Hükümetin Siyaseti
Başlık:
Hükümetin Siyaseti
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında", Sayı: 11685, s. 1
Tarih:
1955-07-02
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/29
Metin:
GÜNÜN Işığında
Hükümetin siyaseti
BÖYLE günlerde bir hükümet, vatandaşla açık açık konuşup memleket dertlerini ortaya dökebilmeli, neden sıkıntıya düşüldüğünü, niçin ve ne kadar zaman sıkıntıya dayanmak gerekeceğini, ve bu sıkıntıya dayanmakla neler elde edilmiş olacağını, vatandaşa anlatabilmelidir.
Şimdiki Hükümet bunu yapmamaktadır. Yapabilecek durumda da değildir.
Hükümet bunu yapacak yerde, sıkıntıyı, buhranı, tehlikeleri, her vatandaşın cüzdanında, sofrasında, dükkânında her gün, her saat duyduğu gördüğü gerçekleri, inkâr etmektedir.
Yarım kilo şeker alabilmek için güneş altında saatlerce beklemiş ve belki başına copla vurulmuş vatandaşa,
— Sen bolluk içindesin,
Fiyatı "ayar" landığı için alıştığı sigaradan vazgeçmek zorunda kalan vatandaşa,
— Sen refah içindesin,
Çalıştığı fabrika ham maddesizlikten kapandığı için işsiz kalan vatandaşa,
— Sen bir kalkınma devresindesin,
demekte, kahve bulamadık diyenlere kilosu 2-3 liralık yemişleri salık vermekte, daha da ayak direten olursa bir takım parlak istatistikler ortaya dökülüp Türkiye'de istihsalin, refahın ne kadar arttığını riyazı olarak isbat etmekte, dört yıl önce basılmış İngilizce propanganda broşürlerine dayanarak makale yazan yabancı gazetecilerin "daha yakın zamana kadar buğday ithal eden Türkiye bugün dünyanın dördüncü buğday ihracatçısı olmuştur" yollu övgülerini tercüme ettirip gazeterde kocaman punolu başlıklarla, bazan ekmek bile bulamıyan vatandaşa müjdelemekte, ve bütün sigaraların, içkilerin, trenlerin, vapurların ücretleri, dükkânların, binaların kiraları, milletvekillerinin aylıkları arttırılırken, bir muhalefet hatibi,
- Hayat pahalılanıyor, deyince de
- İşte hayatı sen pahalıIandırıyorsun
deyip onun hakkında kovuşturma açtırmaktadır.
Ancak vatandaşların el birliğiyle, tehlikesiz atlatılabilecek bir iktisadi buhran memleketin üstüne günden güne artan bir ağırlıkla çökerken işte Hükümet bunları yapmaktadır.
Halktan sabır, metanet, kara günlerin gerekli kıldığı bir işbirliği ruhu istiyememektedir. Bunu ancak, kendisini destekliyen bazı gazetelere zaman zaman üstü örtülü bir şekilde yaptırsa bile, doğrudan doğruya kendi yaydığı haber ve demeçlerle sadece güllük gülistan bir Türkiye'den bahsetmektedir.
Fakat bu Hükümet, iktidardan ayrılmamakta ısrar ettiği müddeteçe, bundan başka bir şey de yapabilecek durumda değildir, çünkü vatandaşın her gün, her saat cüzdanında, sofrasında, dükkânında duyduğu gerçekleri kabul etmekle, verdiği sözlerden hiçbirini tutamamış olduğunu itiraf etmiş olacak ve yerini başka bir hükümete bırakmak zorunda kalacaktır.
Türkün en ağır baskılar altında bile söndürülememiş mizah duygusuyle incelip keskinleşen bir hoşnutsuzluk, artık bütün evlerde, çarşılarda, otobüs ve dolmuşlarda.... şehir ve kasabaların her köşesindedir.
Henüz bu hoşnutsuzluk köylere de bu kadar derinden işlememiş olmalıdır. Çünkü köylerimizin iktisadî düzeni o kadar basittir ki bir iktisadi buhranın köylerimizi de şehirleri sarstığı kadar sarsabilmesi için memleketin ayakta duramıyacak hâle gelmiş, yani işin işten geçmiş olması lâzımdır.
Kuvvetini köylerden aldığına inanan bu Hükümet, iş başından çekilmek için, belki de bunu beklemektedir.
Bülend ECEVİT
Hükümetin siyaseti
BÖYLE günlerde bir hükümet, vatandaşla açık açık konuşup memleket dertlerini ortaya dökebilmeli, neden sıkıntıya düşüldüğünü, niçin ve ne kadar zaman sıkıntıya dayanmak gerekeceğini, ve bu sıkıntıya dayanmakla neler elde edilmiş olacağını, vatandaşa anlatabilmelidir.
Şimdiki Hükümet bunu yapmamaktadır. Yapabilecek durumda da değildir.
Hükümet bunu yapacak yerde, sıkıntıyı, buhranı, tehlikeleri, her vatandaşın cüzdanında, sofrasında, dükkânında her gün, her saat duyduğu gördüğü gerçekleri, inkâr etmektedir.
Yarım kilo şeker alabilmek için güneş altında saatlerce beklemiş ve belki başına copla vurulmuş vatandaşa,
— Sen bolluk içindesin,
Fiyatı "ayar" landığı için alıştığı sigaradan vazgeçmek zorunda kalan vatandaşa,
— Sen refah içindesin,
Çalıştığı fabrika ham maddesizlikten kapandığı için işsiz kalan vatandaşa,
— Sen bir kalkınma devresindesin,
demekte, kahve bulamadık diyenlere kilosu 2-3 liralık yemişleri salık vermekte, daha da ayak direten olursa bir takım parlak istatistikler ortaya dökülüp Türkiye'de istihsalin, refahın ne kadar arttığını riyazı olarak isbat etmekte, dört yıl önce basılmış İngilizce propanganda broşürlerine dayanarak makale yazan yabancı gazetecilerin "daha yakın zamana kadar buğday ithal eden Türkiye bugün dünyanın dördüncü buğday ihracatçısı olmuştur" yollu övgülerini tercüme ettirip gazeterde kocaman punolu başlıklarla, bazan ekmek bile bulamıyan vatandaşa müjdelemekte, ve bütün sigaraların, içkilerin, trenlerin, vapurların ücretleri, dükkânların, binaların kiraları, milletvekillerinin aylıkları arttırılırken, bir muhalefet hatibi,
- Hayat pahalılanıyor, deyince de
- İşte hayatı sen pahalıIandırıyorsun
deyip onun hakkında kovuşturma açtırmaktadır.
Ancak vatandaşların el birliğiyle, tehlikesiz atlatılabilecek bir iktisadi buhran memleketin üstüne günden güne artan bir ağırlıkla çökerken işte Hükümet bunları yapmaktadır.
Halktan sabır, metanet, kara günlerin gerekli kıldığı bir işbirliği ruhu istiyememektedir. Bunu ancak, kendisini destekliyen bazı gazetelere zaman zaman üstü örtülü bir şekilde yaptırsa bile, doğrudan doğruya kendi yaydığı haber ve demeçlerle sadece güllük gülistan bir Türkiye'den bahsetmektedir.
Fakat bu Hükümet, iktidardan ayrılmamakta ısrar ettiği müddeteçe, bundan başka bir şey de yapabilecek durumda değildir, çünkü vatandaşın her gün, her saat cüzdanında, sofrasında, dükkânında duyduğu gerçekleri kabul etmekle, verdiği sözlerden hiçbirini tutamamış olduğunu itiraf etmiş olacak ve yerini başka bir hükümete bırakmak zorunda kalacaktır.
Türkün en ağır baskılar altında bile söndürülememiş mizah duygusuyle incelip keskinleşen bir hoşnutsuzluk, artık bütün evlerde, çarşılarda, otobüs ve dolmuşlarda.... şehir ve kasabaların her köşesindedir.
Henüz bu hoşnutsuzluk köylere de bu kadar derinden işlememiş olmalıdır. Çünkü köylerimizin iktisadî düzeni o kadar basittir ki bir iktisadi buhranın köylerimizi de şehirleri sarstığı kadar sarsabilmesi için memleketin ayakta duramıyacak hâle gelmiş, yani işin işten geçmiş olması lâzımdır.
Kuvvetini köylerden aldığına inanan bu Hükümet, iş başından çekilmek için, belki de bunu beklemektedir.
Bülend ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Hükümetin Siyaseti,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 23 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/405 ulaşıldı.