Bizim Başbakanımız Diktatör Olamaz!
Başlık:
Bizim Başbakanımız Diktatör Olamaz!
Kaynak:
Ulus, "Görüşler" s. 2
Tarih:
1953-07-31
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/26
Metin:
Görüşler :
Bizim başbakanımız diktatör olamaz!
Bülent ECEVİT
Çağımızdaki bazı diktatörlerin tuttuğu yolla bizim başbakanımızın gidişi arasında benzetmeler yapan Sayın Prof. Nihat Erim, Başbakanın diktatörlük sathı mailinde olduğunu, diktatör olmaya çalıştığını yazıyor. Son günlerde bir çok muhalefet Milletvekilleri de içlerindeki bu kaygıyı açıkladılar.
Bu kaygı yersizdir. Bizim Başbakanımız diktatör olamaz!
Çünkü diktatörlük, heves etmekle olnuverecek bir şey değildir.
Diktatörler, iktidar mevkiinden ömürleri sonuna kadar ayrılmamak hırsı içlerini doldurmuş, kanunları ellerinde oyuncak etmek isteyen, kendinden başkasına hürriyet hakkı tanımayan, milletlerini, bilmeden de olsa, felâkete sürükleyen kimselerdir. Bu bakımlardan, gerek Sayın Prof . Nihat Erim'in gerek Sayın muhalefet Milletvekillerinin yaptıkları benzetişler, şüphesiz yerindedir.
Fakat, yukarıda sıraladığımız vasıf ve istekleri kendinde toplamak bir kimsenin diktatör olabilmesine yetmez.
Diktatör olabilmek için başka bazı vasıflar da gereklidir.
Gerçekten diktatörlük sathı mailine varmış olmak için, daha önce, ancak bu başka vasıflarla tırmanmak mümkün olan bir zirveye yükselmiş bulunmak şarttır. Tutunmuş bütün diktatörler önce öyle bir zirveye yükselmiş, ondan sonra diktatörlük sathı mailine gelebilmişlerdir.
Bir insanın diktatör olabilmesini sağlayan bu vasıflar nelerdir?
Her şeyden önce, diktatör olabilmek için, bir insanın, çevresine derin bir saygı telkin edebilmesi, hattâ bunun yer yer ve zaman zaman korku derecesine varan bir saygı olması gereklidir.
Çevresine bu türlü bir saygı telkin edebilecek kimsede, sinirlerine hakimiyet bulunmalıdır. Hareketleri ölçülü olmalıdır.. O kimse konuştuğu zaman kitleleri arkasından sürükleyebilmelidir. O kimsenin yüzüne bakınca, insanın içine, ya korkuyla ya da sevgiyle karışık bir bağlılık duygusu gelebilmelidir. O kimse, yerine göre demagoji yapabilmeli fakat demagoji yaparken düştüğü tezatları saklamasını bilmelidir.
Diktatör olabilecek kimsenin bakışlarında bir kuvvet olmalıdır.
Diktatör olabilecek kimse, gerek jestleri gerek sözlerile, düşmanlarına bile kendisini mühimsetebilen adam olmalıdır.
Bunlar bir diktatör için gerekli vasıflardan bir kaçıdır.
Öte yandan, bir diktatör, ekonomik ve sosyal alanlarda, idare ettiği halk için ne istediğini, o halkı nereye götüreceğini bilen kimsedir. Diktatör idealisttir. Tutunmuş bütün diktatörler için iktidar mevkii, o mevkie ne kadar hırsla sarılmış olursa olsunlar, bir takım ülkülere varmayı kolaylaştıran bir vasıta olagelmiştir. Büyük diktatörler arasında iktidara sırf iktidarda kalmış olmak için bağlananı yoktur.
Bir diktatör samimî, ve samimî olduğuna çevresini de inandırabilen adamdır.
Hitler'den Salazar'a kadar, çağımızın hangi diktatörüne baksak, bu vasıfları kendilerinde toplamış kimseler olduklarını görürüz.
Fakat diktatör olabilmek için bu vasıflar da yetmez. Bir toplumda bir diktatör çıkabilmesi, o sırada o toplumda bir diktatöre ihtiyaç gösteren şartların bulunmasına da bağlıdır.
Meselâ İngiltere'de yahut Birleşik Amerika'da, bugün yukarıda saydığımız bütün vasıfları kendinde toplıyan bir kimse çıksa bile, o kimse diktatör olamaz.
Ama bu vasıfları şahsında yarım yamalak toplayan bir kimse, meselâ Orta Doğu memleketlerinde diktatör olabilir, ve olabilmektedir. Çünkü o memleketlerde bir diktatöre ihtiyaç gösteren şartlar vardır.
Türkiye'de ise o şartlar yoktur. 1950 Mayısında Demokrat Parti adına Sayın Adnan Menderes iktidara geldiği sırada, Türk milleti - medeniyetin baş şartı olan hep daha iyisini isteme alışkanlığını edinmiş olmakla beraber- tarihinin en iyi ekonomik ve sosyal şartlarına kavuşmuş bulunuyordu. Hiç bir sahada bir çöküntü yahut yavaşlama belirtisi görülmüyordu. Her sahada ileri doğru hamleler vardı. Tarihte ilk olarak, Türk toplumunun fertleri, kendi kendilerini idare etmenin tadını almış, ve bunda muvaffak olmanın gururunu duymuşlardı.
Bu şartlar altında, diktatörlük heveslisi bir insan, diktatörlük için gerekli bütün vasıfları kendinde toplamış bulunsa bile, ancak gülünç olabilir.
Görünüşe aldanmamalı! Demokrat Parti Meclis Grupunda Başbakanın dediği dedikmiş, kendisine ağız açan olmuyormuş! Bazı gazeteler Başbakanı göklere çıkarıyormuş! Bunlar ne sayın Başbakanımızın diktatörlük için gerekli vasıflardan hepsini kendinde toplamış olduğunu gösterir, ne de Türk toplumunun şu sırada bir diktatöre ihtiyaç duyduğunu.
Bunlar ancak, 400 küsur kişinin Milletvekilliğini, bir kaç gazetecinin de satış kaygısı duymaksızın gazete çıkarabilmeyi pek sevmiş olduklarını gösterir.
Zaten bir kimseyi ne bir Meclis grupu diktatör yapabilir ne de gazeteler. Bir kimseyi bazan Meclis grupuna ve gazetelere rağmen ancak halk diktatör yapabilir.
Kısacası, kaygı duymaya hiç yer yoktur. Bizim Başbakanımız istese de diktatör olamaz!
Bizim başbakanımız diktatör olamaz!
Bülent ECEVİT
Çağımızdaki bazı diktatörlerin tuttuğu yolla bizim başbakanımızın gidişi arasında benzetmeler yapan Sayın Prof. Nihat Erim, Başbakanın diktatörlük sathı mailinde olduğunu, diktatör olmaya çalıştığını yazıyor. Son günlerde bir çok muhalefet Milletvekilleri de içlerindeki bu kaygıyı açıkladılar.
Bu kaygı yersizdir. Bizim Başbakanımız diktatör olamaz!
Çünkü diktatörlük, heves etmekle olnuverecek bir şey değildir.
Diktatörler, iktidar mevkiinden ömürleri sonuna kadar ayrılmamak hırsı içlerini doldurmuş, kanunları ellerinde oyuncak etmek isteyen, kendinden başkasına hürriyet hakkı tanımayan, milletlerini, bilmeden de olsa, felâkete sürükleyen kimselerdir. Bu bakımlardan, gerek Sayın Prof . Nihat Erim'in gerek Sayın muhalefet Milletvekillerinin yaptıkları benzetişler, şüphesiz yerindedir.
Fakat, yukarıda sıraladığımız vasıf ve istekleri kendinde toplamak bir kimsenin diktatör olabilmesine yetmez.
Diktatör olabilmek için başka bazı vasıflar da gereklidir.
Gerçekten diktatörlük sathı mailine varmış olmak için, daha önce, ancak bu başka vasıflarla tırmanmak mümkün olan bir zirveye yükselmiş bulunmak şarttır. Tutunmuş bütün diktatörler önce öyle bir zirveye yükselmiş, ondan sonra diktatörlük sathı mailine gelebilmişlerdir.
Bir insanın diktatör olabilmesini sağlayan bu vasıflar nelerdir?
Her şeyden önce, diktatör olabilmek için, bir insanın, çevresine derin bir saygı telkin edebilmesi, hattâ bunun yer yer ve zaman zaman korku derecesine varan bir saygı olması gereklidir.
Çevresine bu türlü bir saygı telkin edebilecek kimsede, sinirlerine hakimiyet bulunmalıdır. Hareketleri ölçülü olmalıdır.. O kimse konuştuğu zaman kitleleri arkasından sürükleyebilmelidir. O kimsenin yüzüne bakınca, insanın içine, ya korkuyla ya da sevgiyle karışık bir bağlılık duygusu gelebilmelidir. O kimse, yerine göre demagoji yapabilmeli fakat demagoji yaparken düştüğü tezatları saklamasını bilmelidir.
Diktatör olabilecek kimsenin bakışlarında bir kuvvet olmalıdır.
Diktatör olabilecek kimse, gerek jestleri gerek sözlerile, düşmanlarına bile kendisini mühimsetebilen adam olmalıdır.
Bunlar bir diktatör için gerekli vasıflardan bir kaçıdır.
Öte yandan, bir diktatör, ekonomik ve sosyal alanlarda, idare ettiği halk için ne istediğini, o halkı nereye götüreceğini bilen kimsedir. Diktatör idealisttir. Tutunmuş bütün diktatörler için iktidar mevkii, o mevkie ne kadar hırsla sarılmış olursa olsunlar, bir takım ülkülere varmayı kolaylaştıran bir vasıta olagelmiştir. Büyük diktatörler arasında iktidara sırf iktidarda kalmış olmak için bağlananı yoktur.
Bir diktatör samimî, ve samimî olduğuna çevresini de inandırabilen adamdır.
Hitler'den Salazar'a kadar, çağımızın hangi diktatörüne baksak, bu vasıfları kendilerinde toplamış kimseler olduklarını görürüz.
Fakat diktatör olabilmek için bu vasıflar da yetmez. Bir toplumda bir diktatör çıkabilmesi, o sırada o toplumda bir diktatöre ihtiyaç gösteren şartların bulunmasına da bağlıdır.
Meselâ İngiltere'de yahut Birleşik Amerika'da, bugün yukarıda saydığımız bütün vasıfları kendinde toplıyan bir kimse çıksa bile, o kimse diktatör olamaz.
Ama bu vasıfları şahsında yarım yamalak toplayan bir kimse, meselâ Orta Doğu memleketlerinde diktatör olabilir, ve olabilmektedir. Çünkü o memleketlerde bir diktatöre ihtiyaç gösteren şartlar vardır.
Türkiye'de ise o şartlar yoktur. 1950 Mayısında Demokrat Parti adına Sayın Adnan Menderes iktidara geldiği sırada, Türk milleti - medeniyetin baş şartı olan hep daha iyisini isteme alışkanlığını edinmiş olmakla beraber- tarihinin en iyi ekonomik ve sosyal şartlarına kavuşmuş bulunuyordu. Hiç bir sahada bir çöküntü yahut yavaşlama belirtisi görülmüyordu. Her sahada ileri doğru hamleler vardı. Tarihte ilk olarak, Türk toplumunun fertleri, kendi kendilerini idare etmenin tadını almış, ve bunda muvaffak olmanın gururunu duymuşlardı.
Bu şartlar altında, diktatörlük heveslisi bir insan, diktatörlük için gerekli bütün vasıfları kendinde toplamış bulunsa bile, ancak gülünç olabilir.
Görünüşe aldanmamalı! Demokrat Parti Meclis Grupunda Başbakanın dediği dedikmiş, kendisine ağız açan olmuyormuş! Bazı gazeteler Başbakanı göklere çıkarıyormuş! Bunlar ne sayın Başbakanımızın diktatörlük için gerekli vasıflardan hepsini kendinde toplamış olduğunu gösterir, ne de Türk toplumunun şu sırada bir diktatöre ihtiyaç duyduğunu.
Bunlar ancak, 400 küsur kişinin Milletvekilliğini, bir kaç gazetecinin de satış kaygısı duymaksızın gazete çıkarabilmeyi pek sevmiş olduklarını gösterir.
Zaten bir kimseyi ne bir Meclis grupu diktatör yapabilir ne de gazeteler. Bir kimseyi bazan Meclis grupuna ve gazetelere rağmen ancak halk diktatör yapabilir.
Kısacası, kaygı duymaya hiç yer yoktur. Bizim Başbakanımız istese de diktatör olamaz!
Koleksiyon
Alıntı
“Bizim Başbakanımız Diktatör Olamaz!,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 13 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/384 ulaşıldı.