Sıkıntılı Günlerde Halkın Davranışı
Başlık:
Sıkıntılı Günlerde Halkın Davranışı
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında", Sayı: 11680, s. 1
Tarih:
1955-06-27
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/29
Metin:
GÜNÜN Işığında
Sıkıntılı günlerde halkın davranışı
BUGÜNKÜ gibi darlık günlerinden memleket bünyesinin az zararla ve kısa zamanda kurtulabilmesi için gerek müstehlik gerek tüccar vatandaşa büyük vazifeler düşer.
Başvurulan tedbirlerin gerektiği gibi uygulanıp beklenen sonuçları verebilmesi, ancak vatandaşın bu vazifeleri amirin bir şekilde yerine getirerek idari makamları desteklemesiyle mümkün olur.
İngiltere, harb sonrasının sıkıntılarından süratle kurtulup sağlam bir ekonomik bünyeye kavuşmuş olmasını, geniş ölçüde, halkın idari makamlarla yaptığı şuurlu işbirliğine borçludur.
O sıkıntılı yıllar boyunca İngiliz halkının gösterdiği sabır, metanet ve vazife duygusu, bir kahramanlık menkıbesi olarak tarihe geçecek değerdedir.
Türk halkı ise, İkinci Dünya Harbinin sıkıntılı yıllarında bu vazife duygusunu gösterememiştir. Memleket güvenliği için katlanılması gereken geçici zorluklara, halk, isteksizlik ve hoşnutsuzlukla katlanmış, birçok tüccarlar, bu sıkıntı devresini karanlık yollardan servet yapmak için fırsat bilmişlerdir.
Bugün, bazı bakımlardan İkinci Dünya Harbi yıllarını da aratacak kadar sıkıntılı bir devreye girmekteyiz. Bazı gazeteler, böyle bir devreyi selâmetle atlatabilmek için halkı vazifeye, baş vurulan tedbirler hususunda idarî makamlara destek olmaya çağırıyorlar.
Fakat, İkinci Dünya Harbi yıllarında olduğu gibi bugün de, baş vurulan ve baş vurulacak tedbirlerin müsbet sonuçlar verebilmesi için gerekli işbirliğini halkımız idarî makamlardan esirger görünmektedir.
Müstehlik vatandaşlardan bir çoğu, azalan bazı maddelerin dağıtımında hakkına boyun eğmeye yanaşmamakta, tüccar vatandaşlardan birçoğu da bu maddeleri saklayıp karaborsaya geçirerek az zahmetle bol kazanç getirecek yollara sapmaktadır.
Halk kendinden beklenen işbirliğini esirgedikçe, bu gibi yolsuzlukları ortaya çıkarmak ve önlemek için girişilen teşebbüsler de derdi halletmeğe yetmiyecektir. Halkın yardımcı olmadığı hallerde en sıkı tedbirler bile istifçiliği, karaborsacılığı önliyemez. Buna yalnız bizim memleketimizden değil, başka birçok Batı memleketlerinden de örnekler verilebilir.
Bu derdi halletmenin yolu, kontrolü sıkılaştırmak, yahut halkı idarî makamlarla işbirliğine teşvik için söylevler verip başyazılar yazmak değildir.
Bu derdi halletmenin yolunu bulabilmek için, önce derdin nereden doğduğunu, halkta gerekli vazife duygusunun neden uyanmadığını, halkın alınan tedbirleri desteklemekten niye kaçındığını araştırıp anlamıya çalışmaktır.
Bizim memleketimizde de, vatandaşı itham etmeden önce, onun böyle sıkıntılı günlerdeki menfi davranışında haklı, hiç değilse mazur görülüp görülemiyeceğini düşünmek gerekir. Yarınki yazımızda, kendi hesabamıza biz,bunu yapmaya çalışacağız.
Bülend ECEVİT
Sıkıntılı günlerde halkın davranışı
BUGÜNKÜ gibi darlık günlerinden memleket bünyesinin az zararla ve kısa zamanda kurtulabilmesi için gerek müstehlik gerek tüccar vatandaşa büyük vazifeler düşer.
Başvurulan tedbirlerin gerektiği gibi uygulanıp beklenen sonuçları verebilmesi, ancak vatandaşın bu vazifeleri amirin bir şekilde yerine getirerek idari makamları desteklemesiyle mümkün olur.
İngiltere, harb sonrasının sıkıntılarından süratle kurtulup sağlam bir ekonomik bünyeye kavuşmuş olmasını, geniş ölçüde, halkın idari makamlarla yaptığı şuurlu işbirliğine borçludur.
O sıkıntılı yıllar boyunca İngiliz halkının gösterdiği sabır, metanet ve vazife duygusu, bir kahramanlık menkıbesi olarak tarihe geçecek değerdedir.
Türk halkı ise, İkinci Dünya Harbinin sıkıntılı yıllarında bu vazife duygusunu gösterememiştir. Memleket güvenliği için katlanılması gereken geçici zorluklara, halk, isteksizlik ve hoşnutsuzlukla katlanmış, birçok tüccarlar, bu sıkıntı devresini karanlık yollardan servet yapmak için fırsat bilmişlerdir.
Bugün, bazı bakımlardan İkinci Dünya Harbi yıllarını da aratacak kadar sıkıntılı bir devreye girmekteyiz. Bazı gazeteler, böyle bir devreyi selâmetle atlatabilmek için halkı vazifeye, baş vurulan tedbirler hususunda idarî makamlara destek olmaya çağırıyorlar.
Fakat, İkinci Dünya Harbi yıllarında olduğu gibi bugün de, baş vurulan ve baş vurulacak tedbirlerin müsbet sonuçlar verebilmesi için gerekli işbirliğini halkımız idarî makamlardan esirger görünmektedir.
Müstehlik vatandaşlardan bir çoğu, azalan bazı maddelerin dağıtımında hakkına boyun eğmeye yanaşmamakta, tüccar vatandaşlardan birçoğu da bu maddeleri saklayıp karaborsaya geçirerek az zahmetle bol kazanç getirecek yollara sapmaktadır.
Halk kendinden beklenen işbirliğini esirgedikçe, bu gibi yolsuzlukları ortaya çıkarmak ve önlemek için girişilen teşebbüsler de derdi halletmeğe yetmiyecektir. Halkın yardımcı olmadığı hallerde en sıkı tedbirler bile istifçiliği, karaborsacılığı önliyemez. Buna yalnız bizim memleketimizden değil, başka birçok Batı memleketlerinden de örnekler verilebilir.
Bu derdi halletmenin yolu, kontrolü sıkılaştırmak, yahut halkı idarî makamlarla işbirliğine teşvik için söylevler verip başyazılar yazmak değildir.
Bu derdi halletmenin yolunu bulabilmek için, önce derdin nereden doğduğunu, halkta gerekli vazife duygusunun neden uyanmadığını, halkın alınan tedbirleri desteklemekten niye kaçındığını araştırıp anlamıya çalışmaktır.
Bizim memleketimizde de, vatandaşı itham etmeden önce, onun böyle sıkıntılı günlerdeki menfi davranışında haklı, hiç değilse mazur görülüp görülemiyeceğini düşünmek gerekir. Yarınki yazımızda, kendi hesabamıza biz,bunu yapmaya çalışacağız.
Bülend ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Sıkıntılı Günlerde Halkın Davranışı,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 23 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/399 ulaşıldı.