Fairbanks Jr. Şerefine Saz Âlemi
Başlık:
Fairbanks Jr. Şerefine Saz Âlemi
Kaynak:
Halkçı (Yeni Ulus), "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1954-08-16
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA:
Fairbanks, Jr., şerefine saz âlemi
Sayın Hasan-Âli Yücel, dünkü Cumhuriyet’te çıkan yazısında, Fransız yazarı Georges Duhamel’in, yurdumuzu gezip gördükten sonra bizim için yazdıklarını anlatırken diyor ki;
“Duhamel kendi vatandaşlarını, hattâ İstanbul’da rastgeldiği iş adamı, fikir adamı bazı Fransızları, yeni Türkiye’yi doğru tanımamakta görüyor... Üstadın fazla üzülmemesi için hemen haber vereyim ki bizim aydınlarımız arasında bile kendi varlığımızı bu dost bakışla görememiş olanlar vardır ve bunlar, Ortaçağdan bize göçmüş birtakım ölü ve artakalma kıymetleri hâlâ diri sanmak gafletindedirler.
“......Duhamel’in yazılarında, garbdan gelen pek çok gezicilerin, memleketlerinde dikkati çeksin diye kale diplerinde dolaşıp çektikleri çarşaflı kadın, çıplak ayaklı fakır çocuk, semerli hamal resimlerini görmedim.”
Hasan-Âli Yücel’in bu satırlarını bir kenara not ettikten sonra, İstanbul’un Pazar gazetelerini karıştırmıya devam edelim! Günün haberlerinden biri şu; Tanınmış film artisti Douglas Fairbanks Jr., Sayın Cumhurbaşkanımızın dâvetlisi olarak Türkiye’ye gelmiştir. Küçüksu Kasrında misafir edilecektir. Burada bulunduğu sırada Atatürk’e ve memleketimize dair çevireceği bir film için malzeme toplıyacaktır.
Vatan Gazetesinin bu konudaki haberinde şu satırları okuyoruz;
"Artist bugün Cumhurbaşkanı Celâl Bayar ve Başbakan Adnan Menderes tarafından Florya’da kabul edilerek öğle yemeğine alıkonulacak, gece Moda Kulübüne gidecektir. Yarın akşam Küçüksu Kasrında bir saz âlemi tertip edilecektir."
Gönül ister ki memleketimize gelen her yabancı buradan bir Duhamel görgüsüyle ayrılsın, kale diplerinde çekilmiş çarşaflı kadın resimleriyle ve o resimlere benzer hâtıra [...] Türkiye için bir film çevirmeği düşünen, Douglas Fairbanks,. Jr., gibi aydın bir sanatçı olursa, günül ister ki, kaabil olduğu kadar yalnız garplılaşan Türkiye’yi görüp tanısın, ve, yaşama tarzı, zevkleri ve inançları ile her türlü Şarklılığın Türkiye’de günden güne ölmekte olduğuna inanıp memleketimizden öyle ayrılsın!
Fakat belli ki, resmi bir misafir olarak memleketimize gelen bu değerli sanatçının Türkiye’deki programını da, Sayın Yücel’in pek güzel anlattığı, “Ortaçağdan bize göçmüş birtakım ölü ve artakalma kıymetleri hâlâ diri sanmak gafletinde” bulunan, ve kendi varlığımızı Duhamel’inki kadar “dost bakışla” göremiyen bir takım “aydınlarımız” hazırlamışlardır.
Geldiğinin ertesi günü, Amerikalı misafir şerefine, Küçüksü Kasrında bir saz âlemi tertipliyen bu “aydınlarımız” böylelikle misafirlerimize Şark ta nasıl eğlenildiğini göstermiş olacaklarını da düşünerek herhâlde bu parlak buluşlariyle iftihar etmektedirler.
İşte, Paris’in orta yerinde kalkanlı kavuklu, çadırlı haremli bir Osmanlı medeniyeti sergisi kurmak da, modern Türk kıyafeti diye Amerika’ya harem şalvarlarını yollamak da bu zihniyetin eseri idi. Şimdi Fransa bizden film ithal edecekmiş. O fesli kavuklu, burma bıyıklı, göbekli mevlûtlu filmlerimizin Fransa’ya ihracına, hattâ belki bundan böyle Fransızlarla müştereken çevrilmesine izin verecek olan da bu zihniyettir.
Ve sonra bir garplı gazete, Türkiye’den “hâlâ şarklı” diye bahsedince kızan, köpüren, protestolar döşenenler de gene bu acayip zihniyeti kafalarında taşıyacaklardır.
Eğer Douglas Fairbanks Jr.,’un bütün ziyaret programı, onun şerefine bu akşam Küçüksu Kasrında saz âlemi tertipliyen zihniyetle hazırlanmışsa, dileriz bu değerli sanatçı Türkiye hakkında çevireceğini söylediği filmi çevirmekten vaz geçsin!
Bülend ECEVİT
Fairbanks, Jr., şerefine saz âlemi
Sayın Hasan-Âli Yücel, dünkü Cumhuriyet’te çıkan yazısında, Fransız yazarı Georges Duhamel’in, yurdumuzu gezip gördükten sonra bizim için yazdıklarını anlatırken diyor ki;
“Duhamel kendi vatandaşlarını, hattâ İstanbul’da rastgeldiği iş adamı, fikir adamı bazı Fransızları, yeni Türkiye’yi doğru tanımamakta görüyor... Üstadın fazla üzülmemesi için hemen haber vereyim ki bizim aydınlarımız arasında bile kendi varlığımızı bu dost bakışla görememiş olanlar vardır ve bunlar, Ortaçağdan bize göçmüş birtakım ölü ve artakalma kıymetleri hâlâ diri sanmak gafletindedirler.
“......Duhamel’in yazılarında, garbdan gelen pek çok gezicilerin, memleketlerinde dikkati çeksin diye kale diplerinde dolaşıp çektikleri çarşaflı kadın, çıplak ayaklı fakır çocuk, semerli hamal resimlerini görmedim.”
Hasan-Âli Yücel’in bu satırlarını bir kenara not ettikten sonra, İstanbul’un Pazar gazetelerini karıştırmıya devam edelim! Günün haberlerinden biri şu; Tanınmış film artisti Douglas Fairbanks Jr., Sayın Cumhurbaşkanımızın dâvetlisi olarak Türkiye’ye gelmiştir. Küçüksu Kasrında misafir edilecektir. Burada bulunduğu sırada Atatürk’e ve memleketimize dair çevireceği bir film için malzeme toplıyacaktır.
Vatan Gazetesinin bu konudaki haberinde şu satırları okuyoruz;
"Artist bugün Cumhurbaşkanı Celâl Bayar ve Başbakan Adnan Menderes tarafından Florya’da kabul edilerek öğle yemeğine alıkonulacak, gece Moda Kulübüne gidecektir. Yarın akşam Küçüksu Kasrında bir saz âlemi tertip edilecektir."
Gönül ister ki memleketimize gelen her yabancı buradan bir Duhamel görgüsüyle ayrılsın, kale diplerinde çekilmiş çarşaflı kadın resimleriyle ve o resimlere benzer hâtıra [...] Türkiye için bir film çevirmeği düşünen, Douglas Fairbanks,. Jr., gibi aydın bir sanatçı olursa, günül ister ki, kaabil olduğu kadar yalnız garplılaşan Türkiye’yi görüp tanısın, ve, yaşama tarzı, zevkleri ve inançları ile her türlü Şarklılığın Türkiye’de günden güne ölmekte olduğuna inanıp memleketimizden öyle ayrılsın!
Fakat belli ki, resmi bir misafir olarak memleketimize gelen bu değerli sanatçının Türkiye’deki programını da, Sayın Yücel’in pek güzel anlattığı, “Ortaçağdan bize göçmüş birtakım ölü ve artakalma kıymetleri hâlâ diri sanmak gafletinde” bulunan, ve kendi varlığımızı Duhamel’inki kadar “dost bakışla” göremiyen bir takım “aydınlarımız” hazırlamışlardır.
Geldiğinin ertesi günü, Amerikalı misafir şerefine, Küçüksü Kasrında bir saz âlemi tertipliyen bu “aydınlarımız” böylelikle misafirlerimize Şark ta nasıl eğlenildiğini göstermiş olacaklarını da düşünerek herhâlde bu parlak buluşlariyle iftihar etmektedirler.
İşte, Paris’in orta yerinde kalkanlı kavuklu, çadırlı haremli bir Osmanlı medeniyeti sergisi kurmak da, modern Türk kıyafeti diye Amerika’ya harem şalvarlarını yollamak da bu zihniyetin eseri idi. Şimdi Fransa bizden film ithal edecekmiş. O fesli kavuklu, burma bıyıklı, göbekli mevlûtlu filmlerimizin Fransa’ya ihracına, hattâ belki bundan böyle Fransızlarla müştereken çevrilmesine izin verecek olan da bu zihniyettir.
Ve sonra bir garplı gazete, Türkiye’den “hâlâ şarklı” diye bahsedince kızan, köpüren, protestolar döşenenler de gene bu acayip zihniyeti kafalarında taşıyacaklardır.
Eğer Douglas Fairbanks Jr.,’un bütün ziyaret programı, onun şerefine bu akşam Küçüksu Kasrında saz âlemi tertipliyen zihniyetle hazırlanmışsa, dileriz bu değerli sanatçı Türkiye hakkında çevireceğini söylediği filmi çevirmekten vaz geçsin!
Bülend ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Fairbanks Jr. Şerefine Saz Âlemi,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/295 ulaşıldı.