Döviz Siyasetimiz
Title:
Döviz Siyasetimiz
Source:
Halkçı (Yeni Ulus), "Günün Işığında" s. 3
Date:
1954-07-26
Location:
Rahşan Ecevit Arşivi
Text:
GÜNÜN IŞIĞINDA:
Döviz siyasetimiz
Döviz kaynaklarının kuruduğu ileri sürülerek, şimdi, kongrelere dâvetli bilim adamlarımıza bile döviz verilmezken her yıl milyonlarca liralık dövizimiz Arabistan’a akıp gitmekte, hacı olmak istiyen herkese 80 Sterlinglik (1000 lira) permi verilmektedir. Zafer Gazetesinin — herhalde öğünerek — yazdığına göre, bu yıl Hacca gitmek için müracaat edenlerin sayısı, şimdiden, geçen yıl bütün mevsim boyunca yapılmış müracaatları çoktan aşmıştır.
Ameliyatlı hastalarımızdan üçünün bir yatakta yatırıldığı hastahanelerimiz pek çoktur. Büyük şehirlerimizin hastahanelerinde karyolaların altına bile hasta yatırıldığını duyarız. Bir sel, bir deprem olsa felâketzedelere sıhhî yardım yollamakta türlü zorluk çekeriz. Bunların hepsi parasızlıktandır. Bu yıl bu parasızlığa bir de döviz yokluğu eklenmiş, o yüzden en lüzumlu ilâçlar bile getirtilememiştir. Fakat şimdi Kızılay, Arabistan’da Hacca gidenlerin geçtiği yollar boyunca, yüzlerce kişilik sağlık merkezleri kurmaktadır.
Her yıl Avrupa’nın birçok yerlerinde sanat festivalleri olur. Bu festivallere katılabilseler yüzümüzü ağartacak sanatçılarımız vardır. Fakat bu festivallerden hiçbirinde Türkiye temsil edilmez. Çünkü döviz yoktur.
Fakat devlet kasasından ödenmiş onbinlerce, belki yüzbinlerce lira karşılığı dövizle, Paris’te, harem ve saraylar, kavuk ve sarıklar, fes ve feraceler, Kılıç ve kalkanlar Türkiyesini 30 yıldır unutmaya ve unutturmaya çalıştığımız ve ecnebî karikatürlerinde hatırladıkça kızdığımız o Pierre Loti Türkiyesini Batılıların gözleri önüne yeniden serecek bir sergi açmaktan kaçınmayız. Çünkü bu sergi ile propagandamız yapılacaktır.
Dünyanın herhangi bir memleketindeki bir ressam için yılda bir, hiç olmazsa birkaç yılda bir Fransa’ya, İtalya’ya gitmek su kadar, hava kadar lüzumludur. Tek bir batı sanatı müzesi olmıyan bizim memleketimiz için bu ihtiyaç büsbütün büyüktür. Fakat, meselâ bu yıl, döviz almak için ressamlarımızın yaptıkları hemen bütün müracaatlar reddedilmiştir. Çünkü döviz yoktur.
Döviz yoktur ama, döviz yokluğu ileri sürülerek reddedilmiş tek bir güreş yahut atletizm karşılaşması, tek bir futbol maçı dâveti gösterilebilir mi?
Sözün doğrusu, biz, sanat ve bilim adamlarının dışarı gitmelerinde bir fayda göremeyiz. Ama, bir seferde yüzlerce işsiz güçsüz insanın, sırf eğlenmek ve tebdili hava etmek için, yanlarına hadsiz hesapsız döviz alarak Kazablanka’ya, Havana’ya, Miami’ye gitmelerinde büyük faydalar görürüz. Nedir bu faydalar derseniz, Osmanlı haremlerinin şalvarlarından bozma esvaplarla, eski Türk kahvelerinin nargileleriyle, Avrupa ve Amerika’ya modern Türkiye’yi tanıtacaklardır!
Kimlere döviz verilir, kimlere verilmez? Bunun için uzun uzun kararnameler hazırlamıya ne hacet!.. Bizim döviz siyasetimiz iki maddede anlatılabilecek kadar basittir:
1. Garplılığa döviz yok, şarklılığa döviz var.
2. Kafaya döviz yok, kol ve bacağa döviz var.
Bülend ECEVİT
Döviz siyasetimiz
Döviz kaynaklarının kuruduğu ileri sürülerek, şimdi, kongrelere dâvetli bilim adamlarımıza bile döviz verilmezken her yıl milyonlarca liralık dövizimiz Arabistan’a akıp gitmekte, hacı olmak istiyen herkese 80 Sterlinglik (1000 lira) permi verilmektedir. Zafer Gazetesinin — herhalde öğünerek — yazdığına göre, bu yıl Hacca gitmek için müracaat edenlerin sayısı, şimdiden, geçen yıl bütün mevsim boyunca yapılmış müracaatları çoktan aşmıştır.
Ameliyatlı hastalarımızdan üçünün bir yatakta yatırıldığı hastahanelerimiz pek çoktur. Büyük şehirlerimizin hastahanelerinde karyolaların altına bile hasta yatırıldığını duyarız. Bir sel, bir deprem olsa felâketzedelere sıhhî yardım yollamakta türlü zorluk çekeriz. Bunların hepsi parasızlıktandır. Bu yıl bu parasızlığa bir de döviz yokluğu eklenmiş, o yüzden en lüzumlu ilâçlar bile getirtilememiştir. Fakat şimdi Kızılay, Arabistan’da Hacca gidenlerin geçtiği yollar boyunca, yüzlerce kişilik sağlık merkezleri kurmaktadır.
Her yıl Avrupa’nın birçok yerlerinde sanat festivalleri olur. Bu festivallere katılabilseler yüzümüzü ağartacak sanatçılarımız vardır. Fakat bu festivallerden hiçbirinde Türkiye temsil edilmez. Çünkü döviz yoktur.
Fakat devlet kasasından ödenmiş onbinlerce, belki yüzbinlerce lira karşılığı dövizle, Paris’te, harem ve saraylar, kavuk ve sarıklar, fes ve feraceler, Kılıç ve kalkanlar Türkiyesini 30 yıldır unutmaya ve unutturmaya çalıştığımız ve ecnebî karikatürlerinde hatırladıkça kızdığımız o Pierre Loti Türkiyesini Batılıların gözleri önüne yeniden serecek bir sergi açmaktan kaçınmayız. Çünkü bu sergi ile propagandamız yapılacaktır.
Dünyanın herhangi bir memleketindeki bir ressam için yılda bir, hiç olmazsa birkaç yılda bir Fransa’ya, İtalya’ya gitmek su kadar, hava kadar lüzumludur. Tek bir batı sanatı müzesi olmıyan bizim memleketimiz için bu ihtiyaç büsbütün büyüktür. Fakat, meselâ bu yıl, döviz almak için ressamlarımızın yaptıkları hemen bütün müracaatlar reddedilmiştir. Çünkü döviz yoktur.
Döviz yoktur ama, döviz yokluğu ileri sürülerek reddedilmiş tek bir güreş yahut atletizm karşılaşması, tek bir futbol maçı dâveti gösterilebilir mi?
Sözün doğrusu, biz, sanat ve bilim adamlarının dışarı gitmelerinde bir fayda göremeyiz. Ama, bir seferde yüzlerce işsiz güçsüz insanın, sırf eğlenmek ve tebdili hava etmek için, yanlarına hadsiz hesapsız döviz alarak Kazablanka’ya, Havana’ya, Miami’ye gitmelerinde büyük faydalar görürüz. Nedir bu faydalar derseniz, Osmanlı haremlerinin şalvarlarından bozma esvaplarla, eski Türk kahvelerinin nargileleriyle, Avrupa ve Amerika’ya modern Türkiye’yi tanıtacaklardır!
Kimlere döviz verilir, kimlere verilmez? Bunun için uzun uzun kararnameler hazırlamıya ne hacet!.. Bizim döviz siyasetimiz iki maddede anlatılabilecek kadar basittir:
1. Garplılığa döviz yok, şarklılığa döviz var.
2. Kafaya döviz yok, kol ve bacağa döviz var.
Bülend ECEVİT
Collection
Citation
“Döviz Siyasetimiz,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, accessed November 25, 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/281.