Çağdaş Romeo-Juliet Faciaları
Başlık:
Çağdaş Romeo-Juliet Faciaları
Kaynak:
Halkçı (Yeni Ulus), "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1954-07-16
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA:
Çağdaş Romeo-Juliet faciaları
Bir zamanlar bütün dünyada, fakat şimdi yalnız çok basit kalmış topluluklarda, aile düşmanlıklarının aşka nasıl insafsızca engel olduğu ve ne büyük felâketler doğurduğu çok duyulmuştur.
İnsanlık ilerledikçe aileler arasındaki düşmanlıklar da yerini ırklar, dinler ve milletler arasındaki düşmanlıklara bırakmıştır.
İçinde yaşadığımız çağın Romeo - Juliet’leri, artık karşılarında, yüreği kin dolu aile babalarını, bükülmez birer onur timsali hâline gelmiş aile armalarını değil, onlardan çok daha amansız olan kiliseleri ve millî sınır ve bayrakları bulmaktadırlar.
Şimdi gönüller, analarla babalardan çok, devlet ve kiliselerin kanunlarına, memleketler arasındaki sınırlara boyun eğmek zorundadırlar.
Çağdaş Romeo - Juliet’lerin aşkı, çoğunluk, bir siyasi mesele olmaktadır. Çağımızda siyaset gönüllere de karışmaktadır.
Fakat birçok medenî memleketler bugün, aşkı siyasetin üstünde tutmak olgunluğunu göstermişler, insan haklarına saygının, herşeyden önce aşka saygıyı gerektirdiğini anlamışlardır.
Bugün birçok medenî memleketlerin vatandaşları bir düşman memleketten bile kız alabilmekte, ve bu, onlara en ufak bir zarar getirmemektedir. Meselâ İngiliz Hariciyecilerinden pek çoğu, yabancı kadınlarla, hattâ demirperde gerisinden kadınlarla evli oldukları hâlde, bu, onların meslek hayatlarına engel olmamaktadır.
Batı dünyasındaki siyasi mevkiimize lâyık olabilmemiz için, biz de artık, aşkı siyasete bağlı tutmak, gönülleri sınırlar içine hapsetmek gibi şovence âdetleri bırakmalıyız!
Gönüllere sınır çeken kanunlarımız, en tabiî insan haklarını hiçe saymakta, ve akılla, mantıkla izah edilemiyecek durumlar ortaya çıkarmaktadır. Meselâ bugün bir Türk Üniversitesindeki bir Türk profesör aynı üniversitede ders veren bir yabancı profesörle evlense, Türk’ün işine son verilir de yabancı profesör gene Türk üniversitesinde ders vermeye devam edebilir. Bir Türk subayı bir Amerikalıyla evlenirse Ordudan çıkarılır da, bir Amerikalı subay, Ordumuzda, bütün askerî sırlarımızı bilerek hizmet görebilir.
*
**
Bize bu yazıyı ilham eden, birkaç gün önce Paris’ten alınmış bir Romeo - Juilet faciası haberidir.
Paris’teki bir Türk memuru, Türkiye’ye geri çağırıldığı zaman, ayrılmak zorunda kalacağı Fransız sevgilisiyle birlikte intihar etmiştir.
Gönülleri sınırlara sığamıyan bu iki sevgili, aşk uğruna şehit olmuştur.
Nasıl bir zamanlar aile ve kavimler arasındaki ayrılığı böyle aşk uğruna şehit olanlar sona erdirmişlerse, belki bir gün milletler arasındaki ayrılıkları da gene bu şehitler sona erdireceklerdir. Milletleri birbirinden ayıran sınırlar, milletlere birbirinin kanını döktüren düşmanlıklar, belki böyle, aşk uğruna şehit olanların mezarları üzerinde eriyip yok olacaktır.
İnsanlığı bölen düşmanlıksa, birleştiren de aşk olacaktır.
Bülend ECEVİT
Çağdaş Romeo-Juliet faciaları
Bir zamanlar bütün dünyada, fakat şimdi yalnız çok basit kalmış topluluklarda, aile düşmanlıklarının aşka nasıl insafsızca engel olduğu ve ne büyük felâketler doğurduğu çok duyulmuştur.
İnsanlık ilerledikçe aileler arasındaki düşmanlıklar da yerini ırklar, dinler ve milletler arasındaki düşmanlıklara bırakmıştır.
İçinde yaşadığımız çağın Romeo - Juliet’leri, artık karşılarında, yüreği kin dolu aile babalarını, bükülmez birer onur timsali hâline gelmiş aile armalarını değil, onlardan çok daha amansız olan kiliseleri ve millî sınır ve bayrakları bulmaktadırlar.
Şimdi gönüller, analarla babalardan çok, devlet ve kiliselerin kanunlarına, memleketler arasındaki sınırlara boyun eğmek zorundadırlar.
Çağdaş Romeo - Juliet’lerin aşkı, çoğunluk, bir siyasi mesele olmaktadır. Çağımızda siyaset gönüllere de karışmaktadır.
Fakat birçok medenî memleketler bugün, aşkı siyasetin üstünde tutmak olgunluğunu göstermişler, insan haklarına saygının, herşeyden önce aşka saygıyı gerektirdiğini anlamışlardır.
Bugün birçok medenî memleketlerin vatandaşları bir düşman memleketten bile kız alabilmekte, ve bu, onlara en ufak bir zarar getirmemektedir. Meselâ İngiliz Hariciyecilerinden pek çoğu, yabancı kadınlarla, hattâ demirperde gerisinden kadınlarla evli oldukları hâlde, bu, onların meslek hayatlarına engel olmamaktadır.
Batı dünyasındaki siyasi mevkiimize lâyık olabilmemiz için, biz de artık, aşkı siyasete bağlı tutmak, gönülleri sınırlar içine hapsetmek gibi şovence âdetleri bırakmalıyız!
Gönüllere sınır çeken kanunlarımız, en tabiî insan haklarını hiçe saymakta, ve akılla, mantıkla izah edilemiyecek durumlar ortaya çıkarmaktadır. Meselâ bugün bir Türk Üniversitesindeki bir Türk profesör aynı üniversitede ders veren bir yabancı profesörle evlense, Türk’ün işine son verilir de yabancı profesör gene Türk üniversitesinde ders vermeye devam edebilir. Bir Türk subayı bir Amerikalıyla evlenirse Ordudan çıkarılır da, bir Amerikalı subay, Ordumuzda, bütün askerî sırlarımızı bilerek hizmet görebilir.
*
**
Bize bu yazıyı ilham eden, birkaç gün önce Paris’ten alınmış bir Romeo - Juilet faciası haberidir.
Paris’teki bir Türk memuru, Türkiye’ye geri çağırıldığı zaman, ayrılmak zorunda kalacağı Fransız sevgilisiyle birlikte intihar etmiştir.
Gönülleri sınırlara sığamıyan bu iki sevgili, aşk uğruna şehit olmuştur.
Nasıl bir zamanlar aile ve kavimler arasındaki ayrılığı böyle aşk uğruna şehit olanlar sona erdirmişlerse, belki bir gün milletler arasındaki ayrılıkları da gene bu şehitler sona erdireceklerdir. Milletleri birbirinden ayıran sınırlar, milletlere birbirinin kanını döktüren düşmanlıklar, belki böyle, aşk uğruna şehit olanların mezarları üzerinde eriyip yok olacaktır.
İnsanlığı bölen düşmanlıksa, birleştiren de aşk olacaktır.
Bülend ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Çağdaş Romeo-Juliet Faciaları,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/274 ulaşıldı.