Kötü Bir Hastalık: Aydın Karamsarlığı
Başlık:
Kötü Bir Hastalık: Aydın Karamsarlığı
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında", Sayı: 11692, s. 1
Tarih:
1955-07-09
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/29
Metin:
GÜNÜN Işığında
Kötü bir hastalık: Aydın karamsarlığı
BU demokrasi tecrübesi Türk Milletine yeni hayal kırıklıkları getirdi. Bizde demokrasi olmaz, biz daha demokrasiye hazır değiliz, bize kuvvetli fakat iyi bir lider lâzım, gibi düşünceler bünyemizdeki hastalıkların doğurduğu bir ur gibi zihinlerde büyümeğe başladı.
Yapılacak şey, önce zihinlerimizden bu uru kesip atmak, sonra da bünyemizdeki hastalıkların üstüne eğilip bunların ne olduğunu, nasıl geçirilebileceğini bulmağa çalışmaktır.
Dost meclislerindekl dertleşmelerimizde, «bize kuvvetli fakat iyi bir lider lâzım» demekten vaz geçmeliyiz!
Kuvvetli lider ısmarlanabilir ama iyi lider ısmarlanamaz. Her lider kuvvetli olabilir ama her lider iyi olamaz.
İyi olmıyan liderlerden kurtulmanın yolu iyi bir lider aramak değil, liderlere muhtaç olmaktan kendini kurtarmaktır. Kuvvetli fakat iyi bir lider, dertlere çare olmak şöyle dursun, onları büsbütün müzminleştirir.
Hiçbir ergin insan kendini, idare edilmeğe muhtaç bir insan olarak görmemelidir. Ancak öylelikle bir memleketin idare cihazı o memleket halkına bağlı, o memleket halkının emrinde çalışır hale gelebilir.
Kendi kendini idare edilmeğe muhtaç gören bir insan topluluğu, iyi değil, sadece kuvvetli lidere lâyıktır.
Kendi kendini idare edilmeğe muhtaç görmekten kurtulmuş bir insan topluluğu ise, iyi — hem kuvvetli hem iyi değil, sadece iyi — bir lideri her an kendi içinden çıkarabilecek duruma gelmiş demektir.
Karamsarlığa düşüp, bize kuvvetli fakat iyi bir lider lâzım olduğunu düşünmekten, hele aydınlarımızın, bir an önce kendilerini kurtarmaları gereklidir.
«Henüz memleketimizin umumi seviyesi...» gibi sözlerle başlıyan özürler aydınlarımız arasında başgösteren tehlikeli karamsarlığın bir belirtisidir.
Hiç bir gerçek aydın, memleketinin «umumi seviye» sine bayun eğmek gibi bir feragat ve tevazu gösteremez.
Bir aydının, üyesi bulunduğu topluma yapabileceği en büyük kötülüklerden biri isteyerek de istemiyerek de olsa böyle bir feragat ve tevazu göstermektir.
İnsanlık, toplumların «umumi seviye» sine bağlı kalarak değil, o seviyeyi hesaba katmaksızın başım alıp giden aydınların peşi sıra sürüklenerek yükselir.
İşte bunun içindir ki onurlu her Türk aydını, hem «bizde demokrasi olmaz», «bize kuvvetli fakat iyi bir lider lâzâm» gibi sözler söylemekten kaçınmalı, hem de kendisine «tedrici demokrasi» gibi şeylerden bahsedilmesini bir hakaret sayarak reddetmelidir!
Bülend ECEVİT
Kötü bir hastalık: Aydın karamsarlığı
BU demokrasi tecrübesi Türk Milletine yeni hayal kırıklıkları getirdi. Bizde demokrasi olmaz, biz daha demokrasiye hazır değiliz, bize kuvvetli fakat iyi bir lider lâzım, gibi düşünceler bünyemizdeki hastalıkların doğurduğu bir ur gibi zihinlerde büyümeğe başladı.
Yapılacak şey, önce zihinlerimizden bu uru kesip atmak, sonra da bünyemizdeki hastalıkların üstüne eğilip bunların ne olduğunu, nasıl geçirilebileceğini bulmağa çalışmaktır.
Dost meclislerindekl dertleşmelerimizde, «bize kuvvetli fakat iyi bir lider lâzım» demekten vaz geçmeliyiz!
Kuvvetli lider ısmarlanabilir ama iyi lider ısmarlanamaz. Her lider kuvvetli olabilir ama her lider iyi olamaz.
İyi olmıyan liderlerden kurtulmanın yolu iyi bir lider aramak değil, liderlere muhtaç olmaktan kendini kurtarmaktır. Kuvvetli fakat iyi bir lider, dertlere çare olmak şöyle dursun, onları büsbütün müzminleştirir.
Hiçbir ergin insan kendini, idare edilmeğe muhtaç bir insan olarak görmemelidir. Ancak öylelikle bir memleketin idare cihazı o memleket halkına bağlı, o memleket halkının emrinde çalışır hale gelebilir.
Kendi kendini idare edilmeğe muhtaç gören bir insan topluluğu, iyi değil, sadece kuvvetli lidere lâyıktır.
Kendi kendini idare edilmeğe muhtaç görmekten kurtulmuş bir insan topluluğu ise, iyi — hem kuvvetli hem iyi değil, sadece iyi — bir lideri her an kendi içinden çıkarabilecek duruma gelmiş demektir.
Karamsarlığa düşüp, bize kuvvetli fakat iyi bir lider lâzım olduğunu düşünmekten, hele aydınlarımızın, bir an önce kendilerini kurtarmaları gereklidir.
«Henüz memleketimizin umumi seviyesi...» gibi sözlerle başlıyan özürler aydınlarımız arasında başgösteren tehlikeli karamsarlığın bir belirtisidir.
Hiç bir gerçek aydın, memleketinin «umumi seviye» sine bayun eğmek gibi bir feragat ve tevazu gösteremez.
Bir aydının, üyesi bulunduğu topluma yapabileceği en büyük kötülüklerden biri isteyerek de istemiyerek de olsa böyle bir feragat ve tevazu göstermektir.
İnsanlık, toplumların «umumi seviye» sine bağlı kalarak değil, o seviyeyi hesaba katmaksızın başım alıp giden aydınların peşi sıra sürüklenerek yükselir.
İşte bunun içindir ki onurlu her Türk aydını, hem «bizde demokrasi olmaz», «bize kuvvetli fakat iyi bir lider lâzâm» gibi sözler söylemekten kaçınmalı, hem de kendisine «tedrici demokrasi» gibi şeylerden bahsedilmesini bir hakaret sayarak reddetmelidir!
Bülend ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Kötü Bir Hastalık: Aydın Karamsarlığı,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 23 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/412 ulaşıldı.