Basit Bir Ekonomi Anlayışı
Başlık:
Basit Bir Ekonomi Anlayışı
Kaynak:
Halkçı (Yeni Ulus), "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1954-04-24
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA:
BASİT BİR EKONOMİ ANLAYIŞI
Bir iktisatçıların bildiği ekonomi vardır, bir de halkın bildiği ekonomi.. Memleketimizde bunlara bir üçüncüsü eklenmiştir, o da Demokrat Partinin bildiği ekonomi.. En önemlisi bu üçüncüsüdür. Hem de, millî olmak bakımından bizim için ayrı bir değer taşır.
İktisatçı olmadığımız için, iktisatçıların bildiği ekonomiyi bilmeyiz. Bizim bildiğimiz, yani halkın bildiği ekonomi, çok basittir. Bu bilgi bir takım biyolojik ve psikolojik vakıalara dayanır. Meselâ günde 16 saat çalışsak bile kazandığımız paranın karnımızı duyurmaya yetmemesi, bir ev yaptıracak, hattâ bir evde kira ile oturacak kadar, yamasız esvap giyecek, yılda bir-iki hafta dinlenip eğlenebilecek, çocuklarımıza bakabilecek, ilâç alabilecek kadar paramız olmaması, yani, bütün bunların bizim kazandığımız parayla elde edilemiyecek kadar pahalı olması gibi, utanılacak kadar alelâde, en cahillerin bile idrâk edebileceği kadar basit bir takım vakıalar vardır ki, bu vakıalara dayanarak bir takım neticelere varır, ve, haddimiz olmaksızın, bunlardan, hayat pahalı, geçim zor, hükümetin İktisadî işlere aklı ermiyor gibi bazı hükümler çıkarırız. İşin fenası, oyumuzu da bu cahilâne hükümlere göre kul tanırız.
İktisatçı, ekonomi alanında bilgili olduğu için, bütün bu vakıaları izah eder. Enflâsyondan, deflasyondan, bütçeden, tediye muvazenesinden, altın stokundan, kredi siyasetinden, ekonomik plânlamadan filân bahseder.
Biz, tabiî, bunları anlamayız.
Demokrat Parti liderleri de anlamıyorlar. Hattâ, daha ileri gidip, bütün bu tomturaklı sözlerin hiçbir şey ifade etmediğini söylüyorlar. Bu gibi sözleri kullananların geri kafalı, «görüşleri iptidaî bir seviyede mıhlanıp kalmış», «totaliter» insanlar, hattâ bazan «vatan haini» olduklarını ileri sürüyorlar.
O tumturaklı sözlerden, hiç bir şey anlamadığımıza göre, biz cahil insanların, mantıken, bu Demokrat Parti liderlerile iyi anlaşmamız, gül gibi geçinmemiz gerekirdi. Gelgelelim, pek de öyle olmuyor.
Çünkü bu liderler bizim dediklerimizi de anlamıyorlar. Yahut belki anlıyorlar da, biz verdikleri cevapları anlıyamıyoruz.
Meselâ «geçim zor» diyoruz. «Olamaz, çünkü İkinci Dünya Harbinde şekerin kilosu 5 liraya çıkmıştı» diyorlar. «Et yok» diyoruz. «Kilosu 5 liradan var ya» diyorlar. «Niçin hayat bu kadar pahalı?» diyoruz. «Hayat pahalı değil, sizin kazancınız arttı» diyorlar. «Kazancımız arttı ise niçin kilosu 5 liradan et almıya bu kazanç yetmiyor?» diyoruz. «Millî gelir arttı, Demokrat Parti sayesinde Türkiye’de bir refah ve bolluk devresi başladı da ondan» diyorlar. Biraz daha fazla sorduk mu, hemen biraz harç getirtip bir temel atma töreni tertipliyor, ve o törende bir takım rakamlar sıralamıya başlıyorlar. Aman ne rakamlar!.. Milyondan aşağı düşeni yok!
Rakamlar çok iyidir. Müsbet değerlerdir. Rakamlarla her şey isbat edilir. Ne kadar çok ve ne kadar uzun rakam söylenirse, o kadar çok şey isbat edilir. Rakamlarla, meselâ, yoksul olmadığımız, esvabımızın yamalı olmadığı, karnımızın doyduğu, yüzümüzün güldüğü, mesut ve müreffeh olduğumuz, borçsuz olduğumuz, Demokrat Partinin üstüne parti olmadığı, daha ne bileyim, ne hatıra gelirse isbat edilir.
Bizim de rakamlardan ve isbatlardan yana, hamdolsun, hiçbir şikâyetimiz, hiçbir sıkıntımız yok. Yalnız biraz para sıkıntısı, et sıkıntısı, yiyecek, giyecek sıkıntısı, borç sıkıntısı, kısacası geçim sıkıntısı çekiyoruz, hepsi o kadar! Evet, gerçi bunlar çok basit, çok alelâde sıkıntılardır ama, ne yaparsınız, daha fazlasına da aklımız ermiyor.
Bülend ECEVİT
BASİT BİR EKONOMİ ANLAYIŞI
Bir iktisatçıların bildiği ekonomi vardır, bir de halkın bildiği ekonomi.. Memleketimizde bunlara bir üçüncüsü eklenmiştir, o da Demokrat Partinin bildiği ekonomi.. En önemlisi bu üçüncüsüdür. Hem de, millî olmak bakımından bizim için ayrı bir değer taşır.
İktisatçı olmadığımız için, iktisatçıların bildiği ekonomiyi bilmeyiz. Bizim bildiğimiz, yani halkın bildiği ekonomi, çok basittir. Bu bilgi bir takım biyolojik ve psikolojik vakıalara dayanır. Meselâ günde 16 saat çalışsak bile kazandığımız paranın karnımızı duyurmaya yetmemesi, bir ev yaptıracak, hattâ bir evde kira ile oturacak kadar, yamasız esvap giyecek, yılda bir-iki hafta dinlenip eğlenebilecek, çocuklarımıza bakabilecek, ilâç alabilecek kadar paramız olmaması, yani, bütün bunların bizim kazandığımız parayla elde edilemiyecek kadar pahalı olması gibi, utanılacak kadar alelâde, en cahillerin bile idrâk edebileceği kadar basit bir takım vakıalar vardır ki, bu vakıalara dayanarak bir takım neticelere varır, ve, haddimiz olmaksızın, bunlardan, hayat pahalı, geçim zor, hükümetin İktisadî işlere aklı ermiyor gibi bazı hükümler çıkarırız. İşin fenası, oyumuzu da bu cahilâne hükümlere göre kul tanırız.
İktisatçı, ekonomi alanında bilgili olduğu için, bütün bu vakıaları izah eder. Enflâsyondan, deflasyondan, bütçeden, tediye muvazenesinden, altın stokundan, kredi siyasetinden, ekonomik plânlamadan filân bahseder.
Biz, tabiî, bunları anlamayız.
Demokrat Parti liderleri de anlamıyorlar. Hattâ, daha ileri gidip, bütün bu tomturaklı sözlerin hiçbir şey ifade etmediğini söylüyorlar. Bu gibi sözleri kullananların geri kafalı, «görüşleri iptidaî bir seviyede mıhlanıp kalmış», «totaliter» insanlar, hattâ bazan «vatan haini» olduklarını ileri sürüyorlar.
O tumturaklı sözlerden, hiç bir şey anlamadığımıza göre, biz cahil insanların, mantıken, bu Demokrat Parti liderlerile iyi anlaşmamız, gül gibi geçinmemiz gerekirdi. Gelgelelim, pek de öyle olmuyor.
Çünkü bu liderler bizim dediklerimizi de anlamıyorlar. Yahut belki anlıyorlar da, biz verdikleri cevapları anlıyamıyoruz.
Meselâ «geçim zor» diyoruz. «Olamaz, çünkü İkinci Dünya Harbinde şekerin kilosu 5 liraya çıkmıştı» diyorlar. «Et yok» diyoruz. «Kilosu 5 liradan var ya» diyorlar. «Niçin hayat bu kadar pahalı?» diyoruz. «Hayat pahalı değil, sizin kazancınız arttı» diyorlar. «Kazancımız arttı ise niçin kilosu 5 liradan et almıya bu kazanç yetmiyor?» diyoruz. «Millî gelir arttı, Demokrat Parti sayesinde Türkiye’de bir refah ve bolluk devresi başladı da ondan» diyorlar. Biraz daha fazla sorduk mu, hemen biraz harç getirtip bir temel atma töreni tertipliyor, ve o törende bir takım rakamlar sıralamıya başlıyorlar. Aman ne rakamlar!.. Milyondan aşağı düşeni yok!
Rakamlar çok iyidir. Müsbet değerlerdir. Rakamlarla her şey isbat edilir. Ne kadar çok ve ne kadar uzun rakam söylenirse, o kadar çok şey isbat edilir. Rakamlarla, meselâ, yoksul olmadığımız, esvabımızın yamalı olmadığı, karnımızın doyduğu, yüzümüzün güldüğü, mesut ve müreffeh olduğumuz, borçsuz olduğumuz, Demokrat Partinin üstüne parti olmadığı, daha ne bileyim, ne hatıra gelirse isbat edilir.
Bizim de rakamlardan ve isbatlardan yana, hamdolsun, hiçbir şikâyetimiz, hiçbir sıkıntımız yok. Yalnız biraz para sıkıntısı, et sıkıntısı, yiyecek, giyecek sıkıntısı, borç sıkıntısı, kısacası geçim sıkıntısı çekiyoruz, hepsi o kadar! Evet, gerçi bunlar çok basit, çok alelâde sıkıntılardır ama, ne yaparsınız, daha fazlasına da aklımız ermiyor.
Bülend ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Basit Bir Ekonomi Anlayışı,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/218 ulaşıldı.