İngiltere'de Siyasi Durum
Başlık:
İngiltere'de Siyasi Durum
Kaynak:
Ulus, ss. 2, 5
Tarih:
1951-09-18
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi / Atatürk Kitaplığı, 152/18
Metin:
18/9/1951
Günün konuları:
İngiltere’de siyasî durum
Yazan: Bülent ECEVİT
SONBAHAR İngilterede iç politikanın en hararetlendiği mevsimdir. İşçi Partisi ile Muhafazakâr ve Liberal Partiler yıllık konferanslarını bu mevsimde yaparlar. İşçi Partisi ve dolayısiyle bugünkü Hükûmet üzerinde büyük nüfuzu olan İşçi Sendikaları Kongresi de, gene Sonbaharda, Parti Konferansından önce toplanır.
Sendikalar Kongresi 3 Eylûlde açılmıştır. İşçi Partisi Konferansı da Ekimin 1 inde toplanıp 5 ine kadar sürecektir.
Bu yıl Sendikalar Kongresiyle İşçi Partisi Konferansını ehemmiyetli kılan unsurlar şunlardır:
1. Kabine ile Bevan arasında İlkbaharda çıkan ihtilâf.
2. Kore Harbi’nden beri iktisadî durumun güçleşmekte oluşu.
3. Seçimlerin yakında yenilenmesi ihtimali.
Bu unsurlardan birincisi Hükûmeti sola, ikincisi de sağa doğru çekmektedir.
Uzun zaman Sıhhat Bakanlığı, sonra bir müddet de Çalışma Bakanlığı yapmış olan ve İlkbahar'da, iki arkadaşı ile beraber, Kabine’den çekilen Bevan, hâlen İşçi Partisi Millî icra Komitesi üyelerindendir. Millî İcra Komitesindeki 25 üyenin 7 si Seçim Bölgesi Kurulları tarafından seçilir. Bevan da bu 7 üyeye dahildir. Ve bir kaç yıldanberi bu üyeliklerin en çok oy alan adayı olagelmiştir. Meselâ geçen yıl Morrison bile Bevan’dan hemen hemen 200.000 oy daha az almıştır. Onun için Bevan’ın bu yıl da Parti içindeki nüfuzlu mevkiini elde tutacağı muhakkak sayılabilir. Bevan, Partinin koyu solcu zümresinin manevî lideri durumundadır. Bu zümrenin solculuğundaki koyuluk nazarî değil tatbikî mânadadır. Yani, nazariyatta Attlee— Morrison grubu da Bevan Grubu kadar Sosyalist akîdelerine bağlıdır. Ancak Bevan Grubu idealden realitelere asgarî bir tavizi bile güç kabul etmekte, endüstriyel bir memleketi ve büyük bir imparatorluğu bugünkü ağır şartlar altında idare etmek sorumluluğunu omuzlarında taşıyan bir Hükûmetin realitelere bazan boyun eğmek zorunda kalabileceğini - anlamamaktadır demiyelim - anlamamazlıktan gelmektedir.
Bevan’a göre, sosyal hizmetleri devam ettirmeye ve geliştirmeye ayrılan tahsisatın kısılmasını gerektireceği anda silâhlandırma hareketi durdurulmalıdır. Böyle bir şey, Sovyet bloku karşısında İngiltere’yi zayıf duruma mı düşürecektir? Öyleyse dış siyaset ona göre tadil edilmelidir! Amerika’dan müşterek menfaatlerin azamî müsaadesi nisbetinde uzaklaşıp tehlikenin azamî müsaadesi nisbetinde Sovyet blokuna yaklaşmalıdır. Bu arada, meselâ, Amerika’nın itirazına kulak asmayıp, Demirperde arkası memleketlerle ticarete devam edilebilir, Almanya ile Japonya'nın silâhlandırılmasına muhalif kalınabilir.
Bugünkü dünyada İngiltere’nin böyle bir siyaset gütmesi infiratçılık olmaz mı? Olur elbette! Ama, stratejik zaruretlerin dışından dolaşılarak da infiratçı olmıyan bir sosyalıst dünya siyasetine varılamaz mı? Meselâ bütün dünya memleketlerini iktisadî işbirliğine çağırmak, geri kalmış en uzak memleketleri bile birtakım dünyaşümul içtimaî ve iktisadî programlara dahil etmek düşünülemez mi? Elbette düşünülür! Sırf idealist olunca her şey düşünülür! Fakat bugünün iki blok'a ayrılmış dünyasında, infiratçı bir dış siyaset güden bir memleket bu düşünülenleri gerçekleştirebilir mi? Gerçekleştirebilirse, nasıl? İş buraya gelince Bevan susar! Çünkü o sadece idealisttir. Realitelere inmez.
Fakat bizzat bu idealizm, realitelere inmek istemiyen bu idealizm, İngiltere için bir dahilî realite sayılır. İngiliz İşçi Hükûmetinin bir kolu hiç değilse kısmen bu realiyetyle bağlıdır. Çünkü İşçi Sendikaları üeyelerinden belki üçte biri Bevan'ın görüşlerine mütemayildir. Ayrıca, Sendikalara dahil olmıyan Parti üyeleri arasında da Bevan'ın görüşünü destekliyenlerin bulunduğu hesaba katılmalıdır.
İşçi Hükûmetini, realitelerin cevaz verdiğinden daha fazla sola çekmeye çalışan kuvvet işte budur.
HÜKÛMETİ sağa doğru çeken kuvvete gelince, bu, evvelâ iktisadîdir. Kore Harbi çıktığındanberi dünyada fiyatların yükselmeye başlaması, aynı zamanda Kore Harbi'nin tesiri altında silâhlanmayı hızlandıran İngiltere'nin ham madde kaynaklarından eskisine nisbetle daha büyük bir bir kısmını askerî hazırlıklara ayırmaya karar vermiş olması, İşçi Hükûmetinin en büyük eserleri olan sosyal hizmetleri daha pahalıya mal etmekte, bu da, ayrıca, fiyat artışını sür'atlendiren bir âmil teşkil etmektedir.
O yüzden, zaten pek cüz'î bir çoğunlukla iktidara gelmiş olan İşçi Hükûmetini tutanlar gitgide azalmaya başlamıştır. Güvenilir anketler, İşçi Partisini tutanlara nisbetle Muhafazakâr Partiyi tutan seçmenlerin gitgide artmakta olduğunu gösteriyor. Öyle ki, bugün seçim yenilense İşçilerin tekrar iktidara gelebileceğine, en nikbin bir görüşle bile, pek az ihtimal verilebilir.
Neticede şöyle bir vaziyet ortaya çıkıyor:
İşçi Hükûmeti kendisini sola çeken kuvvetlere boyun eğse dıştan, sağa çeken kuvvetlere boyun eğse içten yıkılacaktır.
Bu kadar müşkül bir durumun içinden Attlee ayarında bir devlet ve siyaset adamı kurtulamazsa kimse kurutulamaz!
İngilizlerin en çok sevdikleri tabir ve mefhumlardan biri "orta yol”dur. Şimdi de Attlee Hükûmetinin bir orta yol bulması lâzımdır. Fakat şartların bulunacak orta yolda bir milimetrelik bir hatalı kıvrıma müsamahası yoktur. Muvazene tıpatıp olmalıdır.
Onun için, İşçi Sendikaları kongresiyle İşçi Partisi Konferansında Hükûmetin durumu, ip üstünde yürüyen bir cambazınki kadar heyecanlı olacaktır.
AĞUSTOS sonunda İşçi Partisi Millî İcra Komitesinin yayınladığı iki broşürden, bu tehlikeli ipte yürüyebilmek için en iyi formülleri bulduğuna hükmedilebilir. Bu hükmün yerinde olup olmadığını, tabiî, ancak hadiseler gösterecektir.
İki broşür sureta Parti Konferansı için hazırlanmış olmakla beraber, gerek mahiyetleri, gerek yayınlanma tarihleri bakımından Sendikalar Kongresindeki havaya da müessir olmak hedefini gütmektedir.
28 Ağustos’ta çıkan birinci broşür "İlk Ödevimiz: Sulh" başlığını taşımaktadır. Broşürün gerek başlığı ile, gerek içindeki, sûlhe, dünya sûlhünü kurtarma idealine bağlılık ifadeleriyle Bevan‘ın gönlü alınmaya çalışıldıktan sonra, silâhlanma programını zarurî kılan şartlarda iyiye doğru bir değişme kendini göstermedikçe bu programın kısılamıyacağı kat'î bir lisanla belirtilmektedir.
Broşürün bu kısmını basın mensuplarına takdim ederken, İşçi Partisi Sekreteri Morgan Phillips, 1950 Aralık ayında dünyayı bir üçüncü büyük harbden İngiltere’nin kurtarmış olduğunu söylemiş, Attlee müdahale etmeseydi, Amerika üçuncü dünya harbine yol açacaktı yollu bir tez ileri sürmüştür. Amerikalıları bir hayli hiddetlendirmiş olmakla beraber bu sözlerin Amerika’ya tarizden ziyade Bevan Grubuna karşı Hükûmeti müdafaa kasdiyle söylenmiş olduğu âşikârdır. Morgan Phillips, sadece, silâhlanma programının İngiliz Hükûmetini dünya sûlhü yolundan kat’iyyen ayırmadığına bir delil vermek istemiştir. Nitekim Morgan Phillips, Amerika’yı bırakıp Muhafazakârlara dönmüş, onları harb taraftarlığı ile, emperyalizmle itham etmiştir. Parlamentoda geçenlerde İran meselesi görüşülürken (21 Haziran) Muhafazakârların istilâ tavsiye edecek kadar heyecanlarına kapılmış olmaları, Morgan Phillips'e, böyle bir ithamda bulunmak için büsbütün vesile vermiş olsa gerektir.
Diğer taraftan, bu broşürün yanı sıra, İngiliz Hükûmeti Demirperde arkası memleketlerle ticarî münasebetlerini idame ettirmekte, kendisini haklı ve mazur görmesi için Amerika’yı tazyik etmektedir. Bilhassa Ticaret Bakanı Sir Hartley Shawcross’un geçenlerde verdiği bu mealdeki bir demeç dikkate şayandır. Böylelikle Bevan Grubu bu konuda da, bir netice alınmasa bile Hükûmetin hüsnü niyetine kanaat getirmek suretiyle, tatmin edilebilecektir.
Broşür, sosyal hizmetleri tehlikeye düşürmemek için her türlü gayretin sarfedileceğini, iskân programının (Bevan bu bahisle de yakından ilgilidir), şimdilik genişletilemese de, devam ettirileceğini temin etmektedir.
Gene broşürdeki vaatlere göre, fiyat kontrolü arttırılacak kiralar üzerindeki kontrol ve yiyecek maddelerini ucuz tutmak için bütçeden ödenen tahsisat (food subsidy) kısılmıyacaktır. Diğer taraftan, silâhlanmanın tazammun ettiği masrafları emek mahsulü olmıyan gelirler üzerindeki esasen yüksek vergiler daha da arttırılmak suretiyle karşılamak yoluna gidilecektir. Vaatlerden bilhassa bu sonuncusu, Bevan Grubunun hoşuna gidecek mahiyettedir.
Broşürde dünyaşümul bir karşılıklı yardım programı idealinin ileri sürülmesi de Bevan'cıları tatmin edebilir. Bu ideal hakkındaki sözler afakî olmakla beraber Bevan'ın aynı bahisteki ideali de bir o kadar afakî olduğu için, kifayetsiz bulması mevzuubahis olamaz.
İR gün ara ile, 29 Ağustos’ta çıkan ikinci broşürün başlığı “Tekel” (Monopoly)’dir. Bundan, özel sermaye Tekeli kasdolunmaktadır.
Bu broşürde İngiliz endüstrisinin tekelci veçheleri incelenmekte ve tekelciliğin zararlarile Hükûmetin nasıl mücadele etmek kararında olduğu açıklanmaktadır. Tekelci müesseselerin rekabete imkân bırakmıyan ve böylelikle fiyatlar üzerinde hakim olan faaliyeti kanunî tedbirlerle önlemeye çalışılacak, bazı hallerde, böyle müesseseler âmme kontrolüne tabî tutulacak; bu tedbirlerin de yetmediği hâllerde ise tekelci müesseselerle bizzat devlet, müsavî şartlar altında rekabete girişecektir.
Bu hem, muvakkat bir durulma ve dinlenme devresine girmiş olan devletleştirme hareketinin yanı sıra, sosyalizmi yerleştirmek yolunda yeni bir adım, hem de fiyat yükselişine karşı, işçi ücretlerini mutazarrır etmiyen, işçilerin hayat standardını mümkün mertebe az müteessir eden bir tedbir teşkil etmiş olacaktır.
Gerek birinci broşürde düşünülen vergi artışı gerek ikinci broşürde tekelciliğe karşı ileri sürülen tedbirler seçmenlerin ancak — İşçi Partisine oy vermesi zaten hiçbir vakit beklenmiyen — küçük bir zümresini üzecektir.
Öte yanda, işçi sınıfı, hattâ orta sınıfın da büyük bir kısmı, başarı ile tatbik edildiği takdirde, bu tedbirlerden ancak fayda görecektir.
Yani, ham madde kaynaklarından daha büyük bir kısmının savunma ihtiyaçlarına tahsisi yüzünden piyasada istihlâk maddeleri azalsa bile, bunun ücret dondurulmalarına ve fiyatlarda aşırı yükselmelere meydan vermemesi çoğunluğu en az sarsacak neviden vergi ve kontrollerle sağlanmak suretiyle, Hükûmetin durumu belki de kuvvetlendirilebilecektir.
İşçi Hükûmeti, seçimleri yenilemek için, zamanla kaybedilen oyları bir anda geri çevirtecek — meselâ Kore Harbinin başarı ile sona ermesi gibi — sansasyonel bir hadise bekliyordu. Ümidini, bir nevi, piyangoya bağlamıştı. Büyük sayıda seçmenin İşçi Partisinden yüz çevirdiği o kadar muhakkaktı ki, başka türlü seçimleri yenilemek, iktidardan bile bile vazgeçmek olacaktı. Fakat öyle bir piyangodan da artık ümidi kesilen Hükûmet, muhtemelen bu yeni kararların gerçekleşmesiyle vaziyetinin düzelmesini bekliyecektir. Nitekim, yakın zamana kadar, seçimlerin Sonbaharda yenileneceğine dair kuvvetli şayialar dolaşırken, şimdi, önümüzdeki yıldan önce yenilenmiyeceği söylenmektedir.
Günün konuları:
İngiltere’de siyasî durum
Yazan: Bülent ECEVİT
SONBAHAR İngilterede iç politikanın en hararetlendiği mevsimdir. İşçi Partisi ile Muhafazakâr ve Liberal Partiler yıllık konferanslarını bu mevsimde yaparlar. İşçi Partisi ve dolayısiyle bugünkü Hükûmet üzerinde büyük nüfuzu olan İşçi Sendikaları Kongresi de, gene Sonbaharda, Parti Konferansından önce toplanır.
Sendikalar Kongresi 3 Eylûlde açılmıştır. İşçi Partisi Konferansı da Ekimin 1 inde toplanıp 5 ine kadar sürecektir.
Bu yıl Sendikalar Kongresiyle İşçi Partisi Konferansını ehemmiyetli kılan unsurlar şunlardır:
1. Kabine ile Bevan arasında İlkbaharda çıkan ihtilâf.
2. Kore Harbi’nden beri iktisadî durumun güçleşmekte oluşu.
3. Seçimlerin yakında yenilenmesi ihtimali.
Bu unsurlardan birincisi Hükûmeti sola, ikincisi de sağa doğru çekmektedir.
Uzun zaman Sıhhat Bakanlığı, sonra bir müddet de Çalışma Bakanlığı yapmış olan ve İlkbahar'da, iki arkadaşı ile beraber, Kabine’den çekilen Bevan, hâlen İşçi Partisi Millî icra Komitesi üyelerindendir. Millî İcra Komitesindeki 25 üyenin 7 si Seçim Bölgesi Kurulları tarafından seçilir. Bevan da bu 7 üyeye dahildir. Ve bir kaç yıldanberi bu üyeliklerin en çok oy alan adayı olagelmiştir. Meselâ geçen yıl Morrison bile Bevan’dan hemen hemen 200.000 oy daha az almıştır. Onun için Bevan’ın bu yıl da Parti içindeki nüfuzlu mevkiini elde tutacağı muhakkak sayılabilir. Bevan, Partinin koyu solcu zümresinin manevî lideri durumundadır. Bu zümrenin solculuğundaki koyuluk nazarî değil tatbikî mânadadır. Yani, nazariyatta Attlee— Morrison grubu da Bevan Grubu kadar Sosyalist akîdelerine bağlıdır. Ancak Bevan Grubu idealden realitelere asgarî bir tavizi bile güç kabul etmekte, endüstriyel bir memleketi ve büyük bir imparatorluğu bugünkü ağır şartlar altında idare etmek sorumluluğunu omuzlarında taşıyan bir Hükûmetin realitelere bazan boyun eğmek zorunda kalabileceğini - anlamamaktadır demiyelim - anlamamazlıktan gelmektedir.
Bevan’a göre, sosyal hizmetleri devam ettirmeye ve geliştirmeye ayrılan tahsisatın kısılmasını gerektireceği anda silâhlandırma hareketi durdurulmalıdır. Böyle bir şey, Sovyet bloku karşısında İngiltere’yi zayıf duruma mı düşürecektir? Öyleyse dış siyaset ona göre tadil edilmelidir! Amerika’dan müşterek menfaatlerin azamî müsaadesi nisbetinde uzaklaşıp tehlikenin azamî müsaadesi nisbetinde Sovyet blokuna yaklaşmalıdır. Bu arada, meselâ, Amerika’nın itirazına kulak asmayıp, Demirperde arkası memleketlerle ticarete devam edilebilir, Almanya ile Japonya'nın silâhlandırılmasına muhalif kalınabilir.
Bugünkü dünyada İngiltere’nin böyle bir siyaset gütmesi infiratçılık olmaz mı? Olur elbette! Ama, stratejik zaruretlerin dışından dolaşılarak da infiratçı olmıyan bir sosyalıst dünya siyasetine varılamaz mı? Meselâ bütün dünya memleketlerini iktisadî işbirliğine çağırmak, geri kalmış en uzak memleketleri bile birtakım dünyaşümul içtimaî ve iktisadî programlara dahil etmek düşünülemez mi? Elbette düşünülür! Sırf idealist olunca her şey düşünülür! Fakat bugünün iki blok'a ayrılmış dünyasında, infiratçı bir dış siyaset güden bir memleket bu düşünülenleri gerçekleştirebilir mi? Gerçekleştirebilirse, nasıl? İş buraya gelince Bevan susar! Çünkü o sadece idealisttir. Realitelere inmez.
Fakat bizzat bu idealizm, realitelere inmek istemiyen bu idealizm, İngiltere için bir dahilî realite sayılır. İngiliz İşçi Hükûmetinin bir kolu hiç değilse kısmen bu realiyetyle bağlıdır. Çünkü İşçi Sendikaları üeyelerinden belki üçte biri Bevan'ın görüşlerine mütemayildir. Ayrıca, Sendikalara dahil olmıyan Parti üyeleri arasında da Bevan'ın görüşünü destekliyenlerin bulunduğu hesaba katılmalıdır.
İşçi Hükûmetini, realitelerin cevaz verdiğinden daha fazla sola çekmeye çalışan kuvvet işte budur.
HÜKÛMETİ sağa doğru çeken kuvvete gelince, bu, evvelâ iktisadîdir. Kore Harbi çıktığındanberi dünyada fiyatların yükselmeye başlaması, aynı zamanda Kore Harbi'nin tesiri altında silâhlanmayı hızlandıran İngiltere'nin ham madde kaynaklarından eskisine nisbetle daha büyük bir bir kısmını askerî hazırlıklara ayırmaya karar vermiş olması, İşçi Hükûmetinin en büyük eserleri olan sosyal hizmetleri daha pahalıya mal etmekte, bu da, ayrıca, fiyat artışını sür'atlendiren bir âmil teşkil etmektedir.
O yüzden, zaten pek cüz'î bir çoğunlukla iktidara gelmiş olan İşçi Hükûmetini tutanlar gitgide azalmaya başlamıştır. Güvenilir anketler, İşçi Partisini tutanlara nisbetle Muhafazakâr Partiyi tutan seçmenlerin gitgide artmakta olduğunu gösteriyor. Öyle ki, bugün seçim yenilense İşçilerin tekrar iktidara gelebileceğine, en nikbin bir görüşle bile, pek az ihtimal verilebilir.
Neticede şöyle bir vaziyet ortaya çıkıyor:
İşçi Hükûmeti kendisini sola çeken kuvvetlere boyun eğse dıştan, sağa çeken kuvvetlere boyun eğse içten yıkılacaktır.
Bu kadar müşkül bir durumun içinden Attlee ayarında bir devlet ve siyaset adamı kurtulamazsa kimse kurutulamaz!
İngilizlerin en çok sevdikleri tabir ve mefhumlardan biri "orta yol”dur. Şimdi de Attlee Hükûmetinin bir orta yol bulması lâzımdır. Fakat şartların bulunacak orta yolda bir milimetrelik bir hatalı kıvrıma müsamahası yoktur. Muvazene tıpatıp olmalıdır.
Onun için, İşçi Sendikaları kongresiyle İşçi Partisi Konferansında Hükûmetin durumu, ip üstünde yürüyen bir cambazınki kadar heyecanlı olacaktır.
AĞUSTOS sonunda İşçi Partisi Millî İcra Komitesinin yayınladığı iki broşürden, bu tehlikeli ipte yürüyebilmek için en iyi formülleri bulduğuna hükmedilebilir. Bu hükmün yerinde olup olmadığını, tabiî, ancak hadiseler gösterecektir.
İki broşür sureta Parti Konferansı için hazırlanmış olmakla beraber, gerek mahiyetleri, gerek yayınlanma tarihleri bakımından Sendikalar Kongresindeki havaya da müessir olmak hedefini gütmektedir.
28 Ağustos’ta çıkan birinci broşür "İlk Ödevimiz: Sulh" başlığını taşımaktadır. Broşürün gerek başlığı ile, gerek içindeki, sûlhe, dünya sûlhünü kurtarma idealine bağlılık ifadeleriyle Bevan‘ın gönlü alınmaya çalışıldıktan sonra, silâhlanma programını zarurî kılan şartlarda iyiye doğru bir değişme kendini göstermedikçe bu programın kısılamıyacağı kat'î bir lisanla belirtilmektedir.
Broşürün bu kısmını basın mensuplarına takdim ederken, İşçi Partisi Sekreteri Morgan Phillips, 1950 Aralık ayında dünyayı bir üçüncü büyük harbden İngiltere’nin kurtarmış olduğunu söylemiş, Attlee müdahale etmeseydi, Amerika üçuncü dünya harbine yol açacaktı yollu bir tez ileri sürmüştür. Amerikalıları bir hayli hiddetlendirmiş olmakla beraber bu sözlerin Amerika’ya tarizden ziyade Bevan Grubuna karşı Hükûmeti müdafaa kasdiyle söylenmiş olduğu âşikârdır. Morgan Phillips, sadece, silâhlanma programının İngiliz Hükûmetini dünya sûlhü yolundan kat’iyyen ayırmadığına bir delil vermek istemiştir. Nitekim Morgan Phillips, Amerika’yı bırakıp Muhafazakârlara dönmüş, onları harb taraftarlığı ile, emperyalizmle itham etmiştir. Parlamentoda geçenlerde İran meselesi görüşülürken (21 Haziran) Muhafazakârların istilâ tavsiye edecek kadar heyecanlarına kapılmış olmaları, Morgan Phillips'e, böyle bir ithamda bulunmak için büsbütün vesile vermiş olsa gerektir.
Diğer taraftan, bu broşürün yanı sıra, İngiliz Hükûmeti Demirperde arkası memleketlerle ticarî münasebetlerini idame ettirmekte, kendisini haklı ve mazur görmesi için Amerika’yı tazyik etmektedir. Bilhassa Ticaret Bakanı Sir Hartley Shawcross’un geçenlerde verdiği bu mealdeki bir demeç dikkate şayandır. Böylelikle Bevan Grubu bu konuda da, bir netice alınmasa bile Hükûmetin hüsnü niyetine kanaat getirmek suretiyle, tatmin edilebilecektir.
Broşür, sosyal hizmetleri tehlikeye düşürmemek için her türlü gayretin sarfedileceğini, iskân programının (Bevan bu bahisle de yakından ilgilidir), şimdilik genişletilemese de, devam ettirileceğini temin etmektedir.
Gene broşürdeki vaatlere göre, fiyat kontrolü arttırılacak kiralar üzerindeki kontrol ve yiyecek maddelerini ucuz tutmak için bütçeden ödenen tahsisat (food subsidy) kısılmıyacaktır. Diğer taraftan, silâhlanmanın tazammun ettiği masrafları emek mahsulü olmıyan gelirler üzerindeki esasen yüksek vergiler daha da arttırılmak suretiyle karşılamak yoluna gidilecektir. Vaatlerden bilhassa bu sonuncusu, Bevan Grubunun hoşuna gidecek mahiyettedir.
Broşürde dünyaşümul bir karşılıklı yardım programı idealinin ileri sürülmesi de Bevan'cıları tatmin edebilir. Bu ideal hakkındaki sözler afakî olmakla beraber Bevan'ın aynı bahisteki ideali de bir o kadar afakî olduğu için, kifayetsiz bulması mevzuubahis olamaz.
İR gün ara ile, 29 Ağustos’ta çıkan ikinci broşürün başlığı “Tekel” (Monopoly)’dir. Bundan, özel sermaye Tekeli kasdolunmaktadır.
Bu broşürde İngiliz endüstrisinin tekelci veçheleri incelenmekte ve tekelciliğin zararlarile Hükûmetin nasıl mücadele etmek kararında olduğu açıklanmaktadır. Tekelci müesseselerin rekabete imkân bırakmıyan ve böylelikle fiyatlar üzerinde hakim olan faaliyeti kanunî tedbirlerle önlemeye çalışılacak, bazı hallerde, böyle müesseseler âmme kontrolüne tabî tutulacak; bu tedbirlerin de yetmediği hâllerde ise tekelci müesseselerle bizzat devlet, müsavî şartlar altında rekabete girişecektir.
Bu hem, muvakkat bir durulma ve dinlenme devresine girmiş olan devletleştirme hareketinin yanı sıra, sosyalizmi yerleştirmek yolunda yeni bir adım, hem de fiyat yükselişine karşı, işçi ücretlerini mutazarrır etmiyen, işçilerin hayat standardını mümkün mertebe az müteessir eden bir tedbir teşkil etmiş olacaktır.
Gerek birinci broşürde düşünülen vergi artışı gerek ikinci broşürde tekelciliğe karşı ileri sürülen tedbirler seçmenlerin ancak — İşçi Partisine oy vermesi zaten hiçbir vakit beklenmiyen — küçük bir zümresini üzecektir.
Öte yanda, işçi sınıfı, hattâ orta sınıfın da büyük bir kısmı, başarı ile tatbik edildiği takdirde, bu tedbirlerden ancak fayda görecektir.
Yani, ham madde kaynaklarından daha büyük bir kısmının savunma ihtiyaçlarına tahsisi yüzünden piyasada istihlâk maddeleri azalsa bile, bunun ücret dondurulmalarına ve fiyatlarda aşırı yükselmelere meydan vermemesi çoğunluğu en az sarsacak neviden vergi ve kontrollerle sağlanmak suretiyle, Hükûmetin durumu belki de kuvvetlendirilebilecektir.
İşçi Hükûmeti, seçimleri yenilemek için, zamanla kaybedilen oyları bir anda geri çevirtecek — meselâ Kore Harbinin başarı ile sona ermesi gibi — sansasyonel bir hadise bekliyordu. Ümidini, bir nevi, piyangoya bağlamıştı. Büyük sayıda seçmenin İşçi Partisinden yüz çevirdiği o kadar muhakkaktı ki, başka türlü seçimleri yenilemek, iktidardan bile bile vazgeçmek olacaktı. Fakat öyle bir piyangodan da artık ümidi kesilen Hükûmet, muhtemelen bu yeni kararların gerçekleşmesiyle vaziyetinin düzelmesini bekliyecektir. Nitekim, yakın zamana kadar, seçimlerin Sonbaharda yenileneceğine dair kuvvetli şayialar dolaşırken, şimdi, önümüzdeki yıldan önce yenilenmiyeceği söylenmektedir.
Koleksiyon
Alıntı
“İngiltere'de Siyasi Durum,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 25 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/350 ulaşıldı.