Bilim ve Dil
Başlık:
Bilim ve Dil
Kaynak:
Halkçı (Yeni Ulus), "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1954-05-16
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/28
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA :
Bilim ve dil
Türkçenin bilim dili olmadığından en çok dert yananlar bilim adamlarımızdır. Bu, bir belediyenin belediye hizmetlerindeki aksaklıktan dert yanması kadar tuhaftır. Türkçe hâlâ bir bilim dili olamadı ise, bunun suçunu bilim adamlarımız kendilerinde aramalıdırlar.
Bilim adamlarımızdan çoğu, düşünmeyi ve ifade etmeyi ayrı şeyler sayarlar. Düşüncelerini ifadede zorluk çektiler mi, kusurun düşüncelerinde olabileceğini hatırlarına getirmek istemezler.
Gerçi, kelimelere sığmıyan kavramlardan, cümlelerle ifada edilemiyen düşüncelerden söz edilebilir. Ama, bunlardan söz etme yetkisi, olsa olsa, bilgi sınırlarının dışına çıkmış mistiklere tanınabilir. Kaldı ki onlar bile, işi felsefe yahut şiire döktüler mi, düşünce ile ifadeyi uzlaştırmak zorunda kalırlar.
Bir bilim adamı ise, kelimelere sığmıyan kavramların, cümlelerle ifade edilemiyen düşüncelerin sözünü etmemelidir! Kelimelere sığmıyan bir kavram, bilimsel bir kavram olmasa gerektir. Her bilimsel kavramın dilde bir karşılığı olmalıdır. Bu, o dilde kurulmuş bir kelime de olabilir, başka bir dilden alınmış bir kelime de.. Cümleler de kelimelerden kurulduğuna göre, eğer bir bilim adamı düşüncesini cümle hâline getiremiyorsa, kusur dilde değil, kendi düşüncesinde demektir
Maalesef, birçok bilim adamlarımızın yazılarındaki ifade, düşüncelerinin sağlamlığından şüphe ettirecek kadar sakat, yahut düşüncelerinin vuzuhundan şüphe ettirecek kadar çetrefildir.
İfade bir sanattır. Edebiyatla ilgilenmiyen bir kimse bu sanatı edinemez. Bu sanatı edinmemiş bir kimsenin bir dile yerleştirmeğe çalıştığı kellmelerse, genel olarak, tutmamaya mahkûmdur. O dilin ya gramer kurallarına ve cümle kuruluşu türelerine ya da ahengine aykırıdır. Böyle bir aykırılığın olmaması tesadüfe kalmıştır. Gene, ifade sanatını edinmemiş bir kimse, düzgün düşünce yollarını bilmiyor demektir. Bu yolları bilmemek yüzünden, düşünceleri, çoğu zaman, çıkmazlara saplanır.
Bir dilin bilimsel ifadeye elverişli hâle gelmesi için ya edebiyatçıların bilim adamı olmaları ya da bilim adamlarının edebiyatla ilgilenmeleri gereklidir.
Birinci çare üstünde durmak bile gülünç olacağına göre, ortada yalnız ikinci çare kalıyor demektir. Yani iş, bilim adamlarımıza düşüyor. Lütfen, edebiyatla biraz ilgilensinler!
Bülend ECEVİT
Bilim ve dil
Türkçenin bilim dili olmadığından en çok dert yananlar bilim adamlarımızdır. Bu, bir belediyenin belediye hizmetlerindeki aksaklıktan dert yanması kadar tuhaftır. Türkçe hâlâ bir bilim dili olamadı ise, bunun suçunu bilim adamlarımız kendilerinde aramalıdırlar.
Bilim adamlarımızdan çoğu, düşünmeyi ve ifade etmeyi ayrı şeyler sayarlar. Düşüncelerini ifadede zorluk çektiler mi, kusurun düşüncelerinde olabileceğini hatırlarına getirmek istemezler.
Gerçi, kelimelere sığmıyan kavramlardan, cümlelerle ifada edilemiyen düşüncelerden söz edilebilir. Ama, bunlardan söz etme yetkisi, olsa olsa, bilgi sınırlarının dışına çıkmış mistiklere tanınabilir. Kaldı ki onlar bile, işi felsefe yahut şiire döktüler mi, düşünce ile ifadeyi uzlaştırmak zorunda kalırlar.
Bir bilim adamı ise, kelimelere sığmıyan kavramların, cümlelerle ifade edilemiyen düşüncelerin sözünü etmemelidir! Kelimelere sığmıyan bir kavram, bilimsel bir kavram olmasa gerektir. Her bilimsel kavramın dilde bir karşılığı olmalıdır. Bu, o dilde kurulmuş bir kelime de olabilir, başka bir dilden alınmış bir kelime de.. Cümleler de kelimelerden kurulduğuna göre, eğer bir bilim adamı düşüncesini cümle hâline getiremiyorsa, kusur dilde değil, kendi düşüncesinde demektir
Maalesef, birçok bilim adamlarımızın yazılarındaki ifade, düşüncelerinin sağlamlığından şüphe ettirecek kadar sakat, yahut düşüncelerinin vuzuhundan şüphe ettirecek kadar çetrefildir.
İfade bir sanattır. Edebiyatla ilgilenmiyen bir kimse bu sanatı edinemez. Bu sanatı edinmemiş bir kimsenin bir dile yerleştirmeğe çalıştığı kellmelerse, genel olarak, tutmamaya mahkûmdur. O dilin ya gramer kurallarına ve cümle kuruluşu türelerine ya da ahengine aykırıdır. Böyle bir aykırılığın olmaması tesadüfe kalmıştır. Gene, ifade sanatını edinmemiş bir kimse, düzgün düşünce yollarını bilmiyor demektir. Bu yolları bilmemek yüzünden, düşünceleri, çoğu zaman, çıkmazlara saplanır.
Bir dilin bilimsel ifadeye elverişli hâle gelmesi için ya edebiyatçıların bilim adamı olmaları ya da bilim adamlarının edebiyatla ilgilenmeleri gereklidir.
Birinci çare üstünde durmak bile gülünç olacağına göre, ortada yalnız ikinci çare kalıyor demektir. Yani iş, bilim adamlarımıza düşüyor. Lütfen, edebiyatla biraz ilgilensinler!
Bülend ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Bilim ve Dil,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 27 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/231 ulaşıldı.