Politikayla Uğraşan Gençler
Başlık:
Politikayla Uğraşan Gençler
Kaynak:
Halkçı (Yeni Ulus), "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1954-07-25
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA:
Politikayla uğraşan gençler
Üniversite öğrencisi rüştüne ermiştir. Kimse ona vasilik etmeye yetkili değildir. Ona akıl hocalığı yapmak ne bir milletvekiline ne de bir Millî Eğitim Bakanına düşer. Üniversitedeki hocalarına bile düşmez. Bir üniversite öğrencisi canı isterse çalışır, istemezse çalışmaz. İmtihanları başarı ile verirse diplomasını alır, vermezse alamaz. Bunlar, kendi bileceği şeylerdir.
Bir üniversite öğrencisi boş vakitlerinde ister ders kitabı, ister derslerile ilgisi olmayan kitaplar okur, ister kahvede tavla, kortta tenis, klüpte briç oynar, ister kız peşinde koşar, ister politikayla uğraşır. Onun, boş vakitlerini bu gibi faaliyetlerden hangilerine ayırıp hangilerine ayıramıyacağı hakkında öğüt ve direktifler vermek, kanunlar çıkarmıya kalkmak, tek kelime ile, ayıptır! Rüştüne ermiş olup da üniversiteye kayıtlı olmayan herhangi bir insanın hususî hayatına karışmak kadar ayıptır.
Bir devlet adamının bir üniversite öğrencisine «senin vazifen dersine çalışıp sınıfını geçmektir, başka bir şeyle meşgul olamazsın» demesiyle, bir üniversite öğrencisinin bir devlet adamına, «senin vazifen devlet idare etmektir, sayfiyelerde, plâjlarda vakit öldüremezsin,» demesi arasında fark yoktur. Eğer mutlaka olmalıdır denirse, bu, ancak üniversite öğrencisinin lehine, devlet adamının aleyhine bir fark olabilir. Çünkü bir devlet adamı, bütün vatandaşlara karşı olduğu gibi, bir üniversite öğrencisine karşı da sorumludur. Ama bir üniversite öğrencisi bir devlet adamına karşı sorumlu değildir.
Zaten asıl mesele de üniversite öğrencilerinin daha çok ders çalışmalarını sağlamak olmasa gerektir. Eğer mesele bu olsa idi, üniversite öğrencilerinin politikayla uğraşmasının mahzurlu olup olmadığına dair bir sözlü soru önergesi veren Demokrat Partili milletvekilinden, bu önergesine, üniversite öğrencilerinin kahvede tavla oynamalarının mahzurlu olup olmadığı hakkında da bir fıkra eklemesi beklenirdi. Gene, eğer mesele bu olsa idi, Millî Eğitim Bakanlığının gazetelere akseden mütalâasında, üniversite öğrencilerinin sadece ders çalışmalarını ve sınıf geçmelerini sağlamak için alınması gerekil başka tedbirlere de temas edilmesi gerekirdi.
Fakat üzerinde durulan mesele, yalnız, gençliğin politikayla uğraşmamasıdır.
Oysa ki, memleketimizde çok partili hayat başladığındanberi, üniversite gençliğinin politikayla ilgisi, eski sokak gösterileri yolundan çıkıp en sıhhatli bir yola girmiştir. Üniverslte gençliğinin politikayla ilgilenmesi, parti mücadelelerini çığırından çıkarmak şöyle dursun, tersine, bu mücadelelere, büyüklerin getiremediği bir olgunluk havası getirmeğe başlamıştır. İki büyük partinin gençlik kolları arasındaki münasebetler, şimdiden, tecrübeli politikacılara örnek olarak gösterilmektedir.
Politikayla ilgili üniversite gençlerinin bütün kusuru, adalete ve kişi hürriyetine kendilerinin gösterdikleri saygıyı, bugün iş başında olanlardan da beklemeleri ve en olgun bir demokrasi anlayışile o uğurda mücadele etmeleri olsa gerektir.
Bunu hazmedemiyen politikacıların, politikayla uğraşmayıp yalnız ders çalışmaları için direktif vermeğe kalkıştıkları aydın Türk gençlerinden alacakları pek çok dersler olmalıdır.
Bülent ECEVİT
Politikayla uğraşan gençler
Üniversite öğrencisi rüştüne ermiştir. Kimse ona vasilik etmeye yetkili değildir. Ona akıl hocalığı yapmak ne bir milletvekiline ne de bir Millî Eğitim Bakanına düşer. Üniversitedeki hocalarına bile düşmez. Bir üniversite öğrencisi canı isterse çalışır, istemezse çalışmaz. İmtihanları başarı ile verirse diplomasını alır, vermezse alamaz. Bunlar, kendi bileceği şeylerdir.
Bir üniversite öğrencisi boş vakitlerinde ister ders kitabı, ister derslerile ilgisi olmayan kitaplar okur, ister kahvede tavla, kortta tenis, klüpte briç oynar, ister kız peşinde koşar, ister politikayla uğraşır. Onun, boş vakitlerini bu gibi faaliyetlerden hangilerine ayırıp hangilerine ayıramıyacağı hakkında öğüt ve direktifler vermek, kanunlar çıkarmıya kalkmak, tek kelime ile, ayıptır! Rüştüne ermiş olup da üniversiteye kayıtlı olmayan herhangi bir insanın hususî hayatına karışmak kadar ayıptır.
Bir devlet adamının bir üniversite öğrencisine «senin vazifen dersine çalışıp sınıfını geçmektir, başka bir şeyle meşgul olamazsın» demesiyle, bir üniversite öğrencisinin bir devlet adamına, «senin vazifen devlet idare etmektir, sayfiyelerde, plâjlarda vakit öldüremezsin,» demesi arasında fark yoktur. Eğer mutlaka olmalıdır denirse, bu, ancak üniversite öğrencisinin lehine, devlet adamının aleyhine bir fark olabilir. Çünkü bir devlet adamı, bütün vatandaşlara karşı olduğu gibi, bir üniversite öğrencisine karşı da sorumludur. Ama bir üniversite öğrencisi bir devlet adamına karşı sorumlu değildir.
Zaten asıl mesele de üniversite öğrencilerinin daha çok ders çalışmalarını sağlamak olmasa gerektir. Eğer mesele bu olsa idi, üniversite öğrencilerinin politikayla uğraşmasının mahzurlu olup olmadığına dair bir sözlü soru önergesi veren Demokrat Partili milletvekilinden, bu önergesine, üniversite öğrencilerinin kahvede tavla oynamalarının mahzurlu olup olmadığı hakkında da bir fıkra eklemesi beklenirdi. Gene, eğer mesele bu olsa idi, Millî Eğitim Bakanlığının gazetelere akseden mütalâasında, üniversite öğrencilerinin sadece ders çalışmalarını ve sınıf geçmelerini sağlamak için alınması gerekil başka tedbirlere de temas edilmesi gerekirdi.
Fakat üzerinde durulan mesele, yalnız, gençliğin politikayla uğraşmamasıdır.
Oysa ki, memleketimizde çok partili hayat başladığındanberi, üniversite gençliğinin politikayla ilgisi, eski sokak gösterileri yolundan çıkıp en sıhhatli bir yola girmiştir. Üniverslte gençliğinin politikayla ilgilenmesi, parti mücadelelerini çığırından çıkarmak şöyle dursun, tersine, bu mücadelelere, büyüklerin getiremediği bir olgunluk havası getirmeğe başlamıştır. İki büyük partinin gençlik kolları arasındaki münasebetler, şimdiden, tecrübeli politikacılara örnek olarak gösterilmektedir.
Politikayla ilgili üniversite gençlerinin bütün kusuru, adalete ve kişi hürriyetine kendilerinin gösterdikleri saygıyı, bugün iş başında olanlardan da beklemeleri ve en olgun bir demokrasi anlayışile o uğurda mücadele etmeleri olsa gerektir.
Bunu hazmedemiyen politikacıların, politikayla uğraşmayıp yalnız ders çalışmaları için direktif vermeğe kalkıştıkları aydın Türk gençlerinden alacakları pek çok dersler olmalıdır.
Bülent ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Politikayla Uğraşan Gençler,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/280 ulaşıldı.