Şarklı mıyız? Garplı mıyız?

Başlık: 
Şarklı mıyız? Garplı mıyız? 
Kaynak: 
Halkçı (Yeni Ulus), "Günün Işığında" s. 3 
Tarih: 
1954-08-05 
Lokasyon: 
Rahşan Ecevit Arşivi 
Metin: 
GÜNÜN IŞIĞINDA:

Şarklı mıyız? Garplı mıyız?

24 Temmuz günü bu sütunda çıkan “Döviz Siyasetimiz” başlıklı yazıda döviz siyasetimizi “1 — Garplılığa döviz yok, Şarklılığa döviz var; 2 — Kafaya döviz yok, kol ve bacağa döviz var” diye özetlemiştik. Birincisine verdiğimiz örneklerden biri de, kavuklu, feraceli sergiler, Osmanlı haremlerinin şalvarlarından bozma esvapları teşhir için yapılan seferlerle, Avrupa’ya ve Amerika’ya, bunca yıldır unutturmaya çalıştığımı Pierre Loti Türkiye’sini yeniden hatırlatmamızdı.

Belki bu çeşit bir propagandanın mahzurlarını haddinden fazla büyülttüğümüz düşüncesine kapılanlar olmuştur diye, elimize geçen iki resmi bugün yandaki sütunlarda yayınlıyoruz. Bu resimler, Tarsus gemisinin ziyareti münasebetiyle Amerikan gazetelerinde çıkmıştır. Resimler için verilen izahatta, Türk kadınlarının hâlâ şalvar giydiklerinden, “hareme mahsus an’anevî kıyafetlerimizden, “an’anevî nargilelerimizden, Amerikalıların Tarsus’taki nargileli Şark kahvesinde nasıl ağırlandıklarından ve “Türkiye’nin egzotik süsleri”nden bahsolunmaktadır.

Tarsus’un Amerika kıyılarında tertiplediği “Türk lâtilokumu” defilelerinden sonra, artık hiç birimiz, Amerikan gazetelerinde bize dair böyle yazılar çıkmasına kızamayız. Nasıl ki resmî makamlarımızın Paris’te açtığı kavuklu feraceli, kılıçlı kalkanlı Türk sergisindenberi de, hiç bir Fransız karikatürcüsünün Türkleri fesli, Türkiye’yi haremli temsil etmesine içerleme hakkımız kalmamıştır.

Tam feslerimizi, şalvarlarımızı ve Garpta Şark miskinliğinin sembolü olarak tanınan nargilelerimizi unutmaya başladıkları bir sırada, biz bunları Avrupa’ya ve Amerika’ya yeniden hatırlatıyoruz. Devrimleri memleketimizde baltaladığımızla kalmayıp, devrimci Türkiye’nin dışarıda yaratmağa başladığı intibaları da silmeye uğraşıyoruz.

Aslında bugün “şık Türk kadınları” nın şalvara en yaklaşan kıyafeti, Amerikan “blue jeans’’leridir. Nitekim Amerikalıların karşısına lüks otel salonlarında şalvarla çıkan genç Türk kızlarının da üstlerinde, Tarsus gemisi Amerikan rıhtımlarına yanaşıncaya kadar, herhalde ya birer “blue jeans” ya da birer şort vardı.

Ama artık Amerikalıya bunu anlatamazsınız. Amerika'da daha 10 tane Haberler Bürosu açsanız gene anlatamazsınız. Orada kendi memurlarımızın hâlâ devrimci sandıkları yeni Türkiye’yi tanıtmak için bunca emek ve para sarf ederek yıllardanberi yaptıkları propagandanın tesirlerini, biz Türkiye’den yollanan sözümona bir propaganda gemisiyle birkaç gün içinde yıkıveriyoruz.

Moda âleminde sivrileceğiz, Paris’le boy ölçüşeceğiz diye harem kıyafetini diriltip Türkiye’yi böyle gülünç durumlara düşürmek, ilgi çekeceğiz diye Amerika’ya egzotik Şark kahveleri yollamak, kendimizden bahsettideceğiz diye Amerikalı’nın ağzına nargile marpucunu dayamak, hangi aklın kârıdır?

Milletlerarası kurullardaki konsey ve komisyonlara sık sık üye olabilmek için kâh bir Avrupa devleti, kâh bir Asya devleti kılığına girdiğimiz gibi, şimdi de, propaganda yapacağız diye, Türkiye’de şortla gezen genç kızlarımızı Amerika’ya harem kıyafetiyle gönderiyor, Türkiye’de matruş gezerken Amerika'da sakal koyuveriyor, Türkiye'de sigara içerken Amerika’da nargile tiryakisi kesiliyoruz.

Bir millet ve bir devlet olarak Şarklı mıyız, Garplı mıyız, lûtfen artık buna karar verelim!

“Türklerin Avrupa medeniyetiyle ilişiği yoktur, onları Avrupa Konseyine de NATO'ya da alamayız” diyen yabancı gazetelere kızıp da ateşli başyazılar döşenmekle iş bitmez! Böyle düşünen gazetelere en sağlam delilleri biz kendi ellerimizle hazırlıyor ve bunca masraf edip de ayaklarına kadar götürüyoruz.

Bülend ECEVİT 

Dosyalar

1954.08.05.RE_B.jpg
1954.08.05.RE_B.txt

Koleksiyon

Alıntı

“Şarklı mıyız? Garplı mıyız?,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 24 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/288 ulaşıldı.