Batı ile Aramızdaki Ses Duvarı
Title:
Batı ile Aramızdaki Ses Duvarı
Source:
Halkçı (Yeni Ulus), "Günün Işığında" s. 3
Date:
1954-08-09
Location:
Rahşan Ecevit Arşivi
Text:
GÜNÜN IŞIĞINDA:
Batı ile aramızdaki ses duvarı
Batı ile aramızda ne aşılması güç dağlar ne engin denizler, vardır. Batı ile bizi ayıran bir ince duvardır: Bir ses duvarı...
Duvarın bu yanında, tesiri esrar tesirine benzediği ölçüde makbûl sayılan bir musikî vardır. Kanımızı uyuşturan, vücudumuza kesiklik veren, kafamızı işlemez hâle getiren, gerçek dünya ile ilişiğimizi kesen bir musikî..
Duvarın öbür yanında ise, insanı canlandıran, insanın kafasını işleten, insanı gerçek dünyaya bağlıyan bir musikî vardır. Bazı fabrikalar, verimi arttırmak için iş saatlerinde bu musikiyi çalarlar; bazı radyolar, ev kadınlarının ev işi gördükleri saatlerde daha az yorulmaları için onlara bu musikiyi dinletmek üzere özel program tertiplerler.
Batılı olmak, belirli bir çalışma temposuna uyabilmek, kökü sinir sistemimize bağlı küçük ve bencil dertlerin kabuğundan çıkıp geniş ve müsbet düşünebilmekle mümkündür. Alaturka musiki ise bunlara engeldir.
Biz istediğimiz kadar şapka giyelim, lâtin harfleri kullanalım, kadın-erkek münasebetlerine serbestlik tanıyalım, alaturka musikiye bağlı kaldığımız müddetçe şarklılık içimizdedir.
Şarkın bu en yaman silâhını içimizden çıkarıp atacak yerde, ona günden güne daha çok sarılıyoruz. Radyolarımızın programları uzadığı zaman, bu, alaturka musikinin lehine oluyor. Şehirlerimizde eğlence yerleri arttığı zaman, bu, alaturka musikiye daha çok yayılma imkânı veriyor.
Radyoların en çok dinlendiği saatlerde alaturka musiki programları yayınlanmakta, batı musikisi ise (o da çoğunluk batı musikisinin en hafif ve en kötüsü) radyoların en az dinlendiği, herkesin işinde gücünde olduğu yahut uykuya yattığı saatlerde çalınmaktadır.
Radyonun devlet elinde bulunması, ancak radyo bir eğitim vasıtası olarak kullanıldığı müddetçe makbul sayılabilir. Fakat, hele bizim gibi kültür ve medeniyet değiştirmek iddiasında olan bir memleketin radyosu, halkın zevkini, hislerini doyurmaktan başka bir şey düşünmüyorsa, o radyonun devlet eliyle işletilmesi mazur gösterilemez.
Bir çalgılı gazino sahibi, müşterisini tatmin etmekten başka birşey düşünmemekte mazurdur ama bir devlet radyosunun aynı düşünceyle hareket etmesi yakışık almaz.
Batı ile aramızdaki ses duvarını yıkmak, radyolarımızın elindedir. Devlet radyoları bunun için gerekli hamleyi yapmaktan kaçınmakla, üstlerine düşen başlıca vazifeden kaçınmış olmaktadırlar.
Bülend ECEVİT
Batı ile aramızdaki ses duvarı
Batı ile aramızda ne aşılması güç dağlar ne engin denizler, vardır. Batı ile bizi ayıran bir ince duvardır: Bir ses duvarı...
Duvarın bu yanında, tesiri esrar tesirine benzediği ölçüde makbûl sayılan bir musikî vardır. Kanımızı uyuşturan, vücudumuza kesiklik veren, kafamızı işlemez hâle getiren, gerçek dünya ile ilişiğimizi kesen bir musikî..
Duvarın öbür yanında ise, insanı canlandıran, insanın kafasını işleten, insanı gerçek dünyaya bağlıyan bir musikî vardır. Bazı fabrikalar, verimi arttırmak için iş saatlerinde bu musikiyi çalarlar; bazı radyolar, ev kadınlarının ev işi gördükleri saatlerde daha az yorulmaları için onlara bu musikiyi dinletmek üzere özel program tertiplerler.
Batılı olmak, belirli bir çalışma temposuna uyabilmek, kökü sinir sistemimize bağlı küçük ve bencil dertlerin kabuğundan çıkıp geniş ve müsbet düşünebilmekle mümkündür. Alaturka musiki ise bunlara engeldir.
Biz istediğimiz kadar şapka giyelim, lâtin harfleri kullanalım, kadın-erkek münasebetlerine serbestlik tanıyalım, alaturka musikiye bağlı kaldığımız müddetçe şarklılık içimizdedir.
Şarkın bu en yaman silâhını içimizden çıkarıp atacak yerde, ona günden güne daha çok sarılıyoruz. Radyolarımızın programları uzadığı zaman, bu, alaturka musikinin lehine oluyor. Şehirlerimizde eğlence yerleri arttığı zaman, bu, alaturka musikiye daha çok yayılma imkânı veriyor.
Radyoların en çok dinlendiği saatlerde alaturka musiki programları yayınlanmakta, batı musikisi ise (o da çoğunluk batı musikisinin en hafif ve en kötüsü) radyoların en az dinlendiği, herkesin işinde gücünde olduğu yahut uykuya yattığı saatlerde çalınmaktadır.
Radyonun devlet elinde bulunması, ancak radyo bir eğitim vasıtası olarak kullanıldığı müddetçe makbul sayılabilir. Fakat, hele bizim gibi kültür ve medeniyet değiştirmek iddiasında olan bir memleketin radyosu, halkın zevkini, hislerini doyurmaktan başka bir şey düşünmüyorsa, o radyonun devlet eliyle işletilmesi mazur gösterilemez.
Bir çalgılı gazino sahibi, müşterisini tatmin etmekten başka birşey düşünmemekte mazurdur ama bir devlet radyosunun aynı düşünceyle hareket etmesi yakışık almaz.
Batı ile aramızdaki ses duvarını yıkmak, radyolarımızın elindedir. Devlet radyoları bunun için gerekli hamleyi yapmaktan kaçınmakla, üstlerine düşen başlıca vazifeden kaçınmış olmaktadırlar.
Bülend ECEVİT
Collection
Citation
“Batı ile Aramızdaki Ses Duvarı,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, accessed November 22, 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/291.