Genç Besteciyi Bekleyen İş
Title:
Genç Besteciyi Bekleyen İş
Source:
Halkçı, "Günün Işığında", s. 3
Date:
1955-04-11
Location:
Rahşan Ecevit Arşivi
Text:
GÜNÜN IŞIĞINDA :
Genç besteciyi bekliyen iş
Bülend ECEVİT
Kendilerinde memleket hesabına bir sorumluluk duyan genç bestecilerimizi, gönüllerince yaratma işinin dışında bir iş daha bekliyor: Türkiye’de, yaratacakları musikinin zevkine varabilecek bir geniş dinleyici kütlesinin yetişmesini kolaylaştırıp hızlandırmak.
Gerçi Batı memleketlerinde de, günün ileri sanat akımlarına ayak uydurmuş besteciler böyle bir mesele karşısındadırlar.
Fakat o memleketlerde bu mesele nisbeten kolaydır. Çünkü bestecinin karşısındaki dinleyici kütlesi esasen Batı musikisi geleneği içinde yetişmiştir.
Batı memleketlerinde mesele, Batı musikisindeki yeni gelişmeleri halka kabul ettirebilmekten ibarettir.
Türkiye’de ise besteci, Türk halkına önce Batı musikisini, ondan sonra da bu musiki anlayışı içinde kendi vereceği eserleri, yapacağı yenilikleri kabul ettirmek zorundadır.
Bu zorunluluklardan birincisini ihmal etmekle, besteci, üyesi olduğu toplumla arasında bağlar kurmak, maddî ve mânevî bir alışveriş başlatmak imkânlarını ihmal etmiş olmaktadır.
Kendine evrensel bir üslûp seçen bir besteci, böyle bağlara, böyle bir alışverişe ihtiyaç duymadığını düşünebilir.
Böyle bir düşüncenin doğru mu yanlış mı olduğu, uzun uzadıya tartışılacak bir konudur.
Fakat üyesi olduğu toplumla arasında kurulacak bağlardan bestecinin kendi hesabına fazla bir kazancı olmıyacağı kabul edilse bile, bundan toplumun kazancı olacağı muhakkaktır.
Biz de zaten bu kısa yazıyı, genç Türk bestecisinin değil, Türk toplumunun çıkarını düşünerek yazıyoruz.
Türkiye, Batının yaşama tarzına ayak uydurmak için çalışmaktadır. Bu yolda, umulur ki, artık geri dönemiyeceği bir noktaya ulaşmış olsun!
Ama geri dönülemiyecek bir noktaya ulaşmış olmakla iş bitmez. Bu yolda ileri gidebilmek, hem de süratle ileri gidip, bizden çok daha ilerdekilere yetişebilmek zorundayız.
Radyolarımızda, aile bahçelerimizde, meyhanelerimizde alaturka musiki dinliyerek, yolda yürür, otomobilde giderken kendi - kendimize bir alaturka şarkı mırıldanarak, aile yahut arkadaş topluluklarında hep beraber alaturka şarkılar söyliyerek bu yolda ilerlemeye çalışmak boşuna gayrettir.
Alaturka musikinin yarattığı atmosfer ve devam ettirdiği ruh hâletiyle Batı memleketlerindeki dinamizmi bağdaştırabilmenin yolu yoktur.
Bu sanatın uzmanları istedikleri kadar alaturka musikinin Batı musikisine üstünlüğünü kâğıt üzerinde isbat etsinler. Alaturka musikinin insan ruhu üzerindeki tesirleriyle Batılı yaşama tarzının uzlaştırılabileceğini isbat etmiş olmazlar.
Biz, Türkiye’nin Batılılaşmasında Batı musikisinin oynıyacağı rolü düşünerek, bu musikinin Türk halkına bir an önce mal edilmesi lüzumuna inanıyoruz.
Bu hususta da en başta Türk bestecisinin yardımını beklemek hakkımızdır. Bu yardımdan kendisinin bir şey kazanmış olup olmıyacağı hususu ile ilgili değiliz.
Eğer besteci kendi sanatı bakımından bir şey kazanmış olmıyacağı düşüncesindeyse, yapacağı yardımı, bu yardım için ayıracağı zamanı, bir fedakârlık saymakta hakkı var demektir.
O takdirde diyelim ki bizim de kendisinden istediğimiz bir fedakârlıktır.
Bu yardım yahut fedakârlık şu olmalıdır diye düşünüyoruz:
Genç (yaşça değil başça) Türk bestecisi, bir yandan günümüzün ileri sanat anlayışlarına göre eser yaratadursun, bir yandan da, gene genç Türk şairiyle işbirliği yaparak, şarkılar yazmalıdır!
Bunun için halk türkülerimizden faydalanır faydalanmaz, o, bizim değil, kendisinin bileceği iştir. Yeter ki yazacağı şarkının, Türk halkınca, hiç değilse Türk gençlerince benimsenebilme, kabul edilebilme şansı olsun!
Yeter ki bu şarkılar, zamanla, aile ve arkadaş topluluklarına hep bir ağızdan, alaturka şarkılar yerine söylenir hale gelebilsin! Yeter ki bir yolda yalnız yürüyen, arabasını yahut otomobilini süren bir adamın dilinin ucuna, bir alaturka şarkı yerine bu şarkılardan biri gelebilsin!
Türkiye’yi kısa zamanda her yönden bir Batılı memleket haline gelmiş görmek istiyen aydınlar, Devlet Radyosu ile, sazlı aile bahçeleri ve meyhanelerle cepheden mücadele edemiyecek kadar azınlıktadırlar.
Onları ancak arkadan vurabiliriz.
Bunu yapmak da, genç Türk şairiyle işbirliği yapacak genç Türk bestecisinin elindedir!
Genç besteciyi bekliyen iş
Bülend ECEVİT
Kendilerinde memleket hesabına bir sorumluluk duyan genç bestecilerimizi, gönüllerince yaratma işinin dışında bir iş daha bekliyor: Türkiye’de, yaratacakları musikinin zevkine varabilecek bir geniş dinleyici kütlesinin yetişmesini kolaylaştırıp hızlandırmak.
Gerçi Batı memleketlerinde de, günün ileri sanat akımlarına ayak uydurmuş besteciler böyle bir mesele karşısındadırlar.
Fakat o memleketlerde bu mesele nisbeten kolaydır. Çünkü bestecinin karşısındaki dinleyici kütlesi esasen Batı musikisi geleneği içinde yetişmiştir.
Batı memleketlerinde mesele, Batı musikisindeki yeni gelişmeleri halka kabul ettirebilmekten ibarettir.
Türkiye’de ise besteci, Türk halkına önce Batı musikisini, ondan sonra da bu musiki anlayışı içinde kendi vereceği eserleri, yapacağı yenilikleri kabul ettirmek zorundadır.
Bu zorunluluklardan birincisini ihmal etmekle, besteci, üyesi olduğu toplumla arasında bağlar kurmak, maddî ve mânevî bir alışveriş başlatmak imkânlarını ihmal etmiş olmaktadır.
Kendine evrensel bir üslûp seçen bir besteci, böyle bağlara, böyle bir alışverişe ihtiyaç duymadığını düşünebilir.
Böyle bir düşüncenin doğru mu yanlış mı olduğu, uzun uzadıya tartışılacak bir konudur.
Fakat üyesi olduğu toplumla arasında kurulacak bağlardan bestecinin kendi hesabına fazla bir kazancı olmıyacağı kabul edilse bile, bundan toplumun kazancı olacağı muhakkaktır.
Biz de zaten bu kısa yazıyı, genç Türk bestecisinin değil, Türk toplumunun çıkarını düşünerek yazıyoruz.
Türkiye, Batının yaşama tarzına ayak uydurmak için çalışmaktadır. Bu yolda, umulur ki, artık geri dönemiyeceği bir noktaya ulaşmış olsun!
Ama geri dönülemiyecek bir noktaya ulaşmış olmakla iş bitmez. Bu yolda ileri gidebilmek, hem de süratle ileri gidip, bizden çok daha ilerdekilere yetişebilmek zorundayız.
Radyolarımızda, aile bahçelerimizde, meyhanelerimizde alaturka musiki dinliyerek, yolda yürür, otomobilde giderken kendi - kendimize bir alaturka şarkı mırıldanarak, aile yahut arkadaş topluluklarında hep beraber alaturka şarkılar söyliyerek bu yolda ilerlemeye çalışmak boşuna gayrettir.
Alaturka musikinin yarattığı atmosfer ve devam ettirdiği ruh hâletiyle Batı memleketlerindeki dinamizmi bağdaştırabilmenin yolu yoktur.
Bu sanatın uzmanları istedikleri kadar alaturka musikinin Batı musikisine üstünlüğünü kâğıt üzerinde isbat etsinler. Alaturka musikinin insan ruhu üzerindeki tesirleriyle Batılı yaşama tarzının uzlaştırılabileceğini isbat etmiş olmazlar.
Biz, Türkiye’nin Batılılaşmasında Batı musikisinin oynıyacağı rolü düşünerek, bu musikinin Türk halkına bir an önce mal edilmesi lüzumuna inanıyoruz.
Bu hususta da en başta Türk bestecisinin yardımını beklemek hakkımızdır. Bu yardımdan kendisinin bir şey kazanmış olup olmıyacağı hususu ile ilgili değiliz.
Eğer besteci kendi sanatı bakımından bir şey kazanmış olmıyacağı düşüncesindeyse, yapacağı yardımı, bu yardım için ayıracağı zamanı, bir fedakârlık saymakta hakkı var demektir.
O takdirde diyelim ki bizim de kendisinden istediğimiz bir fedakârlıktır.
Bu yardım yahut fedakârlık şu olmalıdır diye düşünüyoruz:
Genç (yaşça değil başça) Türk bestecisi, bir yandan günümüzün ileri sanat anlayışlarına göre eser yaratadursun, bir yandan da, gene genç Türk şairiyle işbirliği yaparak, şarkılar yazmalıdır!
Bunun için halk türkülerimizden faydalanır faydalanmaz, o, bizim değil, kendisinin bileceği iştir. Yeter ki yazacağı şarkının, Türk halkınca, hiç değilse Türk gençlerince benimsenebilme, kabul edilebilme şansı olsun!
Yeter ki bu şarkılar, zamanla, aile ve arkadaş topluluklarına hep bir ağızdan, alaturka şarkılar yerine söylenir hale gelebilsin! Yeter ki bir yolda yalnız yürüyen, arabasını yahut otomobilini süren bir adamın dilinin ucuna, bir alaturka şarkı yerine bu şarkılardan biri gelebilsin!
Türkiye’yi kısa zamanda her yönden bir Batılı memleket haline gelmiş görmek istiyen aydınlar, Devlet Radyosu ile, sazlı aile bahçeleri ve meyhanelerle cepheden mücadele edemiyecek kadar azınlıktadırlar.
Onları ancak arkadan vurabiliriz.
Bunu yapmak da, genç Türk şairiyle işbirliği yapacak genç Türk bestecisinin elindedir!
Collection
Citation
“Genç Besteciyi Bekleyen İş,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, accessed November 24, 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/30.