yardımına ve yol göstericiliğine ne kadar az muhtaç hissederse, siyasi alandaki egemenliğini koruması o kadar kolaylaşmış olacaktır
Bir Amerikalı aktör, «Biz hükümeti sayesinde değil, hükümetine rağmen işleri yürüyen bir milletiz» demiş.
Bu şaka kılıklı ciddi söz, Amerikan demokrasisinin ne kadar sağlam bir temele dayandığını açıklar.
Amerika halkı hemen hiçbir işinde hükümete muhtaç olmadığı içindir ki o halk üzerinde hükümet otoritesinin bir baskı unsuru haline gelebilmesi hayal bile edilemez.
Fakat biz, bütün işleri ancak «hükümet sayesinde» yürüyebilen bir halk olarak kaldıkça, hükümet otoritesinin üzerimizde her an bir baskı unsuru haline gelebilmesi ihtimali ortadan kalkmıyacaktır.
Demokrasi dâvasını benimsemiş aydınlar arasında aktif politikaya girmiyenler, hangi parti saflarında bulunursa bulunsunlar, halkta sosyal ve ekonomik egemenlik duygusunu uyandırabilecek mahallî kültür ve kalkınma hamlelerine önayak olurlarsa, uzun vâdeli bir görüşle, Türkiye'de demokrasinin yerleşmesine aktif politika yapanlardan daha çok hizmet etmiş, üstelik memleket kalkınması için de şimdiye kadar zorlanmamış yeni kapılar açmış olacaklardır.
Bülent ECEVİT
Egemenlik mücadelesi
HALK istedikçe iktidar mevkiinin el değiştirebilmesi, demokrasinin başlıca şartlarından biridir. Halkta bu isteği körükleyip iktidar mevkiine geçmeğe çalışmak, bütün muhalefet partilerinin hakkı olduğu kadar vazifesidir de... Muhalefetteki partiler bu vazifelerini ne kadar iyi yaparlarsa iktidardaki parti de memlekete o kadar çok hizmet ederek halkı kendinden hoşnut tutmağa çalışmak zorunda kalır.
Muhalefetin bu vazifesini engellemeğe çalışan bir iktidar partisi, halkı kendinden hoşnut tutamıyacak bir duruma geldiğini itiraf etmiş olur. Memleketimizde de böyle bir durum kendini gösterdiğine göre, muhalefet partilerinin iktidara geçme yolundaki gayretlerine hız vermeleri çok yerindedir.
Ancak, iktidara geçme yolundaki gayretlerin yanısıra, demokrasiyi memleketimizde kökleştirmek için, muhalefette iken de yapabilecekleri bazı şeyler vardır.
Hattâ şimdi bir rejim buhranı içinde bulunduğumuz kabul edilirse, demokrasinin memleketimizde kökleştirilmesi, muhalefet partileri için, iktidara gçemekten daha hayatî bir önem taşıyor olmalıdır.
Dünkü yazımızda ileri sürdüğümüz gibi, bizde halk egemenliği bugüne kadar sadece bir siyasi mesele olarak görülmüş, halk egemenliğinin sosyal ve ekonomik yönleri üzerinde ise hemen hiç durulmamıştır.
Eğer bugün iktidardaki bir parti, muhalefet partilerinin çalışmasını kolayca engelliyebiliyor ve böylece bir rejim buhranı yaratabiliyorsa, bu, memleketimizde halk egemenliğinin demokratik rejimi teminat altına alabilecek kadar köklü olmayışındandır.
Muhalefet partileri, bir yandan meşru hak ve vazifeleri olan iktidar mücadelesini yapadursunlar, bir yandan da, hiç değilse bu mücadelede aktif rol almıyan elemanlarına —meselâ gençlere, kadınlara ve durumları aktif politika için elverişli olmıyan iş adamı ve meslek adamı partililere— memleketin sosyal ve ekonomik yapısında halk egemenliğinin gerçekleşmesini hızlandırabilecek vazifeler vermeli, yahut onları bu yolda teşvik etmelidirler.
Dünkü yazımızda belirttiğimiz gibi, halk, mahallî hizmetlerin yürütülmesinde, mahallî kültür ve kalkınma hamlelerinde kendini devletin yardımına ve yol göstericiliğine ne kadar az muhtaç hissederse, siyasi alandaki egemenliğini koruması o kadar kolaylaşmış olacaktır
Bir Amerikalı aktör, «Biz hükümeti sayesinde değil, hükümetine rağmen işleri yürüyen bir milletiz» demiş.
Bu şaka kılıklı ciddi söz, Amerikan demokrasisinin ne kadar sağlam bir temele dayandığını açıklar.
Amerika halkı hemen hiçbir işinde hükümete muhtaç olmadığı içindir ki o halk üzerinde hükümet otoritesinin bir baskı unsuru haline gelebilmesi hayal bile edilemez.
Fakat biz, bütün işleri ancak «hükümet sayesinde» yürüyebilen bir halk olarak kaldıkça, hükümet otoritesinin üzerimizde her an bir baskı unsuru haline gelebilmesi ihtimali ortadan kalkmıyacaktır.
Demokrasi dâvasını benimsemiş aydınlar arasında aktif politikaya girmiyenler, hangi parti saflarında bulunursa bulunsunlar, halkta sosyal ve ekonomik egemenlik duygusunu uyandırabilecek mahallî kültür ve kalkınma hamlelerine önayak olurlarsa, uzun vâdeli bir görüşle, Türkiye'de demokrasinin yerleşmesine aktif politika yapanlardan daha çok hizmet etmiş, üstelik memleket kalkınması için de şimdiye kadar zorlanmamış yeni kapılar açmış olacaklardır.
Bülent ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Egemenlik Mücadelesi,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 23 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/455 ulaşıldı.