Davulun Sesi

Başlık: 
Davulun Sesi 
Kaynak: 
Halkçı (Yeni Ulus), "Uzaktan" s. 3 
Tarih: 
1954-10-28 
Lokasyon: 
Milli Kütüphane/Rahşan Ecevit Arşivi 
Metin: 
Uzaktan:

Davulun sesi

Davulun sesi uzaktan kulağa hoş gelirmiş. Fakat bizim davulların çıkardığı sesler uzaktan kulağa büsbütün kötü geliyor. Basın ve söz hürriyetine yaşama hakkı kadar tabiî bir hak payesi verilmiş, kimsenin azledemediği, emekliye ayıramadığı, canı isterse ömrü boyunca mevkiinde kalabilen Yüksek Mahkeme yargıçlarına Parlâmentonun da Başkanın da yetkilerinden daha geniş yetkiler tanınmış bir memlekette Türk gazetelerini, memleket haberlerini okumak, insanı büsbütün kötümser ediyor.

Amerika'da, Türkiye'deki olayları yakından takibeden bir kaç kişiye rastladım. New York Times gazetesinde, bize dair bir haber okumuşlar. Bazısı bu haberi kesip şaklamış, Türkiye’yi ve Türkleri seven bu insanlar derin bir hayal kırıklığı içinde idiler.

Birisi, «Biz Türkiye'de demokrasinin yerleştiğini sanıyorduk,» dedi. Bir başkası, «Demek Türkiye’de basın hürriyeti yok» dedi.

Bu yorumlara ne cevap verebilirdim? «Demokrasi böyle olur, sizin bildiğiniz gibi değil» mi diyeydim?

Amerikalılar konferans dinlemiye meraklı. Dünya bilgilerini [...] konferanslardan ediniyorlar [...] bugüne kadar istenilen konferansların sayısı 10’u aştı. Bu konferanslarda demokrasiden bahis bile edemiyeceğim. Bahsedip de ne diyeyim? «Türkiye'de demokrasi yok» mu diyeyim? Demokrasiyi her şeyden üstün tutan bu insanların gözünde memleketimin itibarını o kadar düşürecek bir söz söylemiye dilim varmaz. «Türkiye’de demokrasi var» mı diyeyim? Böyle bir yalan söylemiye dilim varmaz.

Saati dolduğu için radyolar Başkan Eisenhower’in söylevini yarıda kestikleri gün hayret etmiştim. Amerikalılara göre ise bu tabiî bir şeydi, «Konuşmasını kiraladığı “vakte göre ayarlasın,» diyorlardı.

Bu zihniyetteki insanlar tutup bana, Türkiye’de siyasî partilerin radyodan nasıl istifade ettiğini soruyorlar. Ben bu soruya ne cevap vereyim? Memleket dışında memleketime dair vereceğim konferanslarda partizanca konuşmak istemiyorum. Onun için, Basın - Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğüne yahut ilgili Bakanlığa, bu yazımla açıkça başvuruyorum: Amerika’da böyle bir soruyla karşılaştığım zaman nasıl cevap vermemi uygun görüyorlarsa lütfedip bana bildirsinler! Bir yabancı memlekette çaresiz kalmış bir Türk'ten bu yardımı esirgemezlerse minnettar kalırım.

Haydi söz ve basın hürriyetinden geçtik, başka nelerden bahsedeyim? Yargıçların ve memurların teminatından mı, üniversite profesörlerinin hürlüğünden mi, işçilerin haklarından mı bahsedeyim?

Yoska bunlardan da [...] iktisadî kalkınmamızda [...] bahsedeyim? Türkiye ile ilgili bir iş adamı çıkıp da ödiyeceğimiz borçların altına niçin girdiğimizi sorsa ne derim? Sayın Başbakanımız son söylevlerinden birinde bunun veciz bir izahını yapmış, iktisadi durumumuzdaki ihtiyatsızlığın bir «mukaddes ihtiyatsızlık» olduğunu söylemişlerdi. Ben de böyle bir soruya cevap olarak bu sözü İngilizceye çevirip Başbakanımıza atfen söylersem, acaba sayın Başbakan uygun karşılarlar mı?

Yalan söylememek kendime, dışarda memleketi mi kötülememek memleketime karşı boynumun borcu! Bu iki şartı bir arada yerine getirebilmek için elimden geleni yapacağım. Dünyada lâf mı kalmadı? Boğaziçi'nin güzelliğinden, incir, üzümden, lâtilokum ve tütünden bahsedeceğim!

Bülend ECEVİT 

Dosyalar

1954.10.28.jpg
1954.10.28_B.jpg
1954.10.28_B.txt

Koleksiyon

Alıntı

“Davulun Sesi,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 23 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/315 ulaşıldı.