Öztoprak: Saf Sanatın Yolcusu...
Başlık:
Öztoprak: Saf Sanatın Yolcusu...
Kaynak:
Halkçı (Yeni Ulus), "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1954-05-12
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/28
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA :
Öztoprak: Saf sanatın yolcusu...
Geçenlerde Bedri Rahmi Eyuboğlu'nun, esere değil de imzaya para veren sanat meraklıları hakkında bir yazısı çıkmıştı. Abdurrahman Öztoprak'ın Helikon Galerisindeki sergisini gezerken, üzülerek bu yazıyı hatırladım.
Yeni tarzlarda çalışan ressamların hemen en iyi satışlarını yaptıkları Helikon Galerisinde, Abdurrahman Öztoprak'ın resimlerinden henüz hiç birisinin üstünde «satılmıştır» kartı yok! Bu ressam ilk sergisini iki ay kadar önce İstanbul'da, Maya Galerisinde açmıştı. Bu, ikinci sergisi.. Eğer, ilk hamlede karşılaştığı ilgisizliği olağan sayar, kendisinin değil seyircinin yetersizliğinden bilir de, tuttuğu yolda cesareti kırılmaksızın yürürse, Abdurrahman Öztoprak adı, ergeç ressamlarımız arasında baş köşelerden birini tutacaktır.
Abdurrahman Öztoprak'ın resimleri, insanı bir bakışta çeken resimlerden değil. Ağır bir eser okurmuş gibi, bu resimlerin üzerine uzun uzun eğilmek gerekir! Ne insanı uzaktan çağıran renkler, ne ışıklı geniş yüzeyler, ne cüretli deformasyonlar: Çağdaş resmin insanı zorla kendine baktıran bu açılıp dökülüşlerinden, insanı çarpan şerarelerinden hiç biri Öztoprak'ın tablolarında yok!
Bunlar, ağır atmosferli, duru, süssüz ve seyirciyi umursamıyan, kendisine saygı gösterip vakit ayırmayana kapısını açmıyan resimler.
Öztoprak'ın hemen her resmi, hele tabiattan alınmış resimleri, bir kapalı devre kadar oluşu bütünlenmiş, kompozisyonu ve hareketi devamlılık kazanmış eserler. Çoğu zaman donuk renklerle çalışıyor ve renk uyumu o kadar kuvvetli, o kadar tam ki, resimler, gözü hiç bir belirli noktada toplamadan, ancak birer bütün olarak görülebiliyor.
Bu bütünlüğü, bu devamlılığı, Öztoprak, ne çizgilerle sağlamış ne de şekillerle.. Bütün hüner renklerde! Meselâ, ön plândaki bir ağaçtan arka plândaki göğe geçiş, ağaç dallarından birinin bir yerde ton değiştirmesiyle oluveriyor. Böylelikle, şekillerin duruşuna bağlı olmayan bir perspektif ortaya çıkmış oluyor.
Hiç bir oyun ve özentiye itibar etmiyen öztoprak, kendi bulduğu bir yoldan saf sanata varmaktadır. Onunla Türk resmi, şimdiden, büyük bir değer kazanmıştır.
Bülend ECEVİT
Öztoprak: Saf sanatın yolcusu...
Geçenlerde Bedri Rahmi Eyuboğlu'nun, esere değil de imzaya para veren sanat meraklıları hakkında bir yazısı çıkmıştı. Abdurrahman Öztoprak'ın Helikon Galerisindeki sergisini gezerken, üzülerek bu yazıyı hatırladım.
Yeni tarzlarda çalışan ressamların hemen en iyi satışlarını yaptıkları Helikon Galerisinde, Abdurrahman Öztoprak'ın resimlerinden henüz hiç birisinin üstünde «satılmıştır» kartı yok! Bu ressam ilk sergisini iki ay kadar önce İstanbul'da, Maya Galerisinde açmıştı. Bu, ikinci sergisi.. Eğer, ilk hamlede karşılaştığı ilgisizliği olağan sayar, kendisinin değil seyircinin yetersizliğinden bilir de, tuttuğu yolda cesareti kırılmaksızın yürürse, Abdurrahman Öztoprak adı, ergeç ressamlarımız arasında baş köşelerden birini tutacaktır.
Abdurrahman Öztoprak'ın resimleri, insanı bir bakışta çeken resimlerden değil. Ağır bir eser okurmuş gibi, bu resimlerin üzerine uzun uzun eğilmek gerekir! Ne insanı uzaktan çağıran renkler, ne ışıklı geniş yüzeyler, ne cüretli deformasyonlar: Çağdaş resmin insanı zorla kendine baktıran bu açılıp dökülüşlerinden, insanı çarpan şerarelerinden hiç biri Öztoprak'ın tablolarında yok!
Bunlar, ağır atmosferli, duru, süssüz ve seyirciyi umursamıyan, kendisine saygı gösterip vakit ayırmayana kapısını açmıyan resimler.
Öztoprak'ın hemen her resmi, hele tabiattan alınmış resimleri, bir kapalı devre kadar oluşu bütünlenmiş, kompozisyonu ve hareketi devamlılık kazanmış eserler. Çoğu zaman donuk renklerle çalışıyor ve renk uyumu o kadar kuvvetli, o kadar tam ki, resimler, gözü hiç bir belirli noktada toplamadan, ancak birer bütün olarak görülebiliyor.
Bu bütünlüğü, bu devamlılığı, Öztoprak, ne çizgilerle sağlamış ne de şekillerle.. Bütün hüner renklerde! Meselâ, ön plândaki bir ağaçtan arka plândaki göğe geçiş, ağaç dallarından birinin bir yerde ton değiştirmesiyle oluveriyor. Böylelikle, şekillerin duruşuna bağlı olmayan bir perspektif ortaya çıkmış oluyor.
Hiç bir oyun ve özentiye itibar etmiyen öztoprak, kendi bulduğu bir yoldan saf sanata varmaktadır. Onunla Türk resmi, şimdiden, büyük bir değer kazanmıştır.
Bülend ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Öztoprak: Saf Sanatın Yolcusu...,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/228 ulaşıldı.