Susmamak: Bir Onur Meselesi!
Başlık:
Susmamak: Bir Onur Meselesi!
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında", Sayı: 11689, s. 1
Tarih:
1955-07-06
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/29
Metin:
GÜNÜN Işığında
Susmamak: Bir onur meselesi!
HAFTALARDAN beri bu vaziyeti sükûn ve dikkatle takibeden ve muhalefet taktiklerinin tam inkişafını bekliyen Hükümet...»
Bu sözler, Hükümetin muhalefeti, »meşum bir iktisadi ve malî suikast» irtikâp etmekle suçlandırıp tehdideden tebliğindedir.
Harb halinde miyiz, bu bir harb tebliği midir?
İktidar ve muhalefet, karşılıklı cephe almış, biribirine düşman iki kuvvet midirler?
Muhalefet, taktiklerinin ne olduğu bilinmiyen bir saldırgan düşman kuvvetidir de onu pusuya düşürmek için mi «taktiklerinin tam inkişafı» beklenmiştir?
Bir hükümetin, «vaziyeti sükûn ve dikkatle takip» ederek «muhalefet taktiklerinin tam inkişafını» beklemesi ne demektir?
Harb halinde değilsek bir kaçakçı şebekesi mi takibedilmektedir? Muhalefet bir kaçakçı şebekesidir de, şebekeyi suç üstünde yakalamak için bazı faal üyelerine aldatıcı bir serbestlik vermek gibi ince bir polis taktiği mi güdülmüştür?
Böyle bir hareketi, bir resmî tebliğde açık açık belirtilebilecek kadar meşru ve tabiî görebilmek!... Bir hükümet tebliğinde böyle sözlere yer verilebileceğini sanmak!...
Ne denebilir?
*
Bugünkü şartlar altında boynumuz kıldan incedir. Tevkif edilmek, hapsedilmek, kağıtsız, matbaasız bırakılmak, hattâ toptan susturulmak, hep sizin, siz iktidardakilerin bir işaretinize bağlıdır.
Böyle olunca, belki sıkılaşan tedbirler, su götürmez tehditler karşısında artık her işi oluruna bırakıp susmamız beklenirdi.
Ama siz böyle bir tebliğ yayınladınız ki susmamak, susmıyabildiğimiz kadar susmamak, bizim için bir namus borcu, bir onur meselesi oldu.
Çünkü siz bizi, millî şeref ve haysiyeti hiçe sayan, Türkiye'nin kötülüininü istiyen, Türkiye'nin millî varlığı aleyhine meşum suikastler düzenliyen insanlar olmakla suçlandırdınız.
Bu suçları kabullenip de susamayız! «Taktiklerinin tam inkişafı» beklenerek pusuya düşürülen bir düşman kuvveti yahut bir kaçakçı şebekesi muamelesine maruz bırakılıp da susmayı, onurumuza yediremeyiz!
Bu memleket ve bu millet sizin olduğu kadar bizimdir de. Bu memleketin insanları aç kalırsa bizler de beraber aç kalacağız. Bu memlekette iktisadi buhranlar yaratmakta bizim ne millî ne de şahsi menfaatimiz olabilir.
Türk milletinin hiç değilse yarıya yakını muhalefeti desteklemektedir. Türk Milletinin yarıya yakınının desteklediği bir siyasi varlığa böylesine düşman muamelesi edilemez.
Hükümet, son tebliğiyle muhalefete yönelttiği itham ve hakaretleri telâfi etmedikçe, bu milletin en az yarıya yakını, belki simdi yarıdan da çoğu, bu Hükümete, ve bu Hükümetin, böyle bir tebliğden sonra bile istifa etmiyen üyelerine, kırgın kalacaktır.
Bülend ECEVİT
Susmamak: Bir onur meselesi!
HAFTALARDAN beri bu vaziyeti sükûn ve dikkatle takibeden ve muhalefet taktiklerinin tam inkişafını bekliyen Hükümet...»
Bu sözler, Hükümetin muhalefeti, »meşum bir iktisadi ve malî suikast» irtikâp etmekle suçlandırıp tehdideden tebliğindedir.
Harb halinde miyiz, bu bir harb tebliği midir?
İktidar ve muhalefet, karşılıklı cephe almış, biribirine düşman iki kuvvet midirler?
Muhalefet, taktiklerinin ne olduğu bilinmiyen bir saldırgan düşman kuvvetidir de onu pusuya düşürmek için mi «taktiklerinin tam inkişafı» beklenmiştir?
Bir hükümetin, «vaziyeti sükûn ve dikkatle takip» ederek «muhalefet taktiklerinin tam inkişafını» beklemesi ne demektir?
Harb halinde değilsek bir kaçakçı şebekesi mi takibedilmektedir? Muhalefet bir kaçakçı şebekesidir de, şebekeyi suç üstünde yakalamak için bazı faal üyelerine aldatıcı bir serbestlik vermek gibi ince bir polis taktiği mi güdülmüştür?
Böyle bir hareketi, bir resmî tebliğde açık açık belirtilebilecek kadar meşru ve tabiî görebilmek!... Bir hükümet tebliğinde böyle sözlere yer verilebileceğini sanmak!...
Ne denebilir?
*
Bugünkü şartlar altında boynumuz kıldan incedir. Tevkif edilmek, hapsedilmek, kağıtsız, matbaasız bırakılmak, hattâ toptan susturulmak, hep sizin, siz iktidardakilerin bir işaretinize bağlıdır.
Böyle olunca, belki sıkılaşan tedbirler, su götürmez tehditler karşısında artık her işi oluruna bırakıp susmamız beklenirdi.
Ama siz böyle bir tebliğ yayınladınız ki susmamak, susmıyabildiğimiz kadar susmamak, bizim için bir namus borcu, bir onur meselesi oldu.
Çünkü siz bizi, millî şeref ve haysiyeti hiçe sayan, Türkiye'nin kötülüininü istiyen, Türkiye'nin millî varlığı aleyhine meşum suikastler düzenliyen insanlar olmakla suçlandırdınız.
Bu suçları kabullenip de susamayız! «Taktiklerinin tam inkişafı» beklenerek pusuya düşürülen bir düşman kuvveti yahut bir kaçakçı şebekesi muamelesine maruz bırakılıp da susmayı, onurumuza yediremeyiz!
Bu memleket ve bu millet sizin olduğu kadar bizimdir de. Bu memleketin insanları aç kalırsa bizler de beraber aç kalacağız. Bu memlekette iktisadi buhranlar yaratmakta bizim ne millî ne de şahsi menfaatimiz olabilir.
Türk milletinin hiç değilse yarıya yakını muhalefeti desteklemektedir. Türk Milletinin yarıya yakınının desteklediği bir siyasi varlığa böylesine düşman muamelesi edilemez.
Hükümet, son tebliğiyle muhalefete yönelttiği itham ve hakaretleri telâfi etmedikçe, bu milletin en az yarıya yakını, belki simdi yarıdan da çoğu, bu Hükümete, ve bu Hükümetin, böyle bir tebliğden sonra bile istifa etmiyen üyelerine, kırgın kalacaktır.
Bülend ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Susmamak: Bir Onur Meselesi!,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/409 ulaşıldı.