10'lar Grubu Ankara'da
Başlık:
10'lar Grubu Ankara'da
Kaynak:
Dünya, "Sanat Bahisleri", ss. 2, 4
Tarih:
1953-04-08
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
SANAT BAHİSLERİ
DÜNYA 8 NİSAN 1953
Ankara’da Helikon Galerisinde açılan 10 lar Grupn sergisinden, İlhan Uğan’ın “İğne Ağaçları” tablosu
10'lar Grupu Ankara'da
Yazan: Bülent Ecevit
ISTANBUL’da birkaç yıl önce kurulan 10 lar Grupu, Ankara’da ilk resim sergisini Helikon Galerisinde açtı.
Bu grup ressamlarının İstanbuldaki sergilerini görmediğimiz için, nasıl bir gelişme ile bugünkü durumlarına geldiklerini bilemiyoruz. Yalnız, 1950 baskılı broşürlerinde, bazı yazarların o sergiler üstüne yazdıklarından parçalar alınmış. O arada, Prof. Şekip Tunç, sergilerden biri için, “bir renk bestesiyle ruhumuzu sarıyor! Her şey renklerin cilve ve cümbüşü içinde çalkanıyor,” demiş ve bu grup ressamlarındaki “renk şehveti”nden söz etmiş.
Oysaki Helikon Galerisinde açılan sergilerinde renklerin ne “cilve” sine, ne “cümbüş”üne, ne de “şehveti”ne rastlanmıyor. Eğer o “cilve” ve “cümbüş” ve “şehvet” yazarın bütün bütün sübjektif bir yorumu değil idiyse, 10’ lar Grupu ressamları, arada geçen zaman içinde iyice değişmiş alacaklar. Çünkü, bu sergide gördüğümüz kadar hemen hepsi, göze batmıyan, az sayıda renklerle çalışıyorlar.
Gene 1950 baskılı broşürde, Bedri Rarmi Eyüboğlu, bu ressamların yerli dekoratif motiflerle El Greco arası, ikisini uzlaştırmaya çalışan bir yol tuttuklarını söylüyor. Eyüboğlu o yazıyı yazdığından beri, 10’lar Grupu ressamları bu bakımdan da değişmiş olacaklar. Çünkü, yerli dekoratif motifler, şimdi, aralarından yalnız üç dördünde kalmış, El Greco etkisi ise, güçlükle sezilebilir bir dereceye inmiş.
Yerli motiflerin kullanılmış olduğu resimlerde Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun etkisi kuvvetle kendini duyuruyor.
Gene Eyüboğlu’nun yazısından, 10’lar Grupu ressamlarının sağlam bir Rönesans resmi kültürü ile yetiştiklerini öğreniyoruz. Şimdiki sergilerinde gördüğümüz en modern resimlerin bile öyle bir kültür temeli üstüne kurulu olduğu seziliyor. Ressamlardan çoğunda, ancak Rönesans kültürünün verebileceği sağlamlıkta bir kompozisyon gücü var.
Modern resmin yurdumuzda çoğu zaman basit bir taklitçilikten ileri gidememesi, belki de bu kültürün eksik oluşundan idi. Çünkü, batıdaki bütün çağdaş resim okulları, Rönesansdan, bazan daha da gerilerden bugüne kadar gelen sürekli bir evrimin verimleridir. O bakımdan, resim sanatının batıdaki sonuçlarına varmak için en iyi yol, kestirme bir taklitçilik değil, bu evrimin geçtiği yoldur. O yolu bu gün yeniden yaşamak mümkün değilse de, tanıyıp kavramak mümkündür.
İşte, 10 lar Grupu ressimları, kestirme olmıyan bu sağlam yolu seçmiş görünüyorlar.
İçlerinde kişiliği en belirli olanlar, Adnan Varınca, İlhan Uğan, Turan Erol, Cafer Yazdıran ve Fikret Otyam’dır sanıyoruz.
Adnan Varınca, oyluma (hacıma) önem veriyor. “Damlar” tablosunda, yüzeyleri geri plândan ön plâna doğru çok ustaca toplamış. Öylelikle, seyirci resmin derinliğine çekileceği yerde, resim seyirciye doğru geliyor.
İlhan Uğan, “iğde Ağaçları"nda, mavi değişimlerinden tatlı bir renk uyumu ortaya çıkarmış. Renkleri kadar çizgileri de, İlhan Uğan’ın resimlerine derin bir duygu katıyor.
Turan Erol’ün sergide tek bir resmi var, fakat bu küçük ve özentisis tablo serginin en başarılı eserlerinden biri... O da az sayıda rengi, ölçülü biçili geniş yüzeylerde olgun bir zevkle kullanıyor. Çizgilerindeki incelik ve özlülük resme büyük bir ifade gücü katmış.
Genel olarak bütün 10 lar Grupu ressamlarının çok temiz ve büyük bir titizlikle çalıştıkları; sürekli olarak etüd yapıyormuş gibi iddiasız ve araştırmacı bir ruhla eserlerini ortaya getirdikleri anlaşılıyor. Bunlar, gelecekleri için en güvenilir teminattır.
DÜNYA 8 NİSAN 1953
Ankara’da Helikon Galerisinde açılan 10 lar Grupn sergisinden, İlhan Uğan’ın “İğne Ağaçları” tablosu
10'lar Grupu Ankara'da
Yazan: Bülent Ecevit
ISTANBUL’da birkaç yıl önce kurulan 10 lar Grupu, Ankara’da ilk resim sergisini Helikon Galerisinde açtı.
Bu grup ressamlarının İstanbuldaki sergilerini görmediğimiz için, nasıl bir gelişme ile bugünkü durumlarına geldiklerini bilemiyoruz. Yalnız, 1950 baskılı broşürlerinde, bazı yazarların o sergiler üstüne yazdıklarından parçalar alınmış. O arada, Prof. Şekip Tunç, sergilerden biri için, “bir renk bestesiyle ruhumuzu sarıyor! Her şey renklerin cilve ve cümbüşü içinde çalkanıyor,” demiş ve bu grup ressamlarındaki “renk şehveti”nden söz etmiş.
Oysaki Helikon Galerisinde açılan sergilerinde renklerin ne “cilve” sine, ne “cümbüş”üne, ne de “şehveti”ne rastlanmıyor. Eğer o “cilve” ve “cümbüş” ve “şehvet” yazarın bütün bütün sübjektif bir yorumu değil idiyse, 10’ lar Grupu ressamları, arada geçen zaman içinde iyice değişmiş alacaklar. Çünkü, bu sergide gördüğümüz kadar hemen hepsi, göze batmıyan, az sayıda renklerle çalışıyorlar.
Gene 1950 baskılı broşürde, Bedri Rarmi Eyüboğlu, bu ressamların yerli dekoratif motiflerle El Greco arası, ikisini uzlaştırmaya çalışan bir yol tuttuklarını söylüyor. Eyüboğlu o yazıyı yazdığından beri, 10’lar Grupu ressamları bu bakımdan da değişmiş olacaklar. Çünkü, yerli dekoratif motifler, şimdi, aralarından yalnız üç dördünde kalmış, El Greco etkisi ise, güçlükle sezilebilir bir dereceye inmiş.
Yerli motiflerin kullanılmış olduğu resimlerde Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun etkisi kuvvetle kendini duyuruyor.
Gene Eyüboğlu’nun yazısından, 10’lar Grupu ressamlarının sağlam bir Rönesans resmi kültürü ile yetiştiklerini öğreniyoruz. Şimdiki sergilerinde gördüğümüz en modern resimlerin bile öyle bir kültür temeli üstüne kurulu olduğu seziliyor. Ressamlardan çoğunda, ancak Rönesans kültürünün verebileceği sağlamlıkta bir kompozisyon gücü var.
Modern resmin yurdumuzda çoğu zaman basit bir taklitçilikten ileri gidememesi, belki de bu kültürün eksik oluşundan idi. Çünkü, batıdaki bütün çağdaş resim okulları, Rönesansdan, bazan daha da gerilerden bugüne kadar gelen sürekli bir evrimin verimleridir. O bakımdan, resim sanatının batıdaki sonuçlarına varmak için en iyi yol, kestirme bir taklitçilik değil, bu evrimin geçtiği yoldur. O yolu bu gün yeniden yaşamak mümkün değilse de, tanıyıp kavramak mümkündür.
İşte, 10 lar Grupu ressimları, kestirme olmıyan bu sağlam yolu seçmiş görünüyorlar.
İçlerinde kişiliği en belirli olanlar, Adnan Varınca, İlhan Uğan, Turan Erol, Cafer Yazdıran ve Fikret Otyam’dır sanıyoruz.
Adnan Varınca, oyluma (hacıma) önem veriyor. “Damlar” tablosunda, yüzeyleri geri plândan ön plâna doğru çok ustaca toplamış. Öylelikle, seyirci resmin derinliğine çekileceği yerde, resim seyirciye doğru geliyor.
İlhan Uğan, “iğde Ağaçları"nda, mavi değişimlerinden tatlı bir renk uyumu ortaya çıkarmış. Renkleri kadar çizgileri de, İlhan Uğan’ın resimlerine derin bir duygu katıyor.
Turan Erol’ün sergide tek bir resmi var, fakat bu küçük ve özentisis tablo serginin en başarılı eserlerinden biri... O da az sayıda rengi, ölçülü biçili geniş yüzeylerde olgun bir zevkle kullanıyor. Çizgilerindeki incelik ve özlülük resme büyük bir ifade gücü katmış.
Genel olarak bütün 10 lar Grupu ressamlarının çok temiz ve büyük bir titizlikle çalıştıkları; sürekli olarak etüd yapıyormuş gibi iddiasız ve araştırmacı bir ruhla eserlerini ortaya getirdikleri anlaşılıyor. Bunlar, gelecekleri için en güvenilir teminattır.
Koleksiyon
Alıntı
“10'lar Grubu Ankara'da,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 30 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/3 ulaşıldı.