Eyüboğlu'ların Yeni Sergisi
Başlık:
Eyüboğlu'ların Yeni Sergisi
Kaynak:
Ulus, ss. 4, 5
Tarih:
1951-06-20
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/17
Metin:
RESİM:
Eyüboğlu'ların yeni sergisi
Yazan: Bülent ECEVİT
"Kuş uçmaz kervan geçmez": Bilin bu neresi? Böyle bir bilmecenin cevabı her şehre göre değişse gerek. Eğer Ankara'da iseniz, hiç çekinmeden: "Resim Sergisi" diyebilirsiniz. Halbuki üç beş yıl öncesine gelinceyedek hiç de böyle değildi. Sergiler dolar dolar taşardı. Ne oldu birden bire? Seyretmek parayla değil ki geçim derdi diyelim! Sergiler ücra köşelerde açılmıyor ki vesaitsizlik diyelim!
Yeni ressamlarımız başka dilden konuşuyorlar, anlamıyoruz, diyenler var. Anlamak için biraz da ilgilenmek gerekmez mi?
İşte Ankara'nın ortasında, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesinin altında, iki haftadır yolcu bekliyen bir sanat uğrağı daha var: Eren Eyuboğlu ile Bedri Rahmi Eyuboğlu'nun sergisi...
Hem bu sergideki eserler için başka dilden konuşuyorlar da diyemeyiz. Bu sergideki eserler, günümüzün en yeni sanat anlayışını bizim toprağımızın diliyle, bizim toprağımızın renkleri, şekilleri, yüz yıllardır işlene işlene incelmiş motifleriyle anlatmıya özeniyor. Anlıyamıyacağımızı sandığımız yeni zaman resmine girebilmek için bundan iyi kapı mı olur?..
Eren Eyüboğlu son zamanlarda Paris'e gidip dönmüş. Artık yeni bir tarzı var. Ama insanı sevindiren şey, bu yeni tarzın sabah ışığını, hazırlığını, sanatkârın Paris'e gitmeden evvel, gideceğine yakın yıllarda yaptığı resimlerde görebilmek... İnsan öylelikle emin oluyor ki Eren Eyüboğlu "Paris'ten getirdiği en son moller" le karşımıza çıkan ressamlarımızdan değildir. Paris'te, zamanımızın o resim cennetinde, Eren Eyüboğlu, sadece, zaten aradığı şeyleri bulmuştur.
Eren Eyüboğlu'nun yeni resimlerinde, eski tarzından, hemen yalnız renklerdeki ferahlık, ve atmosferdeki hafiflik kalmıştır. Ressam, aynı renk ve atmosfer duygusunu, şimdi, bir non-figüratif resim anlayışı içinde yaşatmaktadır.
Non-figüratif denilen yeni resim tarzına son zamanlarda birçok ressamlarımızın meylettiğini görüyor yahut duyuyoruz.
Ressamlarımızın bu meylini alelâde bir taklitçilik sanmak hatadır. Ressamlarımızı non -figüratif resme çeken, sanırım, bu tarz resimde kendimize bir yakınlık bulmalarıdır. Çünkü non - figüratif resimde çizgi ve şekiller, şuurlu veya tesadüfî olarak, eski Türk hat sanatındaki sekil ve çizgilere son derecede benzemektedir. Yeni resimlerinde Eren Eyüboğlu, non-figüratif resim tarzının bizi ilgilendiren bu veçhesini bilhassa tebarüz ettirmiş.
Eren Eyüboğlu'nun bu tarzı benimseyişindeki bir özellik ve güzellik de, bazı resimlerinde, non-figüratif tekniğini kullanmasına rağmen bir dereceye kadar figüratif resme bağlı kalmasıdır. Bu, insana paradoksal gibi gelebilir ama, bilhassa İstanbul'a dair iki tablosunda ressamın bu paradoksu nasıl başarı ile hâllettiği görülüyor.
*
Sergide Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun daha çok yazmaları göze çarpıyor. Değerli ressamımızın bu yeni teşebbüsünün semerelerini Ankara'da ilk defa görüyoruz. Bu yazmalarile Bedri Rahmi, bazı kompozitörlerimizin musikide yapmaya çalıştıkları şeyi galiba ilk defa olarak resimde yapmaya çalışmış oluyor. Yani halk motiflerini batının sanat tekniği ve anlayışı içinde işliyor. Bilhassa Anadolu kilimlerindeki, o kırık ve girift çizgilerden meydana gelme eski stilize figür motiflerini el alarak bu motifleri değişik bazı figürlere (meselâ eşek üstünde insan figürleri) tatbik etmekte gösterdiği başarı, ressamlarımızın. isteseler, Anadolu'dan nasıl istifade edebileceklerine bir örnektir.
Hepsi şiir dolu, ve bu yetmiyormuş gibi bazısının üstünde de şiirlerden mısralar yazılı. güzel yazmalariyle Bedri Rahmi'nin, resim sanatını, hayatımıza, evimize sokmak hususunda büyük hizmeti dokunabilir. Fakat insan satılan yazmaların üstündeki kartvizitlerden esefle görüyor ki ressamımızın bu eserleri daha çok yabancı dostlarımızın evlerine girebilmektedir. Millî sanatı nasıl tarif ederseniz edin, bu yazmalar o tariflerin hepsine en çok uyan birer sanat eseri olarak kalır. Ona rağmen, bu eserlere bizden çok yabancıların rağbet göstermeleri herhalde üzülecek bir şeydir.
Yalnız, insan bir yandan bu yazmaları görüp hayran oluyor bir yandan da Bedri Rahmi'nin bu büyük ressamımızın, ressamlığını düşünüp kaygılanıyor. Eskiden Bedri Rahmi'nin, zaman zaman uğrunda ressamlığından fedakârlık ettiği bir tek şey vardı, o da şairliği... Simdi buna bir ikincisi, yani yazmacılık da eklenmiş.
Bedri Rahmi'nin yeni resimlerinde artık resimden daha çok şiir ve yazma endişesi seziliyor. Bu ikisi bir olmuş, sanki Bedri Rahmi'nin ressamlığını için için eritiyorlar. Belki ressamın, sergide görmediğimiz başka yeni resimleri, insana bu kaygıyı duyurmıyan resimelri de vardır; varsa, gönül bu sergide o resimlerden de görmek isterdi. Fakat yoksa, Bedri Rahmi'nin kendi ressamlığına biraz daha az haksızlık etmesini dilememek elden gelmiyor.
Daha kapısından girerken insanı sarıveren. insana dışardaki baharı bile unutturan bu sergi Cumartesi günü kapanacak. Bir gidip görmiyen, handiyse bir bahar mevsimi kaçırmış kadar çok şey kaybeder.
Eyüboğlu'ların yeni sergisi
Yazan: Bülent ECEVİT
"Kuş uçmaz kervan geçmez": Bilin bu neresi? Böyle bir bilmecenin cevabı her şehre göre değişse gerek. Eğer Ankara'da iseniz, hiç çekinmeden: "Resim Sergisi" diyebilirsiniz. Halbuki üç beş yıl öncesine gelinceyedek hiç de böyle değildi. Sergiler dolar dolar taşardı. Ne oldu birden bire? Seyretmek parayla değil ki geçim derdi diyelim! Sergiler ücra köşelerde açılmıyor ki vesaitsizlik diyelim!
Yeni ressamlarımız başka dilden konuşuyorlar, anlamıyoruz, diyenler var. Anlamak için biraz da ilgilenmek gerekmez mi?
İşte Ankara'nın ortasında, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesinin altında, iki haftadır yolcu bekliyen bir sanat uğrağı daha var: Eren Eyuboğlu ile Bedri Rahmi Eyuboğlu'nun sergisi...
Hem bu sergideki eserler için başka dilden konuşuyorlar da diyemeyiz. Bu sergideki eserler, günümüzün en yeni sanat anlayışını bizim toprağımızın diliyle, bizim toprağımızın renkleri, şekilleri, yüz yıllardır işlene işlene incelmiş motifleriyle anlatmıya özeniyor. Anlıyamıyacağımızı sandığımız yeni zaman resmine girebilmek için bundan iyi kapı mı olur?..
Eren Eyüboğlu son zamanlarda Paris'e gidip dönmüş. Artık yeni bir tarzı var. Ama insanı sevindiren şey, bu yeni tarzın sabah ışığını, hazırlığını, sanatkârın Paris'e gitmeden evvel, gideceğine yakın yıllarda yaptığı resimlerde görebilmek... İnsan öylelikle emin oluyor ki Eren Eyüboğlu "Paris'ten getirdiği en son moller" le karşımıza çıkan ressamlarımızdan değildir. Paris'te, zamanımızın o resim cennetinde, Eren Eyüboğlu, sadece, zaten aradığı şeyleri bulmuştur.
Eren Eyüboğlu'nun yeni resimlerinde, eski tarzından, hemen yalnız renklerdeki ferahlık, ve atmosferdeki hafiflik kalmıştır. Ressam, aynı renk ve atmosfer duygusunu, şimdi, bir non-figüratif resim anlayışı içinde yaşatmaktadır.
Non-figüratif denilen yeni resim tarzına son zamanlarda birçok ressamlarımızın meylettiğini görüyor yahut duyuyoruz.
Ressamlarımızın bu meylini alelâde bir taklitçilik sanmak hatadır. Ressamlarımızı non -figüratif resme çeken, sanırım, bu tarz resimde kendimize bir yakınlık bulmalarıdır. Çünkü non - figüratif resimde çizgi ve şekiller, şuurlu veya tesadüfî olarak, eski Türk hat sanatındaki sekil ve çizgilere son derecede benzemektedir. Yeni resimlerinde Eren Eyüboğlu, non-figüratif resim tarzının bizi ilgilendiren bu veçhesini bilhassa tebarüz ettirmiş.
Eren Eyüboğlu'nun bu tarzı benimseyişindeki bir özellik ve güzellik de, bazı resimlerinde, non-figüratif tekniğini kullanmasına rağmen bir dereceye kadar figüratif resme bağlı kalmasıdır. Bu, insana paradoksal gibi gelebilir ama, bilhassa İstanbul'a dair iki tablosunda ressamın bu paradoksu nasıl başarı ile hâllettiği görülüyor.
*
Sergide Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun daha çok yazmaları göze çarpıyor. Değerli ressamımızın bu yeni teşebbüsünün semerelerini Ankara'da ilk defa görüyoruz. Bu yazmalarile Bedri Rahmi, bazı kompozitörlerimizin musikide yapmaya çalıştıkları şeyi galiba ilk defa olarak resimde yapmaya çalışmış oluyor. Yani halk motiflerini batının sanat tekniği ve anlayışı içinde işliyor. Bilhassa Anadolu kilimlerindeki, o kırık ve girift çizgilerden meydana gelme eski stilize figür motiflerini el alarak bu motifleri değişik bazı figürlere (meselâ eşek üstünde insan figürleri) tatbik etmekte gösterdiği başarı, ressamlarımızın. isteseler, Anadolu'dan nasıl istifade edebileceklerine bir örnektir.
Hepsi şiir dolu, ve bu yetmiyormuş gibi bazısının üstünde de şiirlerden mısralar yazılı. güzel yazmalariyle Bedri Rahmi'nin, resim sanatını, hayatımıza, evimize sokmak hususunda büyük hizmeti dokunabilir. Fakat insan satılan yazmaların üstündeki kartvizitlerden esefle görüyor ki ressamımızın bu eserleri daha çok yabancı dostlarımızın evlerine girebilmektedir. Millî sanatı nasıl tarif ederseniz edin, bu yazmalar o tariflerin hepsine en çok uyan birer sanat eseri olarak kalır. Ona rağmen, bu eserlere bizden çok yabancıların rağbet göstermeleri herhalde üzülecek bir şeydir.
Yalnız, insan bir yandan bu yazmaları görüp hayran oluyor bir yandan da Bedri Rahmi'nin bu büyük ressamımızın, ressamlığını düşünüp kaygılanıyor. Eskiden Bedri Rahmi'nin, zaman zaman uğrunda ressamlığından fedakârlık ettiği bir tek şey vardı, o da şairliği... Simdi buna bir ikincisi, yani yazmacılık da eklenmiş.
Bedri Rahmi'nin yeni resimlerinde artık resimden daha çok şiir ve yazma endişesi seziliyor. Bu ikisi bir olmuş, sanki Bedri Rahmi'nin ressamlığını için için eritiyorlar. Belki ressamın, sergide görmediğimiz başka yeni resimleri, insana bu kaygıyı duyurmıyan resimelri de vardır; varsa, gönül bu sergide o resimlerden de görmek isterdi. Fakat yoksa, Bedri Rahmi'nin kendi ressamlığına biraz daha az haksızlık etmesini dilememek elden gelmiyor.
Daha kapısından girerken insanı sarıveren. insana dışardaki baharı bile unutturan bu sergi Cumartesi günü kapanacak. Bir gidip görmiyen, handiyse bir bahar mevsimi kaçırmış kadar çok şey kaybeder.
Koleksiyon
Alıntı
“Eyüboğlu'ların Yeni Sergisi,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/339 ulaşıldı.