Lokallere Bölünen Şehir
Başlık:
Lokallere Bölünen Şehir
Kaynak:
Halkçı (Yeni Ulus), "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1954-03-26
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
Lokallere bölünen şehir
Kimsenin zevkine karışmak gibi olmasın ama, Ankara, kulüplere, birliklere, derneklere bölündü gitti.
Falanca liseyi bitiren, filânca kasabanın yüksek tahsil gençliğini koruyan, bilmem hangi kulübü destekliyen, beirli bir mesleği olan, kimbilir hangi ilde doğup da sonradan bu gurbet eline yerleşen, hattâ, söz gelişi, poker, kanasta, bezik, domino yahut papazkaçtı seven on kişi bir araya gelimiye görsün, hemen vilâyete bir dilekçe, arkasından bir lokal.. Lokale de dört-beş masa, birkaç deste kâğıt, bir avuç fiş getirip bir de küçük büfe kurdular mı, keyiflerine diyecek yok!
İyi ama, hergün bir yenisi kurulan bu kulüplerin, birliklerin, derneklerin lokallerine bölüne bölüne ortada Ankara diye birşey kalmadı. Dünyanın neresinde olsa, dört yüz bin nüfuslu bir şehir, büyük şehirdir. Bir de şu Ankara’nın hâline bakın! Büyük şehir demiye bin şahit ister. O bin şahiti de bir arada bulamazsınız. Kimbilir hangi lokallere dağılmışlardır!
Şehir böyle lokallere bölünüp hayatı sönükleştikçe, lokal kurma ihtiyacını duyanların sayısı da artıyor. «Ankara’da gidecek yer yok ki» diyoruz. Gidecek insan kaldı mı ki gidecek yer olsun?
Eskiden, yeni Ankara’nın yeni kurulduğu günlerde, bu şehir şimdikinden daha canlı, daha sıcak kanlı idi. O günlerde bu şehrin bir hayatı vardı. İşi gücü, doğduğu kasaba, bitirdiği okul ne olursa olsun, herkes o hayata katılırdı. O günlerde parkların, bulvar kahvelerinin hâli de başka idi.
Şehir lokallere bölündükçe hepimiz, ilgileri, konuşma konuları, kültürleri ve zevkleri mahdut birer çevreye kapanıp kalıyoruz. İlgileri, meslekleri, zevkleri başka başka insanların, birbiriyle alıp verebilecekleri ne kadar çok şey vardır! Bu alış verişten hepimiz mahrum kalıyoruz.
Ankara’nın lokallere bölünüp yok oluşundan yalnız şehir zararlı çıkmıyor. Bundan hepimiz zarardayız.
Bülend ECEVİT
Lokallere bölünen şehir
Kimsenin zevkine karışmak gibi olmasın ama, Ankara, kulüplere, birliklere, derneklere bölündü gitti.
Falanca liseyi bitiren, filânca kasabanın yüksek tahsil gençliğini koruyan, bilmem hangi kulübü destekliyen, beirli bir mesleği olan, kimbilir hangi ilde doğup da sonradan bu gurbet eline yerleşen, hattâ, söz gelişi, poker, kanasta, bezik, domino yahut papazkaçtı seven on kişi bir araya gelimiye görsün, hemen vilâyete bir dilekçe, arkasından bir lokal.. Lokale de dört-beş masa, birkaç deste kâğıt, bir avuç fiş getirip bir de küçük büfe kurdular mı, keyiflerine diyecek yok!
İyi ama, hergün bir yenisi kurulan bu kulüplerin, birliklerin, derneklerin lokallerine bölüne bölüne ortada Ankara diye birşey kalmadı. Dünyanın neresinde olsa, dört yüz bin nüfuslu bir şehir, büyük şehirdir. Bir de şu Ankara’nın hâline bakın! Büyük şehir demiye bin şahit ister. O bin şahiti de bir arada bulamazsınız. Kimbilir hangi lokallere dağılmışlardır!
Şehir böyle lokallere bölünüp hayatı sönükleştikçe, lokal kurma ihtiyacını duyanların sayısı da artıyor. «Ankara’da gidecek yer yok ki» diyoruz. Gidecek insan kaldı mı ki gidecek yer olsun?
Eskiden, yeni Ankara’nın yeni kurulduğu günlerde, bu şehir şimdikinden daha canlı, daha sıcak kanlı idi. O günlerde bu şehrin bir hayatı vardı. İşi gücü, doğduğu kasaba, bitirdiği okul ne olursa olsun, herkes o hayata katılırdı. O günlerde parkların, bulvar kahvelerinin hâli de başka idi.
Şehir lokallere bölündükçe hepimiz, ilgileri, konuşma konuları, kültürleri ve zevkleri mahdut birer çevreye kapanıp kalıyoruz. İlgileri, meslekleri, zevkleri başka başka insanların, birbiriyle alıp verebilecekleri ne kadar çok şey vardır! Bu alış verişten hepimiz mahrum kalıyoruz.
Ankara’nın lokallere bölünüp yok oluşundan yalnız şehir zararlı çıkmıyor. Bundan hepimiz zarardayız.
Bülend ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Lokallere Bölünen Şehir,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/200 ulaşıldı.